[God Of Media] Beyin Yakalım Serisi Bölüm 2 [S2/?]

Day 3,367, 10:34 Published in Turkey Turkey by OkanOzcelik


SAYFA 2

arkadaşlar ben gaziantep ve diğer yerler derken, gaziantep ve onun gibi diğer rahat yerler dedim. gaziantep zaten ohal bölgesi dışında.

ulan günüzmüde bile polis asker şark görevine giderken antep doğuda olmasına rağmen şarktan sayılmıyo. yanlış anlaşılmışsam affola. hızlı yazmaya çalışıyorum böle hatalar yaptıkca uyarın düzeltiyim.
-
beyler size ufak bir karakol baskını nasıl yapıyorlar onu anlatayım.

bir kere kış aylarında karakola baskın düzenleme ihtimalleri çok azdır. bunun sebebi hepinizin tahmin edeceği gibi hava şartlarıdır.

bu muallakler kış aylarını toparlanma yeni planlama strateji ve örgüte yeni adam kazandırma olarak geçer.

zaten bizde kış aylarından bineriz tepelerine. beklemezler çünkü.

ama genede hazırlıklı olmak zorundasınız.

kış ayı geçip yavaş yavaş ilkbahar ayları geldiği zaman, kendi stratejileri ve planlamaları doğrultusunda hareket etmeye başlarlar.

çoktan basacakları karakollar bellidir zaten yapacakları eylemler bellidir.

karakolları gözlemeye başlarlar. bu gözlem şu şekilde olur.

genellikle 2 puşt karakolu gören hakim bir tepede yaklaşık 1 ay boyunca sürüngen gibi kalır. tüm giriş çıkışları nöbet değişimlerini, mevzileri herşey not ederler. o zaman çok azdı ama kameralarla da çekerler. askerin her türlü hareketini izler, nöbetçileri izler. özellikle nöbette gevşek olan kişiyi tespit etmeye çalışır hani komutanlar uyumak yasak diyo ya bu yüzden işte amk. adam seni gevşek görürse saldırı anında ilk senin mevzine çökecek haberin olsun.

o yüzden adam gibi durun.

arkasından karakola gelen araçların askerlerin kullandıkları yolları tespit ederler ki baskın anında gelen yardım kuvvetlerine pusu atabilsinler diye. sadece gelen yardım kuvvetine zaiyat vermek için yalandan karakol baskını yaptıklarıda olur. asıl hedef kendiniz olduğunu sanırsın ama değilsinizdir.

baskınlar özellikle gece olur. sebebi ise yardım birliği gece helikopterle gelmesi zordur helikopter gece uçuş yapması epeyce zordur ki o dönem yapamazdı zaten.

şimdi beyler olduda yedek subay veya er olarak karakoldasınız. baskın yediniz. nöbetteyseniz panik yapmayın diyeceğim ama yapacaksınız .

ilk hedef nöbet yerleridir. onlar için bişey diyemeyeceğim.

verdiğimiz şehitlerimizin çoğu oluşan panikten dolayı şehit oluyor haberiniz olsun.

komutan olacaklara tavsiyem. askerinizi her an basılacakmışsınız gibi hazır tutun. baskın anında kim nerede gidip en yapacak önceden hazırlayın. sonra 16 kişi bir yerde toplanıp tek roket mermisiyle gidebilirsiniz.

o anlarda askeriniz için siz hayata tutunma olarak görüldüğünüzü unutmayın. asker sizin yanınızda olmak isteyecektir. siz nereye giderseniz panik halinde ki asker peşinizden gelir.

yaşadığım hikaye (ben yaşamadım olay sonrası öğrendiğimiz) karakol baskını esnasında üsteğmen mevziye koşuyor, panik halinde ki 7 askeride peşinden aynı mevziye girdiği anda tek bir roket mermisiyle hepsi şehit oluyor.

asteğmenler özellikle astsubaylarınızla iyi geçinin. oradan sizi sağ çıkaracak adamlardır onlar. fikir alışverişinde bulunun. onlara ters gitmeyin. hayat sigortanızdır onlar. zaten pkk nın ilk hedefi özellikle uzmanlardır.

asteğmen olarak sakin olmak zorundasınız. ilk sortiyi atlatmaya bakın. ondan sonra si ilk haline göre biraz daha kolay. sinmeyin sakın.

