DİSPANSERİN BAHÇESİNDEN IŞILTILI CADDELERE
Thepri Reis
Merhaba arkadaşlar,bugün sizlerle benim için oldukça üzücü bir durumu paylaşıcam. lise yıllarında hayatımın en güzel döneminde bana ev sahipliği yapmış olan Balıkesirin, en ünlü sembollerinden olan şan sinemasının kapatılıp yerine süpermarket açıldığı duydum. ve bununla ilgili güzel bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.iyi okumalar
Lise çağımdaydım. Evim Balıkesir’deydi. Ailem, arkadaşlarım, tüm yaşantım orada, o küçük ve sevimli şehrin içindeydi.
Sevimli olmasına sevimliydi ama, tüm diğer taşra kentleri gibi Balıkesir de insana dört duvar arasında kalmış hissi veren, sınırlı, kapalı bir yerdi. Sanki hayatın bir fragmanını yaşıyorduk orada, gerçeği kentin duvarlarının ötesinde; İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’deydi. Gürül gürül akıyordu da hayat, biz orada öylece duruyor gibiydik, sanki.
Her ayın başında, Şan Sineması’nın hemen karşısındaki gazete bayisine büyük bir heyecan içinde koşmamız bu yüzdendi. Tüm dünya, geçmişin ve geleceğin toplamı hatta, sanki yoğunlaşıp tek bir kara deliğe çökmüş ve o da koca evrende gelip bu büfenin önündeki “Yaysat” sepetine düşmüştü. Sinema, Atlas ve Gezi dergilerinin yeni sayıları gelmişse onları hemen raftan kapar, eğip bükmeden, üzerlerindeki naylona dahi zarar vermeden çantalarımıza atar ve evlerimizin, Underground Cafe’nin, yahut bahçesinde saatlerce oturduğumuz hükümet konağının yolunu tutardık. Eğer çok sabırsızsak, bu kez sinema ve büfe ile aynı meydanda yer alan dispanserin bahçesine girer, bir tahtası eksik banka eğreti oturur, dergilerin kapaklarını ellerimiz titreyerek kaldırırdık. Bir ışık süzülürdü o zaman. Şehrin boyunu aşar; Havran’ı, Kepsut’u, Bandırma’yı aydınlatırdı. Dispanserin yamuk bahçesinde değil de, ışıl ışıl bir Champs Elysees kafesinde bulurduk kendimizi.
Okumaya, resimlere bakmaya kıyamadan, yavaş yavaş, sindire sindire gezerdik sayfaların arasında. Bazen ilk birkaç cümle okunur, devamı insanın içini acıtan bir yokluk hissiyle sonraya bırakılırdı: bir ay süresince hayallerimizi süsleyecek, dünyaya ve hayata dair merakımızı besleyecekti o sayfalar. Kimi okulda gizlice; kimi evde odalarımızda, renkli kalelerimizin içinde huzurla okunacaktı.
Bilirdik, merakımızı dindirmez, aksine azdırırdı okuduklarımız. Google her şeyi önümüze sermemişti henüz ve bizim büyük sorularımız vardı, el yordamıyla yanıt aradığımız. Balıkesir’den Paris’e günübirlik gidilebilir, sonra da evdekilere hiçbir şey fark ettirmeden akşam yemeğine yetişilebilir miydi örneğin? Bu iş bize kaça patlardı? Uçak biletlerini nereden alabilirdik? THY acentasına gidip sorsak, oradaki görevli bizi başından savmadan, sabırla yanıtlar mıydı sorularımızı? Pasaport almak kolay işti, onu düşünmeye gerek yoktu da, asıl sabah kaçta çıkılmalıydı yola? Önce otogara, oradan Bandırma’ya gidilecek, sonra da İstanbul’a geçilecekti. Zaten İstanbul demek havaalanı demek, havaalanı da Paris demekti. Yolu bir öğrendik mi, değmeyin keyfimize, artık bütün dünya bizimdi!
Bizi bu sonsuz düş denizine atanlar yalnızca dergiler değildi elbette. Filmler de en az onlar kadar suçluydu. Şehrin işleyen tek sineması tam merkezde, Milli Kuvvetler Caddesi’nin yanı başındaydı. Biz orada canlanıyor, perdeden yansıyan türlü renklerin içinde hayatın tadına bakıyor, çıkışta da çoğunlukla tek kelime bile etmeden, yürüyerek üstelik, evimizin yolunu tutuyorduk. İzlediğimiz filmler kafamızda oluşturduğumuz başıboş hayal dünyasını yontuyor, ona şekil verip yeniden bize sunuyordu. Gerçekliğin grisi de yoktu orada, uçsuz bucaksız hayallerin saçmalığı da. Tam dozundaydı her şey. Öyle bir tat kalıyordu ki ağzımızda, uzun süre geçmesin, sokaktaki herkes bunu görsün, anlasın istiyorduk. O yüzden gülümsüyorduk insanlara. Daha dik duruyor, yaşama daha sıkı tutunuyor, yanımızdan geçenlerin gözlerinin içine bakıyorduk. “Yaşıyoruz be” diyorduk, “aslında çok da güzel yaşıyoruz!”
Gerçekten de yaşıyorduk. Aşık oluyor, utanıyor, söyleyemiyorduk. Birbirimizle hiç sözleşmeden aynı yerlerde buluşuyor, sevimli kafelerden birinde saatlerce sohbet edip gülüyorduk. Kışları kömür kokusuna ve kirli bir sise bürünse de yürüyerek eve gidebildiğimiz güvenli, güzel bir şehrimiz; sıradan hayatlarımız vardı. Bal gibi ortadaydı, yaşıyorduk işte. Sinema bizi alıp taşra sıkıntısının çok uzağında bir yerlere taşıyor, içimizi umutla dolduruyordu.
