Findu ve AYAT Ep. 2

Day 4,432, 09:59 Published in Turkey Italy by Captain Nexus

Saygıdeğer amcalar,
Şurada, evet şurada, dün yazdığım seri başının devamını getirmek üzere vaktinizi çalacağım, çalıyorum.
Burası Wattpad mı? Hayır.
Burası Twitter mı? Keza.
Burası Facebook mu? Amcalar Facebook kullanmıyorum yaş sınırından dolayı (bkz. +40 yaş sınırı, Gosgej amcam için ideal bir platformdur.)
ÖSS sınavında Türkçe'de 39 net yapmıştım, o zamanlardaki Türkçe'me güvenip, sizlere bir üslup ile sunmaya çalışıyorum.
Arz ederim.



Polis merkezine vardık. Polis merkezinde iki kapı geçiyorsun giriş yapmak için. Neyse, ilk kapıyı geçtik, bekleyin dediler. Yarım saat bekledik, öyle bir bekleyiş ki, tir tir titriyoruz, çantalar sırtımızda, gözler yarı açık, kıpkırmızı. Çekip gelmiş gibiyiz. Türkiye'de polis görse, döver belki, o derece.
Bir polis amca geldi:
+ Gençler, Polonya vizesiyle Almanya'ya gelmeniz yasal bir suçtur. İfadenizi alacağız.
Biz bunu duyduk, gözler birden açıldı. Biri oradan atıldı:
- Ama biz Polonya'ya gideceğiz.
Polis amca durur mu?
+ Arkadaşınız gitmeyeceğinizi söyledi. İşlem yapmak zorundayız.
Uykum var deli gibi. Uyumak istiyorum. Bırakın, yere kapaklanıp, uyurum. Ne olacaksa olsun dedim. Başladılar sırayla çağırmaya isimlerimizi Alman lehçesiyle. "Kimlik" diye bağırıyor polis. Ulan diyoruz kimlik ne? Sonrasında anladık ki, amcamız kimlik yazısını isim olarak öngörmüş ve öyle çağırmaya çalışıyor.
2 kişi gitti ilk önce. Böyle bir olayda bile çapraz sorgu yaptı amcalar. 2'şer kişilik 2 grup halinde. Gidenlere bakıyorum, ayakkabı bağcığı, kemer, cüzdan, çanta ne varsa masaya döktürüyorlar.
- Kanka bunlar bizi içeri alacak.
Aradan yarım saat daha geçti beni ve diğer arkadaşı çağırdılar. Cüzdanımı boşalttılar, tutanak tuttular, çantamı açtılar, kemerimi aldılar, ayakkabı bağcığımı çözdürdüler. Sordum:
- Niye ayakkabı bağcığı?
+ Ayakkabı bağcığı ile beni öldürebilirsin.
Amca, biz Türkiye'nin garibanlarındanız. Öldürmeye kalksam başında öldürürüm. DİYEMEDİM.
Sonra beni bir odaya attılar. Yarım saat kendimle baş başa kaldım. Bütün hevesim kaçtı. Türkiye'ye dönmek istedim. Çokça. Etrafım gri duvarlarla kaplı, bir masada oturuyorum. İfade vermek değil bu, sorgu lan diye düşünüyorum. Gerçekten de öyle oldu.
Bu yarım saatten sonra bir tercüman geldi. Merhaba, merhaba, olayı anlattı vs. SORGU BAŞLADI.
+ Berlin'e ne için gidiyorsun?
- Yılbaşını kutlamak için.
+ Niye Berlin?
- Arkadaşlarımla beraber geziyoruz.
+ Müslüman mısın?
- Evet.
+ Mezhebin ne?
- Bu soru neden?
+ Sorulan sorulara cevap vereceksin.
- Sünni.
+ Müslümanlar yılbaşını kutlamıyor ki?
- Yanlış, Türkiye'de kutluyoruz.
+ Romanya'ya niye gittin?
- Erasmus öğrenimi için.
+ Niye diğer arkadaşlarının pasaportu normal pasaportken senin pasaportun özel pasaport?
- Babamdan dolayı.
+ Baban ne iş yapıyor?
- Devlette çalışıyor.
+ Devlet?
- Türkiye Cumhuriyeti?
+ Ne iş yapıyor devlette?
- Söylemek zorunda değilim.
Sonrasında iki polis birbiriyle konuştu. Tercüman amcaya çevir dedim, çevirmedi. Sonra polis amcalar geldi, bir kağıt getirdiler, imzala dediler. Tercüman amcaya sordum, ne bu dedim? İfaden dediler. Ben ifade vermedim, sorguya çekildim dedim. Onlar sorguda söylediklerini yazdı dediler. Ben de anlamadığım şeyi imzalamam dedim. İmzalamadım. Sonra bir polis geldi, beni sorgu odasından alıp başka bir odaya koydu, arkasından ne oldu diye sormama kalmadan odayı kitleyip çıktı. Saat kaç bilmiyorum, telefonum, saatim, her şeyim orada. Bi ara uyuklamışım, sonra kapı açıldı.
+ Serbestsin. Gidebilirsin.
- Arkadaşlarım?
+ Onlar burada henüz. İstiyorsan karakolda bekleyebilirsin.
- Olur.
Polis amca bütün eşyalarımı teslim etti, sonrasında beni başka bir odaya götürdü, tuvaleti gösterdi, nerede sigara içebileceğimi gösterdi.
- Arkadaşlarıma ne olacak?
+ Muhtemelen vizeleri iptal edilecek.
Amca sen neler diyorsun diyemedim.
+ Bugünden sonra Polonya'ya gidip kutlamak yaparsınız dedi ve güldü.
Bu lafı duyduktan sonra, o amcaya bir kafa atasım geldi... Atmadım tabii ki.
Saate baktım, saat olmuş öğlen 1. Nerede olduğumuzu bile tam bilmiyorum. Sigara içmeye çıktım, çünkü kafa gidik, durgun, perişan. Polis amcaya sordum:
- Biz neredeyiz?
+ Burası Dresden sınırı.
Aradan yarım saat geçtikten sonra arkadaşlarım geldi teker teker. Hepsinin yüzü bir karış, aceleciler, adamları korkutmuşlar. Vizelere iptalleri çakmışlar, 1 hafta içinde Almanya'yı terkedin demişler. Terörist yerine koymuşlar adamları.
Sonrasında şehir merkezine nasıl gideceğimizi sorduğumuzda, taksi ile gideceğimizi söylediler.
Şehir merkezi 40 km uzakta amcalar... Taksiye binersek ne kadar ödeyeceğiz...
Taksi geldi, Dresden şehir merkezine gittik. Taksimetre: 180€
KOL GİBİ...
Sonrasında Dresden'e vardık, bitti mi? HAYIR.

DEVAM EDECEK..


EP.3


SAL.
VOTE.
SUB.
ALAYINA.