06.05.1972 The end of the Revolution [EN/TR]

Day 1,628, 17:01 Published in India Turkey by TuRQuaS3

Denizlerin anısına...


06.05.1972 The end of the Revolution [EN/TR]
http://www.erepublik.com/en/article/2027986/1/20
::Chain::

Please listen while rea😛 http://www.youtube.com/watch?v=RxwceLlaODM
HIS LAST LETTER

FATHER,
WHEN YOU RECEIVE THIS LETTER I WILL NO LONGER BE WITH YOU. I KNOW YOU WILL BE IN GRIEF EVEN IF I TELL YOU NOT TO BE. BUT I WANT YOU TO STAY IN SOLIDITY; PEOPLE ARE BORN, THEY GROW, LIVE AND DIE. IT IS NOT IMPORTANT TO LIVE LONG BUT TO ACCOMPLISH MUCH WHILE LIVING. THAT'S WHY I DON'T MIND LEAVING EARLY. IN ADDITION, MY FRIENDS WHO LEFT BEFORE ME HAVE NEVER HESITATED TO DIE. BE SURE, I WILL NOT, NEITHER; YOUR SON IS NOT FEEBLE NOR HELPLESS IN THE FACE OF DEATH. HE CHOSE THIS PATH KNOWINGLY AND HE KNEW THIS WOULD BE HIS END. WE MAY DIFFER IN OUR OPINIONS BUT I THINK YOU MAY UNDERSTAND ME. NOT ONLY YOU, BUT ALSO THE KURDISH AND TURKISH PEOPLE OF TURKEY, I BELIEVE WILL UNDERSTAND. I GAVE THE NECESSARY INSTRUCTIONS FOR MY FUNERAL TO MY LAWYERS. I WILL ALSO SEND THEM TO THE ATTORNEY. I WANT TO BE BURIED NEXT TO MY BELOVED FRIEND, TAYLAN ÖZGÜR, WHO DIED IN ANKARA IN 1969. HENCE, DO NOT TAKE MY FUNERAL TO ISTANBUL. IT FALLS ON YOU TO COMFORT MY MOTHER. I AM LEAVING MY BOOKS TO MY LITTLE BROTHER. TAKE CARE OF HIM ESPECIALLY. I WANT HIM TO BE A SCIENTIST; LET HIM STUDY SCIENCE, LET HIM NOT FORGET STUDYING SCIENCE IS A HUMANITARIAN SERVICE AFTER ALL. AT THIS LAST MOMENT, I EXPRESS THAT I DON'T REGRET WHAT I HAVE DONE AND THAT I EMBRACE YOU, MY MOTHER AND MY YOUNGER AND ELDER BROTHERS WITH ALL THE PASSION OF REVOLUTIONISM.

YOUR SON, DENİZ GEZMİŞ.(BOOK: GÜLÜNÜN SOLDUĞU AKŞAM, AUTHOR: ERDAL ÖZ)


“ Long live independence for the people of Turkey. Long live the great ideology of Marxist-Leninism. Long live the brotherhood of Turkish and Kurdish people. Damned be imperialism. ”

—Last words of Deniz Gezmiş.

His Life



Deniz Gezmiş (27 February 1947, Ankara Province, Turkey – 6 May 1972, Ankara, Turkey) was a Turkish Marxist-Leninist revolutionary and political activist in the Turkey in the late 1960s. He was one of the founding members of the People's Liberation Army of Turkey (THKO).

He was born to an inspector of primary education and a syndicalist Cemil Gezmiş and a primary school teacher Mukaddes Gezmiş. He was educated in various Turkish cities. He spent most of his childhood in Sivas, where his father grew up. He graduated from high school in Istanbul where he first encountered left wing ideas.
Contents



Political life
The identification of Deniz Gezmiş, issued by Democratic Front for the Liberation of Palestine and given during guerrilla training in 1969

After joining the Workers Party of Turkey (Turkish: Türkiye İşçi Partisi), he studied law at İstanbul University in 1966. In 1968, he founded the Revolutionary Jurists Organisation (Turkish: Devrimci Hukukçular Kuruluşu) and the Revolutionary Student Union (Turkish: Devrimci Öğrenci Birliği).

He became increasingly politically active, and led the student-organised occupation of İstanbul University on June 12, 1968. After the occupation was forcibly ended by the law, he spearheaded protests against the arrival of the US 6th Fleet in Istanbul. Deniz Gezmiş was arrested for these actions on July 30, 1968, to be released on October 20 of the same year.

As he increased his involvement with the Worker's Party of Turkey, and began to advocate a National Democratic Revolution, his ideas started to circulate and inspire a growing revolutionary student base. On November 28, 1968, he was arrested again after protesting US ambassador Robert Komer's visit to Turkey, but was later released. On March 16, 1969 he was arrested again for participating in right-wing and left-wing armed conflicts and imprisoned until April 3. Gezmiş was re-arrested after leading Istanbul University Law Faculty students on a protest of the reformation bill on May 31, 1969. The university was temporarily closed, and Gezmiş was injured in the conflict. Although Gezmiş was under surveillance, he escaped from hospital and went to Palestine Liberation Organization camps in Jordan to receive guerrilla training.

During the 60s, Gezmiş crossed paths with the infamous American double agent Aldrich Ames. While scouting for information on Soviet intelligence, Ames recruited one of Gezmiş' roommates, who gave him information about the membership and activities of Devrimci Gençlik (DEV-GENÇ), a Marxist youth group.



