'Ortadoğulular'dan niçin nefret ediyorum?'
Nicolas Henrry
Arkadaşlar öncelikle uzun bir yazı ama kesinlikle okumaya değer.
Suyunrengi adlı blogdaki bu yazı çok konuşuluyor…
Bazen insanların kişisel bloglarında yazdıkları bir anda binlerce insan tarafından okunup, beğenilip, paylaşılabiliyor ve gündeme giriyor.
Avusturalya’ya yerleşen ve bir süredir Kılıçsız imzasıyla Suyun Rengi adlı bloğunda yazılar paylaşan Türkiye’linin ‘Ortadoğulular’dan niçin nefret ediyorum?’ yazısı da öyle oldu.
Bu kışkırtıcı başlık insanın aklına ilk önce “ırkçı“ , “şarkiyatçı“ bir bakışla yazılmış bir yazıyla karşılaşılacağı algısı oluştursa da yazıyı okuyanların son düşüncesi farklı oldu ve yazı hızla yaygınlaşmaya başladı. Özellikle yazarın, yurtdışından IŞİD’e katılmaların nedenleri üzerine yazdıkları dikkat çekti. Yazarın kendi toplumunu da içine katarak Ortadoğulular'ın bazı olumsuz özelliklerine dikkat çektiği yazısı bazı yorumcular tarafından desteklenirken, bazı yorumlarda da yazının ayrımcı bir perspektif içerdiği eleştirileri yapıldı.
İşte Kılıçsız’ın çok konuşulan o yazısı: Kaynak: suyunrengi.wordpress.com
ORTADOĞULULAR’DAN NİÇİN NEFRET EDİYORUM?
Bu başlık için çok düşündüm. Çoğu insanı kızdıracak bir başlık. Ama olsun. Yalan yazmıyorum. Dürüstüm… Herkesten önce kendime…
Bir yaz sıcağında bütünleme sınavlarına hazırlanıyordum. Yanımızdaki daire boyanıyordu. İçindeki işçiler durmadan gülüyorlar, alaycı bir şekilde bağırıyorlardı. Gürültüleri yüzünden ders çalışamıyordum. Yanlarına gittim. Ortalarında bir kişi çaresiz bir şekilde bana bakıyordu. Ötekilerin hepsi ona alaycı bir şekilde gülüyordu.
“ Ne oluyor burada? İki saattir gürültünüzden ders çalışamıyorum. “ dedim. Alaycı bir şekilde o adamı gösterdiler. Durumu anlamadığımı gösterir şekilde kafa salladım.
“ Romanyalı “ dediler.
“ Ne olmuş? “ dedim.
Güldüler, “ Yabancı “ dediler.
Ertesi günde aynı adamla yine dalga geçiyorlardı. Yanlarına gittim, bu sefer kızgındım.
“ Adamla derdiniz nedir? Bir şeyi yanlış mı yapıyor? “ dedim.
“ Yooo, Romanyalı, yabancı “ deyip gülmeye devam ettiler.
Kızdım ve biraz sert sesle. “ Adam adam gibi çalışıyor, niye durmadan kafa buluyorsunuz? “ dedim.
Ustabaşlarına “ Bu adam kim? Yanlış bir şey mi yapıyor? “ dedim.
Ustabaşı “ Romanya dağılınca buraya gelmiş çalışmaya. Biz de iş verdik, acıdık “ dedi.
Acıyıp iş verdikleri adam zaten ucuz olan inşaat sektöründe sıradan bir işçinin aldığının dörtte birini alıyordu. Üstüne üstlük bir de durmadan dalga geçiliyordu.
İş bitince öteki işçiler eve gidiyor, o biraz daha fazla tek başına çalışıyordu. Bir akşam yanına gittim.
Harika bir resim çizmişti duvara…
3-5 kelime İngilizcem ile harika resim çizdiğini söyleyip, nerede öğrendiğini sordum.
Romanya’da bir Üniversitede resim hocasıymış.
O yıllar Sovyetler Birliği’nden birçok kadın Türkiye’ye çalışmaya ya da ticaret yapmaya geliyordu. Hepiniz hatırlarsınız o kadınlara birer hayat kadını muamelesi yapılıyordu. Her birisi potansiyel orospuydu bizim insanların gözlerinde ve durmadan “ Nataşa “ diye alay ediliyorlardı.
Ülkeye gelen birçok Batılı turisti gördüm, tanıdım ama onlar sadece turistti. Çalışmıyorlar, geziyorlar ve gidiyorlardı. Bir çeşit dokunulmazlıkları vardı.
Ancak Romanyalılar, Ruslar ya bizimle çalışıyor ya bize çalışıyorlardı. Yollarımız değil, yaşamlarımız kesişiyordu.
Okul bittikten 2 sene sonra yurtdışına gittim. Yabancılarla çalışmaya başladım. İçimde hep bir korku vardı…
Kendi ülkeme çalışmaya gelen insanlara bizimkilerin yaptığı davranışlar bana da yapılacak mı?
Gözlerimin önüne hep, çaresiz bakışlarla bana bakan Üniversite’de resim hocası o Romanyalı adam geliyordu.
Yabancı olmak böyle bir şey miydi?
Sıra bende miydi?
Yurtdışına gittiğim gün ilk elden beynimde dolanan sorular bunlardı…
İlk bir Türk’ün yanında çalışmaya başladım. Hemşerimdi, neredeyse tuvalette bile namaz kılacak kadar ibadete düşkündü. Bana “ İngilizce ve iş bilmiyorsun. Bunları öğrenene kadar takıl burada. Öğrenince ücretini konuşuruz “ dedi.
