Gelotofobik misiniz?

Day 1,922, 06:14 Published in Turkey Greece by DanteCaspian

Gülmek... Uzmanlar bunu sempatik ve parasempatik sinir sistemiyle açıklayabilirler uzun uzun. Halk arasında bünyeye iyi gelen bir şey olarak bilinir. Öyleki toplumlar bile buna göre sınıflandırılabilir. Örneğin İngilizler, Almanlar soğuk insanlar olarak bilinirler. Türkiyeliler ise eğlenceli insanlar olarak bilinir. Karadeniz fıkraları, Nasreddin Hoca, Hacivatla Karagöz. Bu topraklar Aziz Nesin gibi yazarlara, Adile Naşit, Şener Şen, Kemal Sunal gibi sanatçılara ilham vermiştir. Evet gülmek bünyeye faydalı ya çevredeki gülüşmeler. Biri güldüğü zaman vücudu kasılanlar. Acaba bana mı gülüyor korkusu. Bu tarz kişiler, yani kendilerine gülünmesinden ya da dalga geçilmesinden büyük korku duyan gelotofobikler için masum bir gülüş bir işkence gibi gelebiliyor.
73 ülkeden 22 bini kişinin katıldığı bir çalışma sonucunda gelotofobi dünya genelinde bir sorun. Batı ülkelerinde nüfusun yüzde 2’si ila yüzde 13’ü bu sorundan muzdarip. Danimarka yüzde 2 ile en düşük, Romanya ise yüzde 13 ile en yüksek orana sahip. Bazı Afrika ve Asya ülkelerinde ise durum çok daha kötü.

Şüphesiz kimse kendisine gülünmesinden hoşlanmaz. Ancak psikologlar için önemli olan konu şu: Normal olan nedir ve fobiye ulaşan sınırlar nerede? Baden-Württemberg’den psikolog Michael Titze, gelotofobiklerde gülünç duruma düşme konusunda paranoyaya varan bir korku olduğunu belirtiyor.

Bir restoranda konuşup gülen müşterilerin ya da trende gülen yolcuların yanından geçmek gelotofobisi olanlar için bir kabus gibi. Titze, söz konusu fobinin köklerinin çoğunlukla çocukluğa kadar uzandığını belirtiyor. Özellikle ergenlik döneminde evden yeterli ölçüde bağımsızlığını ilan edemeyen “uslu” çocukların etkilendiği kaydediliyor. Aileleri tarafından çok sıkı kontrol edilen bu çocuklar, ebeveynlerinin ifadesiz mimiklerine maruz kalıyor ve duygularını kolayca anlayamıyor. Dolayısıyla çocuklar ileride gülmeyi olumlu duygularla bağdaştıramıyor.