Sonra zaman geçti. Zaman hiç durmadı. İnsanlar yer değiştirdiler; birbirlerinin hayatlarından çıkıp gittiler; yeni insanlar, yeni yaşamlar, yeni kentler, yeni kalabalıklar ve hatta yeni yalnızlıklar keşfettiler. Önce İstanbul’da, sonra dünyanın öbür ucundaki buzlu bir kentte buldum kendimi. Ama Şan Sineması’nda izlediğim her filmin ve kuşe kağıtlı dergilerde okuduğum her yazının ardından aklıma düşen sorular bugün hala asılı duruyorlar orada; hiç değişmediler, hiç büyümediler.
Balıkesir’in puslu bir gününde bir söz verilmişti. Biz hiç büyümeyecektik. Gidin bakın, hala bir sokak arasında, bir kaldırımda, bir bankın köşesinde bulursunuz onu. Sözümü tuttum, hiç büyümedim ben. İşte bu yüzden, bugün izlediğim her filmin ardından yüzümde kocaman bir gülümseme ile adımlıyorum kaldırımları. Balıkesir’de sinemadan çıktıktan sonra tren yolundan, fuar girişindeki uçak heykelinin önünden, stadın yanıbaşından geçerken nasılsam öyle yürüyorum yine, uzak şehirlerde. Öylesine mutlu oluyorum ki, -30 derecedeyim, üşümüyorum.
“Sinema Dergisi’nin yayın hayatına son verildi” diye bir haber okudum önce. Hemen sonra Şan Sineması’nın kapandığı haberini aldım. Çocukken sevdiğim kızın yüzü geldi aklıma, iyi bir insanın milyonlarca ışık yılı uzaktan bana bakan, bana gülümseyen gözlerini gördüm. Fiziksel olarak çoktan veda ettiğim ama hafızamın derinliklerinde saklamayı sürdürdüğüm pek çok şey bir anda karşıma çıktı bugün. Bir veda çırpınışıydı bu. Yok olmamak için somut nesnelere ihtiyaç duyan; belleğimin derinliklerinden ancak mekanlar, dergiler, kitaplar, parfüm kokuları ve şarkılar yardımıyla çıkabilen geçmişim bugün biraz daha sönükleşti.
İşte ben de oturdum, hatıralarımın musluğunu açtım. Üç beş cümle dökülsün kağıda, en azından orada somutlaşsınlar, orada kalsınlar istedim. Çocukluğumun, gençliğimin üzerine süpermarket yapmak istediler. Ne yapsaydım?
Özgün Ulusoy
Comments
DİSPANSERİN BAHÇESİNDEN IŞILTILI CADDELERE
www.erepublik.com/en/article/2362528/1/20
pirinç
hatıraların musluğu sürekli açık kalırsa o zaman problem ama üstad dikkat 🙂
SHoDesMeru size 100 Q5 Food gönderdi. teşekkürler
Successfully transferred 100 item(s) to Asparuhum.
balıkesirden yolu geçmiş her insanın şan sinemasıyla ilgili bir anısı vardır. illaki yolu oraya düşmüştür. dolayısıyla insan üzülüyor elde değil. hele uzun zamandır görmeyince daha bi üzülüyor insan bir daha göremeyeceği için :/
v 🙂
ikinç 🙂
v 🙂
balıkesirin rüzgarı çok fena arkadaş onun dışında güzel yer
sabahtan akşama kadar king oynadığım mekanı nasıl unuturum 😁)
Yokuştan aşağıya indik mi , yada yokuşa çıkmak zor geldimi masamızda herdaim birileri olurdu zaten 😁)
Hacı senin bahsettiğin yer Şan Cafe saat kulesinin yanındaki, arkadaş diğer şan dan bahsediyor.
Yazdığın herşey gözümde canladın kanki, güzel yazı duygulandım 🙁
bütün anadolu kentleri böle..
güsel yazı..
3 hafta önce Balıkesir'deydim. Gayet güzel şehirdi 😃 Kızları da iyiydi hani xd
Pampa bizim yazlık var balıkesirde güreyi geçince ,altınoluğa gelmeden , tahtakuşlar mevki xD balıkesir benim 3. memleketim sayılır ya :/ üzüldüm pampa bende 6 yaşımdam beri her yaz balıkesirdeyim 😉 oha 17 yıl geçmiş
sen Balıkesirin güzel olduğu zamanlarda ordaymısın hep 🙂 benim ikamet de akçayda,
aynen pampa şimdi eskisi gibi değil,yeni köprüde yapılırsa hiç durulmaz biter :/
voted
eline koluna sağlık
voted
v
Voted Eline Sağlık Üstad 🙂
vote knk cok guzel bir cocukluk gecirmisin
yazım dilin güzel, devam etsen çpk iyi olur ilerde anılarını kitaplaştırabilsen mükemmel... Birçok yazardan bile akıcı yazı dilin var
yay/ada açıldıktan sonra çok bi esprisi kalmamıştı Şan sinemasının. belki liseli olarak yaşadığın için seni çok etkilemiş olabilir ama ne yalan söyliyim üni hayatım boyunca, (6.5 yıllık bi sürece tekabül eder) balıkesir merkezde geçirmiş ve 10 100 1000 lerce kez o şan sinemasına gitmiş biri olarak hiç etkilenmedim 😒 ruhsuz muyum duygusuz muyum ki ben 🙂
çok güzel olmuş kanki emeğine sağlık ( okumadı )
duygular yazıya anca bu kadar güzel dökülebilir o/
voted
hayırlısı be
Voted ellerine sağlık çok güzel olmuş .D
[removed]
2 3 film izlemişliğim vardır bu sinemada ama genelde boştu bea işlemiyosada napsın adam 🙂