İngiliz Derin Devletinden Bazı Tez İncelemeleri

Day 3,674, 01:22 Published in Turkey Bulgaria by David Rockefeller SOC
İngiliz Derin Devletinden Bazı Olaylar

İngiliz derin devletinin siyaseti,
ağırlıklı olarak ikilik oluşturma,
mevcut ikilikleri körükleme veya
suni ikilikler icat etme siyaseti olarak
tanımlanabilir. Derin devletin
diğer milletlere yönelik politikasıysa;
"keskin çatışmaların devamı, çatışma
yoksa icadı ve çatışma zayıfsa
körüklenmesi" üzerine kuruludur.
Bu politikaya aykırı hareket edenler
ise gerektiğinde her türlü usül
kullanılarak bertaraf edilmektedir.
Çünkü, başta da belirttiğimiz gibi
bu planı yapanlar için en önemli şey
"İngiliz menfaatleri"dir.

Doğu Hindistan Şirketi (East India Company), 1600 yılında Kraliçe
I. Elizabeth'in onayı ile resmiyet kazanmıştır. İngiltere'nin Hindistan hakimiyeti,
Londra'da kurulan bu şirketin Hindistan'ın Bengal bölgesinin
devlet gelirlerine el koymasıyla başlamıştır. Şirket tarafından yavaş
yavaş yönetilmeye başlanan Hindistan'da, İngiliz derin
devleti kendi hakimiyetini emin adımlarla kurmaya başlamıştır.
Kısa bir zaman sonra, birbirinden bağımsız prensliklerin
yanı sıra bütün Hindistan'ın yönetimini İngilizlerin
üstlenmesini ve tüm yüksek düzey makamların
İngilizler tarafından işgal edilmesini sağlayacak
olan, Imperial Civil Service (İmparatorluk
Sivil Servisi) olarak da bilinen Indian Civil
Service kuruldu.
Gelecekte "İngiliz İmparatorluğunun
İncisi" olarak kabul edilecek olan Hindistan'ın,
İngiliz derin devleti tarafından
sömürgeleştirilme hikayesi bu şekilde
başlamış oldu. Hindistan, artık
kendi içinde sınıflara ayrılmıştı:
Kendi haklarını korumaya çalışan
soylu aileler ve varlığını İngiltere'ye
borçlu olan yeni bir orta sınıf.
Doğu Hindistan Şirketi, Babil bankacılık sistemine dayanan ve günümüz
merkez bankacılığının ilk adımı olan "Kısmi Rezerv Bankacılığı"
sistemini Hindistan'dan İngiltere'ye taşımıştı. (Kısmi Rezerv Bankacılığı,
bankaya yatırılan paranın belli bir miktarının rezervde tutulup, geri kalanının
kredi ve diğer şekillerde yatırımcılara ve piyasaya verilmesi esasına
dayanan bankacılık sistemidir.) Bu finans sistemi pek çok ilginç uygulamayı
da beraberinde getirdi. Fransız Devrimi, Napolyon Savaşları, Anglo-
Boer Savaşı [Britanya İmparatorluğu ile Güney Afrika'daki iki Boer (Afrika)
Cumhuriyeti arasındaki savaş], I. Dünya Savaşı, Bolşevik Devrimi gibi
çatışma ve savaşların ortaya çıkışında özellikle bu finans sisteminin işleyişi
oldukça etkili oldu. Bolşevik Devrimi dahi, İngiliz derin devletinin
güdümündeki gizli örgütler tarafından planlanmış ve finanse edilmiştir.
Devrimin bağımsız bir hareket olmadığını Mart 1922'de Lenin de kabul
etmiştir. 11. Parti kongresinde Lenin, partinin "dev bir bürokrasi" tarafından
idare edildiğini açıkça söylemiştir.13
Savaşların, rezerv bankacılığı için, önemli bir kar imkanı olarak görüldüğü
gerçeği, kuşkusuz günümüzde daha fazla deşifre olmuştur. Eski
istihbarat ajanı Dr. John Coleman, bu durumu şu ifadelerle açıklamıştır:
I. Dünya Savaşı üzerine tarih bilimci Alan Brugar, uluslararası bankaların
savaşta ölen her bir askerden 10.000 Dolar kar ettiklerini tahmin
ediyor. Savaşın her iki tarafını da finanse eden Illuminati–Rothschilds–
Warburg–Federal Rezerv Bankaları'nın oluşturduğu 300 kişilik
komiteye göre hayat oldukça ucuz.14
Burada adı geçen 300 kişilik komite, ilerleyen satırlarda detaylı olarak
anlatılmıştır.
Doğu Hindistan Şirketi'nin şekillenişi asıl olarak başta Hindistan,
Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti olmak üzere doğal kaynakları zengin
olan ülkeleri sömürmek amacını taşıyordu. "Kısmi Rezerv Bankacılığı", yukarıda
da belirttiğimiz gibi, İngiltere ve Amerika tarafından I. Dünya Savaşı'nın finansmanında kullanılmıştı. 1661 yılında İngiliz Kralı II. Charles,
Doğu Hindistan Şirketi'ne bağımsız devletlere savaş açma veya onlarla
barış yapma imtiyazını vermişti. Finanstan sorumlu özel bir firmaya, devletlerle
savaşa girme veya savaşı durdurma yetkisi verilmesi bir ilkti. Çeşitli
ülkelerdeki tarım arazilerine ve ürünlere bu yetki ile el konabilmiş,
bir finans firması, çeşitli ülkelerin prensleriyle muhatap hale gelmiş ve piyasadaki
para arzını arttıran kısmi rezerv sistemine hakim olmuştu. 1830
yılı itibariyle tüm Hindistan, Doğu Hindistan Şirketi'nin egemenliği altına
girmişti.15
1702 yılında Doğu Hindistan Şirketi, ismini İngiliz Doğu Hindistan
Şirketi [British East India Co. (BEIC)] olarak değiştirmiş ve Hindistan'da
uygulanan bu rezerv sistemi tüm dünyaya yönelik uygulanır hale gelmişti.
Bu sistem, günümüzde tüm piyasaları belirleyen federal rezerv bankacılığının
yani merkez bankalarının da kökenidir.

