Büyüyemiyoruz
Onur Akinci
Hiç, yabancı bir ülkede yaşayan bir çocukla tanışma fırsatınız oldu mu? Ya da en azından ergenlik çağındaki bir genç ile?.. Benim böyle bir fırsatım defalarca oldu. Bunun yanı sıra başka ülkelerdeki kültürleri, gençleri dolaylı yoldan gözlemleyebilme fırsatına da sahip oldum. Ve her defasında o çocuklara, gençlere hayran oldum, her defasında yaşadığımız kültüre, maruz kaldığımız eğitimsizliğe isyan ettim.
Ne zaman o çocuklara baksam ağzım açık kalır. Bizde, 30 yaşındaki koca koca adamlar iki sözcüğü bir araya getiremezken, onların 10 yaşındaki çocuklarının akıcı bir biçimde konuşabildiklerini gördüm.
Bizde, 40 yaşına gelmiş adamların hala “ergen muhabbeti” dediğimiz seviyesiz sohbetlere, iğrenç şakalara devam ettiğini gördüm, onlarda ise 15-16 yaşındaki gençlerin gayet seviyeli sohbetler ettiklerini, yapıcı ilişkiler kurduklarını ve çoğu zaman oldukça olgun davrandıklarını gördüm.
Bizde, kaç yaşında olursa olsun insanların olağanüstü bir cehalet içinde yaşadıklarını gördüm, onlarda ise ilköğretim çağındaki çocukların bile gayet iyi eğitildiklerine şahit oldum.
Bizde insanların hoşgörüsüz ve şiddet eğilimli olduklarını gördüm, onlarda ise bu kadar yaygın değil.
Size yüzlerce örnek verebilirim ama bu örneklerin hepsi aynı şeye işaret edecektir: Yabancı ülkelerdeki çocuklar, bizdeki yetişkinlerden bile olgunlar. Çünkü biz büyümüyoruz, büyüyemiyoruz, büyümemizi istemiyorlar.
Her türlü baskıyla, şiddetle, dayatmayla, beyin yıkamayla benimsetilen aile düzenimiz, eğitim sistemimiz, kültürümüz kesinlikle iyi olan hiçbir işe yaramıyor. Ve son zamanlar başta olmak üzere bunun acısını bütün toplumumuz çekiyor. Düşünmeyen, sorgulamayan, hoşgörüden yoksun, şiddete eğilimli, cümle kurmayı bile beceremeyen, oturup kalkmasını bile beceremeyen milyonlarca “yetişkine” sahibiz.
Belki bu sözlerimden dolayı beni, bu halkı küçümseyen bir elitist olarak göreceksiniz. Belki de kendi kültüründen nefret eden, yabancı kültürlere hayranlık besleyen bir hain olarak göreceksiniz. Bunun yanı sıra “beğenmiyorsan git bu ülkeden, o çok sevdiğin yabancı ülkelerde yaşa” da diyebilirsiniz. Ama böyle yaparsanız sadece sorunlarımızı görmezden gelmekle kalmayacak, bu sorunların devam etmesine katkıda bulunacaksınız. Benim içinse, gitmek çözüm değil. Çünkü hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Bu nedenle, bunları söylemeye devam edeceğim.
Bizde, ebeveynler çocuklarını birey olarak görmezler. Belirli bir yaşa kadar ayak altında dolaşmasını engelledikleri, ama arada bir de yanaklarını sıktıkları bir çeşit sevimli ev hayvanı muamelesi yaparlar. Biraz daha büyüyünce bir çeşit hizmetçi gibi kullanırlar. Şunu yap, bunu yap, bakkala git iki ekmek al deriz. En ufak şeylerde bile avazımız çıktığı kadar bağırıp onları sindiririz. Bunu kim eleştirirse “ama biz bütün gün çalışıyoruz, ev işlerini de yapıyoruz” diyoruz. Yanlış anlaşılmasın, çocuklar evdeki işlerin hiçbir şeyine ortak olmadan yaşasın, şımartılsın demiyorum, ama iş paylaşımları yanlış yapılmıyor mu?
