[God Of Media] Beyin Yakalım Serisi Bölüm 1 [S2/2]

Day 3,353, 04:21 Published in Turkey Turkey by OkanOzcelik

KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDİYORUZ...


Çoktan biliyorlar bizim elemanın meraklanıp geri geleceğin, uyarı mesajını bile hazırlamışlar.


Hatta bir başka sahnede Bill'i takip ediyorlar, ve takip eden adam kasıtlı şekilde uzun uzun Bill'e bakıyor. Yani amaçları gizli bir takipten daha çok, bizim Bill'e "seni izliyoruz *rospu çocuğu" mesajı vermek. Başka bir deyişle amaç, korku politikası ile gözdağı vermek. Hay *mına koyim o kadar şey yazıyom beni de takip etsenize p*çler 🙁 Edin de ananızı s*keyim bi ehehe.
Bu adamlar bu boku zaten şu anda da yapıyorlar. "Biz her şeye hakimiz, tüm güç bizde" mesajı vermek istiyorlar, bu yüzden kendilerini bilerek deşifre ediyorlar.

Öyle mi sizce?

Birçok şeye sahipler, birçok şeye hakimler, fakat ASLA her şeye sahip değiller.

Şunu unutmayın ki bu adamlar henüz istedikleri ölçüde her şeyin hakimi olsalardı bu korku politikasını medya yoluyla insanlar üzerinde uygulamaya çalışmazlardı.

Seni yıldırmak istiyorlar ki sen örgütlenemeyesin diye.

Sana korku salıyorlar ki "artık iş işten geçti, y*rağı yedik" diye umutsuzluğa kapıl diye.

Fakat hiç de öyle değil. Senden korkuyor olmasalar seni korkutup güvenini kırmaya çalışmakla vakit kaybetmezlerdi.

Kardeşinizin de var bikaç projesi, Allah kısmet ederse sizin de desteğinizle gücümüz yettiğince elimizi taşın altına sokacaz. Ve taşaksızlar, gücümüz çok şeye yeter, yemin ederim ki kuru sıkı laflar değil bunlar, ben bilmediğim şey üzerinden atıp tutmam.

Toplu halde yapılmış ciddi ve büyük bir boykot, bir ay boyunca Coca Cola tüketmemek, Shell'den benzin almamak, onlara müthiş bir "biz buradayız" mesajı olur. Ve zaten onların esas çekincesi de bizim birlik olmamız... Bu yüzden bizim kültürümüzü, insanlığın ahlak anlayışını dejenere ediyorlar ki birlik olamayalım, s*kim s*kim görüş ayrılıklarıyla bölünelim diye...

1 ay boyunca Türkiye'de Coca Cola satışları %90 düşse, Coca Cola iflas etmez, maddi olarak belki de hiçbir s*kim kaybetmezler. Maddi olarak kaybetmezler fakat, başka birçok şeyi kaybederler. Korktukları şey tam olarak başlarına gelmiş olur ki onların esas korkusu da zaten karşılarında örgütlenmiş ve bilinçli bir halk görmek.

Bundan çekinmiyor olsalardı Kubrick öl(dürül)mezdi, Michael Jackson öldmezdi, John Lennon ölmezdi, araştırmacı John Todd 30 yıl hapse çarptırılmazdı. Böyle tek tabanca gidersem belki bana da yaparlar bi boklar, sana da yaparlar, hayat bu belli mi olur? O sebeple "tek tabanca" olmayacaz, "birlik" olacaz. Coming soon, konuşacaz bunları kaynatasızlar ehehe.

Neyse filme dönelim şimdi biz.

"Gökkuşağının bittiği yere gitmek istemez misin?"


Şu bizim sosyoloji okuyan kültürlü *rospu vardı ya, Bill onun evine gidiyor fakat onun yerine ev arkadaşı var evde. Dikkat ettiysen gökkuşağının bittiği yer burası, Bill ve kızın üzerinden geçen gökkuşağını gördün di mi evladım? Bu kız da resimde gördüğünüz üzere *rospu, seks kölesi ve yine bir gökkuşağı ibaresi... Kızın eteğindeki pentagramlar ise satanizmden ziyade zihin kontrolünü temsil etmekte. Herneyse, Bill bu kadından, o gün yatmaktan son anda caydığı fahişenin AIDS olduğunu öğreniyor. Ballı p*zevenk ucuz yırtmış.


Bi kafeye girip gazete okuyor Bill. Gazetenin manşeti gördüğünüz üzere "lucky to be alive" (hayatta kaldığı için şanslı). Kubrick abimiz burada sadece Bill'in AIDS muhabbetinden yırtmasına göndermede bulunmuyor, bir taşla kuş sürüsü vuruyor bu manşet üzerinden. Şöyle ki...


Dünki ayinde Bill için kendisini feda eden kadının ölüm haberi var bu gazetede. Aynı zamanda güzellik kraliçesiymiş kendisi, ve ismi de Amanda.
Yani manşetinde "hayatta kaldığı için şanslı" yazan gazetede, Bill bu şansını borçlu olduğu kadının ölüm haberini okuyor.


Bu, filmin başında Bill'in yardımına koştuğu Mandy.


Bu da ayinde Bill için hayatını veren kadın, yani Mandy.


Bu da Mandy (Amanda)'nın ölüm haberi.
Filmi bilmeyenler için hızlıca izah edeyim, bu 3 kadın da aynı kişi; Mandy. Zaten Bill birkaç sahne sonra morga giderek Mandy'nin ayinde kurban edilen kadın olduğunu görecek. Mandy de Amanda'nın kısaltması, bizdeki Fatma ve Fatoş gibi işte.

Peki şimdi Mandy'nin ya da Amanda'nın hayatını bir özet geçelim,
Seks kölesi
Güzellik kraliçesi / ünlü birisi
Genç yaşta overdose'dan ölü bulunuyor
Mandy mi?

