Ekonomik Temelli Savaş Stratejisi

Day 1,126, 16:39 Published in Turkey Turkey by GoodLuckChuck

.Biraz Uzun bir makale olacak,.

Ekonomik doktrinlerde temel olarak iki soru tartışma alanı bulur, Batı toplumda genel olarak söylenen "Savaş Ekonomi İçin Faydalıdır"

Nispeten bu tespit doğrudur. Bu doktrinin temelinde ise gerçek yaşamda maliye teorisyenleriden bir kısmının, Ülkede ki zenginlik miktarı doğrudan DEVLET harçamaları ile ilişkilendirmesi yatar

Yani fayda analizlerine girmeden, savaş olursa ülke de savunma harcamaları atar, temel ihtiyaçlar vb üretim faaliyetleri tam istihdam noktasına gelir ve netice itibarıyla kamu harcamaları ile beraber savaş öncesi dönemlerde ekonomide bir refah ve bolluk ortamı oluşacaktır.(BKZ klasik ve keynes görüşleri)

Fakat bu öğreti batı da sömürgelik öncesi de hakim olan ekonomik inanç doğrultusunda oluşmuştur, netice itibarıyla bugün "Savaş Ekonomi için Faydalıdır" demek, Kırık pencereden giren sudan menun olmak anlamına gelir.

Bu tamamen sizin görüşünüze kalmıştır, pencereden giren sudan, hidrojen elde edebilir ve bunu eko-yakıt olarak kullanabilirseniz evet son derece faydalıdır. Hemen pencerelerinizi kırabilirsiniz.


Gelelim modern dönem doktrinlerine; Aslında Kırık Pencere üzerinden örnek vermişken, Pencere örneğine devam edelin.

Kırılmaz pencereler imal edilmesi durumunda, cam sektöründe ciddi bir talep daralması olacaktır. Netice itibaren arz ın tam karşısında ki talep sahipleri-dar anlamda sermaye birimi ki sujeleri-daha net ifade ile BİZLER

Kırılan pencerler için harcayacağımız masraflardan kurutlucağız. (Savaşlarda harcayacağıımız) İlk bakışta koca bir cam sektörü çöküşe geçerken, bizlerin harcamaktan kurtulduğu paralar ise başka sektörlere gidecek. Silah sektörü ile bağlı tüm sektörlerde aynı şekilde talep daralmasın etkilenecek

Gerçek ekonomik modellerin oyuna yansıltıması mümkün olmadığından oyunda ki ekonomik aktörler üzerinde değlerlendirdiğimizde, bu bir savaş oyunu.

Savaş olmadan tüketim olamayacak. Keza tüm ekonomik güç savaşta tüketim çılgınlığına dayalı.

Ne var ki her ne kadar batılı anlamda eski dönem -hemen hemen tüm tüketimin günlük ihtyaçlarla sınırlı olduğu ve mutlak olmasda nispi anlamda oyuna benzeyen- doktrine yaklaşmış olsak da. Tam olarak halen şavaş telallı yapmak için erken.

Savaş, zorunlu olmasına zorunlu fakat, ekonomide ki etkilerini de göz ardı edemeyiz. Her ne kadar bu noktaya kadar ekonomide ki etkileri bizi yanıltsa bile,

Savaşın ekonomiye etkisinin yanında, Ekonomininde savaşa olan etkisi yadsınamaz.

Yine basitçe savaş oyunda şu hususları gündeme getirir.

1-Vegilerin Mutlak Anlamda Artması
2-Diğer Alanlara Olan Kaynak Arttırımın dengesinin bozulması
3-Sermaye birikimin sekteye uğraması
4-Savaş Süresince nitelikli iş gücü kaybı
5-tam istihdamın bozulması-savaş sonrası-


Görüldüğü üzere, savaşın doğrudan neticeleri aslında, ekonominin savaşa olan etkisi gündeme çıkarmakta. Diğer bir ifade ile, savaş, yine muhtemel bir savaş durumunda kendisini etkilen ekonomik durumu kendisi oluşturmakta. KENDİ AYAĞINA SIKMATA

Her bri başlığı alt alta değerlendirmek bu sonucumuzu daha da doğru olarak gözler onüne serecek;

**Vergi arttırımı;

İlk başta soylediğimiz, devlet harcamalarının artması ve Kırılan Pencereler sebebiyle cam sektörü ve bağlı olan sektörler -Oyun açısından tüm sektörler- belkide evet daha fazla taleple karşılacaklar, talep esnekliği de kendi lehlerine olduğundan, ürettilerini savaş öncesine göre hem daha fazla hemde daha pahalı satacaklar.

İlk başta ekonomik anlada mutlak bir refah durumu gibi görünsede, devlet artan savaş harcamaları ile bu sefer vergiler vasıtasıyla yüklenecek.