10 saate yakın çalışıyordum. Toplam 10 dolar veriyordu. 1 paket sigara parasıydı. O dönem saat ücreti o ülkede 10 dolar idi. 1 aydan fazla zaman geçmişti. Her işi yapar olmuştum. Ücreti konuşmak istediğim zaman sürekli hazır olmadığımı söylüyordu. Çaresiz kalmaya başlamıştım.
Bir gün bir Türk arkadaşa rastladım.
“ Nerede çalışıyorsun “ dedi.
Söyledim. “ Adam hemşerim dedim.
“ Bırak hemşeriyi. Hemen oradan çık, el altından bir iş bul ve sakın kalma. O adam ilk gelen Türkler’i alır, para vermez, aylarca kullanıp atar. Türkler’i boş ver. Yabancıların yanında çalışmaya çabala. Türkler asla hakkını vermez. Oyalarlar seni. “ dedi.
Bir Batılı’nın yanında iş buldum. Ne verirse almaya razıyken ummadığım şekilde saatime 12 dolar verdi.
İngilizcem yoktu. Yeni öğreniyordum. Adamlar bunu bana karşı asla kullanmadılar. Her defasında bir bebekle konuşur gibi yavaş yavaş iş bilgilerini aktarıyorlar, sabırla beni dinliyorlardı.
Ortadoğu ile Batı’nın iki ayrı dünya olduğu konusunda ilk ışıklar o zaman içimde yanıp sönmeye başladı.
Patronum, yerleri silmemi isterken bile büyük bir kibarlıkla bana “ Sir “ diye hitap ediyor, arkadaşları ve ailesi ile tanıştırırken “ Bu centilmen Türkiye’den yeni geldi aramıza katıldı “ diyordu.
İNANIN benimle kafa buluyorlar sanıyordum
YİNE İNANIN Adamların kültürü buydu ve samimiydiler.
Devlet dairesine vize uzatmaya ya da bir sorun halletmeye gittiğimde memurlar “ Sorununuzu bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. “ diyorlardı.
İnanamıyor, bana mı dediler acaba diye sağa sola bakıyordum.
Yine içimde aynı duygu beliriyordu: “ Yok yok, ben yeni geldiğim ve fazla dil bilmediğim için bunlar kafa buluyor benimle “
Asla inanamıyordum devlet memurundan, belediye şoföründen, polisinden, patronuna kadar böyle davranışlarla karşılaştığıma…
Daha sonra dil konusunu halledip, eğitimim üzerine profesyonel bir iş bulup, işte de deneyim kazandıkça statü elde etmeye başladım.
Ama içimdeki korku geçmiyordu. Ya bir gün içlerinden birisi “ Yeter ama sen de kimsin, daha dün geldin boktan bir ülkeden; şimdi bize ağalık taslama “ derse ne yapacaktım?
Romanyalı işçi geliyordu hep aklıma…
Ancak asla böyle birşeyle karşılaşmadım, herkes işini yapıyor, farklı kimliğiyle, insani değeri ve çeşitliliğiyle saygı görüyordu..
Ortadoğulular’ı tanımaya başladım.
Benden yıllar önce gelip orada yaşayanları…
Bir ara Lübnanlılar’ın mahallesine taşındım. Sidney’de Lakemba denilen bir mahalle. Küçük Ortadoğu olarak bilinen bir yer.
Mahalledeki Lübnanlılar’ın çoğu Lübnan iç savaşından kaçıp gelmişti. Ancak mahallede sürekli olay oluyor, polis basıyordu. Avustralya gazetelerinde o dönem birkaç ayda bir 5-10 Lübnanlı tarafından kaçırılıp tecavüz edilen 17-18 yaş civarlarında kızların haberleri yer alıyordu.
Sadece tecavüz olaylarıyla değil, gasp, soygun ve öteki suçlarla da Lübnanlılar anılıyordu.
İnanamıyordum olanlara. Lübnanlılar’a sorduğumda gülerek Avustralyalılar’ı gösterip “ Bunlar kafir “ diyorlardı.
Maria adında bir kız çalışıyordu yanımızda. Bir gün işten acilen çıkma kararı aldı. 2 hafta önceden bildirmesi gerektiğini, yerine adam bulmak zorunda olduğumuzu söyledim.
Bana “ Erkek arkadaşımdan ayrıldım “ dedi.
“ Ne olmuş.. “ dedim.
“ Erkek arkadaşım Lübnanlı. Acil kenti terk edeceğim. Bulurlarsa ya öldürürler, ya toplu tecavüz ederler. “ dedi.
Lübnanlılar’ın bu tip olaylarını görünce çıldırma noktasına gelmiştim. Her türlü pislikleri için yaptıkları açıklama hep aynıydı : “ Bunlar kafir “
Düşünün…
Kendi iç savaşınızdan kaçıp dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisine kaçıyorsunuz. Bu ülke size bakıyor, işsizlik parası veriyor, bedava ev veriyor yaşamanız için. Bütün sosyal haklarını ve konforlarını size açıyor.
Siz “ Bunlar Kafir “ diyerek hem kızlarına tecavüz ediyor, hem mallarını gasp ediyor hem de sosyal sistemlerini sömürüyorsunuz.
En son sahillerdeki bikinili kızlara saldırmaya başladılar. Sebep yine aynıydı : “ Siz kafirsiniz “
Avustralya halkı artık dayanamamıştı ve hem Lübnanlılar’ın bu davranışlarına hem de kurdukları mafya organizasyonlarına karşı büyük bir ayaklanma başladı. Lanet olsun böyle adamlara diyerek mahalleden kaçtım.
IŞİD’e katılan gruplar arasında Avustralya’dan gelip katılanlar dikkat çekiyordu. Kimse böyle bir katılımı beklemiyordu. BBC’de geçen çıkan bir habere göre, Avustralya’dan gelip IŞİD’e katılanların büyük çoğunluğunu Lübnanlılar oluşturuyordu.