Marilyn Monroe olmasın bu?

O da 36 yaşında overdose'dan hayatını kaybetmişti.

Şimdi bi sigara yakın, arkanıza yaslanın, gözlerinizi iyi açın.

Ben bi şey söyleyip öyle havada bırakmam onu, huyum değildir.

Kubrick reisin neden bu filmi 400 günde çektiğini, neden Guinness'e girdiğini daha net göreceksiniz şimdi.

Biraz flashback yapacaz. Ayin sahnesine dönelim, en son Mandy kendini feda etmişti, kurban edilmek üzere götürülmüştü ve ayin sahneleri orada bitmişti. Ayinden sonraki hemen ilk sahnenin bir kısmını görmüştük, hani Bill eve dönüyordu ve mimlendiği için sırtında her şeyi gören göz beliriyordu. Şimdi Bill'in eve girdiği ve yatak odasına doğru yürüdüğü bu gayet sikko sahnelere Kubrick reisin serpiştirdiği diğer mesajlara bakacaz.


Bill ayinden eve döner, kapıyı açar ve kapıyı açınca bir süre duraksar. Sebep? Kapı numarası olan "5A" yeteri sürece kadrajda gözüksün diye. Kubrick 5A'nın gözükmesi için önünü de hiç kapattırmamış ve film elinizde varsa bakın, kapı bu şekilde açıkken Tom Cruise bir süre bekliyor, adeta poz veriyor.



İçeri doğru yürürken duvardaki HELENA yazısının önünde bir sire bekliyor Tom Cruise. Helena filmdeki kızının adı bu arada. Ve unutmayın, bunlar ayinden hemen bir sonraki sahneler. Yani bu esnada Amanda henüz kurban edildi ya da edilmek üzere.

Amanda kurban edildikten hemen sonra gözümüze sokulan bu 5 A ve HELENA ne anlama geliyor?

Marilyn Monroe, 5 AĞUSTOS 1962'de, 5. HELENA Drive'da ölü bulundu.

Ve ölüm sebebi yine overdose'du.

Dayı diyorum ya işte haftalardır kafayı yiyorum bu nasıl film diye, manyak olum bu Kubrick.

Marilyn Monroe'nun bildiğiniz gibi zamanın ABD başkanı Kennedy ile ilişkisi vardı. Seks ikonasıydı. Genç bir yaşta öldü.

Kubrick burada atıfta bulunmak için konu mankeni olarak Marilyn Monroe'yu seçmiş, fakat onun işarettiği sadece Marilyn Monroe değil. O, zihin kontrolünde tutulan tüm seks kölesi kadınları işaret ediyor.

Zihin kontrolünde, yarı hipnoz halinde olduğu çok belliyken çekilmiş video'ları olan Anna Nicole Smith de 3 sene önce overdose'dan hayatını kaybetti. Bu MK ULTRA zihin kontrolü yönteminde haplardan ve uyuşturucu maddelerden faydalanıyorlar tabi ki, fakat bu insanların davranışları öyle "hacı kafa 2 milyon yea" gibi değil. Hipnozdalar. Bu bir zihin kontrolü yöntemi.

[/img]http://2.bp.blogspot.com/-Iez40z6JgFI/ThwGyd4mEgI/AAAAAAAAAxA/Zz4H5icVUBc/s320/miley.jpg[/img]
Bu karı Miley Cyrus.
Disney'in bir yarışmasında "keşfediliyor", "yetiştiriliyor" ve ortaya seks kölesi bir kadın çıkıyor. 16-17 yaşında kucak dansı yapıyor yönetmenine, çıplak pozlar veriyor.

Tek bu karı değil tabi, çok var bunun gibi yeni yetme fahişe ünlü şimdilerde, Selena Gomez, Demi Lavato, Vanessa Hudgens vs vs... Bunların hepsi de Disney çıkışlı. Ama "ne var hacu Abd'de kızlar çatır çatır s*kişiyür o yaşlarda, altında bi şey arama yea" diye düşünüyorsanız sizi şöyle alalım,


ağdaki çocuklar kimler biliyor musunuz? Britney Spears, Christina Aguilera ve Justin Timberlake.

Disney'in Mickey Kulübü'ne üyeler çocuk çağlarında, Disneyland'deki bir yarışmada keşfediliyor bunlar.

Bu 3'ünün daha o yaşlarda, beraber, Disney'in fotoğrafında aynı karede olmaları tesadüf di mi? Mına kodumun sığırları sizi...

Bunları o yaşlarda seçiyorlar.

O yaşlarda başlıyorlar zihin kontrolü uygulamalarına, programlanıyor bu çocuklar.

Bunu DISNEY yapıyor.

Ne kadar iğrenç bir sistem görüyorsunuz di mi?

Ve bu insanlar aşırı yetenekli oldukları için ünlü olmuyorlar. Britney, Christina, J. Timberlake, Lady Gaga, bunların bir esprileri yok, şarkıları bile kendilerine ait değil. Bu kişileri ünlü "yapıyorlar".

Lady Gaga'nın gerçek ismi Stefani'dir, o Stefani denilen kız çok yetenekli olduğu için Lady Gaga olmadı. Lady Gaga zaten planlanmış bir karakterdi, birinin Lady Gaga olması gerekiyordu ve Stefani'yi Lady Gaga yaptılar. Bir başka deyişle bu rolü ona verdiler.

Kubrick tüm bu dönen dolapların farkında, tabi o hayattayken Lady Gaga felan yoktu ortada eşek evladım isimlere takılma, bu zihin kontrolü programlamasının, seks kölesi edilen diğer kadınların, bunların hepsinin farkındaydı adam. Eyes Wide Shut'ta bunları anlattı.

Eyes Wide Shut, 2 senaryosu, 2 kurgusu olan bir filmdir.

