AHISKA TÜRKLERİ SÜRGÜNÜNÜ UNUTMADIK

Day 1,821, 09:41 Published in Turkey Turkey by Great HUN EMPIRE


Stalin’in imzaladığı 31 Temmuz 1944 tarihli Devlet Savunma Komitesi (Tamamen Gizli) Kararı uyarınca bölgede yaşayan 86.000 Türk ve Müslüman nüfusun, 40.000’i Kazakistan’a 30.000’i Özbekistan’a 16.000’i Kırgızistan’a göç ettirilecekti. Söz konusu karar, 14 Kasım 1944’te Ahıska bölgesinin beş ilinden Türklerin sürgüne gönderilmesiyle uygulamaya konmuştu. Sürgün edilen 90.538 Ahıska Türkü, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da iskân edildi.



Ahalinin nakli 4 – 6 hafta sürmüş ve yollarda 17 bin Ahıskalı hayatını kaybetmiştir. Yolculuğu, bu faciayı yaşayan tanıklar şöyle anlatıyorlar:



Abuzer Tayfur: Üç gün üç gece trenin teker seslerini, ara sıra içinden derin bir ah çekerek ağlayan annemin sesi, acıkınca ağlayan küçücük çocukların feryatlarını hatırlıyorum. Titreyen dizlerini ellerinin güçsüz hareketiyle durdurmak isteyen, üç dört oğlunu savaşa gönderen şimdi ise kendini ve etrafındaki çıldırmak üzere olan insanların halini düşünerek çocuk gibi haykıra haykıra ağlayan ihtiyarın acı sesi bu teker seslerini unutturuyordu. Hazar Denizi’ne yaklaştığımızda tren istasyonuna gelmeden durdu. Trenin kapılarını dışarıdan kilitlediler. Pencereleri ise tahta levhalarla kapattılar, ne olduğunu, nereye götürdüklerini hiç söylemeden. Bunun neden yapıldığı daha sonra ortaya çıktı. İnsanları diri diri Hazar Denizi’nin dibine gömeceklerdi.. İnsanlarla tıka basa dolu olan vagonlarda yaşlıları rahat nefes alabilmeleri için, vagondaki deliklerin yakınında oturtuyorlardı. … Tren Rusya’ya girerken soğuklar başlamıştı. Trenlerde yakacak bir şeyleri, üzerlerinde kalın giysileri olmayan insanlar, bu soğuklarda bir bir hayatlarını kaybediyorlardı. … önce çocuklar, sonra yaşlı kadın ve erkekler ölüyorlardı. Her istasyonda askerler ölen yakınlarının cenazelerin insanların ellerinden zorla alıyor ve Rusya’nın bembeyaz karla kaplı arazilerinde bırakıyorlardı. Bazıları ise cenazeleri halılara sararak duvara dayıyorlardı. Her durakta askerler vagonları didik didik arıyor ve buldukları cenazeleri zorla alarak izsiz çöllerde bırakıyorlardı. Sonra vagonlardaki ağır hastaları da ölmeden istasyonlarda kaderi ile baş başa bırakmaya başladılar…



Sıkıyönetim kuralları altında yaşayan Ahıskalılar, kuralları ihlal etmeleri halinde aileleriyle birlikte 25 yıl Sibirya’ya sürgüne gönderilme tehdidi altındaydılar. Yeni yerleşim bölgesindeki coğrafi özelliklere adapte sürecinde ( salgın ve bulaşıcı hastalıklardan, açlık ve ilaçsızlıktan) 30 bin Ahıskalının hayatını kaybettiği bilinmektedir.



Kafkasya’yı Türk ve Müslümanlardan temizlemeye çalışan Türk düşmanı Stalin’in Başkanlığındaki Sovyet Hükümeti, aynı dönemlerde, Kars ve Ardahan bölgeleri ile ilgili Türkiye’ye karşı arazi talebinde bulunmuşlardır.



Stalin’ in ölümünden sonra Sovyet Yönetimi Kafkasya’ dan sürgün edilmiş halkların vatanlarına dönmesine izin verilmiştir. Fakat Ahıskalılarla, Kırım Tatarları’nın (Türklerinin) dönüşünü engellemişlerdir (28 Nisan 1956 tarihinde SSCB Yüksek Sovyeti Prezidymu’nun 135/142 Sayılı Kararı).



1970’lerde dünya kamuoyu karşısında gereken kararları almak zorunda kalan Sovyet Hükümeti bu kararları gizli tutarak uygulamaktan kaçınmışlardır.



Haksızlıklara karşı direnen Ahıska Aydınları örgütlenerek vatana dönme mücadelesi vermeye başlamışlardır. Sorunu çözmek için 1957 yılından 1991 yılına kadar Ahıskalı temsilciler, Moskova’daki Sovyet Yöneticileri ile 164 kez görüşmüşlerdir. Fakat Sovyet Devleti, problemi çözmeden tarihe karışmıştır