Beni hiç şaşırtmamıştı. Yaşadıkları medeni ülkelerde kavgayla, gürültüyle, avaz avaz bağırmayla hiçbir iş halledilemeyeceğinin çaresizliğini yaşıyordu Ortadoğulular…
Bütün kıvranmalarının temelinde bu vardı.
IŞİD’e katılmak bir çeşit özlemini duydukları kavganın, gürültünün ve birbirine acı vererek mutlu olmanın gerçekleştirilme yoluydu..
Bir çeşit Ortadoğulu için mutluluk iksiriydi, çok geç kalmış bir rüyaydı…
Hava atamayacağınız, gösteriş yapamayacağınız, bağırarak, kavga ederek hüküm kuramayacağınız yaşam bir çeşit cehennemdi…
Kaliteli sıradan bir insan olmak büyük bir hayat yüküydü…
Yıllarca dillere dolanan “ göçmenlerin entegrasyonu “ problemi yıllarca yüzlere takılan bir maskeydi…
Gittikleri yerleri, geldikleri yerlere çevirememenin acısı vardır Ortadoğulular’ın yüzlerinde…
Lübnanlılar kadar olmasa da Türk mahallelerinde duyduğum, gördüğüm hikayeler çok benzerdi.
Yalandan aldıkları sahte sağlık raporları ile işsizlik fonlarını, sigorta şirketlerini dolandırmak çok revaçtaydı.
Birçok Türk kendisini ya hasta, ya işsiz göstererek, gizliden çalışarak devletten para yürütüyordu.
Kahkahalarla birbirlerine üç kağıtçılıklarını anlatıyorlar, Türk kahvelerinde birbirlerine nasıl devlet soyulacağı konusunda akıl veriyorlardı.
Sosyal kurumların önünde sahte kağıtlarla devleti dolandıran Türkler’e bakıyordum.. İçlerinde en Şeriatçısından, en Komünistine. Alevi’sinden Sünni’isine, Türk’ünden Kürt’üne hepsi vardı.
İdeolojileri ve kimlikleri ne kadar farklı olursa olsun davranış kültürleri ve düşünme biçimleri hep aynıydı.
Aynı işi yapıp aynı parayı alan yerlilere, Türkler’in yaptığı gibi yapmasını ve devleti dolandırıp ekstra para almasını söylediğimde çoğunun tepkisi aynıydı:
“ Sistemime zarar veremem, çünkü ülkemi seviyorum. “
Ortadoğulular’a bu adamlardan aldığım cevabı söylediğimde, söyledikleri hep aynıydı.
Büyük bir alaycı kahkahanın ardından: “ Bunlar aptal “
Devletini soymayan yerli halkları aptal gözüyle görüyorlardı
Ortadoğulular’ın anlattığım bu özeliğinin yanında başka bir özellikleri de Güç gösterisi. Yani hava atmak.
Ülkemizde bilirsiniz. Cebine 3 kuruş giren adamın ilk yaptığı şey hemen hava atmaktır. Ya bir lüks araba, ya bir telefon, onu da bulamazsa hava atacak muhakkak bir şey bulmaktır.
Var olmanın dayanılmaz hafifliği hava atmaktır.
Güçlü görünmektir.
Kibir ve dokunulmazlık duvarları örmektir.
Yükseklerde görünmektir.
Sokakta tesadüfen tanıştığım ve davranışlarından giyimlerinden çıkartmadığım insanların vali, belediye başkanı, milletvekili çıkmasına çok şaşırıyordum. Hemen gözlerimin önüne Ortadoğu geliyordu.
Tabi Ortadoğu’da vali, belediye başkanı, milletvekili olmak…
Türkiye’de yanına bile yaklaştırılmadığımız adamlar, burada yolda yürüyen, ekmek alan, gazete alan, ayaküstü tanıdıklarıyla konuşan, benimle tanıştırılınca memnun olduklarını söyleyen insanlardı…
Anlatacağım bir milyon örnek var bu anlattıklarıma paralel..
Twitter’da anlatıyorum da yeri geldiğinde…
Asıl konuya döneyim tekrar…
Ortadoğulular’ı yurtdışında tanıdım. Nasıl yalancı, ahlaksız, kendilerinden başka hiçkimseye saygısı olmayan, tek dertlerinin üstünlük, güç ve ego olduğunu başka ülkelerde gördüm.
Türkler, Iraklılar İranlılar, Afganlılar Pakistanlılar, Lübnanlılar…
Aklınıza gelen Ortadoğu’nun bütün halkları…
Aynı kalıptan çıkmış gibi sahtekarlıkta,dolandırıcılıkta, riyakarlıkta muazzam hünerlerini göstermekte yarışıyorlardı.
Birçoğunun bütün derdi devleti, sosyal kurumları kısaca önüne geleni soymaktı.
Bir de, din adına bu soygunları yaptıklarına inanıyorlardı.
Oturma haklarını almak için her türlü yalanı, palavrayı ve üç kağıdı çevirdikleri devletleri rahatladıkları ilk an soymaya başlıyorlardı.
Nicin boyle yaptıklarının cevabını vermeden önce atacakları alaycı kahkaha hep hazırdı:
“ Bunlar Kafir “
Bir ara ticaret yapmıştım. Hem Ortadoğulular’a hem Batılılar’a mal satıyordum.
İş üzerinde ahlaklarını görme fırsatım olmuştu ve çok büyük bir deneyimdi benim için.
Bir Batılı’ya mal satınca söylediği şey “ Ayın şu günü benim ödeme günümdür. İsterseniz parayı hesabınıza gönderelim, isterseniz çekinizi o gün gelin alın. “
Ortadoğulu’ya mal satınca cevap hep aynıydı : Mal satılınca parayı alırsın, “ Mal satılınca da para verilmez, bahaneler uydurulur ve hep başka günlere ertelenirdi.