Bunlardan birincisi sığır ekşici kesime hitap eden senaryodur ki onlar insanların %99'unu falan oluşturur. Bu filmi seyredip şöyle derler; "Üstad adın erkek ilişkilerini anlatmış yeeaa swh"

İkinci ve esas senaryo ise zihin kontrolü programlaması başta olmak üzere bu elit ailelerin ne boklar karıştırdığını ifşa etmektir. Kubrick bu filmi tamamlayıp teslim ettikten 4 gün sonra öldüyse bunun altında bir şey arayacaksın kuzum. Bu anasını siktimin hayatı o kadar da tesadüflerle dolu değil zira. Onlar bunları sana gayet normal, tesadüfi olaylarmış gibi kakalıyorlar ama öküzün bacağı hiç de öyle değil. Kubrick abimizin buna da müthiş bir göndermesi var filmin devamında, birazdan gelecez oraya.

Şimdi inançlı birine kafir, kafir birine inançlı demek, etik olarak da dini olarak da doğru değildir. Fakat sadece elde ettiğim işaretleri toplayarak bir varsayımda bulunacam, yazının buradan sonrasını iyi okuyun uçuşa geçecez ehehe.

Önceki filmlerinde gayet onların piramit, göz ve güneş sembollerini kullanan bir Kubrick vardı. Görünen o ki abimiz Michael Jackson gibi sonradan doğru yolu bulmaya başlamış ve Eyes Wide Shut gibi onlara büyük bir darbe indiren bir film çekerek kapanışı yapmış.

Şimdi Lady Gaga'nın çok ilginç bir şarkı sözünü yazacam buraya, sadece bir dörtlük. Lady Gaga başlıklı yazıları okuyanlar biliyordur, Gaga da durumunun boktanlığının farkında fakat birtakım sebeplerden dolayı bırakamıyor sahip oldukalrını. Hatta son kliplerini genelde ağlayarak bitiriyordu, hatırladınız di mi? Heh, şimdi Gaga'nın "Dance in the Dark" şarkısından bazı kısımlar sunacam size.

Marilyn, Judy, Sylvia, tell'em how you feel girls,
Work your blond Benet Ramsey will haunt like Liberace
Find your freedom in the music
Find your Jesus, find your Kubrick.

Meali:
Marilyn, Judy, Sylvia, onlara nasıl hissettiğinizi anlatın kızlar

Özgürlüğünü bul (müzikteki)
Kendi İsa'nı bul, kendi Kubrick'ini bul.


Şarkıda ismi geçen bu kişiler (Marilyn, Sylvia, Judy, Ramsey) genç yaşta şaibeli şekilde ölen ünlü kadınlar. Tüm bu isimleri zikredilmiş kadılar onların seks kölesidir demiyorum, zira aralarında 6 yaşında bir kız çocuğu da var birazdan açıklayacam, bu isimlerin ortak paydaları "intihar" mı "cinayet" mi hala bilinmeyen bir şekilde hayatlarını kaybetmiş olmaları... Flash tv gazeteciliği iş başında, işte o kadınlar:
Marilyn Monroe: 36 yaşında overdose'dan ölü bulundu.
Judy Garlan😛 47 yaşında overdose'dan ölü bulundu. İlginçtir, sinema kariyerine çocukluğunda Oz Büyücüsü filminde oynayarak başladı.
Sylvia Plath: 31 yaşında zehirlenerek öldü. Öncesinde overdose'dan intihar teşebbüsünde de bulundu.
JonBenet Ramsey: 6 yaşında faili meçhul cinayete kurban gitti, çocuk güzellik kraliçesi. Dünyalar tatlısı da bi kız, görseniz fotoğraflarını...

Ve şarkının devamında Prenses Diana'yı da anıyor, o da malum bir senaryo sonucu çok genç yaşta öldürülmüştü.

Tüm bu şaibeli şekilde, genç yaşta hayata veda eden kadınların isimlerini anıyor Gaga ve sonra şunu diyor "Kendi özgürlüğünüzü bulun, kendi İsa'nızı bulun, kendi Kubrick'inizi bulun"

Hatırlayın Lady Gaga, Judas şarkısında "Jesus is my virtue, but Judas is the demon i cling to" (İsa benim erdemim, fakat Judas takılıp kaldığım şeytanım) diyordu.

Erdemi olarak gördüğü İsa gibi örnek gösterdiği bir diğer kişi de Stanley Kubrick.

Kubrick'in yaptığı gibi, siz de özgürlüğünüzü bulun diyor bu şarkıda Gaga. Bu mesajı veriyor.

"Find your Jesus, find your Kubrick.", bu nasıl şarkı sözü lan? Bizim Serdar Ortaç'ın sözlerine hiç benzemiyor anasını satayım. Buralara buralara we dont need no buralara...

Ve bu Dance in the Dark şarkısı hangi sözlerle başlıyor biliyor musunuz?

Silicone, saline, poison inject me,
Baby, I'm a free bitch.

Meali:
Silikon (silisyum), ilaç, zehir enjekte et bana
Ben özgür bir fahişeyim bebeğim

Zehir, yabancı maddeler, ilaçlar, enjekte etmek? Fahişe? N'oluyor lan?

Lady Gaga bu sözlerle başlıyor şarkıya. Ve bu şarkıda daha sonra "overdose" alarak ölen/öldürülen kadınları anıyor.

Afedersin ama, her şey anasının amı kadar açık.

Zihin kontrolü ile pilli bebek haline getirilen, seks kölesi yapılan kadınlardan bahsediyor Lady Gaga. Tıpkı Kubrick'in yaptığı gibi... Ve Lady Gaga bu olayların zaten içerisinde olduğu için, Kubrick filmlerini (başta Eyes Wide Shut) sığır ekşici bakış açısıyla seyretmiyordur muhtemelen. Kubrick'in ne uğruna öldüğünü, neler yaptığını biliyor bu kadın. Çünkü kendisi zaten Kubrick'in bahsettiği bu olayların tam ortasında.