Onları okula göndeririz ama hiç de takipçisi olmayız ya da üzerilerinde tam bir diktatörlük kurarız. Başarısız olurlarsa bir güzel döveriz ama neden başarısız bir öğrenci olduklarını hiç sorgulamayız. Başarılı olduklarında ise kendi başarılarını kendileri sahiplenmelerine izin vermeyiz, biz sahipleniriz. Dertlerini asla dinlemeyiz. Kimi çocuklar evde fiziksel şiddet görür, fiziksel şiddet görmeyen çocuklar ise genellikle psikolojik şiddet görür. Okulda ise öğretmenlerinden bazen fiziksel ve genellikle psikolojik şiddet görürler ve biz çocuklarımızı savunmayız, “eti senin, kemiği benim” diye kurbanlık muamelesi yaparız çocuklarımıza.
Okullar zaten hiçbir şey öğretmez çocuklara. Verilen bilgilerin büyük çoğunluğunun yalan ve bilim dışı olması bir yana, ezberci bir yolla öğrenirler. Sene sonunda her şeyi unuturlar. İnsani değerler ise hiç öğretilmez. Sınav sistemi eliyle duyarsız test makinelerine dönüştürülmeleri ise zaten başlı başına incelenecek bir konu.
Çocuklarımız bunun dışında kalan bütün boş zamanlarını ya internet kafelerde ya da evde bilgisayar başında zaman geçirerek öldürürler. Sosyal ya da kültürel yaşamları hiç yoktur. Kitap okumak mı, arkadaşlarla bir araya gelip sohbet etmek mi, birlikte sinemaya, tiyatroya, müzeye, sergiye, maça, konsere ya en azından parka yürüyüşe gitmek mi? Unutun bunları, yok öyle bir şey! Yazının başında da belirttiğim gibi dışarıda gençler birbirleriyle yapıcı ilişkiler kuruyorlar, bizdeyse ya ilişkileri yok ya da bütün ilişkileri sakat. Birbirlerini dost olarak değil, rakip olarak görüyorlar. Birbirlerinin değerlerini hoşgörüsüzce yargılıyorlar. Birbirlerini sevemiyorlar, sevseler bile hoşgörülü bir cevap alamıyorlar.
Elbette böyle olmasının ekonomik nedenleri de var. Bunu inkar edemem. Fakat bu, tek neden değil. Ekonomik sorunların olmadığı toplumsal katmanlarda bile veya pek çok olanak ücretsiz ayağımıza geldiğinde bile elimizin tersiyle itmiyor muyuz?
Peki ya cinsel hayatımız çok mu düzgün? Yetişkin bir insanın cinselliğe dair bilgisi 12 yaşındaki çocuklar düzeyinde. Ve pek çoğumuzun seks hayatı ya yetersiz, ya hiç yok ya da en sağlıksız biçimleriyle yaşanıyor. Ha bu arada, tecavüz de devlet tarafından fiilen desteklenen bir şey.
35 yaşına gelip de hala ailesine bağımlı olan milyonlarca insan var ve bunların pek çoğu da hallerinden memnun. Dünyanın pek çok yerinde ise 18-20 yaşına gelen gençler kendi yollarını çizmeye çalışıyorlar. Yetişkin olduğu halde ve hatta üniversite mezunu olduğu halde cümle kurmayı bile beceremeyen, ne dediğini anlamadığım çok sayıda insan var. Çevremde 20′li, 30′lu ve hatta 40′lı yaşlarda olup da ilişki kuramayan, iğrenç şakalar yapan, en basit konularda bile derin bir bilgisizlikle yaşayan o kadar çok insan oldu ki 15-16 yaşındaki yabancı bir gencin olgunluğunu görünce ağzım açık kalıyor.