İsyan ederdim.
Sabah akşam din diyanet satan, ahlak dersi veren adamların bütün işlerini üç kağıtçılıkla, dolandırıcılıkla, riyakarlıkla yapmalarına isyan ederdim.
Durmadan Ateistler’le dalga geçip, Batılılar’a sonsuz nefret kusan adamların nefret ettikleri, dalga geçtikleri adamların binde biri kadar ahlaka ve dürüstlüğe sahip olmamaları isyan ettirirdi beni…
Kanadalı bir arkadaşım vardı. Amerika’ya et ihraç ediyordu. Bir gün sohbet ediyorduk. Yeni parti canlı hayvanları ihraç etmişti.
“Ödemeyi neyin üzerinden yapıyorlar? Hayvan başına mı yoksa kilo başına mı ödeme yapıyorlar?“ diye sordum.
“Kilo başına.“ dedi.
“Kaç kilo sattin?“ dedim.
“Bilmiyorum“ dedi.
Şaşırdım.
“Nasıl öğreneceksin? “ dedim.
“Hayvanlar Amerika’ya ulaştığında, Amerikalı alıcı hepsini teker teker tartıp bana bildiriyor. “ dedi.
Şok olmuştum. Adam Amerikalı et ithal eden firmadan öğrenecekti ne kadar kilo hayvan sattığını…
Dürüstlüklerinden endişe etmiyordu…
Allah aşkına …
Ortadoğu’da hiç böyle bir örnekle karşılasanınız var mı?
Hemen bin sene öncesinden peri masalına dönmüş örnekleri vermeyin.
Ortadoğu ülkelerinden sadece birisinde böyle bir örnek yaşanıyor mu?
Dürüstçe cevap vermeyin ama dürüstçe bir düşünün lütfen…
Türkiye’de iken Atatürk karşıtı idim.
“ Muasır medeniyetler seviyesine çıkmalıyız. “ sözü ile dalga geçerdim.
Ancak yurtdışına çıkıp, özellikle medeni ülkelerdeki halkları ve oradaki her türlü imkana ve rahata rağmen kendi ülkelerindeki soygun, vurgun düzenini kuran Ortadoğulular’ı görünce Atatürk’ün değerini anladım.
Türkiye’deki arkadaşlarıma Atatürk’ün değerini anlattığım zaman benden duyduklarına inanamıyorlardı ve nasıl oldu da Atatürkçü oldun diyorlardı.
“ Atatürkçü değilim, Atatürk’ü anladım. Daha da önemlisi sizlerin ne mal olduğunuzu anladım. “ diyordum.
Sabahtan akşama kadar birbirine ahlak dersi veren Ortadoğu ülkelerine ve halklarına bakın.
Tek uzman oldukları şey içlerine tesadüfen doğdukları yerel, etnik ve dini değerleri mutlak üstünlük ve yücelik olarak görüp, o kimliklerden ve inançlardan gelmeyenlere yeryüzünü zindan etmek.
Dillerinden düşürmedikleri “ Hepimiz Kardeşiz “ sözü en büyük yalanları.
Bu sözü söyledikten sonra arkanızı dönünce gizliden fısıldadıkları bir söz daha var: “ Hepimiz kardeşiz ama abi benim. Ben ne dersem o olur. “
Bütün hikayeleri bu cümlede özetlenmiştir.
Tüm amentüleri devlet soymak, devlet soyulmazsa birbirini soymak.
Ve gittikleri yerleri geldikleri yerlere benzetmek … Farklı inançtan, mezhepten, kimlikten gelenlere “kendi yüce ve üstün“ değerlerini dayatmak.
Batılı bir Sosyolog arkadaşıma Batı – Doğu kıyaslaması yaparken her Ortadoğulu’nun aspirin gibi her soruna tedavi olarak söylediği sözü söyledim:
“Siz bizi sömürdüğünüz için biz bu haldeyiz.“
“Hayır“ dedi.
“Biz sizi sömürdüğümüz için bu halde değilsiniz. Aksine siz bu halde olduğunuz için sömürülüyorsunuz.
“ Doğu toplumunu Batı’da tanıdım.
Türkiye’deyken “ Kahrolsun Batı, Kahrolsun Doğu sömürüsü“ der dururdum.
Ancak yaşadıkça şunu gördüm ki, Doğu’nun büyük bir “Doğulu“ sorunu var.
Comments
'Ortadoğulular'dan niçin nefret ediyorum?'
http://www.erepublik.com/tr/article/2505510/1/20
v
V
v
kemal was sisi
aynen öyle... ortadoğunun en büyük sorunu ortadoğulular.
not: ailem 90-92 arasında almanyadaydı ve 2 defa dolandırıldılar, dolandıranlar türk marketiydi.
müslümanlarda sıkıntı var amk
valla adam gayet ince ve güzel bir yazı yazmış doğrıların yanına çaktırmadan yanlışları ittirmiş ben yorumların hiç birini okumadım düşünsenize ülkenizde savaş çıkıyor ve siz kaçıyorsunuz tamam çoluğunu çocunu çıkar ülkeden madem o kadar cesursun dön savaş kaçanlar tabikide bu yazıda örneklenen karakteri bozuk olan insanlar dolandırıcı yalancı ve kaçtığını unutmak ve unutturmak için saçmalayan insanlar bu millet kurtuluş savaşında kaçtımı yada bizim milletimizden yut dışına gidenlerin çoğunun derdi neydi kısa yolda zengin olmak değilmi zaten bu anlatılan adamlar dünyanın her yerinde sorun olanlar değilmi ne doğu tanırım ne batı
Uğraştırmayın da dağılın hadi..
Dağılın ve gidin, ama bilin..
Kör cehalet çirkefleştirir insanları!
Suskunluğum asaletimdendir...
Her lafa verecek bir cevabım var...