Zihin kontrolü...

Bunu sadece ilaçlarla değil, başta çocuk hikayeleri, filmler, televizyon, klipler, kısacası medya ile bizlere de uyguluyorlar. Ahlak anlayışımız günden güne değişiyor. Ahlaksızlıkları normal karşılar hale geliyoruz gittikçe. Normal olmayan şeyleri normal karşılamaya başlıyorsak eğer işte orada sıkıntı var demektir.

Johnny Depp kendi filmlerini kendisi seyretmiyor, "merak etmiyorum nasıl göründüğümü ya da filmin neye benzediğini" diyor. Bunları kendi ağzıyla söylüyor, seyredin şu yukarıda link'ini verdiğim amına kodumun video'sunu, anlatılıyor hepsi. Zihin kontrolüne maruz kalıyoruz yıllardır, ufak ufak, bilinçaltı mesajlarıyla, dejenere edilen hayat görüşlerinin bize güzelmiş gibi dayatılmasıyla mahfediliyor hayat anlayışımız.

1 yıldır odamdaki televizyonu açmıyorum. En ufak bir eksikliğini hissettiysem orospu çocuğu olayım.

Kapatın şu amına kodumun cihazını. Fatmagül'ü kim sikmiş öğrenmeyiverin, hiçbi sikim kaybetmezsiniz, aksine çok şey kazanırsınız, inanın bana.

Neyse filme devam edelim artık. En son Bill gazetede Mandy'nın ölüm haberini okuyordu, ve doğru olup olmadığını görmek için yattığı morga gidiyor.

Bakın şimdi çok uçuk bir tespitte bulunacam, hazır olun tekrardan uçuşa geçecez.

Yazının başlarında da söylediğim gibi Kubrick bazı kelime veya kelime gruplarını ısrarla tekrarlamış bazı sahnelerde. Ve bunu yaparken de genelde çok boş, saçma diyaloglar kurmuş ki, esas amacının kelimeyi tekrar ettirmek olduğunu, tekrarladığı kelimeyi vurguladığını görelim diye.

Windsor (Kraliyet ailesinin soyadı) ve "gökkuşağının bittiği yer" örneklerinde olduğu gibi, bu tekrarlanan kelimeler hep bir anlama geliyordu, hiçbiri boş yere tekrar ettirilmedi. Kafamıza kafamıza kaktı bu mesajları Kubrick.

Şimdi Bill ile Mandy'nin cesedinin bulunduğu morga gidecez beraber. Ve Amanda'nın gerçek ismini biz ilk defa burada öğreniyoruz filmde, zira o gazete haberinin detayları bize gösterilmedi, Bill kendisi okudu o haberi. Ben filmi zaten seyretmiş olduğum için o kişinin Mandy olduğunu açıkladım size. Şimdi bakalım Mandy'nin gerçek ismi kaç kere tekrar ettiriliyor.

Bill morga gider, ve görevli bayana görmek istediği kişinin, yani Mandy'nin ismini söyler.


Amanda Curran


Görevli kadın "pardon ismi neydi" diye tekrar soruyor.


Üstüne heceliyor...


Israrla tekrar tekrar soruyor...


20 saniyede "Amanda Curran" tam 5 kez tekrar edildi. Özellikle Curran hecelerine dahi ayrıldı.
Aklıma gelen şey sizin de aklınıza geldi mi?

Curran -> Kuran?

Olabilir mi?

Filmi ilk seyrettiğimde yanımdaki arkadaşıma "ehehe karının ismi Kuran la" dedim, fakat bir sonraki sahneye bakınca benim "ehehe" oldu sana "ehehehhöaaskkkk".

"Üzerinde on dokuz vardır" - Müddesir suresi, 30. ayet.

Kuran'ın 19'a dayalı bir matematiksel düzen ile indiği söyleniyor son yıllarda, ve bu 19'daki sırdan etkilenerek müslüman olan birçok yabancı kişi var. Ben bu konuda agnostik takılıyorum biraz, yani olabilir de olmayabilir de, bilemeyiz. Neyse siktir edin şimdi beni, filme dönelim biz. Curran (Kuran)'ın defalarca tekrarlandığı sahneden sonraki sahneye bakalım, Bill morga girer...










Yaklaşık 1 dakika boyuncao Curran'ın üzerindeki 19 kadrajda tutuluyor.

Kubrick Kuran'la ilgili bir mesaj vermek istiyor olabilir mi? Ahaha kim bilir... Bu son gösterdiğim şey teoriydi işte, fakat tesadüf olması çok zor olan bir teori. Zira söz konusu yönetmen sembollerin ve detayların hastası olan Kubrick, bu film onun hayatına mal oluyor, ve Curran'ı ısrarla defalarca tekrar ettirdikten sonra, ayette de dendiği gibi üzerine 19'u yerleştiriyor.

Amanda Curran...

Ve "Amanda" ne demek biliyor musunuz?

Latince Amanda; "fit to be loved, lovely" (sevmeye yaraşır, sevilmeye değer) demektir.

Ehehe...

Lady Gaga'nın "Kendi İsa'nızı bulun, kendi Kubrick'inizi bulun" demesinin tüm bunlarla bir alakası olabilir mi? Kubrick kendini onların arasından çekip çıkarmış olabilir mi? Bilemiyorum, elimizde bu gösterdiklerim var sadece, fakat bunları tesadüfe yorasım da gelmiyor pek.

Kubrick'in sembolojiye ne kadar önem verdiğini daha net göstereyim şimdi size, hoş sıkı hayranları biliyordur zaten bunu.

CRM 114 muhabbetini duymuş muydunuz Kubrick'le ilgili?

