Göktürk Devleti ( Göktürk Kağanlığı )

Day 1,892, 03:57 Published in Turkey Turkey by Emre1923


Göktürkler, 500′lü yıllarda Avarlar‘a bağlı olarak yaşayan ve bir kısmı Aşina önderliğinde Altaylar’ın güneyine göç eden birkaç Türk topluluğunun birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu bilgi hem Çin kaynakları hem de Bozkurt Efsanesi gibi sözlü Türk kaynaklarınca desteklenmektedir.

Bumın, 534 yılında başlarında bulunduğu Türk topluluğunu genişletip güçlendirmek için Tabgaç devletiyle ilişki kurmuş ve 542 yılında Çin‘e sefer düzenlemiştir. Bu sırada Bumın, Juan Juanlar olarak bilinen Avarlarlar’a karşı ayaklanan Tölisler’in isyanını bastırarak 50.000 kişiyi kendine bağlamıştır. Avar hükümdarı ile Bumın arasında çıkan bir anlaşmazlık nedeniyle, Göktürkler 552 yılında Avarlar’a karşı bağımsızlıklarını ilan etmişler ve bir bahar baskını ile Juan Juanlar’ı ortadan kaldırmışlardır.

Bumın, Ötüken’de Göktürkler’in kağanı olduğunu duyurmuş; fakat aynı yıl vefat etmiştir. Bumın Kağan’dan sonra devletin doğusunu Bumın’ın oğlu Mukan; batısını ise kardeşi İstemi yönetmeye başlamıştır. Bu dönemde Göktürk devletinin en parlak devirleri yaşanmıştır. İstemi Yabgu önce Sasaniler’le, daha sonra da Bizans ile ittifak kurmak istemiştir. 572 yılında Mukan Kağan; 576 yılında ise İstemi Yabgu vefat etmiştir.

Mukan Kağan’dan sonra Doğu Göktürk Kağanlığı’nın başına Tapar Kağan; İstemi Yabgu’dan sonra Batı Göktürk Kağanlığı’nın başına ise İstemi’nin oğlu Tardu geçmiştir. Doğu Göktürkleri Çinlilerle mücadele etmiş, bir süre onları vergiye bağlamışlardır. Fakat 630 yılında türlü Çin entrikaları yüzünden onlara yenilmiş ve Çin egemenliğinde yaşamaya başlamıştır. Batı Göktürkleri de Çin, Bizans ve Sassaniler’le mücadele etmiş ve 659 yılında Çin egemenliğine girmiştir.

Çin egemenliğine önce giren Doğu Göktürk Kağanlığı’na bağlı Türkler, Çin tutsaklığında yaşamaya dayanamamışlardır. 639 yılında Kürşad adlı bir Türk kahramanı, yetiştirdiği 40 çeriyle birlikte Çin Sarayı’nı basmış ve yüzlerce Çinliyi öldürmüştür. Çin prensini yakalamaya çok yakınken, dışarıdan gelen Çin birliklerine daha fazla dayanamayıp sarayın ahırından aldıkları atlarla Vey Irmağı’na doğru kaçmaya çalışan Türk yiğitleri, çevrede devriye Çin birliklerini geçemeyerek uçmağa varmışlardır. Bu ihtilal hareketi, başarıya ulaşmadan sonuçlanmış; fakat Çin’de yaşayan binlerce tutsak TÜRK‘ün yüreğine bağımsızlık ülküsünü salmaya yetmiştir.

682 yılında Kutluğ Kağan önderliğinde Ötüken‘e gelen ve burada yeniden il kurmaya çalışan Göktürkler‘den bir topluluk, zaman içinde güçlenmiş ve bağımsızlığını ilan etmiştir. İl’i derleyip topladığı için Kutluğ Kağan, İlteriş adını almıştır. İlteriş’in kağanlık döneminin sonlarına doğru, Çin’deki Batı Göktürkleri de bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır. İlteriş Kağan’dan sonra İkinci Göktürk Devleti’nin başına geçen Kapgan Kağan, Çin İmparatoriçesi’ne şart koşarak Çin’deki Türklerin iadesini sağlamış, Batı ve Doğu Kök Türklerini birleştirmiş; Uygur, Kırgız, Çik, Basmıl, Karluk gibi birçok Türk boyunu da kağanlığa bağlayarak “Türk birliğini” kurmuş; dört bir yana sayısız seferler düzenleyip ordular göndererek başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüştür.

