[Machiavelli] Kaynak Savaşları Değerlendirmesi ve eTürkiye’ye Veda

Day 2,634, 13:23 Published in Turkey Estonia by LarssonKaisa

Herkese merhabalar,
Beşinci ve son eTürkiye Dışişleri Bakanlığı görevimin ardından sizlere kaynak savaşları hakkında bilgilendirme ve değerlendirmeyle birlikte veda etmeyi uygun gördüm.

Öncelikle etkinliğin açıklanmasının ardından oluşturduğumuz mesaj grubunda bizlerle fikirlerini paylaşıp yardımlarını esirgemeyen; yapıcı yorumlarda bulunan herkese tekrar teşekkür ediyorum. Bir sonraki kaynak savaşlarının ne zaman olacağını -ya da bir daha öyle bir şey olup olmayacağını- bilmediğimizden bu kritik durumda bir bütün olarak hareket edebilmenin mutluluğunu yaşadık. Şüphesiz ki en büyük katkı, oluşturulan hedeflerle yetinilmeyip her zaman daha fazlasının denenmesini, zorlanmasını isteyen vatandaşlarımızdan geldi. Doğrusunu söylemek gerekirse 15/15 bonus kesinlikle başlangıçtaki hedefimiz değildi. Ancak olayların gelişimi ve savaşlar başlamadan ayarladığımız airstrike, NE ve declare war yasalarıyla birlikte hiçbir savaşımızı epik yapmadan diğer ülkelerin önünde kalmaya devam etmemiz sebebiyle çıtayı yükselterek en üste çıkarmayı başardık ve bu bölge/kaynak ayarlamasını da ivedilikle halledip anlaşmalarla garantiye aldıktan sonra çalışmamızı sonlandırdık. Biz son anlaşmamızı da tamamladığımızda orijinal bölgeleri dışında 15 bonusu garanti altına almış başka bir ülke yoktu. Ayrıca anlaşmaları imzaladığımızda bonuslar çoktan ilgili ülkelere yerleştirilip garantiye alınmış durumdaydı.

Daha önce de açıklamış olduğumuz bonus/bölgeler ve şimdiki durumlar hakkında birkaç bilgi daha vermek istiyorum. Balık, granit, lastik, tuz, geyik, yağ ve aluminyum bonuslarını orijinal bölgelerimizde bulunduruyoruz. Bunun yanında İran’dan demir, kalker ve kil bonuslarını hiçbir kira ödemeksizin ve ayrıca aylık ortalama 40,000 CC civarındaki elimizde tuttuğumuz İran bölgelerinden elde edilen vergileri geri ödemeksizin elde ettik. Pakistan’dan kum ve odun bonuslarını ise aylık ortalama 10,000 CC olarak görülen vergi gelirinin iadesi ve 20,000 CC kira bedeli ile yani aylık 30,000 CC toplam ücretle sağladık. Tahıl bonusu için Birleşik Arap Emirlikleri ile aylık 10,000 CC, meyve için Hindistan’la 5,000 CC ve sığır bonusu içinse Gürcistan’la 15,000 CC vergi geri ödemesi ve ayrıca 10,000 CC kira bedeli ile birlikte toplam 25,000 CC karşılığında anlaşmaya vardık. Yani toplamda aylık 45,000 CC (1 günlük vergi gelirimiz bile değil) ödeyerek tüm bonuslarımızı tamamlamış olduk. Zaten bu bedel de İran’a geri ödemediğimiz vergi gelirinden kolaylıkla karşılanabilir.

Peki nasıl diğer ülkelerin önüne geçtik? Toplamda 250,000 CC’ye mal olan 2 airstrike, 1 declare war ve 2 NE cephesi ve bizim İran’a açtığımız NE cephesiyle birlikte aynı anda başlatılan 6 cephenin son bulmasıyla orijinal topraklarımız için gerekli olan 6 tokenı ilk 15 saat içerisinde toplamayı başardık. Ayrıca 3 savaşta diğerlerinden daha az vakit kaybetmiş olmamız da bize granit ve lastik gibi nadir bulunan bonusları garantiye almamızı sağladı. Bu airstrike organizasyonları düzenlenirken, aynı şekilde Romanya’nın da benzer planının olduğunu fark ettik. Nitekim iki ülkeye bizden önce teklifte bulunmuşlardı, etiği çiğnememek adına bu ülkelere ısrarda bulunmadık, alternatiflere yöneldik. Mevcut durumda İran, Pakistan ve Gürcistan’dan alınması gereken bölgeler alınmış olmakla birlikte, Hırvatistan’la yapılan görüşmeler sonunda Hindistan’daki bölgenin turnuva sonrasında bırakılmasına karar verildi. Biz de bunu bir sonraki döneme devretmeyi uygun bulduk. Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki bölgeyi de Arnavutluk özgürleştirecek ve Türkiye elde edecek. Bu da aynı şekilde diğer döneme kalan bir diğer husus. Zaten birer bölge alınıp sınır kapanacağı için üst üste 2 NE yasasıyla çok kolay halledilebilecektir.

