Kızıl Çin Esaretindeki Türk Yurdu Doğu Türkistan!

Day 1,941, 02:57 Published in Turkey Turkey by Emre1923


DOĞU TÜRKİSTAN'DAKİ KIZIL KOMUNİST ÇİN ZÜLMU


Doğu Türkistan'ın Kısa Tarihi

14. yüzyılla birlikte, Orta Asyalı Türkçe konuşan Uygur halkının tamamı İslamiyeti kabul etti. Taşkent ve Kaşgar gibi kentler ise büyük bir zenginliğin ve kültürün merkezi haline geldi. Büyük Türk Hakanı Bilge Kağan'ı, ilk Müslüman Türk Sultanı ve Karahanlılar Devleti'nin kurucusu bbc ipSeoAcronym'>Abdülkerim Saltuk Buğra Han'ı, Dilşad Sultan'ı, Osman Batur'u, Divan-ı Lügat-it Türk'ün müellifi Kaşgarlı Mahmud'u, Kutadgu Bilig'in müellifi Yusuf Has Hacib'i, Atabet'ül Hakayık'ın müellifi Ahmed Yüknek'i ve bir çok değerli isimleri yetiştirmiş olan bu topraklar, ne yazık ki iki yüzyıldır geçmişin ihtişamını ve zenginliğini kaybetti.

Doğu Türkistan'ın karanlık günleri, 1700'lerin ve 1800'lerin ortalarında Rusya, Çin ve İngiltere'nin sömürgeci politikaları ve kendi aralarındaki gerek açık gerek gizli anlaşma ve uzlaşmalarının sonucunda Türkistan'ı üçe parçalamaları ile başladı. Bu parçalanma sonucunda Çin'in işgali altındaki Doğu Türkistan; eski SSCB, şimdiki BDT sınırları içindeki Batı Türkistan (Batı Türkistan Rusya tarafından 5 cumhuriyete bölünmüştü. Bunlar: Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan'dır); Afganistan'ın kuzeyi olan Güney Türkistan oluştu.

Birbirinden tamamen farklı üç kültürün, dilin ve medeniyetin egemenliği altına giren bu topraklarda son 100-150 yıldır gelişme yolları da tamamen ayrıldı. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla, bu halkların bir kısmı bağımsızlıklarını elde etti. Ancak, Çin yönetimi altındaki Uygurlar, bir çok kez özgürlük denemelerinde bulunmalarına rağmen, her seferinde acımasız yöntemlerle bastırıldılar ve Çin'in baskıcı ve zulüm dolu yönetiminden kurtulamadılar.

Doğu Türkistan'da Çin Zulmü

Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler, yaklaşık 250 yıldır Çin egemenliği altında yaşamaktalar. Çinliler, bir İslam toprağı olan Doğu Türkistan'a "kazanılmış topraklar" anlamına gelen "Sincang" adını koydular ve burayı kendi toprakları olarak tanımladılar. 1949 yılında Mao önderliğindeki komünistlerin Çin'in yönetimini ele geçirmelerinin ardından, Doğu Türkistan üzerindeki baskılar eskisine oranla daha da arttı. Komünist rejim politikası, asimile olmayı reddeden müslümanların fiziksel olarak imhasına yöneldi. Katledilen müslüman sayısı korkunç boyutlara ulaştı. 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin; 1952-1957 arasında 3 milyon 509 bin; 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin; 1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300 bin kişi ya Çin ordusu tarafından öldürüldüler ya da rejimin doğurduğu kıtlık sonucunda öldüler. 1965'ten sonraki katliamlarla birlikte, öldürülen Doğu Türkistanlı sayısı 35 milyon gibi inanılmaz bir rakama ulaştı.