Akıllı bir maliye politilkası açısında dolayı vergilere yüklenecek -oyun bakımından KDV- olarak gözümüze çarpsa da devletin bu mudahalesi sonucu ürünler daha fazla pahalanacak. Bireysel anlamda silahlanma ve ekmek harcamaları artık yeterli duruma gelmeyecek, devlet doğrudan karşılıksız transfer harcamaları yapacak.... dolayısıyla bu döngü devam edecek.

Netice itibarıyla transfer harcamaları karşında mutlak anlamda, GELİR VERGİSİ yükü artacak, savaş öncesi yada sırasında kar eden şirket artan vergi yükü karşısında fiyat artırıma gidecek faka bu sefer
savaşta bitap düşen tüketicinin alım gücü kalmayacak.

Tek müşterinin devlet olduğu döneme doğru çokta uzun bir süreç olmayan süreç başlayacak. Netice itibarıyla tüm tüketiciler devlet ihale yoluyla artırımı bekler ve fiyat kırar olacak.

Diğer yönden, şirketlerin o döneme kadar yaptığı gelirlerde onların yanında kar olamyacak.

2 Husus gündeme gelecek;

1-stok maliyeti
2-Zarar Misyonu

Stok maliyeti ve zarar minimasyonu sebebiyle, şirketle hali hazırda satamadıkları once silah karşısında ya işçi çıkaracak ya da ücret düşerecek. Her iki durumda da aslında kendi müşterileri nazarında ciddi bir zarar doğuracak, daralan talep, neredeyse mutlak anlamda 0 noktasına gelecek.

İşte tamda bu noktada, şirket sahipleri şirketlerini elden çıkarmak istedikleri, yok pahasına dahi alıcı bulamayacakşar

Keza savaşın doğrudu ekonomik açlıkta açılan şirket sayısı, ekonomin kaynak dağılımı bozmuş, gereğinden fazla bir ekonomik aktörü devreye sokmuş.

Netice itibarıyla bedava satmak istemeyen şirket sahipleri, şirketi kapatmak yada işçi çıkarmak gibi yanlış bir yola sapacak.

Nispeten daha bilinçli davranan ve kaynak bakımından daha zengin olanlar ise ekonomide kendi zararlarını minimine etmek için zararına satış yapacak.

Uzun vade zararına satış yapanlar, savaşın etkisi ve süresi ile doğrudan orantılı olarak ya çok zengin olacaklar yada kısa çöpü çektiklerinin farkına varacak.


Yukarıda ki ifadeler 2. dünya savaşından sonra güçlü devletlerin kaynak arayışlarında uğramış oldukları durumun oyuna uyarlanmasıdır. Kabul olan tüm görüşler, 2. dünya savaşının kaynak arayışına giden güçlü devletlerin tamamının ekonomik anlamda isteklerini elde edemediklerini gösterir.

Hatta ilk olarak BM daha sonra ekonomik AB kurulmuş ve tamamıyla savaş ekonomisinin önüne geçme odaklı olarak kurulmuşlardır. Özellikle AB kurulmadan önce ortaya atılan Teoriler beni doğrulamaktadır.

FAYDALI SAVAŞ OLMAZ MI

Mutlaka olur, şuan dünyanın bir çok yerinde aktif halde terör ve işgaller devam ediyorsa bu tamamıyla SERMAYENİN SAVAŞI dır. Diğer bir ifade ile artık ülkeler arası savaş güçlü devletler bakımında tarihin tozlu raflarına kalmıştır.

Gerçek Hayatta, TR-YUNAN savaşı dahi (Kardak Krizi, Kıbrıs Harekatı) tamamıyla ekonomik anlamda gelişmemiş ve açık pazar durumunda ki iki devletin YUNAN VE TR, bu güçlü sermaye tarafından pazar yaratma odaklıdır.

Soğuk savaş diye bize uzun süre yutturulan dönemde yine aynı şekilde bu tip kırık pencere harcamalarının uzun süre devam ettirilebilmesi için zorla akıllara sokulan dönemdir.

Diğeceğim o dur ki, şuan YUNANLA dalaşmak, bir elimizde ki kaynakları sarf etmekten başka bir sonuç doğurmaz.

Yunanla dalaşmak istiyorsanız oncelikle ondan daha kuvetlı bir ekonomi oluşturmalı ve onu pazar haline getirmelisiniz.

Bunun yolu ise yönümüzü DOĞUYA ÇEVİRMEKTİR.

Ekonomik gelişim için ise olmazsa olmaz kural "sermayeyi bir araya toplamak" kısıtlı kaynaklarımızı doğru değerlendirmektir.


Bunun için daha önce önerdiğim

"Halka Arz Yoluyla Şirketleşme"

Makalemde, güvenli şekilde sermaye ortaklıkları için neler yapılması gerektiğini belirtmiştim.
http://www.erepublik.com/en/article/-ouml-ner-halka-arz-yoluyla-irketle-me-1588997/1/20

Son söz; savaş çığırtganlığına hayır! Savaşma; Şirketleş-Sahiplen!

Kısa başarılar yerine kalıcı ol. Elbette gün döner, hesap sorulur