Bundan sonrası için neler yapılabilir? Anlaşmaların geriye kalan son iki kısmı (Hindistan ve BAE) da halledildikten sonra bu bölgelerimizi nasıl koruyabileceğimiz konusunda düşünmemiz gerekecek. Bir çoğumuzun gözünü korkutan Hindistan/Pakistan bonusları konusunda bir şey söylemek gerekirse, bölgede Hırvatistan ve Tayland gibi müttefiklerimizin bulunması bu bonusları daha önce hiç olmadığı kadar garantiye almakta. Yani geçmişteki gibi direkt Çin’le sınırı olan bonuslarımız olmayacak. Hint yarımadasındaki istikrarsızlığın da artık olmaması bir başka etken. Mevcut dostane ilişkiler sürdürüldüğü takdirde bu bonusların muhafazası konusunda bir sıkıntı olmayacağı görüşündeyim. Kıbrıs’a bırakılan Arabistan bölgeleri ile ilgili ise, ihtiyacımızın olmadığı bu bölgelerin bölgedeki aktif ve sağlam bir müttefike teslim edilmesinde hiçbir sakınca olmadığını, aksine bize kısa ve uzun vaadede büyük katkı sağlayacağı düşüncesindeyim. En önemlisi Türkiye’nin bencil bir ülke olmadığı, müttefiklerine önem ve değer verdiğinin görülmesi açısından oldukça önemli bir hamle oldu. Bölgeler kendisine söz verilmiş olmasına rağmen, BAE’deki öncelikli bonus haklarından vazgeçip bu hakkı bize devretmiş olmaları da bunun ilk göstergesi oldu. İlerleyen zamanda Türkiye - Kıbrıs ilişkilerinin daha da gelişeceği görüşündeyim.

Dönemle ilgili bir özet geçecek olursak, bir kesimce Marmara’da ne zaman isyan açacağımız konuşulurken, yalnız bırakılarak savuşturulan Polonya airstrike’ı ile başlayan hareketli bir ayı, tam durulmaya başladığını düşündüğümüzde gelen kaynak savaşlarındaki başarımızla tamamladık. Bu süreç içinde geçmiş dönemlerden çok da farklı olmayan tepkiler ve eleştiriler aldık. Aynı başarıyı ya da benzerini yakalamış diğer ülkelerdeki yetkililere gösterilen tepkileri örnek verdiğimizde ise tüm işi övülmek için yaptığımız düşüncesi oluştu, bizim böyle bir beklentimiz olmuş gibi lanse edildi. Bir söz vardır, yiğidi öldür hakkını yeme diye. İnsan karşısındakinin yaptığı hata sonucu yermeyi bildiği gibi, sağladığı başarı sonucunda da can düşmanı dahi olsa takdir etmeyi de bilmelidir. Ne yazık ki yabancı oyunculardan aldığımız tebriklerin yarısını kendi oyuncularımızdan alamadık. Doğru bir iş yapıldığında bunu tebrik etmek insanı küçültmez, aksine büyütür. Bundan sonraki arkadaşlara başarılar diliyorum, işlerine odaklanmalarını umuyorum.

Arjantin - Şili savaşının çıkmaması için yaptığımız görüşmeler sonucunda Arjantin’in cazip teklifini diğer hükümet üyelerine dahi danışmadan reddeden Şili başkanının daha sonrasında halkın da desteğiyle başarılı bir mücadele sergileyerek Arjantin’in haritadan silinmesi haliyle içimde buruk bir duygu yarattı. Sürecin başında Şilililer tarafından Yaguarete üyesi olmam dolayısıyla Arjantin yanlısı olarak görülmem ve Arjantinliler tarafından da tam aksine Türkiye Dışişleri Bakanı olduğum için Şili yanlısı görülmem sebebiyle zor zamanlar geçirdim. Akabinde Türkiye’nin Arjantin’e karşı savaşmasından dolayı 2 senedir üyesi olduğum ordumdan ayrılmak durumunda kaldım. Arjantin’e karşı asla savaşmadım ve bu olaydan sonra da düşüncem değişmedi. Bu savaş süresince kişisel olarak tarafsız kaldım, ancak Türkiye tabii ki MPP’si bulunan ülkeye yardım etmek durumundaydı. Bu durumun Arjantin’de okları bana yöneltmiş olmasından pişmanlık duymuyorum. Benim bulunduğum dönemler süresince Türkiye her zaman ne koşulda olursa olsun müttefiklerinin yanında olmuştur. Umuyorum ki bundan sonra görev yapan arkadaşlar da kişisel görüşlerini ülke politikasına minimum düzeyde karıştırarak, Türkiyenin bir siyasaya sahip olmasına katkıda bulunurlar.