Kapgan Kağan’dan sonra yaşanan kısa bir geçiş döneminden sonra; Bilge Kağan ve Kül Tigin‘in devleti birlikte yönettikleri, 716 – 734 yıllarını kapsayan parlak bir dönem başlamıştır. Bilge Tonyukuk‘un vezir olduğu bu dönemde, Çin üzerinde mutlak egemenlik sağlanmış ve Çin’deki bütün Türkler getirilerek Türk birliği sağlamlaştırılmıştır. Orhun Yazıtları, İkinci Göktürk Devleti’nin bu döneminde dikilmiştir ve yazılı metinlerden takip edebildiğimiz Türk tarihinin ilk sayfaları, bu kutlu belgelerle günümüze kadar ulaşmıştır.

Göktürkler’in Yaşam Biçimi



Göktürk Hanlığı, çoğunluğu Türk, çeşitli boylardan oluşan bir birliktir. Göktürk hanlığı, oymak ve boyların Türk birliğinde toplanma evresidir. Orhun Yazıtları’nda Türk adı ilk kez etnik ad olmaktan çıkıp siyasal birliğin adı olur. Yazıtlarda Türk boyları olarak Oğuz, Kıpçak, Karluk, Kırgız, Tölös, Tarduş, Türgiş, Çık, Az, Kurıkan, Bayurkı, Tonra, Basmil adı geçer.

Devletin örgütlenişi Hunlarınkine çok benzer. Merkeziyetçi bir devlet değildir. Boylardan oluşan illerin ayrı beyleri vardır. Boyların da beyleri bulunur. Beylik soydan gelir. Büyük ve etkin beyler özgürce hareket edebilirler. Çevre devlet ve aşiretlerle ilişkide bulunabilirler.

Göktürk toplumunda sınıfların varlığı bellidir. Genellikle aristokrat düzen üzerinde tabakalaşma görülür. Toplumda “kara budun” (halk) ve “beyler” olmak üzere iki büyük katman vardır. Ülke yönetiminde bulunan beyler kendi aralarında birimlere ayrılır. Her bey kendine bağlı halkı koltuğuna alır. Yabgu, tekin, Şad, Tarkan, Buyruk, Çur gibi devlet örgütünde çeşitli unvanlar vardır. Kağan ailesinden olanlara Şad, Tekin; devletin büyük memurlarına Buyruk; halktan olup da soyluluk sanı verilenlere Tarkan denir. Yabgu ve Şad hakan yardımcısıdır. Tümünün üstünde kağan bulunur. Kağan her zaman değişen oymak ve il birliğinin başıdır. Kağan, bey ve oğullarının kulları, cariyeleri ve kara budunu vardır. Birliğe bağlı kimi boyların başı handır. Yenilerek devlete katılan halkların yönetimine hakan, ilteber adlı vali yollar.

Halkın büyük bölümü göçebedir. Avcılık ve hayvancılıkla geçinirler. Göçebelikleri oraya buraya konan gelişi güzel bir göçerlik değildir. Her boyun, her oymağın yaylağı, kışlağı, otlağı ve sulağı bellidir. Günümüzde Kazak ve Moğollar arasında görülen post çadırlarda yaşarlar. Halkın küçük bölümü yerleşiktir. Bunlar tarımla uğraşırlar. Kentler bile vardır. Kentliler genellikle alışverişle yaşarlar. Kervan işletirler, madencilik yaparlar. Ana besin kaynakları et, süt gibi hayvansal ürünlerdir. Silah kullanma ve binicilikte ustadırlar. Boynuzdan yayları, keskin kılıçları, ıslık gibi ses çıkaran okları vardır. Vücutlarını süslü zırhlarla örterler. Kısrak sütünden yaptıkları kımız ile darı şarabı içerler.

Çin kaynaklarında Göktürkler üzerine ilginç gözlemler vardır. Çeşitli kaynaklarda verilen bilgilere göre Göktürk halkı uzak kuzeyde Orhun ve Yenisey çevresinde yaşar. Sürülerini otlatarak oradan oraya göçer, keçe çadırlarda otururlar. Halk kahramanlık yaşamına bayılır. Gelenekleri eski Asyalı Hunların geleneklerine benzer. Taşkın güçlü erkeklere hayranlık duyarlar. Yakınlarından biri ölünce, garip biçimde yas tutarlar. Gözyaşları yüzlerinden fışkıran kanla birlikte aksın diye yüzlerini bıçakla çizerler. Soyluları toprağa gömerken, savaşta kaç adam öldürmüşse başına o kadar taş dikerler. Hanın otağı kendi dillerinde “Ötüken Yış” (Ötüken Ormanı) adı verilen yerdedir. O çevrede bir dağda bulunan mağara atalardan kalma ziyaret yeridir. İleri gelenler her yıl kağan başkanlığında o mağaraya gidip kurban adarlar.

Karadenizden Çin Denizine kadar uzanan büyük Göktürk ( Köktürk ) Kağanlığı haritası;