Darbe İstemediği İçin Yargılanan General

Day 2,086, 15:33 Published in Turkey Turkey by HakanFidan


Rüştü Erdelhun

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 10. Genelkurmay Başkanı'dır. Genelkurmay Başkanlığını yürüttüğü sırada askerlerin siyasete karışmasına ve askeri cuntalara karşı çıkması ile, toplumdaki sosyal ve politik endişeler, anayasa ihlali gibi konulardan rahatsızlık duyan düşük rütbeli silahlı kuvvetler üyelerine karşıt olarak, bu konularda hükümet yanlısı tutumuyla tanındı.

1960 Mayıs ayında darbe hazırlığı istihbaratını alan Erdelhun, Ankara dışından takviye kuvvet getirilmesini emreder. Ancak cuntacı ekip, Genelkurmay Başkanı'nın bu hamlesini Savunma Bakanı Ethem Menderes vasıtasıyla boşa çıkarır. Paşa'ya göre, 'takviye kuvvet rahatsızlık oluşturur' fikrine Savunma Bakanı aracılığıyla Başbakan Adnan Menderes kandırılır. Bunun üzerine Erdelhun Paşa, darbeyi önlemek amacıyla 27 Mayıs'tan bir gün önce cuntacıların da aralarında olduğu subayları Genelkurmay Karargahı'nda toplar. Erdelhun burada şu konuşmayı yapar[3]:

"1912'de Balkan Harbi'nde Silahlı Kuvvetler İttihatçı ve İtilafçı diye ikiye bölündü. Emir komuta ve idarenin muhal olması neticesinde Osmanlı İmparatorluğu parçalandı. Bütün bu misaller askerlerin mesleklerinden gayri bilmedikleri ve rejimin kendilerine vermediği hakları zorla alarak ya aşırı milliyetperverlik ya da birden, sıfırdan yüze çıkabilmek için yaptıkları hareketlerdir. Anayasa iç hizmet kanunu ile silahlı kuvvetler, millet iradesi yetkisine verilmiştir. Parlamento ve onun icra ettiği hükümetin elindeki bir kuvvettir. Demokratik rejimlerde parlamento ve hükümet, milletin seçimi ile meydana gelir. Partiler içerisinde en çok rey alan iktidara geçer. Bugün Demokrat Parti iktidardır. Silahlı Kuvvetler parti diye değil, seçimle gelmiş bir iktidar hükümetinin emrindedir. Yarın seçimleri Halk Partisi kazanırsa ordu onun başkanına da itaat etmeye ve emirlerini yapmaya mecburdur. Seçimle gelen hangi iktidar veya partinin herhangi bir kusuru olursa onu millet takdir eder. Ve seçmez, düşürür. Kulağıma gelen bazı haberlere göre Ankara'da 60 kadar subay Sayın Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nü ve Millet Meclisi'ni basarak istifalarını isteyecekmiş. Bugün Türkiye'nin en değerli malı Silahlı Kuvvetler'dir. Bunun diğer maddi ve fiziki kıymetlerinden başka hassaten itaatkârlığı, hükümet ve milletime; kanunlarına riayeti sayesinde malıdır. (Silahlı Kuvvetler'de) Kıta ile veya kıtasız, cüzi ve külli yapılacak böyle bir hareket, yukarıda Türkiye için değerli mal olarak ifade ettiğim biricik kıymetli silahlı kuvvetlerin bu değerini gaip etmesiyle (kaybetmesiyle) neticelenir. Sonra, demokrasiye ve seçime bir darbe olacak böyle bir hareketin milletin büyük ekseriyetince tutulmayacağından neticesi hüsran olur. 1941'de İkinci Dünya Harbi'nde Japonlar, Amerikalılarla anlaşmaya çalışırken silahlı kuvvetlerin tazyiki ile Pearl Harbor baskını yapılarak Amerika ile harbe tutuşmuş ve neticesinde mağlup olup kayıtsız şartsız teslim olmuşlardır. Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin Geminis hükümetine müdahalesi neticesinde İstiklal harbinde mağlup olmuşlardır. İtalyan ordusunun Mussolini ile faşizme kayması neticesinde silahlı kuvvetler siyasete girmiştir. 1935'te Japonya Silahlı Kuvvetleri bütçesinin zayıf tutularak gerekli askerî silah ve malzeme teçhizatının temin edilmemesi nedeniyle maliye bakanını öldürmeleri neticesi, Japonya'nın mali buhranlara uğramasına neden olmuştur."

Erdelhun, bu konuşmadan yalnızca 12 saat sonra 27 Mayıs günü gece saat 3'de tutuklanarak Harp Okulu'na götürülür. Ancak aynı gün Erdelhun'a cuntacı subaylar tarafından "Cuntanın lideri ol" teklifi yapılır. O gün aldığı teklifi Erdelhun notlarında şöyle anlatır:

"27 Mayıs günü öğleye kadar bazı subaylar gelerek bu hareketin (27 Mayıs darbesi) benim tarafımdan yapılmasının beklendiğini ilettiler. Fakat benim körü körüne hükümete bağlılığımın bu neticeyi verdiğini, kendime yazık ettiğimi iki saat içinde her şeyin olup bittiğini söylediler. Pek sevdiğim ve takdir ettiğim sınıf arkadaşım emekli bir korgeneral de 15-20 kadar subayla birlikte benim radyoya giderek beyanat vermemi, ihtilalcilere iltihakımı ve bu işin başına geçmemi teklif etti. Bu ilgisine teşekkür ettim, fakat 15-20 saat evvel, yani dün Genelkurmay'da ihtilal aleyhine konuştuğumu ve böyle bir hareketi asla tasvip etmediğimi söylediğimi ve halen mevkuf olup, ne sıfatta olduğumu bile bilmediğimi, hayatım pahasına da olsa böyle bir dönekliğin kabil olmayacağını söyledim ve reddettim"

Bunun üzerine Yassıada Mahkemesinde yargılanan ve idama mahkûm edilen Erdelhun'un cezası daha sonra ömür boyu hapse çevrilmiştir. Bu cezası da, 1964 yılında Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından affedildi. Kayseri Cezaevi'nde iken ailesine yazdığı mektuplarda "Çok şükür ki görev yaptığım süre içerisinde orduyu siyasete karıştırmadım. Bizim hakkımızda tarih karar verecek." demiştir.


BU MİLLET KENDİNE ULUSALCI ATATÜRKÇÜ DİYEN CUMHURİYET VE DEMOKRASİ DÜŞMANI DARBECİ ZİHNİYETİ ASLA AFFETMEYECEK. YAPILAN HAKSIZLIKLAR VE ALINAN ONCA MAZLUMUN AHI KİMSENİN YANINA KAR KALMAYACAKTI VE NİHAYET ADALET TECELLİ ETTİ!

DARBE YAPMADIĞI İÇİN YARGILANAN GENERAL OLDU BU ÜLKEDE!