Bu seçimler özellikle Arjantin-Şili için ayrı bir önem taşıyor, seçilecek başkanlara göre NAP şekillenecek ve hatta bu ay ya da gelecek aylarda bu iki ülkeyi aynı ittifakta bir arada göreceğiz. Düşünülenin aksine iki ülke arasında şiddetli bir nefret bulunmamakla birlikte, Taha’yla birlikte bu iki ülkenin önemli oyuncularının bir arada bulunduğu bir çok hangouts ve IRC üzerinden etkinliklere dahil olduk. Bunun bir oyun olduğunun bilincinde olan bu iki ülkeyle, Türkiye’yi bir arada görmek için can atıyorum.

Daha önce kendisine hakaret edilmesini öne sürerek oyunu bırakan ve ardından geri dönen arkadaşın bu ay süresince bana ettiği hakaretleri gülerek karşıladım. Hiç kimse mükemmel değildir ve olmak zorunda da değildir. İnsan bir hata yaptığında bunun farkına varıp kabul etmesi onu küçültmez. 2-3 sene önce yaşanan ve benim dışımda birçok insanın daha bildiği konularda neden bunları inkar etme ve karşı tarafa saldırma politikasına girişmiş olduğunu hala çözemedim. Ancak günlük hayatta sıkça rastladığımız, üste çıkmak, kendini haklı göstermek için bağırarak konuşan insanlardan farkı olmadığını düşünüyorum. Geçmiş dönemlerde yapılan çalışmalar ve dostluklar ile nüfuz elde eden insanların, şu dönemde bunu art niyetli şekilde, insanları kandırmak yönünde kullanmaları rahatsız edici. Hatırlayamadığım kadar ban yiyen (biri multiden) ve oyuna veda ettikten sonra hesap satın alarak geri dönen bir oyuncudan daha fazlası zaten beklenemez. Kendisinin yediği haltları açıkladığım için, oyundaki sayılı dostlarımdan ve en samimi olduğum arkadaşım tahaua’ya gerek IRC üzerinden gerekse oyun içinden “bir gün seni de satacak, göreceksin” benzeri mesajlar atması da kişiliğinin bir diğer göstergesidir. Bir diğer geçmişten gelen nüfuzunu kullanan arkadaşın da yine tahaua’ya “sen de Machiavelli’nin köpeği, oyuncağı olmuşsun” mesajının diğerinden farkı yoktur. Kaldı ki köpeğin hakaret olarak kullanılması benim gibi gününün neredeyse tamamını köpeğiyle geçiren ve hatta gece onla birlikte uyuyan birisi için oldukça rahatsız edici olmakla birlikte, bunun bir oyunda hakaret unsuru olarak kullanılması daha da rahatsız edicidir. Taha benim dostumdur, siz kimleri “köpeğiniz” yapıyorsunuz, orası beni ilgilendirmiyor. Bir önceki dönem başkanının “kafası güzelken” eski sirius ülkelerinin mevcut yetkililerini ve ülkemizden de hükümet dışından iki kişiyi IRC’de bir kanala toplaması, bu olayın en ufak bir şeyde laf etmeye yer arayan muhalefet tarafından bilinmesine rağmen hiç dile getirilmemesi, benzer zamanlarda bir dost ülkeye yapılan bağış da düşünülmesi gereken diğer konular. Alakası olmadığına inanmak istiyorum.

Makul anlaşmalar ve 15/15 bonus bırakarak eTürkiye’ye bir daha dönmemek üzere veda ediyorum. Makalede hiçbir isim geçmemiş olmakla birlikte, üstüne alınıp makalemin altını kirletecek olanlara da hiçbir şekilde cevap vermeyeceğimi şimdiden belirtiyorum. Tüm dostlarıma teşekkür, bunun bir oyun olduğunu unutarak düşman olarak görenlere ise hayatlarında başarılar diliyorum.