Kısacası, büyüyemiyoruz. Ki zaten büyümemizi de istemiyorlar. Çünkü bu çok tehlikeli. Bu ülkede yaşanan onca pisliğe duyarsız ve hatta bu şeyleri destekleyen milyonlarca insan var. Büyürsek, uyanırız ve tehlikeli oluruz ve yukarıda örneklerini verdiğim gibi ailede, okulda, sokakta, her yerde, her şey büyümemizi engelleyecek biçimde düzenlenmiş.
Comments
pirinç 🙂
[removed]
CEVABIM MAKALEMDEDIR! OZELLIKLE GORUNSUN DIYE BURAYA YAZIYORUM!
http://www.erepublik.com/tr/article/onur-039-a-cevaptir-zaten-b-uuml-y-uuml-uuml-z--2320623/1/20
Sen pirinç verme, sonra görünsün diye de buraya yaz.
Yooookhhh Yeaaaa!!!
Aldım beyler sakinim 😃
İŞTE TEK DİŞ'İ KALMIŞ CANAVAR :
KANIT 1: http://galeri.haberturk.com/diger/galeri/431256-metroda-taciz/1/38
KANIT 2: http://www.hurriyet.com.tr/planet/24750134.asp
ikinç
ben de 15 yıldır turizmle uğraşan ve bir sürü ülkeye gitmiş biri olarak abartmayalım diyorum. hatta ingilizlerin amk koyim diyorum direk. Avrupanın çingeneleri amk.
3
Çok fazla yurt dışı özentisi bir makale olmuş. Aile kültüründen uzak ve toplum ahlakı bozuk kişilerin kendini ifade etme kabiliyetleri iyi olsa ne olur ki? Bahsedilen husus güzel bir nitelik olabilir ama bizim toplumumuzun tamamı da bahsettiğiniz vasıflarda insanlarla dolu değil 🙂 Türkiye'yi de tam olarak gezmenizi tavsiye ederim 🙂
Duygularını aşırı yansıtmışsın bu nedenle makaleyi pek beğendiğimi söyleyemem. Ama haklı olduğun konular da var, özellikle de "EĞİTİMSİZLİK"
Avrupalılarla kendimizi kıyasladığımız zaman her zaman özenilenler onlar olmuştur. Çünkü biz kendi kültürümüzü, dilimizi, toprağımızı koruyamadığımız için, yobazlaştığımız için her zaman Batılıları ülkemizin insanlarına yeğ etmişizdir. Aslında bizim insanlarımız dünyanın en içten insanları, en temiz insanları... Avrupalılar sanıldığı kadar refah, asil bir hayat sürmüyorlar. Hatta zamanla bizden daha katı, daha radikal düşünceleri, fikirleri bile olabiliyor. Ama bu aşamada Avrupalıların keskin zekaları devreye giriyor. Ve biz bundan kaybediyoruz. Çok güzel bir ülkemiz var ki insanları da öyle... Fakat oyuna geliyor, 1-0 geriden başlıyoruz.
Aslında bizim ülkemiz çok güzel valla bak...
Son olarak söylemem gerekirse avatarındaki armaya bu makale yakışmıyor.
Aynen. Bu makaleye, o avatar uymuyor...
Ulke guzel, insan cirkin. Insanimiz her acidan cok cok cirkin. Su Islam belasi olmasaydi evrimde 5 kat ileride olurduk. Yani Orangutanlari falan asardik kesin
BENCE SEN AŞAMAZDIN...ULAN EVRİM OLMASAYDI SEN HALA SÜRÜNGENDİN BE!
Tespitler ve teshisler dogru. Güzel, akici ve özenli yazim dili icin de tebrik ederim.
Dogrularin garip bir özellikleri de, bu kadar direk sekilde söylendiklerinde kabul görmemeleridir. Kimse kusurunu görmek, bunun anlasildigini duymak istemez. Bu tip ithamlara gereksiz yere cok hassas yaklasilir ve cözüm icin bir sey yapmak yerine tespit sahibini elestirmek kolay gelir.