sindiğiniz anda dahada yüreklenir bu şerefsizler. boş yere şarjör harcamayın bilinci atışlarla. namlu ağzından çıkan ışık haznesine doğru düzgün atışlar yapın yaptırın. bilinci atışlarınız bu puştları altına sıçıttırıyor emin olun.

bilinçsizce karşılık vermek yerine bilinci karşılık onları paniğe sürükler.

sızmalara karşı çok dikkatli olun. emin olun karakolun dibinde sızmayı bekleyen bir kaç muallak mevcut.

asker olacak arkadaşlara ise. ilk baskın anından sonra bir an önce sakinleştirmeye çalışın kendinizi. komutanlarınızın talimatını dinleyin.

başıma hiç karakol baskını gelmedi ancak gördüğüm deneyimler sonucu aktarmaya çalıştım.
-
arkadaşlar şu bilgiyide vereyim, baskın yediniz veye çatışma anında bilinçli atışlarla karşılık verirseniz adamların sıçma sebebi sizi jandarma özel harekat sanması.

o dönem normal piyadeye pusu atmışlardı. çok baba bi astsubay sayesinde imkansız denilen pusudan kurtuldu çocuklar. bilinçli sakin ve isabetli atışlar sayesinde.

sonradan yakalanan köpekler sayesinde ortaya çıktı bu salaklar jandarma özel harekata yanlışlıkla pusu attığını zannetmiş apar topar çekilmişler.
-
çıktık eve dönüyoruz. 7 gün izinimiz var. ardından teslim olucaz. daha söylememişiz aileye şırnak çektiğimizi. atladık devremle evlere gidiyoruz. kafamda hala şu var nası söyleyeceğim. annem ağlamaya başladımı sinir basıyo beni devamlı. telefonda konuşurken ağlıyo özledim oğlum falan.

şimdi kadınada hak veriyosun abi, devamlı oraya buraya saldırıyo puştlar.

bindik otobüse vardık istanbula. ayağım çekmiyo eve gitmeye. inceldiği yerden kopsun dedim atladım gittim. yolda sanki devamlı bana bakıyorlar gibi geliyo. tabii belli oluyosun. normal hayatlarını yaşayan sivller 100 metreden çakıyo asker olduğunu. yürüyüşünden konuşmandan falan.

vardık eve.

öğlen saatleri. çaldık kapıyı, annem açtı ''gözleri yerinden fırladı işte aradık seni açmadın, süpriz oldu, neden söylemedin baban almaya gelirdi. bir yandan sarılıyo bir yandan ağlıyo, çok değişmişsin zayıflamışsın, nasısın oğlum, nası geçiyor askerlik falan. babamda bir yandan sorular soruyo. ama dedem de tık yok. hoşgeldin dedi oturdu kenara.

binbir türlü soru soruyolar. ama aga o can alıcı soruyu sormuyolar, nereyi çektin? öle bir ortam var ki ben söylemek için yanıp tutuşuyorum, onlarda öğrenmek için. ama işte onlarda kötü yere mi düştü korkusu bende söylediğimde verecekleri tepki korkusu. bir türlü koparamıyoruz ipleri. ama dedem gayet sakin o emekli polisliğin vermiş olduğu otoriter edalar, ve soğukkanlılık.
-
bakışıyoruz öle birbirimize kısa bir süre bakıştık ama 1 saat gibi geliyo insana ölüm sessizliği amk. annem bi uzaklaşsa babamlara söylicem önce ilk sortiyi atlatıcam arkama desteği alıp anneye söylicez.

dedim anne çok açım bi kahvaltı yapalım dedim. daha cümlem bitmeden tabii oğlum börek yaptım falan diyip fırladı kadın mutfağa,

babam anladı tabii özellikle dediğimi, annem çıktı salondan, açıklandımı dedi, evet dedim, niye söylemdin oğlum çok mu kötü dedi, dedim yüzünüze söylemek istedim baba şırnak a düştüm dedim, babam öle çok fazla belli etmezdi içindeki leri ama o yüz ifadesi öyle bir değişirdi ki anlardınız. işte o yüz ifadesine dönüştü birden derin bir off çekti.