Bu CRM 114, Kubrick'in birnevi imzası, entel deyimiyle "trademark"ı. Kubrick bu CRM 114'ü ilk önce Dr. Strangelove filminde kullanıyor, bir cihaza CRM 114 ismini veriyor. O filmin de sembolojiyle iç içe olduğunu söylemiştim. Ardından bunu Clockwork Orange filminde de kullanıyor ve hastaya verilen bir ilacın ismini "CERUM 114" olarak koyuyor, yani "CRM 114".

Bu sembolojiyi son olarak Eyes Wide Shut'ta da kullanıyor. Nasıl mı?

Curran ve 19 sahnelerinden hemen bir sonraki sahneye bakalım.


IMDB'de de aynı bilgiyi bulabilirsiniz. Curran'ın yattığı oda, hastanenin C koridorunun 114 numaralı odasında. Yani C Room 114. Yani CRM 114.
Size Kubrick detaylara ve sembollere hastalık derecesinde önem verir demiş miydim?

Meraklısına, Kuran'da 114 sure vardır ve 114, on dokuzun katıdır. Ve bu CRM 114, iki buçuk saatlik filmin sadece "Curran ve 19"lu sahnelerine sıkıştırılıyor.

Garip şeyler bunlar ehehe.

Velhasıl kelam özet geçeyim size: Allah diyen Kubrick bulundu, Darwinciler panikte.

Ben gözlemlediklerimi sundum size, isteyen istediği anlamı çıkarmakta serbest... Kubrick hacı oldu, geçen gün sabah namazını beraber kıldık gibi bir iddiam yok, fakat kendisinin Kuran'ı okumuş olması ve bize bir mesaj bırakmak istemiş olması muhtemel.

Ulan valla bizim Mustafa Altıoklar'ın daşağını yiyim ya... Adam ne güzel 2 sevişme sahnesi, 3 entel diyaloglu tırışka sahne koyuyor, al sana film. Bi de şu Kubrick'e bak, matematiksel kod fışkırıyor filmden anasını satayım, Bim Dost Yoğurt'un barkodu bile bu kadar karışık değil ulan.

Filmin sonlarına geliyoruz, Bill morgda Amanda'yı (Mandy'i) gördükten sonra arkadaşı Victor kendisini çağırıyor. Hani şu filmin başında Amanda'yı sikip bayıltan herif ehehe.


Elit arkadaşımız Victor'un odasına giderken damalı zeminden geçiyoruz.


Bu sembolü hatırlamışsınızdır herhalde, filmin başındaki mekâna döndük zira, Victor'un malikânesine.


Ve beklenildiği gibi, Victor o ayindeki maskelilerden biri olduğunu itiraf eder. Malikanesindeki tüm o semboller sırf dekor olsun diye değilmiş yani di mi sevgili sığır ekşici? "Ayy üstad bu filmde kadın erkek ilişkilerini anlatıyoooooo" diyen çemçük ağzına kepçe kepçe sıçarım senin *rospu çocuğu.




Victor pişkin pişkin konuşur Bill ile. Ve Victor'un bu filmde "zengin" ve "elit" işadamlarından birisini temsil ettiğini söylememize bile yok sanırım. Bill bir doktor, Victor diye bir arkadaşı var, ve böyle bir işin içinde olduğunu öğreniyor Victor'un, hiç aklına bile gelmezdi. Emin olun sizin de aklınıza gelemeyecek kişilerin onlarla ilişkileri var. Dış görünüşe aldanmayın, kimseye inanmayın, her zaman -abartmamak koşulu ile- belli ölçüde bir şüphe payı bırakın.


ctor tam da bu meseleden bahsediyor işte. Devamında şöyle diyor; "sana oradakilerin isimlerini söylesem gece uyuyamazsın, ama zaten söylemeyecem."
Orada bulunan kişiler takım elbiseli bakanlar, iş adamları, oyuncular, sanatçılar, ünlüler ve elitlerdi... Dışarıdan baktığınızda "s*ktir lan olamaz" diyeceğiniz kişilerdi.

Ve Bill'in orada yabancı olduğunu anlamalarında, Bill'in oraya taksi ile gelmiş olması da etkili olmuş. Zira oradaki herkes zaten limuzini ile gelmiş ayine (bunu Victor söylüyor). Hepsi elit kesimden varlıklı insanlardı anlayacağınız, zaten öyle bi ayinde tornacı Hüseyin'in ne işi var *mına koyim ehehe.


Victor arkadaşımız pişkinliğini sürdürerek Bill'e yapılan tehditlerin, kadının kendini kurban etmesinin ve her şeyin bir "kurmaca" olduğu söylüyor. "Yersen" çekiyor yani Bill'e.



Tüm bunları sırf Bill korksun diye tezgâhladıklarını söylüyor...
Of of of, bunların hiçbiri boş sahneler değil abicim, dikkatli okuyun şimdi.

Bill tüm o olanların kurmaca olduğuna inanmıyor haliyle, zira morga gidip orada kurban edilen Amanda'nın cesedini kendi gözleriyle gördü.

Fakat Victor neden tüm bunların kurmaca olduğunu söylüyor Bill'e, neden böyle bir şey uyduruyor?

Bill "paranoya" yapsın diye... Ya tutarsa diye... Yani Bill'e vermek istediği duygu şu: "Aslında orada gayet olağan şeyler yaşandı, her şey normaldi, sırf sen kork diye biz tezgah yaptık sana, aslında yok öyle şeyler ehehehehe..."

İşte şimdi Illuminati dediğinizde size "ne saçmalıyosun amına koyim, biz lisedeyken konuşurduk bunları, komplo teorisi onlar heyecanlı ergen seni heh heh heh" triplerine giren dalyaraklar var ya, işte onlar bu oltayı yemiş olan orospu çocuklarının ta kendileri. Victor'un yalanlarına kanan dangalakların ta kendileri onlar...