Halkın hayatta kalabilen bölümü ise büyük baskı ve işkencelere maruz bırakıldı. Doğu Türkistan'ın uzun süre sürgünde yaşayan merhum lideri İsa Yusuf Alptekin, Türkiye'de yayınlanan Doğu Türkistan Davası ve Unutulan Vatan Doğu Türkistan adlı kitaplarında sözkonusu baskı ve işkenceleri ayrıntılarıyla anlatır. Bu kitaplarda anlatıldığına göre, Doğu Türkistan'da halka uygulanan baskılar, Sırplar'ın Bosna'da Müslüman Boşnaklara veya Kosova'da Arnavut çoğunluğa uyguladıklarından farklı değildir. Ülkedeki Çin mahkemelerinin "ceza" yöntemleri de son derece acımasızca ve vahşidir. Diri diri toprağa gömmek, öldüresiye dövülen bir insanı çıplak halde karlarda yatırmak, iki bacağı iki ayrı öküze bağlanan bir insanı ikiye bölmek gibi "ceza"lar uygulanmıştır.

Köklü Bir Kültürü Yok Etmeye Yönelik Uygulamalar ve Asimilasyon

Çin yönetimi, 1949 yılından itibaren Müslümanları imha ederken bir yandan da bölgeye sistemli bir biçimde Çinli göçmen yerleştirdi. Çin hükümetinin 1953 yılında başlattığı bu kampanyanın etkisi son derece düşündürücüdür. 1953 yılında bölgede % 75 Müslüman, % 6 Çinli yaşarken bu oran 1982 yılında %53 Müslüman, % 40 Çinli olarak değişti. 1990 yılında yapılan nüfus sayımında ortaya çıkan % 40 Müslüman, % 53 Çinli nüfus oranı bölgedeki etnik temizliğin boyutlarını göstermesi açısından son derece önemlidir.

Günümüzde Uygurlar, köylerde oturmaya zorlanırken Çinliler şehirlere yerleştirilmektedir. Bu sebeple bazı şehirlerde Çinli nüfus yüzdesi %80'lere çıkmaktadır. Hedef, şehirlerde Çinliler'i çoğunluk haline getirmektir. Çin Hükümeti'nin Doğu Türkistanlılar'ı Çinliler'le evlendirmek için uyguladığı yöntemler ise bu asimilasyon çalışmalarının bir parçasıdır.

Bu arada Çin yönetimi, Doğu Türkistanlı Müslümanları nükleer denemelerinde kobay olarak kullanmıştır. Bölgede ilk olarak 16 Ekim 1964 tarihinde başlatılan nükleer denemelerin olumsuz etkileri yüzünden bölge insanları ölümcül hastalıklara yakalanmış, 20 bin özürlü çocuk dünyaya gelmiştir. Nükleer denemeler nedeniyle 210 bin civarında Müslüman ölmüş, binlercesi sakat kalmış, binlercesi de kansere yakalanmıştır.

Çin 1964'den günümüze kadar Doğu Türkistan topraklarında 50'ye yakın atom ve hidrojen bombası patlatmıştır. İsveçli uzmanlar, 1984 yılında yapılan yeraltı nükleer denemesinde 150 ton gücündeki bombanın rihter ölçeğiyle 8.8 büyüklüğünde yer sarsıntısına sebebiyet verdiğini tespit etmişlerdir.

Bebek Katliamı

Çin hükümeti , Doğu Türkistan'da Müslüman Türk nüfusunun artmasına engel olmak için , "doğum kontrolu kanunu"nu acımasızca uygulamaktadır. Bu kanuna göre şehirlerde oturanların 2 köylerde oturanların 3 ten fazla cocuk sahibi olmaları yasaktır. Bu yasağa uymuyanlar çok ağır cezalara çarptırılmaktadır. Geniş kırsal kesimlerde yasağa uymuyan kadınlara; hiçbir tedbir alınmadan toplu kürtaj operasyonları yapılmaktadır. Hamile kadınların karınlarındaki çocukları zorla çıkarılarak öldürülmektedir. Kural dışı doğan çocuklara isim verilmemekte, vatandaşlık hakkı tanınmamaktadır. Dini inaçları gereği, yönetimin bu konudaki yasaklarına karşı gelenler ise hapsedilmektedir. 1991 yılına Hoten vilayetinin Karakaş ilçesinde zorunlu kürtaja tabi tutulan annelerin sayısı 18.765'tir. Bu rakam ilçede anne adaylarının %49'unu teşkil eder. Doğum yasağını tam kontrol edebilmek için 1992'de bu bölgeye 432 Çinli memur tayin edilmiştir.

