ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ -9

Day 2,089, 03:35 Published in Turkey China by TURKISH CONQUERER

Engin ertesi sabah erkenden uyandı.Hava daha aydınlanmamıştı.Sıkıntı ve korku duyuyordu dün yaşananlardan dolayı. Annesi, müdür bey'in ikna edici sözlerinden sonra her zamanki anlayışlılığı ile , daha fazla problem çıkmasını istemediğini ve müdür bey'e kendisine bu konu hakkında güvendiğini söylemiş ve beraber eve dönmüşlerdi. Yıldız hanım o akşam,kocasına olanlardan bahsetmemişti ama durgunluğu ve düşünceli hali engin'in babası mehmet bey'in dikkatinden kaçmamıştı. Yıldız hanım Mehmet bey'in ailesi ile ilgili konularda ne kadar hassas ve sert oldugunu cok ıyı bılıyordu ve olayarın kendi seyrinde yürümesinin ,problemleri çözeceğine inanmıştı.
Öyle mi olacaktı acaba?
Engin, anne ve babası uyanmadan yatagının ıcınde bır saga bır sola donup durdu. Okulu hıc sevmemıstı. Oysa Mardin'de babasının akrabalarından bazılarının öğretmen oldugu okulda nasıl da severek okuma yazmayı öğrenmişti.Hem de 6 yaşında! Kısa süre de çok bağlanmıştı sınıfına ve sabahları erkenden gıtmek ıcın annesıne ,küçük amcasına adeta yalvarır olmuştu. Zeki bır cocuktu ve bu öğretmenlerının de dıkkatınden kaçmamış,kısa sürede kendini herkese sevdirmişti. Öyle ki o gıderken ona kıtaplar defterler hedıye etmıslerdı okumayı sevıyor diye.Engin bunlara hevesle sarılmış, kıtapları elınden dusurmez olmustu. Cok kısa surede bu duskunlugunu annesı de fark etmiş ve bu yönünün kendisine benzemiş oldugunu duşunerek mutlu olmuştu. Her çarşıya cıktıklarında muhakkak yaptıkları şeylerden bırı de kullanılmıs kıtaplar satan , o tuhaf eski kokan dukkan'a gıdıp, buradan bazı kitaplar seçmek ,satın almak olmuştu.Seçimleri Yıldız hanım yapardı aslında ama Engin'e sormayı da ihmal etmezdi.Boyle zamanlarda Engin kendisinin artık büyüdüğüne inanırdı.
Çarsıdan dükkanın karşısındaki kaldırıma geldiklerinde, annesının elınden zorla da olsa kurtulur , hemen kıtaplara kosardı.
BU heves kitapçının da dikkatini çekmiş ve birgün annesine "Yıldız hanım , bu cocuk cok ıyı yerlere gelecek gelecekte inşallah,bakın nasıl da sevmış okumayı, lutfen eğitimini ihmal etmeyin" demişti. Nasıl da mutlu olmuştu annesi!
Ama işte şimdi nedense hiç okumak gelmıyordu içinden.
Okula da gıtmek ıstemıyordu , "Hem Okumadan da buyuk adam olunur,ne var ki bunda!" diye içinden geçirdi. O zaman erken kalkmakta gerekmeyeceğinden , hep tatilde gibi olacaktı.
Böyle düşüncelere dalmışken anne ve babasının mutfaktan yukselen seslerını duydu ansızın. Uyanmışlardı demek.
Kahvaltı da hazırlanmaya başlanmıştı.
Biraz sonra annesı geldi.O ise uyur numarası yaparak yorganını kafasına cekmişti.Ancak yüzünde hissettiği sıcacık sevgi dolu bir buse'ye kayıtsız kalamadı ve hemen gözlerini açtı.
Yıldız Hanım " Hadı yavrum, okul vaktı!" diye yumusakça seslendı ona.
Engın ise son bir ümitle kafasını kaldırdı ve teklifini yaptı : "Anne ,okula gıtmesem olmaz mı?"
Son kez şansını denemişti işte, ancak bekledıgı cevap -malesef- gelmemişti...
Yıldız hanım aslında ne oldugunu tahmın ettı ancak anlamamazlıktan gelerek, başını hafifçe sağa dogru egdi ve "Hıc olur mu bırtanem, hem ne konusmustuk, sen cok cok buyuk bır adam olacaksın ve bız yaşlandıgımızda bızı sen gezdıreceksın...Hatırlarsan bızı afrıka'ya goturmeye karar vermıstın en son, fillere binecektik beraber. Bunu istemiyor musun?" diye yanıtladı Engin'in sorusunu.
O an Engin, olan biten herseyı unuttu ve hemen yataktan sıcradı. Buyuk adam olup, anne ve babası ıcın güzel şeyler yapacaktı! Fillere bineceklerdi! Hikaye'de ki gibi ve bunu "O" yapacaktı!Dayanmalıydı.
Az sonra annesı ve babası ıle birlikte , hazırlanıp cıktılar. Araba okul'un kapısına geldiğinde, babası kucuk bır kutu verdi ona ve bunu öğretmenine kendisinin adına hediye olarak vermesini istedi. Yıldız hanım,haberi olmadıgı bu hediye'yi görünce şaşkınlık ve hayranlıkla kocasına baktı. Neden sonra indiler, beyaz anadol marka, tek kapılı araclarından.
Okul'un bahçesi veliler ve oraya buraya koşan cocuklarla panayır yerı gıbıydı.Az sonra okul mudurunun o tanıdık sesı, okulun sarı boyalı dıs cephesıne monte edılmıs gri büyük megafonlardan, metalik bir şekilde yukseldi. Öğrencileri sıraya girmeye davet edıyor, öğretmenlere de bunu organıze etmelerını rıca edıyordu.
Veliler uyarı ıle bıraz daha gerıye cekılde ve bır kume olusturdular kenarda.Bır yandan da kendı aralarında konusuyorlardı.
Iste tam bu an ,Engin Sengul hanım'ı gordu.Esmer yuzu yıne gergındı ve daha da karanlık gorunuyordu! Sınırle seslendı! "Herkes yerıne gecsın! Çabuk çabuk!Sabah sabah sinirlendirmeyin benı!"
Engin ve diğer öğrenciler korkuyla hemen yerlerıne kostular! Diğer öğrenciler ise hala öğretmeneleri ile uğraşıyor, onların eteklerınde "öğretmenim,öğretmenim!" diye birşeyler anlatmaya çalışıyorlardı.
Engin, imrenerek onlara baktı, Sonra da annesıne dondu.
Az sonra burada yanlız kalacaktı ve içi birden hüzünle burkuldu,bir düğüm bogazına takıldı ve bu durum gözlerinden düşmesine engel olamadığı bir kaç damla yaş ile nihayetlendi...Hiç sevmemişti öğretmenini!İstemiyordu işte okumak!istemiyordu! Ses çıkaramadı ama korkusundan ve başını önüne eğdi çaresizlikle...
Yıldız hanım tüm bu olanları görmüştü.İçini bir sızı kapladı ve o da aynı çaresizlikle, ancak arkasını donebildi görmemek durumu çözecekmiş gibi. "Ne şans ama!" diye düşündü.
Sonra yavaşça,kendını gizleyebilcek sekılde topluluğun arkasına dogru cekıldı.
Artık o da rahatça ağlayabilirdi !