Arrest and trial

On January 11, 1971, Deniz Gezmiş took part in the robbery of Emek branch of İş Bank/İş Bankasi(TR) in Ankara . On March 4 that year, he kidnapped four U.S. privates from TUSLOG/The United States Logistics Group headquartered in Balgat, Ankara. After releasing the hostages, he and Yusuf Aslan were captured live between Gemerek-Yeniçubuk, Şarkışla and Sivas following an armed stand-off with law enforcement officers.

Their trial began on July 16, 1971. Gezmiş was sentenced to death on October 9 for violating the Turkish Criminal Code's 146th article, which concerns attempts to "overthrow Constitutional order". According to legal procedure, a death sentence must be endorsed by Parliament before being sent to the President of the Republic for final assent. In March and April 1972 the sentence was placed before Parliament and in both readings the sentence was overwhelmingly approved. Some politicians such as İsmet İnönü and Bülent Ecevit opposed the sentence, but Süleyman Demirel voted in favor of it. He and his friends said "Three for three".

On May 4, President Cevdet Sunay, after officially consulting the Minister of Justice and Prime Minister Nihat Erim, refused to grant Gezmiş a pardon. He was executed by hanging on May 6, 1972 in Ankara Central Prison along with Hüseyin İnan and Yusuf Aslan.

His last request was to drink tea and listen to Concierto de Aranjuez, Joaquín Rodrigo's guitar concerto.







[TR]

Baba,

Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.

Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın.

Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.

Bu yola bilerek girdi. Sonunda da bu olacağını biliyordu.

Seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, (…) anlayacağını inanıyorum.

Cenaze için, avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara´da 1969´da ölen arkadaşım Taylan Özgür´ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul´a götürmeye kalkma.

Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.

Son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım…

Oğlun Deniz Gezmiş



Ben Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgin, ve Alpaslan Doğan beraberdik.
İddanemeye karsı diyeceklerim mevcuttur.
İddaname kelle istemek için hazırlanmıstır.
Yapılan tahliller yanlıştır, hatalıdır, değerlendirmeler keza isabetsizdir.
Yanlız biz varlığımızı hiç bir karşılık beklemeden, esasen Türk halkına armağan etmiş bulunmaktayız.
Ve TÜRK halkı ve Devletin bağımsızlığına armağan etmiş bulunmaktayız.
Bu sebeple ölümden çekinmiyoruz.
Biz hiç bir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığını temyizlemedik.
Bu güne kadarda bu benzer içinde kaldık.



İddanamede gecen keza azmedilen hükümleri kabul etmiyorum.
Ben silahımı halka orduya karsı kullanmadım.
Ancak vatan hainlerine karsı kullanmak vasıtasıyla tasıdım.
Ne halka ne orduya kullandığım şekilde beyanda bulunmadım.
Öteden beri arzetmiş olduğum gibi bu ülkede anayasayı en çok savunanlar bizleriz.
Anayasayı ihlal edenlerse ortadadır.
Anayasanın uygulanmasını isteyen gerel deriz Anayasayı uygulamayacağız diyenlerse hala ortadadır.
Ki o kisiler bizim kellemizi istemektedirler.
İdda makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık safhasına karsıdır.
Türkiye Cumhuriyeti anayasasına karşı, reformlara karşıdır.
Onlar otuz altı milyonluk ülkenin bütün yükünü yirmi gence yıkmaya alışmışlardır.
Bizi bağımsız günah işleyip çocuklar olmaya mahrumeden hepiniz dahil sizlersiniz.
Ve sonra idam istemiyle buraya getirdiniz.
Türkiye'nin bağımsızlığından başka hiç bir şey istemedik.
Ve hayatımızı bu yola koyduk.
Varlığımız Türkiye halkına armağan ettik.
Bununla idda edenler VATAN HAYİNİDİR.



Stratejik olarak düşüncelerimizi hiç bir zaman saklamadık.
Hangi şartlarda olursak olalım bunu açıkca söyledik.
Düşüncelerimizi mezara kadar götürürsünüz.
Nasıl burada namluların ve birkiflerin gölgesi altında konuşuyorsak,
Düşüncelerimizi her zaman ifade ederiz.
Tarih evvelce bunu yapanları nasıl temize çıkarmışsa bizide temize çıkaracaktır, bunada inanıyoruz.
Profesiyonel devrimci bu günün türkiyesinde kendini hayatı boyunca kendini Türkiye'nin bağımsızlığa adayan kimsedir.
Fikir özgürlüğüne ve anayasayı paravan yapanlar önceleri Atatürk'çü geçinirken onun fikir ; ve şahsiyetinide küçük görmeye başladılar.
"Sadece Mustafa Kemal tarafını beydan ediyolardı" şeklinde bir cümle meşhurdur.
Bunu kesin olarak terk ediyorum ve asla kabul etmiyorum,
Diğer yurtseverlerde bunu kabul etmezler.
Bu kasten tarif edilmek isteniyor bu cümle art niyetle bağlanmıştır.
Bu memlekette Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa;
ONLARDA BİZLERİZ...



Otuz beş milyon kare vatan toprakları işgal altındayken bizim milli birliği bozmakla suçlanmamız gülünçtür.
Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şasırırdı.
Hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir.
Anayasa bunun baslangıç ilkesinden devrimciler ulusun zulme karsı direnme hakkını kullandı.
Bu sebeple anayasal biir davranısta bulunduk.
Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyoruz.
Halen de bu inancı taşıyorum.
Türkiye'nin bağımsızlığından baska bir şey istemedim.
Ve bu sebeple amerikan emperyalistle ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdim.
Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz.
Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün.
Ve ben yirmi dört yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten ONUR DUYUYORUM ..