Findu ve AYAT Ep. 1

Day 4,431, 11:00 Published in Turkey Italy by Captain Nexus

Amcalar, bakıyorum ki işiniz gücünüz, eRep olmuş. Bırakın bu eTR hayatlarını biraz. AYAT akıyor amcalar. Öyle böyle. Hatıralar, güzel anlar, kötü tecrübeler. Şimdilik siktir edin eRep'i biraz yüzünüzü güldüreyim.
Beni tanımayan amcalar için, bir kısa Özgeçmiş dökeyim. Ben öyle "ayyy gizlilik, ayy donum" diyen biri değilim. Zaten kredi kartından ihtarname yedim, TC'mi alsanız bile şu an size kredi vermezler. Şirket açmaya çalışsanız açamazsınız, o yüzden, ben benim. Adımı bahşetmek istemiyorum fakkat çoğu kişi biliyor:
Findu deyin yeter.



UYARI: Ep1 kalın yazılan yerde, boş yapma diyen varsa direk oraya geçsin


Bir yaz günü Çanakkale'nin Gelibolu'sunda ( ki Gelibolu nerede onu bilmeyenler var, isim vermek istemiyorum ama Ekrem ile başlıyor ) doğdum. Bizim peder subaydı, biz de bol bol gezdik. Edirne, Kıbrıs, İstanbul, Kütahya, Ankara, Gaziantep, Hakkari, Şırnak, Erzurum. Yaani diyeceğim o ki, Türkiye'nin bir ucundan bir ucuna gide gide, zikzak çizdim memlekette. Yeri geldi yalnız kaldık, üşüdük, basıldık, korktuk, ağladık, güldük ama bugünlere geldik. Sonrasında üniversite falan derken, askerlik yaptık. Askerliği de güzel yaptık. Tekirdağ'ın Malkara'sından Ulş.Tğm. olarak terhis oldum.
Reklam:

İŞ ARAMAKTAYIM. 6 AY TECRÜBELİ MEKATRONİK MÜHENDİSİYİM. İŞE ALIM KONUSUNDA İLETİŞİME GEÇMEK İÇİN PM ATINIZ...

Reklam bitti.


Olaylar böyleyken, üniversite hayatımda Erasmus yapmış idim. Erasmus ne diyen dinazor amcalar var ise hemen açıklayayım. Avrupa Birliği kapsamında öğrenim gördüğün üniversite, Avrupa içerisinde anlaşma (agreement) yaptığı üniversitelerle öğrenci değişikliği yapıyor, hibeli veya hibesiz olarak. O da nasıl oldu...
Ben normalde hep Dil okumak istemiştim lisede. Tabii bizim zamanımızda, Sayısal, Sözel, Eşit Ağırlık, Dil diye ayrılıyordu lise. Ben dil okumak istedim ama peder dedi ki, "olm, sike sürülecek akıl yok sende, matematiğin güzel, daha Türkçe zor konuşuyon, napacan lan dil okuyup" dedi ve sayısal bölümüne iteledi beni. Eyv peder dedik, okuduk. Üniversitede "Müendis ol olm bak para müendislikte" dedi, hadi dedik onu da yapalım, yaptık. Ama yabancı dil konusu benim içimde hep bir ukte kalmıştır, uktemi de hobi olarak kazanmış oldum.
Bir gün arkadaş geldi dedi ki
- knk knk Erasmus sınavı varmış ben girecem seni de kayıt ettirdim 2 hafta sonra cumartesi sınav var.
"hay anskm ya cumartesi kim kalkacak" dedim içimden, sonra "neyse taam kanka gelirim" dedim, cumartesi sabahı ayazda kalkıp sınava gittim.
2 hafta geçti, arkadaş arıyor ama nasıl, cayır cayır, dersteydim, duymamışım, 5 kere aramış, mesaj atmış
-KANKA ERASMUS SINAVINI KAZANMIŞSIN
-Sie dersteyim dedim. sonra "aç aq bak inanmıyorsan siteden" dedi, bir baktım kazanmışım.
Neyse, sonra Uluslararası İlişkiler Ofisi falan filan, kağıt işleri, belge, bok püsür, finaller, bütünlemeler derken, gideceğim ülke belli oldu.

ROMANYA

Polonya vardı, ebesinin nikahında köy gibi bir yerdi, sg dedim.
Estonya vardı, soğuktur çok dedik, pahalıdır da, üzüldüm, gidemedim.
Almanya vardı, sikerler Findu sikerler dedik, kaçtık.
Sonda Romanya'ya gittik.


Erasmus anımı çok deştim amcalar biliyorum amma, bakınız ki, sana en çok hayat tecrübesi katan 2 dönem söyle deseler:
1. Askerlik
2. Erasmus derim.