Size her şey normalmiş hissiyatı verdiler bugüne kadar, "heeey hayat gayet normal akışıyla sürüp gidiyor" dediniz içten içe, fakat hiçbir şey normal gitmedi, hep onlar şekillendirdi bu dünyayı.

Ve bu filmin çekildiği yıl 1999'du.

Yakın bir tarihe kadar bu böyleydi, fakat artık bu politikayı bile uygulamıyorlar, yalanlama ihtiyacı bile hissetmiyorlar artık. İyice yüzsüzleşerek "biz buradayız" diyorlar şu an, benim size bu blogda defalarca gösterdiğim gibi...

Size onlarca tarihi gerçek sundum, medya deşifresi yaptım, klip ifşası yaptım, fakat inanmak istemeyen sığır yaradılışlı gerzekler bunları anlatmaya kalktığınızda size hala "paranoyak" gözüyle baktılar di mi? Olum bakın, size bir ayet verecem şimdi bu konuyla ilgili, fakat inançlı olmasanız bile söylenilmek isteneni kapmaya çalışın siz. Amına koyim şuraya Konfiçyus'un bir sözünü alıntılasam taocu olmasanız bile "vay bee adam demiş abi ehehehehe" dersiniz dalyaraklar, hiç değilse en azından şu objektifliği Kuran için de gösterin, fazlasını beklemiyorum şu an;

"27. Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek."

"28. İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. Geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar." - En'am Suresi.

Anladın mı t*şağını yediğim? Bazıları var ki, bu hayatı 3 milyar yıl da yaşasaları aynı boku yiyecekler, o karakterdeler... Bazı insanlar var ki anneleri orospu olmasa bile orospu çocuğu olmayı tercih ediyorlar. O yüzden siktir edeceksin onları sen, onlara yapacak bir şey yok, taşa hayat veremezsin ya sen? Çoğunlukta bile olsalar takmayacaksın onları s*kine. Kimse bilmiyor bile olsa doğru yine doğrudur, bunu unutma.

Valla güzelim başından beri diyorum ben hümanist değilim diye, götü boklu sığırın peşinden koşamam ben aman beyimiz bir şeyleri anlasın, farketsin diye. Bu kadar sığırlık yapan zaten uyanmasın amına koyim, siktirsin gitsin hayatı boyunca sömürülsün pezevenk. Sen elinden geleni yap tabi yine de onun gözünü açmak için, ama abartma, o çaba göstermezse biryerden sonra bırak. Bırak o senin götünde dolansın "gerçeği" öğrenmek için, sen onun değil... Dolanmıyorsa o zaten olayı da anlamamıştır, treni de kaçırmıştır... Sığır olmaya mahkum bir pezevenktir o, kusura bakmayın ben Mevlana değilim, herkesin hakkı neyse o.

Hani bazen şunu düşünüyorsunuzdur, "iyi de dayı, bazıları bu dünyaya cennet gibi bi hayatı yaşamak için doğuyo, o adamla fakir adam aynı cennete mi gidecek şimdi?"

İyi de hacım, 400 metre yarışlarını düşün, atletleri düşün.



Bu yarışın başlangıç anı, bak görüyo musun pistin merkezine yakın konumdaki atlet en geriden başlıyor. Yarıçapı yüksek kısımdaki atlet en ileride başlıyor. Fakat aslında onların hiçbiri ne ileride, ne de geride başlıyor, hepsi eşit mesafe koşacaklar birazdan.

İnsanoğlu bile s*kimsonik matematik hesaplarıyla bu adaleti sağlayabiliyorken, Tanrı bunu sağlayamaz mı sanıyorsun?

Pistin uzak çaplı bölümünde koşan atlet zengindir, önde başlıyor gibi gözükür fakat onun da koşacağı mesafe diğer "fakir" atletlerle aynıdır.

Şöyle düşün amına koyim, milyoner ve mutlu mesut bir ailenin ferdi olarak dünyaya gelmiş adamdan belki de 100'lük sınav kağıdı vermesi bekleniyordur bu dünyada. Ama cahil, fakir ve imkânları kısıtlı olarak dünyaya gelmiş olan adam 50'lik kağıt verse de geçiyordur belki, ehehe kapiş?

Ben kendi çabalarımla ilahi adaleti size ancak bu kadar açıklayabilirim, haşa ehehe. Neyse filme devam edelim biz.



Victor "tüm bunlar oyundu laa, sen kork diye yaptık ehehe" diye sıkınca bizim Bill yemiyor bunu tabi. "İyi de yarram, ben gittim gördüm bu beni kurtaran kadını öldürdünüz, nasıl bi oyun ki bu sonunda bir insan öldürüyorsunuz" diye çıkışıyor.


"Sevişmekten yorgun düştü, senin için kendini feda etmedi o kadın, o olayla bir ilgisi yok ölümünün, tesadüfi bunlar" diye sıçıp sıvıyor Victor.
Hala ısrarla sana tüm bu olanları "olağan" şeylermiş gibi kakalamaya çalışıyorlar... Görüyor musun? Ey öküzün toprağa sıçtığı bok kadar aklı olmayan ekşici, görüyor musun Kubrick'in sana vermek istediği mesajı?

İyice yerleşti mi kıt kafana? Kubrick dahi bir adam ama karşısındaki sığır sürüsü iyice anlasın diye bu sahneleri tekrar tekrar veriyor... Kubrick burada diyor ki: "Madem elinde yeterli sayıda delilin/işaretin var, hala onların salak yalanlarına inanma. Onlar sana her şey normalmiş gibi hissettirmeye çalışsa da inanma".