Lakin bir lafa bakarım lafmı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye...
Mevlana
"Düşünün…
Kendi iç savaşınızdan kaçıp dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisine kaçıyorsunuz. Bu ülke size bakıyor, işsizlik parası veriyor, bedava ev veriyor yaşamanız için. Bütün sosyal haklarını ve konforlarını size açıyor.
Siz “ Bunlar Kafir “ diyerek hem kızlarına tecavüz ediyor, hem mallarını gasp ediyor hem de sosyal sistemlerini sömürüyorsunuz."
vay arkadaş, adam çoğu yerde haklı bence. Dini yanlış anlamak kötü bişi 🙁
valla adam gayet ince ve güzel bir yazı yazmış doğrıların yanına çaktırmadan yanlışları ittirmiş ben yorumların hiç birini okumadım düşünsenize ülkenizde savaş çıkıyor ve siz kaçıyorsunuz tamam çoluğunu çocunu çıkar ülkeden madem o kadar cesursun dön savaş kaçanlar tabikide bu yazıda örneklenen karakteri bozuk olan insanlar dolandırıcı yalancı ve kaçtığını unutmak ve unutturmak için saçmalayan insanlar bu millet kurtuluş savaşında kaçtımı yada bizim milletimizden yut dışına gidenlerin çoğunun derdi neydi kısa yolda zengin olmak değilmi zaten bu anlatılan adamlar dünyanın her yerinde sorun olanlar değilmi ne doğu tanırım ne batı
Uğraştırmayın da dağılın hadi..
Dağılın ve gidin, ama bilin..
Kör cehalet çirkefleştirir insanları!
Suskunluğum asaletimdendir...
Her lafa verecek bir cevabım var...
Lakin bir lafa bakarım lafmı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye...
Mevlana
V
Biz de 100 yıl boyunca Almanya'nın okullarını hastanelerini kütüphanelerini aralıksız bombalasak, işgal edip edip tecavüz etsek, sokaklarında keskin nişancılar, intihar bombacıları dolaştırsak, Almanlar arasında ikilik çıkartıp birbirlerini öldürmelerini sağlasak, Almanya da bu yazarın eleştirdiği duruma gelir.
Ortadoğu dediğin yerde yüzlerce farklı din, ideoloji ve kültürden insan yaşıyor. Bu şekilde genelleyip "nefret ediyorum" demek yurtdışına çıkınca ne oldum deliliği oluyor biraz. Türkiye'de yaşayanların hepsi düzenbaz, hepsi namussuz demek bu halka büyük hakarettir.
Genel olarak bu durumda. Neye dayanarak olmadigini diyorsun? Koy hayatini o klasik bahsettigimiz anadolu insanini pek tanimiyorum ama istanbulda yasiyorum, istanbulun belki yuzde 90 i boyledir diyebilirim.
Almanya neden 100 yil boyunca bombalanmamis ileri bir ulke kalmis?
Neden ortadoguda kotu insanlar varken iyi insanlar da var? Neden sen ben nornal insanken komsumuz tam yazida bahsedilen insanlara uyuyor?
artik birakin bu bahaneleri bu laflari. Ne yazik ki geri kalmis bir toplumuz, ortadogu da oyle. Bizi engelleyen ne?
Bizde patlayan bomba yok kafa kesen insanlar yok. Neden bir almanya degiliz?
tüm dünya almanyanın üstünden iki kez geçti.. iki kez medeniyetleri yerle bir edildi.. ama hala dürüst çalışkan namuslu insanlar.. mağdurum edebiyatını geçin reca ederim..
şu laf çok yerinde bir tespit olmuş..
"Biz sizi sömürdüğümüz için bu halde değilsiniz. Aksine siz bu halde olduğunuz için sömürülüyorsunuz."
bırakın ecnebilerin müslümanları sömürmesini tüm müslüman ülkeler ellerinden geldiğince devletler statüsünde halklar statüsünde insanlar statüsünde birbirini sömürüyor..
"Batılı" Amerika,
1921 yilinda nikaragua'yi isgal etti. ulusal muhafizlar adli ve
basini somoza'nin çektigi terör örgütünü kurdu. anti-emperyalist
direnisin basini çeken sandino ve 300 kisiyi katletti. 40 yildan
fazla sürecek bir terör devrini baslatti. sabotaj ve suikastlar
düzenledi.
* 1945'te japonya'nin hirosima ve nagazaki kentlerine atom bombasi
atarak bir anda 250 bin kisiyi vahsice öldürdü.
* 1950-53 yillari arasinda yüzbinlerce yurtsever koreliyi katletti.
* 1954'te binlerce guetamalaliyi öldürdü.
* 1955'te endonezya, laos ve kamboçya'da çok sayida cia operasyonu düzenledi.
* 1956-59 yillari arasinda kübada 60.000 kisiyi, abd'li danismanlarin ve batista'nin birlikte yürüttügü operasyonlarda katletti.
* 1975'te vietnam'dan kovuldugunda arkasinda milyonlarca ölü ve sakat birakti. abd'nin vietnam'da halkin üzerine attigi 638 bin ton bomba, ii.dünya savasi sirasinda avrupa ve afrika'ya atilan toplam bombalarin yarisidir. kisi basina asagi yukari 5 bomba atildigi söylenmektedir. milyonlarca insan stratejik köylere sürülmüs, onbinlerce kadinin irzina geçilmis, yüzbinlerce insan sakat birakilmistir, milyonlarca insan iskenceden geçirilmistir.
* 1970-75 yillari arasinda kamboçya ve laos'ta 1 milyon insani katletti
* 1973'te sili'de cia'nin düzenledigi darbe ile 30 bin kisi katledildi.
* 1989'da panama'ya asker çikartti ve 5 bin panamaliyi öldürdü.
