Toplanın hele şöyle..

Day 1,769, 03:25 Published in Turkey Turkey by sevisenturk

Öncelikle herkese merhaba,

Efendim malumunuz bir süredir sevişgen hikaye yazmıyorum. Çoğunuzun da katılacağı üzere erepublik artık monoton, sıkıcı bir oyuna dönüşmüş durumda. Bu da her geçen gün oyuna olan ilgimizin azalmasına neden oluyor. Bu oyuna ilgisini kaybetmekte olan insanlardan biri de benim. Tabi ilgi kaybolunca gelip burada sevişgen hikaye yazma isteği de kayboluyor. Lakin 2 ay önce yaşadığım, bana tekrar bu oyunu sevdiren o olay sonrası geri dönmüş bulunuyorum. İşte sevgili dostlarım, size bugün o olayın ibretlik hikayesini anlatacağım. Arkanıza yaslanın ve sağ elinizi boşa alın.

Bu arada Emine ile yaşadığım macerayı hatırlamak isterseniz buyrun;
http://www.erepublik.com/en/article/g-nl-k-napolyonumu-kar-la-seninle-birlikte-olay-m-2021336/1/20

Efendim, hikayemiz bundan yaklaşık 2 ay önce gerçekleşiyor. Tam olarak hatırlamasam da bir çarşamba günü olduğunu sanıyorum. Son derece rutin bir gün olmaya adayken bana hayatımın en şehvetli dakikalarını yaşatmış olan bu günü unutmam mümkün değil dostlarım. O gün bir ikinci öğretim öğrencisi klasiği olarak öğleden sonra uyanmıştım. Saat muhtemelen 1-2 civarıydı. Gün boyu yapılacak tek işim akşam 5teki dilbilim dersine gitmekti. Boş boş aylaklık edip zaman geçirdikten sonra saat 3:30 civarı kalktım ve okula gitmek için hazırlanmaya başladım. Ben saçına sakalına çok dikkat eden biri değilimdir, yaklaşık 10 dakika sonra hazırdım. Kapıyı açtım ayakkabılarıma basıp 1 merdiven indim ve bağcıklarımı bağlamaya başladım. Tam o sırada karşı komşumuz Mithat abilerin kapısı açıldı. Kapıyı açan 19 yaşındaki kızı Selin'di. Selin ortalama bir Türk kızına göre daha uzun boylu, ela gözlü gayet güzel bir kızdı. Lakin onu asıl çekici kılan, dimdik göğüslerinin arasından geçirdiği çantasının askısıydı. O askı yok mu o askı, tam anlamıyla memelere baş kaldırtıyordu. Sevgili dostlarım, Selin'i ne zaman görsem içimdeki ayı dışarı çıkmak için çırpınıyordu ama her defasında o ayıyı bastırmak zorundaydım. Her neyse konuya geri dönüyorum. Selin kapıyı yavaşça açtı ve bana gülümsedi. Aramızda geçen diyaloğu buraya yazıyorum.

s: napıyorsun?
ben: ayakkabımı bağlıyorum.
s: o kadarını gördüm. nasılsın demek istemiştim.
ben: iyiyim sen nasılsın?
s: aynı ya ne olsun. ya şey sorcaktım, erepublik diye bir oyun var sen oynuyor musun onu?
ben: ha evet ne oldu ki?
s: ya ben de oynuyorum da fake hesap yapmışım diye banlamışlar beni. ben birşey yapmadım ki?
ben: aynı internet bağlantısını kullanıyoruz ondan olmasın? (evet Mihtat abilerle interneti paylaşıyoruz)
s: ondan olur mu ki?
ben: büyük ihtimal öyledir. benim şimdi derse gitmem lazım, akşam gelince müsaitsen adminlere ticket atarız böyle böyle diye.
s: tamam ya sağol. açarlar mı dersin?
ben: bilmem deneyecez işte. hadi görüşürüz.
s: görüşürüz..

Ben aşağı inmeye başlamışken Selin de nezaketen kapıyı çarpmadan kapattı. Metroya doğru yürürken Selin'i düşünüyordum. Çadırı kurmamak için büyük çaba sarfetsem de başarılı olamadım. Konu Selin olunca "çadır kurmamak" gerçekten zordu. Metroya bindim ve yüzümü dışarı doğru dönerek en azından çadırı belli etmemeye çalıştım.