1. Askerlik anılarımı anlatmak istemedim, çok klişe.
2. Erasmus anılarımdan 1-2 tanesi var ki...


Romanya karar kılındı, sonrasında pasaport, vize işlemleri. Hallettik derken, Ekim ayı oldu, Türkiye'deki okul eğitime başladı, bizim vizeler hala çıkmadı. 2 ay bekledik. Romanya'daki okul 1 haftaya açılacak. Aradan 3 gün geçti, aradılar, vize hazır gel al. Bütün eşyaları alıp İzmir'e gittim, pasaportu aldım, İzmir'den İstanbul'a gittim, İstanbul'dan uçur yavrum Cluj Napoca'ya. Bunların hepsini 45 saatlik süreç içinde yaptım, otobüslerde uyudum uyuyabildiğim kadar.
Cluj Napoca'ya vardık şükür, bitti mi? Hayır. Sibiu'ya gideceğiz amca. Hayda, Havalimanından atla taksiye otogara, Türk insanıyız ya, arkadaşlar konuşuyoruz "ulan bize sikmese bari" diye. Verdik 25 Lei'yi dedik tamam sikilmedik. Otobüse 3 saat varmış, otur bekle, sigara da yok, çıldıracağım. Sonra baktım bir eleman var 20 m ötede, bize bakıyor. Aha dedim kesin Türk. "Kardeş sa" dedim, "As" dedi. Muhabbet sohbet derken bir dal saldı bana da kendime geldim.




Bir çok olay, içki, sarhoş geçen aylar, gece hayatı vs... Ama bir anım var ki...

Bilirsiniz gavur ellerde, 25 Aralıktan sonra 2 haftalık bir Noel tatili olur. 4 Türk arkadaş Schengen vizesi aldı, tabii ben de yeşil pasaport var eheh, tuttuk Avrupa'nın yolunu. Atladık trene Bükreş'ten Budapeşte'ye gittik. 1 gün orda kaldık. Viyana'ya gittik, 2 gün orada kaldık, 1 gün Bratislava'da geçirdikten sonra akşamına Prag'a gittik, 2 gün de orada kaldık, sonra Berlin, Amsterdam, Brüksel, Paris, Milano oradan da geri dönecektik.
Gece saat 1. Prag otogarı kapandığı için, o soğukta dona dona Prag'ta bir metroya sığındık. 1 saat sonra otobüs var. Metro içerisinde volta ata ata 1 saati geçirdik, sonrasında otobüse bindik, yorgunuz tabii. Kafayı vurduğumuz gibi uyumuşuz. Günlerden 31 Aralık olmuş. Yılbaşı için Berlin'e gidip kafayı çekip, Almanlara havai fişek sallayacağız.

Saat sabah 5 suları. Otobüs durmuş, bir Alman polis memuru beni dürtüyor.
- Deutch or English
+ English
- Passport?
Pasaportu verdim. Yanımda diğer arkadaş oturuyor, yan tarafta 2 arkadaş daha. Diğer arkadaş Milanoya gitmişti bizden önce, amcası oradaymış.
- Where are you going?
+ This bus is going to Berlin so I am going to Berlin, eheh.
Yanımdaki arkadaşa aynı soruları yöneltti. AMA...
+ You have taken your visa from Poland but i didn't see stamp of Poland, you will not go Poland?
- Yes, we didnt go yet but after tomorrow we will go to Poland. (Ama böyle bir şey yok aq)
+ Okay.
Yan tarafımızda oturan arkadaşlara geldi, aynı soruları sordu. Biri uyuyordu. Onu uyandırdı. Saçma salak bir bakışla polisle konuşmaya çalışıyor.
+ Did you go to Poland?
- No.
+ Will you go to Poland?
- No.
Aha dedim sıçtık. Biz gidecez dedik, adam gitmeyecez dedi. Aldılar bütün otobüstekiler pasaportlarını, aradan 5-10 dakika geçti, herkesin pasaportlar geldi, bizim pasaportlar gelmedi. Polis amcaya sordum, pasaportlar nerede diye, vizeler inceleniyor dedi. Aradan 5 dakika geçti, polis amca dedi ki eşyalarınızı alın polis merkezine gideceğiz. O an bir bakışı vardı otobüstekilerin bize, sanki teröristiz. O an utandığım kadar hiçbir şeyden utanmadım, kıpkırmızı oldum.
Hava buz, sinir küpüyüm. Aldılar araçla bizi polis merkezine götürdüler. Otobüs gitti zaten. Biz kaldık sik gibi.
Polis merkezine vardık. Polis merkezinde iki kapı geçiyorsun giriş yapmak için. Neyse, ilk kapıyı geçtik, bekleyin dediler. Yarım saat bekledik. Dediler ki, "genşler, başka schengen ülkesinden vize alıp Almanya'ya gelmek suçtur, ifadenizi alacağız" dediler.



Devam edecek.
ep2 yarın.
Salın.
Endorse.
Vote.
Sub.
Alayına.

BU ŞARKI BİR ERASMUS ANISIDIR.