* 1991'de irak'in kuveyt'e girisini bahane ederek diger emperyalist güçleri de ardina takarak irak halkina karsi bomba yagdirdi. 100 binin üzerinde insani katlettigi bu vahseti iletisim kanallariyla tüm dünyaya resmen izlettirdi. abd uçaklari irak halkinin üzerinde 12 bin sorti yaptilar.
* Sadece 1946-1975 yillari arasinda tam 215 kez askeri gücüne basvurmustur. ayni yillarda insanliga 19 kez nükleer silah kullanma tehdidini savurmustur.
Yanıbaşımızda Israil'in yaptıkları yine malum. Böyle yazarlara kanıp kendi halkımızı aşağılamayalım.
https://eksisozluk.com/entry/2513430
Devletin askeri gucun yaptigi seyden bahsediyorsun. Insanindan degil..
Haklisin, Amerikalilar yillarca bu saydiklarini yaptigi icin lubnanlilarin Avustralya'da her turlu sucu isleme hakki var. Cok mantikli cok. Zekaniza ve bahanelerinize hayranim.
bu kadar gözü kara batı dümanlığı cidden mide bulandırıyo. Burda anlatılan devletlerin yaptıkları değil insanların medeniyet seviyesi birbirlerine karşı tutumları daha uzunda yazarımda anlar mısınız bilemediğim için uğraşmak istemiyorum
"Bunları devlet yapmış halkla ne alakası var" diyenlere topluca cevap vereyim. Hemen bir de anlar mısınız bilmem demiş 🙂 Bizim ülke zaten sağolsun her konuda profesörlerle dolu da işte ah bi anlayacağımıza inanıp anlatsalar...
İnsanlar keyfinden dolandırıcılık yapmaya sistemi kandırmaya çalışmaz. Örneğin Türkiye'de, insanlar daha az vergi ödemek için elinden geleni yapar çünkü on yıllardır vergi sistemi "ne toplayabilirsem" mantığı üzerine kuruludur. Devlet vatandaşın vergi kaçırdığını ve bunu nasıl yaptığını bile bile o açıkları kapatmaz. Haliyle vatandaş da sistemin arkasından dolaşmanın yollarını arar.
Öte yandan, dediğim gibi adam bunu keyfinden yapmıyor. Ekonomik ferahı yeterli değil ki çeşitli yollarla zenginleşmeye çalışıyor. Aç adam neler yapar, Allah sınamasın.
Amerika'daki adamın bu tür yollara kafasının çalışmamasının sebebi adamların zaten ferah içine doğması, yaşarken de her zaman bir şekilde standartların üzerinde hayat yaşamasıdır. Adam kafa yormaz bu tür üçkağıtlara. Peki Amerika vatandaşlarına bu ferahı, özgürlüğü nasıl sağlıyor? İşte yukarda saydığım şekilde, dünyanın dört bir yanında terör ve katliam çıkararak. Amerikan vatandaşı bunu bilmiyor mu? Bal gibi de biliyor. Ama yaşadığı ferah tatlı geliyor ve bunun bir bedelinin olduğunun da farkında. Bunu kendisi ödemek istemiyor sadece, o kadar.
Siz devam edin devlet politikasıyla vatandaşın ne alakası var demeye...
valla adam gayet ince ve güzel bir yazı yazmış doğrıların yanına çaktırmadan yanlışları ittirmiş ben yorumların hiç birini okumadım düşünsenize ülkenizde savaş çıkıyor ve siz kaçıyorsunuz tamam çoluğunu çocunu çıkar ülkeden madem o kadar cesursun dön savaş kaçanlar tabikide bu yazıda örneklenen karakteri bozuk olan insanlar dolandırıcı yalancı ve kaçtığını unutmak ve unutturmak için saçmalayan insanlar bu millet kurtuluş savaşında kaçtımı yada bizim milletimizden yut dışına gidenlerin çoğunun derdi neydi kısa yolda zengin olmak değilmi zaten bu anlatılan adamlar dünyanın her yerinde sorun olanlar değilmi ne doğu tanırım ne batı
Uğraştırmayın da dağılın hadi..
Dağılın ve gidin, ama bilin..
Kör cehalet çirkefleştirir insanları!
Suskunluğum asaletimdendir...
Her lafa verecek bir cevabım var...
Lakin bir lafa bakarım lafmı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye...
Mevlana
V
o parti ve mu dan bu makale. helal olsun valla sipahi mu suna ve mdp ye bakis acimi degistirdin.
ben de her milliyetciyi gordugumde derim bizim milletimiz kadar kaypak ikiyuzlu millet yok diye.
ortadoguyu gordukce de dinden sogudum.
hep diyorum kanadaya yerlesecegim bok icinde batsin ulke diye. ailem vs. olmasa cekip gidecegim. ahh ah neden her konuda hayata 1 0 yenik baslamisim ki aq
siktirgit 🙁
ben genellemeleri hiç sevmeyen biri olarak katılmıyorum maalesef bu görüşe. ama görüş farklılıklarına saygı duyarım. her insan farklıdır bence . yani insanları diline, ırkına , dinine vs. şeylere göre gruplandırmak benim dünya görüşüm içinde yok . benim için bir kuş sürüsündeki kuşların 1 i dışında geri kalanı namıssız olsa bile bu kuş topluluğuna namıssız demek yanlıştır. o 1 kuşa haksızlık etme hakkımız yok bizim.
eğer illa genelleme yapacaksak bütün dünyadaki insanlar arasında yapalım. sonuç pek iyi çıkmayacaktır bence .