İşte sen sığır ekşici, sen önyargılı yobaz ekşici... Sen bu yüzden gözünü açan insanlara "komplocu" diyorsun, çünkü sen her şeyin en doğrusunu bildiğini sanan fakat özünde hiçbir bok bilmeyen kibirli bir öküzsün. Sen Victor'un gerizekalıca yalanlarına ikna olan bir dangalaksın. Sen Kubrick'in bu imalarla ve mesajlarla dolu filmini "kadın erkek ilişkilerini anlatıyo üstad yeeeaaa 😁))" diye yorumlayan bir sik beyinlisin. Başka da hiçbir bok değilsin. Sana yemin ederim ki sen bundan fazlası değilsin.

Sen sistemin sana yutturmaya çalıştığı hapı yutmaya dünden razı olan bir öküzsün, çünkü keyfinin yerinde olduğunu düşünüyorsun. Fakat senin "sürekli" bir keyfin yok, sen hiç savaş görmedin, sen hiçbir sikim görmedin 80'li jenerasyonun sığır ekşicisi... 80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olmayı bir marifet sanıyorsun ama senin jenerasyonun şu *mına kodumun hayatında hiçbir sikim görmedi ekşici (istisnalar kaideyi bozmaz ulan, Bosnalı kardeşlerimize saygılar sevgiler). Sen bir sığırsın ekşici, bunları göremiyorsun, amına kodumun Pink Floyd dinleyen yobazı seni... Yobazlık sadece sarık takmakla olmuyor.

Bak şimdi o ayindeki kadının, yani Mandy'nin ölümünü nasıl açıklıyor farmason arkadaşımız Victor;



İşte bir insanı yaftalamak bu kadar kolay. "O zaten uyuşturucu bağımlısıydı, o yüzden öldü *mına koyim bizle ne alakası var?".

Gerçi ben o kadar ünlü değilim ama yine de birilerinin dikkatini çekmişimdir muhakkak, belki yarın öbür gün başıma bir şey gelirse benim için de şey derler "babasını kaybetmiş, intihara da teşebbüs etmiş, manyaktı bu zaten kafayı yemiş işte".

Yaparlar bunu ehehe. Valla olur bak, hayat bu, belli mi olur?

John Lennon bile ne dedi; "Başıma bir şey gelirse bilin ki bu bir kaza değildir".

Ve gencecik yaşında bir cinayete kurban gidiyor bu adam...

İşte insan hayatı bu amına kodumun dünyasında bu kadar ucuz, çünkü bizler bir birlik değiliz, planlı ve örgütlü hareket edemiyoruz bu ibnelerin yaptığı kadar. Kuru kuruya iyi niyet hiçbir sikim ifade etmez, biz de şerefsiz olan bu g*tler kadar planlı hareket etmeliyiz. Tamam mı t*şağını yediklerim?



İşte o ayinde kurban edilen kadının yani Amanda'nın ölümünü böyle açıklıyor Victor. Bir gece önce o karıyı sikip bayıltmıştı hatırlarsanız ehehe, şu soğukkanlılığa bakın.
Size "normal olmayan şeyleri normalmiş gibi kabul ettiriyorlar" dediğimde ne demek istediğimi anladınız mı şimdi? İşte amına kodumun aklı bir, Kubrick de onu diyor, hem de bu gerizekalı sikko'dan 12 yıl önce diyor bunları Kubrick.


Filmin son sahneleri... Bill kiraladığı kostümleri geri verirken maskesi bunların arasından çıkmamıştı. Ve eve döndüğünde bu maskeyi karısı Alice'in yanı başında görüyor. Yani adamlar diyor ki "senin götündeki donu alırız haberin bile olmaz", bunun üzerine Bill ağlıyo zırlıyo işte.
Tamam her şeyi gören gözünüz ile her şeyi görüyorsunuz, eyvallah. Görün tamam da ne s*kim yapabilirsiniz ulan amına koduklarım? Yiğidin malı meydandadır *mına koyim, gelin beni de görün, ip numaramı bulursunuz Google'dan ehehe.

Ben bunları siz korkun diye anlatmıyorum ciğerler, "ciddi"ye alın diye anlatıyorum. Çünkü insanoğlu g*ttür, yumurta kapıya dayanmadan hiçbir bok yapmaz, azcık korkutmak gerekir onu. Ama azcık stres bile iyi bir şeydir, zira o stres seni Öss'ye çalışmak için motive etmiştir lise yıllarında. Azcık enflasyon bile iyi bir şeydir ekonomide, zira o enflasyon hareketlilik ve dinamizm getirir ekonomiye. Ekonomi okuyorum s*kerim ananızı bana laf anlatmayın. Bu "Illuminati" korkusunun da birazı iyidir, çünkü onları ciddiye almanızı sağlar, zira ciddiye alınmaya değecek güçteler. Hatta çok güçlüler. Fakat "bir" olduk mu, "birlik" olduk mu onların anasını sikeriz, no problem ehehe.



"Fuck", kibar çevirmenlerimiz bunu "düzüşmek" olarak çevirmişler. Kubrick'in son filmi olan Eyes Wide Shut'ın son cümlesi "Fuck"... Kubrick sinema kariyerini "fuck" kelimesi/cümlesi ile sonlandırıyor.
Filmi seyredenler bilir ki filmin bu sahnesi bir alışveriş merkezinde geçiyor, ve Alice'in etrafında tonlarca yıldız beliriyor bu sahelerde. Evet tüm bu yıldızlar zihin kontrolü sembolojisi, fakat ben konuyu "komplo teorisi" olarak görmeyin diye bu tür yoruma açık sembolleri katmadım bu yazıya. Yoksa bana bıraksanız daha neler neler çıkar bu yazıdan da neyse ehehe.

Canolar, benim kafa da kıyak şu an, yazıyı bitirmek mecburiyetindeyim ve filmin son sahnelerini biraz hızlı geçtim o yüzden. Fakat siz Kubrick abimizin bize bırakmak istediği mesajı aldınız sanıyorum.

Ve şimdi size son olarak birkaç fantastik bilgi daha veriyorum...