Churchill'in Çanakkale'de Türklere Karşı Zehirli
Gaz Kullanma Planı

Churchill'in notlarının yer aldığı "Churchill Archives Centre"dan
(Churchill Arşiv Merkezi) edinilen belgelere göre, dönemin Savaş Bakanı
Churchill, Türklerin "insan değil, barbar olduklarını ve bu nedenle de
üzerlerinde zehirli gaz kullanılabileceğini" hezeyanını savunmaktadır.
Kendisine muhalefet eden Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne yazdığı ikna mektubunda
da "Medeni olamayan barbar kabilelere karşı zehirli gaz kullanabiliriz.
Üstelik düşmanın bunu üretme ve kullanma kapasitesi yokken
zehirli gaz kullanılmasından yanayım" diyordu. Winston Churchill'in
kendisine, bunun bir insanlık suçu olacağını söyleyerek itiraz
edenlere cevabı ise "Türklerin insan olmadığı, barbar ve gelişmemiş bir
kavim olduğu" yönündeydi.75 (Necip ve saygın Türk milletini tenzih ederiz)
Churchill'e göre zehirli gaz, İngiltere'nin elinde olan gelişmiş bir
silahtı. Churchill açıkça, "Barbar bir kabileye karşı silahlarımızın bütün
avantajlarından niçin yararlanmayalım ki?" demekteydi. Arşivlerde
yer alan Churchill'in kaleme aldığı savaş komitesi belgesinde ise, Çanakkale'deki
İngiliz askerleri için "gaz maskesi istediği" yer almaktadır.
Churchill Archives Centre, bu belgeyle ilgili açıklamasında şöyle
demektedir: "Çanakkale'deki askerler için ilave gaz maskeleri istenmektedir.
Bu, Türklere karşı gaz kullanıldığının kanıtıdır..." Ayrıca, Churchill'in
bu tavrıyla İngiliz eski başbakanlarından William Ewart Gladstone'un
"Türklerin maymunla insan arası medeniyet yıkıcı barbarlar"
olduğu yanılgısına da destek verdiği söylenmektedir. (Necip ve saygın
Türk milletini tenzih ederiz)
Dönemin Osmanlı belgelerinde de, İngilizlerin, Çanakkale Savaşı'nda
gaz kullandığı detaylı olarak açıklanmaktadır. Osmanlı Hariciye
Nezareti (Dışişleri Bakanlığı) "Müttefik ordusunun Çanakkale'de boğucu
zehirli gazlar kullandığını" belirtmiş ve İngiltere'den açıklama istemiştir.
Ünlü yazar Noam Chomsky de, Churchill'in "kimyasal silahlar ve
zehirli gazları modern Batı biliminin bir parçası" olarak gördüğünü,
Araplar ve Afganlar üzerinde de deneysel amaçlarla bunların kullanılmasını
onayladığını ifade etmektedir.76
BBC'nin internet sitesinde yayınlanan, "Winston Churchill'in kariyerindeki
en büyük 10 tutarsızlık" başlıklı makalede de Churchill'in
düşmanlarına karşı zehirli kimyasal gaz kullanımını savunduğu şöyle
geçmektedir:
Churchill, özellikle Kürtlere ve Afganlara karşı kimyasal silah kullanılmasını
savunması nedeniyle eleştirilmektedir. 1919'da, bakanlık
yaptığı dönemde yazdığı bir hatırasında, "gaz kullanımı konusundaki
bu çekingenliği bir türlü anlamıyorum" demektedir. "Medenileşmemiş
kabilelere karşı zehirli gaz kullanılmasını kuvvetle destekliyorum"
diye de devam etmektedir.77
Makalede, Churchill'in temsilcisi olduğu İngiliz derin devletinin,
insanlık dışı, sadist kişiliğini yansıtan şu satırlar da yer almaktadır:
(Cambridge Üniversitesi'nde araştırma görevlisi ve Winston Churchill
ve İslam Dünyası kitabının yazarı) Doctker, 'onun 1. Dünya
Savaşı'nda Osmanlı birliklerine karşı hardal gazı kullanılmasını
desteklediğini belirtmek de önemlidir' demektedir.

Kaynakça: Bazı Tezlerden İncelemeler …