Çok uzun olmuş kusura bakma okuyamadım 🙂 o7
valla adam gayet ince ve güzel bir yazı yazmış doğrıların yanına çaktırmadan yanlışları ittirmiş ben yorumların hiç birini okumadım düşünsenize ülkenizde savaş çıkıyor ve siz kaçıyorsunuz tamam çoluğunu çocunu çıkar ülkeden madem o kadar cesursun dön savaş kaçanlar tabikide bu yazıda örneklenen karakteri bozuk olan insanlar dolandırıcı yalancı ve kaçtığını unutmak ve unutturmak için saçmalayan insanlar bu millet kurtuluş savaşında kaçtımı yada bizim milletimizden yut dışına gidenlerin çoğunun derdi neydi kısa yolda zengin olmak değilmi zaten bu anlatılan adamlar dünyanın her yerinde sorun olanlar değilmi ne doğu tanırım ne batı
Uğraştırmayın da dağılın hadi..
Dağılın ve gidin, ama bilin..
Kör cehalet çirkefleştirir insanları!
Suskunluğum asaletimdendir...
Her lafa verecek bir cevabım var...
Lakin bir lafa bakarım lafmı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye...
Mevlana
güçlüysen güçsüzleri kötü ilan edebilirsin.
gerçek ise herkes kötü.
ama ortadogu daha kotu.
çünkü içinde sen varsın 😒
adama ilk yazdığı için hak vercektim ilk defa dicektim altındaki yorumu okuyunca 2 oldu lan .s.s 🙁(
hoaydaaaaaa
Vote
ortadoğulu dediğiniz insanların yanlışları vardır elbette cahildirler çağ dışıdırlar vs vs ...FAKAT amerikanin atom bombasıyla saniyeler içinde binlerce kişiyi öldürmesi binlerce kişiyi sakat bırakması ve nesillerce sakat çocuk doğmasına sebep olmasını, avrupalı dediğiniz insanların afrikalı ve ortadoğulu insanları köleleştirerek doğal kaynaklarını sömürmesini, sözde demokrasi diyerek milyonlarca insanın katledilmesini görmezden gelerek amerikalı veya avrupalı değilde ortadoğuludan nefret ediyorum diyenlere en amiyane tabirle kısaca BEYİNSİZSİNİZ demek istiyorum....
olm aptal misiniz siz ya? atom bombasini amerikali vatandaslar mi atti aq? savasta amerikan ordusunun basindakilerin veya hukumetin aldigi karar.
simdi tayyip iside yardim etti diye tum halk iside yardim mi etmis oluyor?
https://www.facebook.com/UmmahCharity/photos/pcb.681541491957698/681540641957783/?type=1&permPage=1 halklar destek vermese bunlar olmaz bu bebeklerin öldügünü bilerek kendi zevkleri ve eğlenceleri bölünmesin diye olanları görmezden geliyor kendi aralarında çağdaşçılık oynuyorlar... emin ol ortadoğudaki doğal kaynaklar bittiğinde oyunlarda sona ereceği için doğu insanı zorlama değil gerçek hümanizmi gösterecektir.
Bana kalsa tüm afrikalıları öldürür ve afrika kıtasını komple doğal park ilan ederim. Ardından tüm orta doğuluları öldürüp orta doğuyu müze ilan ederim. Ardından tüm avrupalıları öldürüp avrupayı komple kütüphane/sanat galerisi yaparım. Ardından tüm uzak doğuluları öldürüp uzak doğuyu bilim merkezi yaparım. Sonra tüm amerikalıları (kuzey güney amerika ve kanada alaska dahil) öldürüp oraları alışveriş merkezi yaparım. Kendim de yazları Asya da kışları Avustralyada yazlığımda yaşarım. Tek başıma... mutlu mutlu...
"Türkler, Iraklılar İranlılar, Afganlılar Pakistanlılar, Lübnanlılar…
Aklınıza gelen Ortadoğu’nun bütün halkları…"
Yıllardır bunlarla çalışıyorum, Türkçe öğretiyorum.
Hiç de yazıdaki gibi değiller. Üç beş kişinin yaptığı yanlışı genellememek lazım.
sonuçta insan.
iyi türk, kötü japon ,sapık amerikan, hırsız meksikalı değilde ,iyi insan kötü insan vardır daha ötesi yok.
V
v
uzun bi yazı olmasına karşın bi çırpıda bi solukta okudum..
kaave & küllük ..
Bütün orta doğu 100 yılı aşkın süredir işgal edilip, her alanda batılılaştırılmaya çalışıldığı için oluyor bunlar, kendi değer ve yargılarından bir anda sıyrılıp hepsinin batılı olmasını beklemek zaten mantıksızlık olurdu. e tabi böyle durumlarda eğitim sistemi de çöker, ahlaki sistem de çöker, işgal edilmediğimiz halde aynısı bizde de oluyor hayret 😃
bu aslında ülkeden ülkeye bölgeden bölgeye değişen bişey . sonuçta etilerdeki insanlarla tarlabaşındaki insanı kıyaslayamassın ama elbet arada tarlabaşındakiler daha insandır diyende çıkar. ama bunu demesinin sebebi büyük ihtimal ya tarlabaşında yada öyle biyerde oturmasındadır xd. diyeceğim oki hak veriyorum . üstte leon reno birçok şey yazmış örnek vermiş . aslında kendi verdiği örnekte makaleyi destekliyor gibi . almaya ikinci dünya savaşında bitik şekilde çıktı paramparça oldu yıllarca bunu toparlamak için uğraştı. keza japonyada aynı şekilde , korede aynı şekilde . şuan dünyada ne konumda oldukları ortada. o sebeple gelip kimse ortadoğudakileri sömürüyorlar gelişmelerine izin vermiyorlar yeaa demesin.
