30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ ve TSK GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN!

Day 4,301, 05:16 Published in Turkey Saudi Arabia by DAG AYISI



30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI ve TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ GÜNÜ KUTLU OLSUN






Zafer Bayramı, 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'u anmak için Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde her yıl 30 Ağustos günü kutlanan resmi, ulusal bir bayramıdır. 30 Ağustos günü, ilk kez 1924'te Dumlupınar'da Çal Köyü yakınlarında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'in katıldığı bir törenle Başkumandan Zaferi adıyla kutlanmıştır. Zaferi kutlamak için iki yıl beklemenin en önemli nedeni 1923 yılının yeni Türkiye açısından hem ulusal hem de uluslararası alanda yoğunluğun had safhada olmasıydı.

Çal Köyü'nde gerçekleşen ilk törende Mustafa Kemal, millî ruhun canlı tutulmasının önemini vurgulamış ve Meçhul Asker Abidesi'nin temelini eşi Latife Hanım ile beraber atmıştır.




Başkumandan Zaferi 1926'dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. 1 Nisan 1926’da kabul edilen Zafer Bayramı Kanunu'nda 30 Ağustos Başkumandan Muharebesi gününün Cumhuriyet ordu ve donanmasının Zafer Bayramı olduğu, her yıl dönümünde bu bayram gününün kara, deniz ve hava kuvvetleri tarafından kutlanacağı belirtilir. Aynı yıl, dönemin Savunma Bakanı Recep Peker’in yayınladığı bir genelge ile bayram törenlerinde neler yapılacağı detaylı bir şekilde belirtilmiştir. Ancak 1930’ların ortalarına kadar ilk tören gibi üst düzeyde gerçekleşen Büyük Zafer kutlaması veya anma töreni yapılmamıştır. Hava Kuvvetlerinin ülke savunmasında önemli bir yeri olması nedeniyle, Tayyare Cemiyeti de 30 Ağustos tarihini "Tayyare Bayramı" olarak adlandırmıştır.

Zafer Bayramı için özellikle 1960’lardan itibaren daha kapsamlı ve katılımlı bir şekilde kutlamalar yapılmaya başlanmıştır. 30 Ağustos, Türkiye'de askeri okulların mezuniyet törenlerini yaptıkları gün olmuştur; ayrıca tüm subay ve astsubay rütbe değişiklikleri bu tarihte geçerli olmaktadır.





Ayrıca Büyük Taaruzla ilgili, Celal Şengörün Dahi Diktatör kitabında bahsettiği sahte çay partisini paylaşmak istedim.

"büyük taarruz için atatürk öyle bir plan yapmıştır ki, bu plan o zamanki akil insanları rahatsız etmiştir. bunun çok ama çok tehlikeli bir kumar olduğu söylenen mustafa kemal’in söz konusu planı şudur: yunan’ın en büyük gücü afyon civarında ve güneyde trikopis’in emrindeki kuvvetlerdir. atatürk’e göre burası o kadar güzel tahkim edilmiş ki, belli ki yunanlılar burayı bir kuvvet merkezi yapma niyetindeler. atatürk, “burayı düşürürsek bütün cephe düşer, dolayısıyla burayı vuracağız,” der.

bu plan türk kurmay heyetini oldukça endişelendirmiştir. onların düşüncesiyse şöyledir: “yunan’ı en güçlü olduğu yerden vurmaktan söz ediyorsun, o halde bizim de bütün gücümüzü buraya toplamamız gerekecek.” “evet” der atatürk.




yakup şevki paşa, bunu duyunca küplere biner. “nasıl yaparız. böyle yaparak beni, kuzeydeki orduyu neredeyse çıplak bırakıyorsun. karşımda general digenis var. bize saldırdığı takdirde ankara’ya kadar elini kolunu sallaya sallaya gider. biz afyon’a gidelim derken digenis ankara’ya girer” der. atatürk de “girmez paşam” diye karşı çıkar.

anlaşıldığı kadarıyla atatürk, digenis ile trikopis’in akıllarını başarılı bir şekilde okumuştu. yunan ordusu’nun halet-i ruhiyesini iyi biliyordu. orduda venizeloscular gitmiş, kralcılar gelmişti. politik olarak bölünmüş olan yunan subayları birbirlerini yiyorlardı. yunan ordusu içinde ciddi bir siyasi kavga vardı. yunan ordusu rahat değil, aldıkları son yenilgiyle zaten zafere olan inançlarını da kaybetmişlerdi. askerlerin pek çoğu “bıktık, artık evimize gidelim” diyorlardı. fakat bizimkiler öyle değildi, çünkü kendi vatanlarını savunuyorlardı ve yenmenin tadını tatmışlardı.

atatürk diyordu ki, “paşam, biz büyük bir gizlilik içerisinde kuvvetlerimizi kaydıracağız.” şevki paşa, “nasıl olur, şuradan şuraya bir tabur kaydırıyorum, yunan’ın haberi oluyor” diye cevap verirken atatürk de, “paşam birliklerinizi gündüz kaydırırsanız haberleri olur, biz hareketimizi gece yapacağız, gündüz ise birliklerimizi saklayacağız” diyordu.




ardından, mustafa kemal’in ankara’da büyük bir çay partisi vereceği haberi yayılır. davetliler var, çay partisi var, ama ev sahibi ortalıkta yok, cephede. bir tür oyalama ve dikkati başka yöne çekme hamlesidir bu.

son kontroller yapıldıktan sonra atatürk cepheye gelir, anadolu’nun dış dünya ile bütün telgraf bağlantılarının kesilmesini emreder. anadolu birdenbire suskunluğa bürünür. hemen ardında da ankara’da mustafa kemal’e karşı bir isyan başladığı yönünde sahte bir haberin yayılması sağlanır. istanbul, mustafa kemal’e karşı bir hareket başlamış haberini alır ama anadolu’da aynı zamanda tüm telgraflar da susmuştur. kimse duruma bir mana verememektedir. atatürk, daha arazide silahlar konuşmaya başlamadan istihbarat savaşını kazanmıştır.

o sabah büyük taarruz başlar. sabah 04.30’da tanzim atışı açılır, 5.50’de de tahrip atışına geçilir, saat 07.00’de ise yunan topçusu susar ve türk ordusu 14 gün sonra izmir’e, kordon’a varır. büyük taarruz’dan evvel atatürk, 15 gün sonra izmir’de olacağını söylemiştir yakın çevresine. sonra birlikte kordon’da yürürken de salih bozok’a “kaç gün oldu?” diye sorar, “14 gün” paşam cevabını verir bozok. “bir gün yanıldık o zaman” der atatürk."