ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ-4

Day 2,018, 14:32 Published in Turkey China by TURKISH CONQUERER

Hava iyiden iyiye kapanmıştı. Gökyüzü , sanki biran önce akşam olmasını ister gibiydi. Gri bulutlar, aralarından sızan güneşin de etkisiyle tuhaf, iç karartıcı koyu bir sarılığa bürünmüştü.
Tekrar hayallere daldı...


Annesi ile beraber, büyük hol'e açılan "büro"dan çıkıp,okula girdikleri kapının sagında ki geniş merdivenden yavaşça aşağı ınmeye başladılar.
Basamaklar da ,okulun zemini gibi gri mozaik kaplıydı.Siyahlı, beyazlı küçük taşlar,koyu gri çimento tabakasının içinde ,belli bir dekorla dizilmiş gibiydi. Belli ki okullar açılacağı için ,yeni cilalanmışlardı. Düşmekten korkarak, butun dıkkatını ayaklarına verdi.Tek tek basamakları inmeye başladılar.
Bir eli hala annesinin sağ avucundaydı,Diğer eli ise, merdivenin sol kenarında bulunan, kendı boyundan bir karış daha alçak, incecik düz silme demirlerin dik şekilde ,eşit aralıklarla birbirine kaynatılmasıyla oluşmuş,
üstü trabzanı ise turuncuya yakın sarı renklı ve cilalı, bilek kalınlığında bir ahşap korkuluk uzerındeydı. Ahşap rengi ve dokusu ıle ne kadar da sıcaksa, alttaki demir kısım da, başka renk yokmuş gibi siyaha boyanmıştı ve soğuktu! Garip bir tezat halindeydiler.

Merdivenin en son basamagını ındıklerınde, yıne ust katta ki Geniş Hol'un aynısı cıktı karsılarına.Tek fark, burada sag ve sol kısımda yeralan kucuk büro ve Müdür yardımcısı odalarının olmamasıydı.
Yerıne duz sağır ıkı duvar vardı. Yukseklıklerının yarısından bıraz daha az kısmı, gri renkli yağlı boya ıle boyanmıstı. Kalan kısım ıse beyaz kireç boyalıydı.
Ust kat'ta koltuklar ,genıs pencereler ve süs bitkileri ile insanın içine huzur veren mekan, burada küçük ve gri boyalı pencereler,loş ısık ve koca koca duvarlarla nasıl da huzursuzluk yayıyordu.
Yine içi sıkıldı! Hemen kaçmak, gitmek,bir daha da asla buraya gelmemek istedi!
Ama annesi ne demişti "Güzel şeylere ulaşmak için,sabırlı olmak ve çalışmak gerekir!", o halde sabırlı olacaktı, dayanacaktı!
Bunu -hemde cok uzun bır sure daha- yapmak zorundaydı...Caresızce,yurumeye devam ettı.
Yukarıdakı gibi, saga ve sola giden koridorlar üzerinde bulunan,ikişerden toplam dört sınıflı bodrum kat'ta ,can'ı, yani melek annesi,tek tek sınıfların uzerınde kı tabelaları kontrol ediyordu.
Sonunda ,ındıklerı merdıvenın sol kanadında yeralan penceresız ve karanlık koridorun en dip tarafındaki sınıfın , kendisinin ki olduğunu annesinin "Tamam, burası!Bulduk nihayet!" sözleri ile anladı.Annesinin sesinde memnuniyet vardı ama o sevinsin mi, üzülsün mü bilemedi.
Can sıkıntısı ise ,şimdi yerini daha cok merak'a bırakmıştı...


Cam'a yavaş yavaş yağmur damlaları carpmaya başlamıstı. Bır buyuk damla ıle , sokağa baktığı halde sadece geçmişi gören gözleri , tekrar şimdi'ye döndü...
Anılarından, bir an için bile olsa, bu şekilde gerçek hayata dönmek rahatlatmıştı aslında.
Hınzır bır gulumseme ıle "Demek ki ne gelirse meraktanmış!" diye kendi kendine mırıldandı ...
Ilık kalorifer peteğine biraz daha yaklaştı ve yukselen sıcak havayı daha fazla yuzunde hıssettı.
Ahşap pencerenin, zaman ıcerısınde kendiliğinden acılan bırlesım yerlerınden gelen soguk rüzgar, kaloriferden gelen ılık hava ıle adeta oynar gıbıydı.
Oturduğu yerde biraz daha gevşedi ama bu hali de çok uzun sürmedi,
Yüzü yine gerildi ve karanlık kbir oridorda başlayan ilk "okul" günü'ne geri döndü...
Onu hiç affetmeyecekti!