Malum:
"Insanoglu tuhaftir, her bir lafi kaldirmaz
Escinsel dersin kizar da, tecavüz edersin aldirmaz"
herşey ailede başlıyor aile 1 numaralı faktör.çocuklarını el bebek gül bebek gibi yetiştirmesede çocukken hep böle bi korumacı hep böle bi yapma etme havasında büyüyor çocuklar.orta okul lise düzeyindyse ailenin isteyiyle doktor ol öğretmen ol mühendis ol hayatını kurtar mantığını yerleştiriyorlar çocuğa.çok az aile git olum siyasal oku hukuk oku ülkenin geleceğini kurtar gözüyle bakıyor malesef.kalan bütün aileler aman yavrum etniğe sütnüye bulaşma kıyıdan köşeden oku aman oğlum okulunu sağsalim bitir gel anlayışına sahip.e böle ot gibi yetişen bir toplumdan ne bekliyorsunuz ki.çocuk kendi kararını kendi veremiyor.birilerine danışmadan iş yapamıyor. girişken atılgan olup insanlarla iletişime geçemiyor.ot gibi yaşıyor kısacası.herşey ailede bitiyor ailelerin düşünce yapısını değişmeden olmaz eğitimmiş sosyal yaşammış alayı faso fiso.herşeyin temeli aile...
saçmalık, her milletin cahili, iyi yetişmişi, zekisi, zengini fakiri vardır. böyle kıyaslama mı olur.
beyaz zambaklar ülkesinde...
cok uzun
okudum, oyladım.
çok doğru bir makale olmuş insanları sürekli üniversiteye gitmeye zorlayan bir eğitim anlayışı ve 25 yaşına kadar kendi yolunu istisnalar harici cizemeyecek bir kültür anlayışında haraket ediyoruz.
"Ha bu arada, tecavüz de devlet tarafından fiilen desteklenen bir şey.' BRAVO! Cok dogru.
Diktigim koyun beyinli pislamik kulturu iste. Ezberlemek zaten kuran kokenli birsey. Batida DUSUNUS ve ANALIZ onemli. Ezberlemek ne? Neye yariyor?
NE KADAR MALSIN KARDEŞİM...CİDDEN ...
İlim ezberdir diye bir önkabul vardır geleneksel iliimde kardeş. Bil istedim. O geleneksel ilim ekolü de şu zamanın bilgisi büyüklüğünde bilgi üretmişti. O ekolün terki ezber in yanlış anlaşılıp-uygulanması o ekolü bitirdi..
ben yabanci bir cocukla tanistim. Turktu ve Kurdistan disinda Edirnede yasiyordu.Kurdistana Amed'e (diyarbakir) davet ettim. gelmedi,
[removed]
Qanqi dunyada oyle bir ulke yok ama oyle bi yer var 🙂. bosa ugrasma, istilaniz sora ermek uzere. zaten hic adim atmadin ne baarion...
[removed]
abartmamak lazım, yabancınında apaçisi var, danimarkalılar hariç neredeyse her milletten kültürsüz insana şahit oldum.
Milletçe, çocuk yetiştirme tarzımızı biraz değiştirmek gerektiğini ben de düşünüyorum. Annelerin aşırı korumacı olmaları, evlatlarına kıyamamaları; çocukların gelişim özellikleri bakımından zararlı oluyor. Her davranışını ailenin kontrol ettiği bir çocuk, bireyleşemediği gibi; tek başına yaşama becerilerinden de yoksun kalır.
Avrupa'da(Batı'da) ise; aile ilişkilerinde duygusal bağlılık biraz daha zayıftır. Ebeveynlerin çocuğu küçük yaşlardan itibaren kendi ayakları üstünde durmaya zorlaması sonucu; onlar daha erken olgunlaşmak zorunda kalırlar. Bundan dolayıdır ki, onların çocukları evden ayrılmaya zorlandıklarında, hayata hazırlıklı oldukları için zorluk çekmezler. Oysa bizde, üniversitede eve çıkmaya korkar insanlar, çünkü hazır değillerdir.
