Gitmek Hüzün Bir Öykü, Yorulursun

Day 1,651, 00:35 Published in USA USA by Leon With

Uzunca bir süre sonrasında tekrar yazmak istedim.

Günlük gazetelerin köşe yazarlarının işlerinin ne kadar zor olduğunu bu makaleleri yazdığımızda, yahut düzenli bir biçimde yazmamız gerektiği halde yaz(a)madığımızda anlıyoruz. Sanırım yazmaya mecbur hissetmek insanı bilinçdışı bir şekilde tembelleştiren bir durum.

Gazeteye abone toplama kampanyaları, temelde madalya ve dolayısıyla altın kazanmak amaçlılar. Acaba okunmak için, daha fazla kişiye ulaşmak için böyle bir kampanyaya katılan var mıdır? Peki ya abone olan, her abone olduğu gazeteyi düzenli bir biçimde takip ediyor mudur? Bu soruların yanıtlarının olumsuz olmasının nedeni muhakkak oyunun bizleri mekanikleştirmesi ve tektipleştirmesi.

* * *

Oyuna yeni katılan ve artık bebeklikten çıkan ya da çıkmak üzere olan çok oyuncu oldu. Onlara her eski oyuncu gibi naçizane maddi ve manevi destekte bulundum. Ancak bence asıl destek tank-ekmek-paradan çok, tecrübelerden bahsetmek, oyunun üç yıldır oynayan birinin gözünden nasıl göründüğünü anlatmaktır.

Başlardaki hızlı gelişme ve her şeyde yer alma isteği sebepli hırslı oynayış oldukça anlaşılır bir şey. Bunun için altın satın alanlar var, arkadaş listelerini genişletip çok kişiyle samimi olanlar var, uykusundan ve sosyal yaşamından feragat etmeye "hemen" başlayanlar var. Bu istekler yerinde istekler, çünkü oyuna yeni başlayan biri için çok önceleri başlamış birine yetişmek imkansız gibi. Zamanla aradaki farkın logaritmik biçimde azalacağını hesaba katmak gerek. Bundan bir yıl sonra, sizden 2-3 yıl önce başlamış biriyle aranızdaki fark hiç önemsenmeyecek bir fark olacak. Düzenli çalışmaya, antremana ve savaşmaya devam etmek şart elbette.

* * *

Ülkeyi terk etmek ya da terk etmemek. İşte etrafında büyük fırtınanın koparıldığı bir konu.

Vatandaşlık değiştirilince ülkenin terk edildiği, ülkeye sırt çevrildiği, artık başka ülkelerin güdümüne girildiği sanrısı oldukça yanlış ve bir an önce yeniden gözden geçirilmesi gereken bir sanrı. Özellikle çok sayıda yüksek kaliteli şirketi olanların, olabildiğince fazla bonusa sahip ülkelerin vatandaşlıklarına sahip olmaları şarttır. Konuyu basit bir milliyetçiliğe indirgemek yanlış olur. Zira, üretimini maksimize etmiş bir oyuncunun ülkesine katkısı daha fazladır.

Kendimden örnek verebilirim. Şu an tam bonuslu bir ülkenin vatandaşıyım ve ekstra üretimimi eTürkiye bebeklerine destek vermekte, yeri geldiğinde devlete piyasanın çok altı bir fiyatla silah temin etmekte ve oyun için minimum düzeyde gerçek parayla satın alınmış altın kullanmakta değerlendirebiliyorum. Tek dezavantajım, Natural Enemy savaşlarında %10'luk bonustan yararlanmadan vurmam. Diğer saydıklarımla karşılaştırdığımda bunun vazgeçilebilir olduğunu düşünüyorum.
Eskiden de eTürkiye için günde 2-2,5 milyon vuruyordum, şimdi de vuruyorum. Değişen bir şey olmadı. Fakat üretimden sağladığım ek gelirle yukarıda saydıklarımı finanse edebilir hale geliyorum.

Konuya bu açıları da hesaba katarak bakarsak ülkeye daha faydalı oluruz.

* * *

Yazılarımda pek fotoğraf olmaması, olanların da pek bir dandik oldukları yönünde aldığım eleştirileri yerinde buluyorum. Yine de tarzımı değiştiresim gelmiyor. Fotoğraf yerine şu tip alıntıları tercih ediyorum:

"Bu şiire başladığımda nerde,
şimdi nerdeyim?
Yaram vardı, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
sayfalar ve günler
"
M.M.

Ne zaman nerede olacağımızı bilememenin aslında zevkli bir şey olduğunu görebilmek, bunun bizi sürprizlere aşina ve onlardan zevk alan biri haline getirebileceğini fark edebilmek bence çok güzel.

Özet isteyenleri de unutmadım:
Mutlu olmayı bilenler her koşulda mutlu oldular, bilmeyenleri ise hiçbir şey mutlu edemedi.

* * *

Bir dahaki yazıda görüşmek üzere...