Zeytinyağlı yiyemem aman

Day 5,241, 14:58 Published in Turkey Cyprus by bakariz

Kopyala yapıstır bir yazıdır.


O türküyü bilmeyeniniz yoktur. “Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman” diye başlar, “Senin gibi cahile, ben efendim diyemem aman” diye de devam eder. Rivayet o ki, türkü Bursa yöresine ait. 2 Kasım 1954’te İhsan Kaplayan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiş. Ama sanıldığının aksine sıradan bir türkü değil. Siyasi ve ekonomik nedenleri olan tarihi bir hikayesi var.

MARSHALL PLANI’NIN UZANTISI

2’nci Dünya Savaşı sonrası Amerika bir yardım paketi hazırlar. Adı da Marshall Planı’dır. 1947’de önerilir, 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe girer. Türkiye ile birlikte 16 ülke yararlanır. ABD çok eski yıllardan beri dünyanın en büyük mısır üreticisidir. Haliyle ülkede birikmiş olan mısırı eritmenin yolu da bunu diğer ülkelere satmaktan geçecektir. Amerika elindeki mısır dağını eritmek için Marshall Planı’ndan faydalanmak isteyen ülkelere mısırözü yağı alma ön koşulu koyar. Türkiye de buna karşılık ilk margarin fabrikasını kurar. Sırf bu yüzden birçok zeytin ağacı yerinden sökülür. Elde kalan zeytinlerden elde edilen yağ da ABD’ye satılır ve mısırözü yağı olarak bize geri döner.

MARGARİN SATABİLMEK İÇİN

Ve mısırözü yağına teşvik etmek amacıyla ısınan zeytinyağının kanser yaptığı bilgisi kamuoyuna pompalanır. Oysa zeytinyağı en zor yanan sıvı yağlardan biridir. Sonuç olarak Türk insanı bu tarz haberlerle zeytinyağından uzaklaştırılıp margarine alıştırılır. Bu da yetmez, zeytinyağı hakkında olumsuz imaj oluşturmak için bir de türkü siparişi verilir. Bir anda döneminin en popüler türküsü haline gelir. Yetmez, türkünün devamında olduğu gibi basma fistan giyen kadınlar da zamanla sentetik kıyafetlerle tanışır.

AŞKI ANLATAN YUNAN ŞARKISI

Gerek Prof. Dr. Kenan Demirkol’un yazıları, gerek Prof. Dr. Canan Karatay’ın açıklamaları hep bu yönde. Diyorlar ki: “Türkiye’de 1952’de margarin üretimine başlandı. O tarihe kadar insanlar tereyağı ve zeytinyağı yiyorlardı. Margarin satılabilmesi için her yol denendi. Zeytinyağlı yemenin, pamuklu kumaş giymenin aşağılanmış bir davranış olduğu algısı yaratılmak üzere bir halka ilişkiler mucizesi gerçekleştirildi. 1954’te ‘Zeytinyağlı Yiyemem Aman’ türküsü derletildi. Aslında Yunan şarkısı ve bir aşkı anlatıyor. Pek çoğumuz altında yatan gerçeği bilmeden bu türküyü matah bir şeymiş gibi yıllarca söyledik ve halen de söylemeye devam ediyoruz.”