Fakat yine de, Batı'nın en iyi çocuklarını bizim en kötü çocuklarımızla kıyaslayıp; ülkeleri karşılaştırmak oldukça yanlış bir tutum. Eğer bir karşılaştırma yapılacaksa, bilimsellik adına, iki tarafta da örneklemin aynı özelliklere sahip olmak zorundadır. Eğer örneklemlerini benzer özelliklere sahip seçmezsen, evrene ulaştığında sağlıklsız sonuçlara ulaşırsın...
tamamen destekliyorum
çok iyi bir tespit olmuş
ellerine sağlık
başka konularda da görüşlerini okumak isterim
v+s
Oylandı.
Biraz abartılmış böyle bi genelleme yapılamaz bizde de çok düzgün yetişmiş kaliteli insanlar mevcut. Galiba kendinden şüphelerin var. Madem bunları görübiliyorsun onların diğer yaşadıklarını da biliyorsundur herhalde her gece partiler düzenleyip yiyip içip sikişip yaşadıklarını.. Bu mu düzgün kültür anlayışın. Sana fazla bozuk insan denk gelmiş sanırım bizden 🙂 Çevreni değiştirmeye çalış
Ama dogruya dogru, bozuk insanimiz onlarinkilerden acik bir sekilde daha cok.
Misafir ağırlamak dışında ( hoş şimdilerde o da kalmadı ya ) hangi kültürümüz var. Özentiden söz edenler bi anlatsın. Spor, bilim, sanat, eğitim gibi konularda ne gibi yeniliklere ve başarılara imza atmışız. Ayrıca içinde bulunduğumuz coğrafyada hangi komşumuzla iyi ilişkilerimiz var? Eline aldığı tornavida ile bir vidayı sıkamayan, karşı cinsle konuşamayan, herhangi bir konu üzerine muhalefet etmek dışında söz söyleyemeyen, bilimsel ve teknolojik gelişimden bihaber kaç kişi var etrafınızda sayın bakalım. Hala atalarının başarısı ile övünmeyi marifet sayan çoğunluğun oluşturduğu bir toplumuz. Demokrasinin nimetlerini, dini duyguları ve daha bir çok olguyu işine gelince kullanıp işine gelmeyince elini tersiyle iten bir mantığı doğru kabul eden zihniyet özenti olmaya mahkumdur. Çünkü özendiğin şeyler senin ulaşamamış oldukların ve ulaşmak için çaba harcama zahmetine katlanamadıklarındır. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi çoğunluğun oluşturduğu toplumlarda bu durum kaçınılmaz sondur.
12 yaşında dış politikadan siyasetten uluslar arası ilişkilerden bahseden türk çocuğu tanıyorum, 10 yaşında kendi kendine elektrik motoru yapanıda şimdi ben bizim çocuklarımız çok zeki hepsi pırlanta gibi vs die övsem nasıl olur?
Toplumda dalga dalga yayılan bu self hater middle class insanlar can sıkmaya başladı. Sosyal tespit yapıcam diye kendi kendine bu kadar haksızlık eden başka bir millet yoktur.
bravo!
haksizlik nerde goremedim... oz elestiri diyelim
Hava atacagim diye Ingilizce yazmak da ayri bir hos olmus : )
NE YAZMIŞ ACABA...BENDE INGLİSÇE DİYE DOGRUDUR DEYIP OY VERDIYDIM 🙁
son paragrafı okudum. Cevap vereyim iş ailede bitiyor aile böyle yetiştirirse böyle olur 17 yaşındaki adamı evde aç kalacak diye yalnız bırakmazsan nasıl büyüsün, kendimden biliyorum 😃
Defalarca yurt dışına çıktım. Yabancı aile yanında da kaldım. Farklı kültürden insanlarla da tanıştım vs vs. Bunların bir çoğuna katılıyorum.
