İstanbul Beyefendisi

Day 5,230, 09:20 Published in Turkey Turkey by Guide in Town

Bir İmparatorluğun kalbi her zaman başkentte atar. En güzel giysiler orada giyilir, en güzel diller orada konuşulur ve ülkenin en kültürlü kesimi burada yaşardı.

Bunun için Roma, Berlin, Viyana, Londra ve Istanbul birer kültür ve medeniyet başkenti olmuşlardır.

Mesela eskiden tatlısı, kumaşı ile meşhur Şam'da bile insanlar çarşı pazar yerlerinde " Istanbul kumaşı " diye bağırarak kumaş satarlarmış. Gerçek anlamda İstanbul kumaşı değilmiş tabi sattıkları. Istanbul'a layık kumaş manasında bu şekilde bağırırlarmış.

Yine aynı şekilde Mısır'da görgülü, kültürlü, tatlı sözlü kimselere " Istanbullu şahsiyet " manasına gelen sıfatlar kullanılırmış.

Osmanlı başkenti olarak İstanbul'a gelen bir kişiyi şehir, kendisine layık olması için terbiye eder ve belirli kalıplara sokardı. Bunu beceremeyenler zaten itibar görmez ve bünyeden atılırdı.

İşte böyle bir kültürün parçası olmuş kişilere " İstanbul Efendisi " denirdi. İstanbul efendisi rolmodel bir şahsiyettir. Kültürlü, güler yüzlü ve terbiyelidir. Sözüne güvenilir, zevk sahibi ve güzel konuşur.

Kimseye yük olmaz, yük çeker. Paraya pula önem vermez. Kimseyi incitmez ve bunun için azami gayret gösterir. Dindar kimsedir ama asla yobaz değildir. Dinini iyi tanır ve doğru şekilde yaşar.

Böyle bir İstanbul Efendisi ile tanışsanız kendinizi ona hayran olmaktan alamazsınız. Bu efendilik kişinin kalbine o kadar çok işlenmiştir ki insan, hangi şartlarda olursa olsun bu gömleği üzerinden kolayca çıkartamazdı.

Asla yapmacık değildir ki zaten böyle olsa, sırıtır ve hemen kendini belli ederdi.

Osmanlı coğrafyasında belirli kimseler " Efendi " ünvanı ile çağrılırdı. 1840 dan önce İstanbul kadısına "Kadı Efendi", üst kademe yöneticiye "Reif Efendi", Yeniçeri ağasının ofisine de "Efendi Kapısı" denirdi.

Tanzimat (1839) sonrası şehzadelere de efendi denilmeye başlandı. Askeri olarak binbaşıdan küçük rütbelilere (yüzbaşı, teğmen vb..) Efendi diye hitap edildi. Tabi bunlar Harbiye mezunları için geçerliydi. Alaydan yetişen subaylara " Ağa " denirdi. Orta ve yüksek okul öğrencilerine de Efendi diye hitap edilirdi.

Pek zaman sonra artık efendi kelimesi anlamını biraz yitirerek nezaket göstergesi olarak kullanılan bir kelimeye dönüştü.

Eskiden bazı ailelerde çocuklar, kızlar, babaları ve ya kayınpederleri için "Efendi Baba" tabirini kullanırdı. Hanımlar, kocaları için "Bizim Efendi" diye bahsederdi. Kibar kimseler efendimsiz konuşmazdı.

Çağrıldığında efendim diye konuşmayan kimseler için "öl" manasına gelen, "Efendiler götürsün" diye şakayla karışık beddua edilirdi. En çok kullanılan tabirlerden bir tanesi de "ben ne anlatıyorum sen ne anlıyorsun" manasına gelen "Efendim nerde, ben nerde" dir.

Çocuklara " Efendi, efendi otur " diye tembih edilirdi. Efendiye yakışır şekildeki işe " Efendice " ve efendiden beklenen hareket tarzına da " Efendilik " denirdi. Evlenicek kızlara " Erkeğin güzeli çirkini olmaz. Efendisi, kopuğu olur " diye nasihat verilirdi.