Kimse kusura bakmasin, bir millet ya da toplum zulum gordu diye diger ulkelerede hirsizlik, gasp, tecavuz, cetecilik yapma hakki vermez. Ustelik bunu gocmen olarak gittigin butun ulkelerde yapiyorsan orda yasayan yerli insanlari dusunun, adamlara hak verirsiniz. 5-6 ay Bruksel de yasadim, nerde pis, kirli bir mahalle, nerde yankesicilik, kizlara laf atma, tecavuz girisimi, hijyenden uzak dukkan, market varsa hepsi gocmenlerde (cogu da arap). Sikiysa bir kiz gece Avrupa Birligi nin baskentinde 12 den sonra tenha bir yerden gecsin bakalim. Amk, Belcika ortadogu yu mu bombaladi ? Bu sadece bir ornek, avrupadaki cogu sehirde benzer sorunlar var. Araplar anasini skmis butun guzelim sehirlerin. Makaleyi yazan az bile yazmis (ki herif Sydney de, Paris de olanlari gormus olsaydi bir de 🙁 ). Avrupa da hangi musluman a rastladiysam, hepsi katekulli pesinde. kafayi kuma gomup, bati bize zulum yapti acindirmalari ve bahanelerin ardina saklanmayi birakip kendimize ceki duzen verip, cuvaldizi kendimize batirmaliyiz.
Belcika Ruanda Soykırımı dendiğinde akla gelir yav. Böl-parcala-yönet'ci adamların ortadoguda olmasına gerek yok kin duymak icin. Ortadoguluları yukarıdaki konularda genelleme ihtiyacı duyuluyorsa batılıları da bu tarz konularda genellersin. Acılmıs hesapları kapatmadan da "siz böyle oldugunuz icin sömürülüyorsunuz" muhabbetini kimse yemez. Yüzbinlerce Hutu ve Tutsi'nin hesabını versin ki kızları tecavüze ugramasın. Yazıdaki "kafir bunlar" muhabbeti de bu yönden tutarlıdır, işine geldiği anda denk getirdiğini dürten elemanlar icin Kuran'da fitne-savas muhabbetleri acıktır. Dogal olarak savasın nasıl olması gerektiğini tartışabiliriz ama ön kabul olarak sivil halk tabirini getirmemek lazım. Cünkü hukukta suctan saglanan fayda geri alınır ister sucu isleyen taraf olsun ister 3. taraf olsun fayda saglayan. Soykırım sucu geriye dönük olarak yargılanabildiğine göre (bana göre uygulanamaz ama uygulayan tarafa uygulanmasından daha dogal bir şey de olamaz) bu suctan saglanan faydaları ödesinler hesap kapanmıs olsun.
yazdiklarinda ciddi misin ? yoksa ironi mi yaptin ?
Ciddiyim. Ciddi olmamam icin bir sebep yok, tamamını okuduysan "Dogal olarak savasın nasıl olması gerektiğini tartışabiliriz..." kısmı ne kadar ciddi olduğumu gösteriyor zaten. Ön kabullerin mümkün olanın en iyisi olduğunu iddia etmek mantıksızdır, misal "savaşta sivil halka saldırılmaz" kabulu 4 kelime ile değil binlerce kelimelik bir kurallar bütünüyle önüme gelirse mantıklı mı mantıksız mı olduğunu tartışırım. 4 kelimelik halini tartısacak bir durum bile yok ortada, mantıksız olduğu kabak gibi belli.
Ne savasi, hangi savas ? nerde yasiyor, ne iciyor, hangi havayi soluyorsunuz ? Belcikalilar Hutu ve Tutsi leri oldurudu diye araplar Bruksel sokaklarinda kizlara laf atip, tecavuz etmesi mi gerekiyor ? Bu nasil bir hastalikli dusuncedir. Tanri, senin gibi dusunenlerden bizleri korusun.
Bunun doğusu, batısı olmaz. Her insanın doğasında, sürekli olarak iyi ve kötü çatışır. Bazen iyi galip gelebilir, bazen kötü. Bu da insanın davranışlarını etkiler. İnsanların içerisindeki iyiyi,daha fazla galip getirmeye çalışmalıyız. Bu kadar karışıklığın olduğu, üstelik bu kadar uzun süre bu karışıklığın devam ettiği toplumlarda, her türlü sapma ve rezillik görülmesi olağan şeyler. ''Siz böyle olduğunuz için sömürülüyorsunuz'' demekle ''bunlar kafir'' demek arasında şahsen bir fark görmüyorum. Bu söz aslında gizliden gizliye bizim gibi olun ki sizi sömürmeyelim demek. Tıpkı, bunlar bizim gibi değil ''kafir'', dolayısıyla bunlara her şey yapılabilir demek gibi.
Yazarın önce, komünisti de solcusu da sağcısı da aynı deyip sonra din için yapıyorlar demesini de çelişkili buldum. Bence esas sorun, bizim coğrafyamızdaki insanların batı diye nitelendirdiğimiz toplumlara benzemeye çalışması. Bu toprakların bir kültürü ve geçmişi var. Bunu yoksayıp hadi batılı gibi olalım diyemezsiniz zaten olamazsınız da. Onun yerine, kendi kültürülerini ve evrensel iyileri temel alıp, kendi medeniyetini oluşturmalıdır bu topraklarda yaşayanlar. Batılılara benzemeye çalışmak, bir şey kazandırmayacağı gibi, var olan durumu da daha kötüye götürecektir. Elbette burdan kastım, kültür ve değerleri terk edip batılılara benzemeye çalışmak. Yoksa teknolojik, bilimsel, ekonomik, eğitimsel gelişmeleri takip etmek ve bunlardan yararlanmak gayet doğal.
Bir hocam bu toplumun %80'i iyidir demişti. Ben ona inanıyorum. Evet, kötü örnekler görüyoruz ama bu kötü örneklerin toplumu yansıttığını hiç düşünmüyorum. Bizim bu şekilde ''ezik'' hissetmemizin bir nedeni de aslında kendimizi bu şekilde yerin dibine sokmamızdır her fırsatta.
o7