Biz birbirimize tahamül edemiyoruz. Karşıdaki adamı dinlemiyoruz. Benim dediğim doğru senin dediğin yanlış mantığına sahibiz. Bir konuda sadece tek mutlak doğru olduğunu düşünüyoruz ve bunun da hep benim dediğimdir mantığı ile yaşıyoruz. Normalde farklı düşünceleri dinleyip bana bir şey katabilir mi demek gerekirken biz karşıdakini sınıflandırıyoruz. Bir yere ait yapıyoruz. Sen şundansın bundansın deyip direk hakaretlere başlıyoruz. Bunu herkes yapıyor. En klas üniversitelerde okumuş, cvsi sağlam. Herkesin ibretle bakacağı adam da bunu yapıyor hiç okuma imkanı olmamış adam da.
Test sistemi her zaman sorun çıkartır. Düşünceyi engeller. Belli bir kalıbı ezberletir. Belli bir şablona göre cevap vermeni sağlar. Seni geliştirmez aksine geriletir. Tembelleştirir. İşte bilmem kaç saat ders çalışırım bilmem kaç soru çözdüm diye kendini yücelten insanların, kitabı okumaya onu yorumlamaya gelince tek bir doğru aramaya çalışması, satır aralarını kaçırması ve ayrıntıları görememesi sonucunda üniversitede bir afallama bir çökme. Tabi onun çözümü de var. Devlet üniversitelerinde o kadar çok öğrenci var ki hocalar mecburen test sınavına döner. Hangi hoca daha doğrusu asistan her biri en az 3-4 sayfa olan 1000-1500 kağıdı okusun ve not versin 1-2 haftada? Bunu yapan asistan olursa da 750-1250 kağıt zayıf not alır. Zaten alttan bir o kadar öğrenci gelir üzerine de kalanlarla birikme olur. Hoca uyarır asistanı der ki beşer puan arttıralım. Kesmez 10 yapalım. Kesmez 20 puan artar. Belli bir miktarı geçirir belli bir miktarı kalır veya curve yani çan yapar. Okuldan atılma da kalkınca, Ekonomi 4. sınıf öğrencisi olup Ekonomi'ye Giriş yaz okullarında dahil veremeyen öğrenciler ile karşılaşırsın.
Pekçoğu doğru söylemler katılıyorum. Bunda ben en büyük etmen olarak OKUMAMAK 'ı görüyorum. Boş vakit değerlendirmek bağlamında kitap genelde aklımıza gelmez. Ki aslında bu bile hata kitap boş vakitte okunamayacak kadar değerli bir şey. Aile okumaz, çocuğu okumaz konuşamaması normal. Seviyeli olamaması normal. Geleneksel ahlakın edebin aktarımı için sözlü metot yeterli değil filan..
Bilgisayar başında ot bir nesil. Televizyon başında harcanan aile içi iletişim. Ve doğan sosyal sorunlar.
Ama tabi milletimizin tamamı böyle değil. Bazı hususlarda Avrupalılardan öndeyizdir olumlu anlamda bunu da gözden kaçırmamak lazım.
Tam olarak oturup etraflıca yazmak lazım ama yatacağım 🙂
yabancilari bu kadar met ederek sende bir yere varmassin! onlarin kültürünü anlatmak etmek iyide sen ama ne yapiyorsun bizim genclerimizinde ve yeni yetisen nesillerin seviyeli olmasi icin? burada makale acip mi faydan oldu?
ben almanyada dogdum büyüdüm ve inanin ki bunlarda bizden iyi degil! genc nesilleri cok kötü biryere gidiyor
tesbitlerinin çoğu haklı arkadaşım. diyecek bişi yok bende çok uluslu bir firmada çalışıyorum bu bahsettiklerinle malesef her gün yüzleşiyorum.
NEREDE ÇALIŞIYOSUN, POZİSYONUN NE, NE İLE KARŞILAŞIYOSUN? BIR YAZAR MISIN SANA ZAHMET, COK MERAK ETTIM DE...