Kubrick, Eyes Wide Shut'ı esinlendiği Traumnovelle adlı romanı 1960'lı yıllarda, "2001: A Space Odyssey" adlı kült filmi çekerken okuyor ve Eyes Wide Shut'ı çekme kararını da o zaman alıyor.

Kubrick'in kült filminin adı: 2001: A Space Odyssey
Kubrick'in ölüm tarihi: 7 Mart 1999

Peki tahmin edin bu iki tarih arasında kaç gün var?

Kubrick'in ölüm tarihi olan 7 Mart 1999 ile, en ünlü filmlerinden birine konu olan 1 Ocak 2001 tarihi arasında tam tamına 666 gün var...

Buyrun hesaplayın isterseniz, tam 666 gün: http://iki-tarih-arasindaki-gun-sayisini.hesaplama.net/ (bu da nasıl bir site ismi *mına koyayım)

İşin içinde sanki ritüelistik bir hava var di mi? Yok canım... Bu yazıda dile getirdiğim 1209485 şey gibi bu da bir tesadüf...

Bakın canını yediklerim, ben kendim ikna olmadığım, inanmadığım hiçbi şeyi sizinle burada paylaşmıyorum, fakat bu demek değildir ki ben yanılmam, tabi ki yanılırım amına koyayim. Ben kimim? İyi güzel de, buraya kadar yazdığım 70 küsür yazıda, 500 sayfalık kitap olacak kadar yazıda, ben sürekli mi yanıldım *mına koyayım ya?

Anlattıüğım her şey mantık çerçevesinde değil miydi? Her şey birbiriyle tutarlı değil mi? Be amına koduklarım ben daha size muhtarlıktan imzalı mühürlü ikametgâh belgesi mi getireyim neyi bekliyorsunuz ulan benden? CIA ofisine mi sızayım? Be ağzına bacağımı soktuklarım, ben her insanın ulaşabileceği bilgileri bir araya topluyorum ve puzzle'ın parçalarını birleştirmenize yardımcı oluyorum. Ananızı s*keyim sizin eğer hala bunları göremiyorsanız, ananızın bi günahı yok belki ama yine de sikeyim onu ben.

Ve size son olarak bir şey daha söyleyeyim.

Söyleyeyim ki bu amına koduklarım bu sistemi nasıl oturtmuşlar görün, söyleyeyim ki bu sistem nasıl yalanlar üzerine bir sistemmiş görün.

Tom Cruise'un evine gittiği bir orospu karı vardı hatırlayın, evinde sosyoloji kitabı vardı ve 1 dakika kadar kadrajda kalıyordu o kitap.

Olum bakın, bu adamlar dünyaya ne makina mühendisleriyle, ne genetik mühendisleriyle, ne de tıpçılarla yön veriyorlar. Dünyaya yön veren bilim sosyolojidir.

Sosyoloji nedir? En basit ifadeyle "toplum bilimi".

Bu dünya üzerindeki insanların yönelimlerini, psikolojilerini, sürü psikolojisine yön veren etmenleri inceleyen bilimdir sosyoloji.

O yüzden bu anasını siktimin dünyasında "sosyoloji" denen bölüm üniversitelerde rağbet görmez.

Rağbet görse ne olacak? Mezunları iş bulamayacak... Zaten iş bulamasınlar ki diğerleri de bunu görüp bu dala yönelmesin, toplumda bu bilim dalı istihdam edilemesin. Herkes mühendis olsun ki uzaya çıkalım, çağ atlayalım, he amına koyayım he.

Neden tüm zeki çocuklar "sayısal" bölümüne yönlendirilirler lisede? Müyendiz olsun, doktur olsu diye di mi? E amına koyim artık sikini sallasan mühendise denk geliyor amına kodumun toplumunda, ee noluyor? Uzaya mı çıkarıyor bizi bu sığır mühendisler?

Bu adamlar dünyayı, toplumları, insanları "sosyoloji" bilimi vasıtasıyla yönetiyorlar. Medyayı ele geçirirlerse dünyayı da ele geçirmiş olacaklarını bu sayede keşfettiler 20. yüzyılın başında.

48 tane çocuğum olsa tekine bile mühendis ol demem, kendi çok can atıyorsa o ayrı, ama ben özellikle mühendis olsun istemem. Mühendisler alınmayın olum sizi kötülemiyorum lan, oyunun kuralı buysa elbette ki kuralına göre oynayacaz biz de. Bu dünya "burada sürün, ahirette kralsın boolum" dünyası değildir, fakat elinden geldiğince hayata SEN şekil vermeye çalış. Birilerinden bir şeyler bekleme sürekli.

Bu son dediğimi ekşiciler şu yolla yapıyorlar: "olmamış, saçma, beğenmedim."

Ulan orospunun sıçtığı, başkalarının dayattığına uymamak bu değildir. Başkalarının dayattığına uymayacaksın fakat kendin yapacaksın bir şeyler, kendin çabalayacaksın. Oturduğun yerden sikini taşağını yaya yaya elini taşın altına sokan insanlara "olmamış" demek EN BÜYÜK orospu çocukluğudur. "Sözde" filozoflara ihtiyacı yok bu memleketin, elini taşın altına sokabilen, yürekli ve bilinçli insanlara ihtiyacı var...

Bu memleketin de, dünyanın da, insanlığın da oturduğu yerden ahkâm kesen orospu çocuklarına ihtiyacı yok.

Amatör ruhla profesyönel işler çıkaracak insanlara ihtiyacı var bu dünyanın.

Bizim de çabamız bu yöndedir.

Anlayana.

Sevgilerimle, öperim kaynatanızı.

Tarih: Salı, Temmuz 12, 2011
Yazar: michaelsikkofield
Kaynak

Benzeri yazıları önermek için lütfen bana mesaj atınız.
Düşündürdüyse ne mutlu bana...