Nükleer Denemeler ve Doğu Türkistan'daki Kanser Vakalarındaki Artış

Çin'in en büyük nükleer merkezi vedeneme alanı Doğu Türkistan'dadır.Hükümet hiçbir koruyucu tedbir almaksızın, bölgede nükleer denemeler yapmaktadır.

1964'ten bu yana 11'i yeraltında olmak üzere bugüne kadar (bilinen) 46 nükleer deneme yapılmıştır.En son nükleer deneme ise 1996 yılının Ağustos ayı içinde gerçekleştirilmiştir.

Atom denemeleri sonucunda ; çevre kirlenmekte,tabiat ve ürünler tahrip olmakta, halk çeşitli hastalıklara yakalanmakta, çocuklar ise sakat doğmakta yada ölmektedir... Bu tehlike ve tehdit karşısında halk tamamen savunmasız ve korunmasızdır.Sebze ve meyve çeşitlerinde azalma ve radyoaktif etkiler görülmektedir.Nitekim; batı ülkelerinin Çin'den ithal ettikleri Doğu Türkistan'da üretilen kuru yemişlerde radyasyon tespit etmeleri üzerine Doğu Türkistan kaynaklı ürünlerin ithalini yasaklamaları, bunu bir kanıtıdır. Ayrıca Çin hükümeti hiç çekinmeden diğer ülkelerin nükleer artıklarını ve çöplerini ekonomik menfaat karşışığı kabul etmiş ve bu konuda antlaşmalar imzalamıştır. .

35 Milyon Uygur Türk'ü katledilmiştir, Çin Uygur Türkleri üzerinde genetik oynamalar, nükleer çalışmalar yapmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenler, filistin için suriyedeki teröristler için kendini parçalıyorsunuz ama peki neden kandaşımız Uygur Türklerine hiçbir yardım yok, Türk oldukları için mi?

Türkiye Cumhuriyetini yöneten gayri Türkler işkence gören Türkleri görmezden gelmektedir. Kerkük Türkleri, İran Türkleri, Uygur Türkleri ve daha nicelerini dikkate almamaktadır.

Bugün Doğu Türkistan Türk'lerin hiçbir hakkı yok,

"Bir gün mutlaka tüm Türk devletleri ile Çin seddinde buluşacağız." Mustafa Kemal ATATÜRK



Grup Orhun- Doğu Türkistan Özgürlük Marşı

Gün bugündür hürriyet ateşi yansın
Urumçi de özgürlüğe yürüyoruz biz
Zalimi alkışlayan dünya utansın
Zafer çok yakında görüyoruz biz

Doğuyor bir güneş doğarak çoşuyor
Uygur Türkleri özgürlüğe koşuyor

Bağımsızlık ateşi yandı bir kere
Doğu Türkistan'da düştü her yere
Başkaldırıp yapılan tüm zulümlere
Dualarla yeniden doğuyoruz biz

Doğuyor bir güneş doğarak çoşuyor
Uygur Türkleri özgürlüğe koşuyor

Tanka topa karşı imanımız var
Dilde tekbir elde Kur'an'ımız var
Bir ölsek de binlerce canımız var
Bu dava sonsuzdur biliyoruz biz

Doğuyor bir güneş doğarak çoşuyor
Uygur Türkleri özgürlüğe koşuyor

Kesinlikle dinlenmelidir; http://www.youtube.com/watch?v=V54RzxQW06g