Geçen Dağcılığa Başladım

Day 2,891, 13:42 Published in Turkey Turkey by BraweHeart

Bilirsiniz güzeldir Kongo'nun dağları. Ben de yaşamın gürültüsünden uzaklaşıp, ermek üzere dağa çıkmaya karar verdim. Fenafillah makamına ulaşarak huzuru bulacaktım ki, bir de ne göreyim ? Zirveye benden önce başkaları ulaşmış.

O kadar dik kayaları aştıktan sonra dağın başında bir mağara buldum. Bir mağara ile karşılaşmayı hiç beklemiyordum, korkutucu görünüyordu ama geri dönmeye de niyetim yoktu.

Mağara ağzına yaklaştığımda bir genç erkek yere oturmuş, dizlerini karnına çekip bir ileri,bir geri sallanıyordu. "Merhaba" dedim ancak cevap vermedi. Yere bakıyordu ve gözleri fal taşı gibi açıktı. Uzun saçları ve sakallarından uzun süredir burada kaldığı belliydi.

Çakmağımı çakıp mağaranın içine doğru ilerlemeye başladım, mağaranın sonuna yaklaşırken boyut değiştiriyor gibi hissettim. Sonunda büyük bir odaya çıktım. Her yer aydınlıktı. Duvarlarda boy boy maymun,şempanze ve orangutan resimleri asılıydı. Çok hayvansever olmalıydılar. Hatta bir köşede eşek besleyen birini gördüm. Yanına gidip "merhaba" dedim. O da "merhaba" dedi.

- Şu mağaranın girişindeki genç kim ?, diye sordum.
- Ne genci, burada yalnız yaşıyorum, gelin size kaçak çay, pardon, çay doldurayım, dedi.
Nedense telaşlanmıştı,o genci neden inkar ediyordu, kaçak çay da ne oluyordu, hem neden çayları doldururken gözü sürekli eşekteydi ?
- Ben Ali, sizin adınız ne ?
- Selami.
- Ne zamandır buradasınız ?
- Yazları dağdayız, kışın şehre iniyoruz.
- Eşeği nasıl çıkardınız dağa ?
- Dağ yolundan.
Vay arkadaş! Ben o kadar kayayı boşuna mı arşınladım şimdi ! Dağ yolu varmış. Çayın tadı bi garipti. Aklım hala mağara girişindeki gençteydi. Selami benim hakkımda hiç mi bişey merak etmedi anlamadım. Benimle konuşurken bile eşeği kesiyordu.

- Ben artık kalkayım. Çay için saolun.
- Görüşürüz.

Bana karşı pek bi soğuk davranıyordu. Bu nasıl bir hayvan sevgisiydi ki, ben kalktığım anda tekrar eşeğini beslemeye gitti. Belki de bu yüksek hayvan sevgisi içindeki insan sevgisini öldürmüştü. Ben odadan çıkarken tekrar boyut değiştiriyor gibi oldum. Mağaranın girişindeki genç hala dizlerini karnına çekmiş, bir ileri bir geri sallanıyordu. Onu konuşturmalıydım.

- Neden konuşmuyorsun ?
- Hemen uzaklaş burdan!
- Neden uzaklaşayım, içerisi çok güzel, oraya gitsene.
- Hemen git burdan, kurtar kendini, yoksa, yoksa sen de kötü sesleri duyarsın!
- Ne kötü sesi, noluyor burda ? Anlat bana her şeyi.

Gittikçe heyecanlandırmaya başlıyordu beni, bu saçı başı birbirine karışmış genç. Merakla dinlemeye başladım.

- 2 sene önce davam için çıktım bu dağlara. Toprak davası, bizim köyde aşiretler arasında toprak anlaşmazlığı vardı. Sonra nedense bir takım, takım elbiseli adamlar bizim aşireti tehdit ederek toprak davası uğruna dağa çağırdılar. Bizim davanın dağla ne işi olabilirdi ki ? Hem de kadınlar var diyerek kandırdılar. Eşekten başka bişey yok. Beni burada bu deli ile bırakıp gittiler. Bir sabah...

Bir anda nutku tutuldu. Ağlamaya başladı. Ağlayarak ve sallanarak anlatmaya devam etti. Çok ama çok korkmuş görünüyordu. Gözlerinde bir şeyler canlanıyor gibiydi.

- Bir sabah anırma sesleri ile uyandım. Selami... Selami mağara odasında eşeği kucağına almış hoplatıyordu. "Selami başgan napıyorsun!" dedim, "gazını çıkarıyorum" dedi. Eşeğin canı çok yanıyordu. Sanırım dişleri de ağrıdığı için Selami başgan ağzına bez bağlamıştı. Ama bez çözüldüğü için eşek gözlerinden yaşlar akarak anırıyordu...

Bunu anlatırken kendisi de hıçkırıklara boğuldu. Ağlamaktan titriyordu. Sonra devam etti.

- Selami başgan sonra beni öldürmekle tehdit etti. Yerimden kıpırdayamıyordum. Bir daha almadı beni oraya. Bu şeyler gözümün önünden hiç gitmiyor. O gün bugündür mağara girişinde geri döneceğim günü bekliyorum. Yoksa sen, sen beni kurtarmaya mı geldin ?

"Hayır ben sadece dağcılığa başlamıştım" diyecektim ki içeriden yankılar halinde anırma sesleri gelmeye başladı. Mağara girişindeki genç tekrar ağlamaya başladı ve çığlıklar atarak koşup uzaklaştı. Ben de kalbim küt küt attığı halde tekrar mağaranın içine doğru yürümeye başladım. Ayaklarım geri geri gidiyordu. Sesler gittikçe yükseliyordu. Bir yandan çığlıklar duymaya başlamıştım. Son bir cesaretle köşeyi döndüm ve bir de ne göreyim ?

Selami çığlıklar atarak eşeğin dişlerini fırçalıyordu 😮
Öyle bir köpürtmüştü ki, eşeğin dişleri bembeyazdı.
Sonra kafamda bir sertlik hissettim. Sanırım yere düşmüştüm. Hayal meyal hatırlıyorum Selami'nin ellerini maymunlu bezle sildiğini. Bundan sonra ise kendimi şehirde çıplak halde koşarken buldum. Amcalar bana vuruyordu. Ardından beyaz beyaz adamlar bana bu kolları bağlayan gömleği giydirdi.
Nolur psikolog hanım, çıkarın artık beni burdan. Her defasında size aynı şeyleri terbiyem yettiğince anlatıyorum ama siz anlamıyorsunuz. Selami'yi bulun, kurtarın o eşeği. Artık iğne yemek istemiyorum. Zavallı eşekcik...
Bir de hala Tanzanya'nın eski hükümeti tek başına iktidar olamasın diye Cenab-ı Hakk Partililer Selam-i'lere oy veriyorlar mı ? Mukaddes Halaylar Partisi öcün aldı mı ? Issız acun "hayır" dedi mi ? Bayadır dış basını takip edemedim. Bu gidişle Selam-i'leri iktidar yapacak aptallar. Emdi yürek yırtılur.
Ulaştım artık fenafillah makamına çözün beni, erdim ben!

- Senin iğne vaktin geldi yine...




Öyle işte xdxd

Yazının eTr'de paylaşılmasını için 2 gold hibe eden LordBatuhan kaaaaaaaaânkime teşekkürler :3

Shout 😎

Geçen Dağcılığa Başladım
erepublik.com/tr/article/2558391