O gün muhtemelen akşamı sabırsızlıkla beklediğim için ders bir türlü geçmek bilmedi. Dakikalar adeta saatlere dönüşmüştü. Bekledim, bekledim ve hoca ara verir vermez kendimi dışarı attım. Yoklama, imza falan pek düşünmüyordum açıkcası. Benim için önemli olan bir an önce Selin'e varabilmekti. Hemen metroya atladım ve yaklaşık 40 dakika sonra eve vardım. Kendi evime girmeden hemen Selinlerin kapısını çaldım. Kapıyı yine Selin açtı. "Dersim bitti, istersen halledelim şu işi" dedim. O da "Olur içeri gelsene" dedi. İçeri girdim. Ev sessizdi. "Kimse yok mu evde" dedim. "Yok, annemler mudanya'da, annanemlere gittiler" dedi. O an içimde neler olup bittiğini bir ben bilirim. Sanki tribünlere koşup 3 kere oley, oley oley çektirmiştim. Selin'e bilgisayarının yerini sordum, "benim odamda, şurada" dedi. Odaya girdim, odada klasik bir genç kız odası havası vardı. Duvarda bir true blood posteri, yatağın üzerinde ortasında bir ayırgaç olan bir kitap. Meğer secret okuyormuş kendisi. İçimden götümle gülmeme rağmen, ona değer veriyormuş gibi görünmek adına ses etmedim.

Bir süre sonra bilgisayara doğru gidip sandalyeye oturdum. Selin'in ayakta kaldığını görünce öküzlük ettiğimi anlayıp "dur ben sana bir sandalye getireyim" dedim. Tam kalkmaya hamle etmişken Selin "gerek yok ben burada da otururum" deyip kucağıma oturdu. Sevgili dostlar, sizlere o an yaşadığım şaşkınlığı kelimelerle anlatmam mümkün değil. Selin'in kucağıma oturması ile birlikte resmen donakalmıştım. Yıllardır arzuladığım kıza tam da bu kadar yaklaşmışken neden bu kadar gerilmiştim anlayamadım. Resmen tek kelime bile edemiyordum. Sessizce Selin kucağımda otururken fareyi elime aldım ve erepublik'e girdim. Ticket bölümünün altta bir yerde olduğunu hatırlıyordum lakin artık düşünemiyor gibiydim. Beynime giden kan tamamen durmuş gibiydi. Yavaş yavaş ne yaptığımı bilmeden bilgisayarda birşeylerle uğraşıyordum. Bu sırada Selin ise yerinden hayli memnun görünüyordu. Hatta kendisi bir süre sonra kucağımda adeta "oynaşmaya" başlamıştı. Resmen sürtünme yoluyla sevişiyor gibiydik. Artık bir hamle yapmam gerektiğini anlamıştım. Korkarak elimi aklımdan bir türlü çıkmayan göğüslerine doğru attım. Evet işte oydu. Selin'in göğüslerine elliyordum. İnanması hala güç geliyor. Yaptığım hamleyi gören Selin ayağa kalktı ve beni de ayağa kaldırdı. Şimdi yüz yüze bakıyorduk. Yavaşça tişörtünü çıkardı. Yanakları kızarmıştı. Ben ise bulunduğum durumu tahmin dahi edemiyordum. Sıra sütyene gelmişti. Selin arkasını döndü, yardım etmemi bekliyor gibiydi. Hemen el attım, kancayı çıkardım ve Selin'i bana doğru çevirdim. İşte hayatımın en güzel anlarından biri. Anısı hiçbir zaman kaybolmayacak, her daim tazeliğiini koruyacak. Selin ise göğüslerine bakmamdan rahatsız olmuş gibiydi, daha doğrusu utanmaya başlamıştı. Onu hemen boynundan kavradım ve kendime doğru çektim. Şimdi ise deliler gibi öpüşmeye başladımıştık. İkimizde acemiydik lakin ikimiz de açtık. Öpüşmeyi kesince Selin hemen üstünde kalan elbiseleri de çıkarmaya başladı. Bir yandan da benim soyunmama yardım ediyordu. Soyunma faslı da bitince yatağa geçtik ve ikimiz için de unutulmaz olan bir gece yaşadık. Tabi makalenin silinme ihtimalini göz önünde bulundurarak daha ileri gitmiyorum.

İşte sevgili dostlar, erepublik sağolsun bir kez daha ibreti alemlik bir olay yaşamıştım. Ne kadar sövsek de, başında sinir krizleri geçirsek de erepublik bana hayatımın en çılgın anılarını yaşatmada en büyük aracı oldu. Teşekkürler erepublik. Buraya kadar okuduysanız size de teşekkürler. Repleri esirgemeyelim.