neresi olum hangi bölük falan diye sorulara devam etti. bende cevapladım bir bir. sonrasında annem çağırdı mutfağa hadi gelin falan.

neyse gittik açıklandı yerim anne dedim, bir derin nefes alışı var ellerini göğsüne zütürüp, sarıldım direk beyler sarılır sarılmaz şırnak anne ama merak etme dedim tugaya düştüm tugayda bişey olmaz dışarı çıkmıyosun komutanın getir zütür işleri masa başı falan tutanak tutmaca falan diye sallıyorum amk.

ama anneye işlemiyo tabii, şırnak ta kalmış, diğer dediklerim vız geliyo, başladı tabi ağlamaya off oğlum off diyo, babamda oturmuş masaya, tık yok, annem bir yandan sarılıyo bir yandan ağlıyo, o anda dedem bir bağırdı anneme ayten otur diye, mutfağa balyoz inmiş etkisi yaptı resmen amk.
-
zaten talimatlara öyle bir alışmışım ki, oturun masaya der demez yemek duasına başlıyoruz moduna girdim.

neyse dedem bunlara söylenmeye başladı, bu çocuğu böylemi gönderiyosunuz, orada sadece kendisini düşünmesi lazım. tugayda olucak çocuk, rahat olucak, karakolda olmayacak, biraz sakin olun, bişey olacağı yok, çocuğun pgibolojisini bozup göndermeyin, falan diyip bana döndü,

dedi oğlum sende kendini düşün, aklın burada olmasın. merak etme bişey olacağı yok. aslan gibi gidip geliceksin falan dedi. işin %90 nı nı halleti sağolsun. sakinleşti ortam. dedim 5 gün buradayı m keyfini çıkartalım bilmemne, sonra başladık işte kahvaltıya onlar anlatıyo ben dinliyorm ben anlatıyorm onlar dinliyo. ardından istirahat ettim 2 3 saat kadar. yağmurla akşam buluşacam saat erken iştedir diye.
-
sonra beyler, yattım saçma sapan rüyalar görüyorum böyle, asker üniformalarıyla ali sami yene maça çıkıyorum falan çok net hatırlıyorum yani.

uyandırdı annem tembihlemiştim şu saatte kaldır diye. kaldırdı hala açım amk, anneme dedim tepeleme tabak hazırlamış ama 1 haftada göbek yapıp o kadar eğitimin içine etmemek lazım diye az bişey attım ağzıma çıktım.

yağmurun yanına gittim. çıkışını bekledim. kapıda ellerimde çiçekler *

sınıf arkadaşı vardı o çıktı önce, falan gördü sarıldı hoşgeldin kısa saç yakışmış falan fit olmuşsun maşallah, dedi yağmur geliyo şimdi dedi. bekliyoruz, amk kapıdan bir çıktı o anı anlatamam size yavaş çekim panpa gözleri ışıl ışıl amk. omzunda çanta ellerinde ders kitapları.

ceylan gibi sekiyo son üç merdiven basamağını zayıflamış hafiften, saçlarıda kısa yapmış ama hala sarı saçlı boyadan vazgeçmek yok mavi gözler çakmak çakmak.

bir sarıldım beyler yemin ediyorum o saniye ayak parmaklarımdan kafama kadar tüyler diken diken, yemin ediyorum yabancılık çektim bir anda. uzun zaman olmuşi, sesi bile yabancı geldi telde görüşmemize rağmen ses canlıyken değişiyo tabii.

uzun süre sarıldık aga. normalde pek istemezdi öğrenciler önünde öle sarılma muhabbetini hoş karşılanmaz diye ama o anda gibmişiz dünyayı.
-
hemen yapıştım eline, tuttuğum gibi kadıköy sahile, boğaz dedin mi akan sular dururdu ikimiz içinde.

ikimizde de yüzümüzdeki gülümseme ekgib olmuyo, yüz felçi gibiyiz amk, devamlı sırıtıyoruz *

sorgu sualler akabininde başladı tabi, napıyosun nası geçiyo nası oralar nası buralar, zayıflamışsın sende zayıflamışsın saçların çok kısa olmuş dedi bende dedim seninde saçların çok kısa olmuş niye kestirdin güzelim saçlarını falan.

hemen tipik kız cevabı beyenmedin mi yoksa dedi tabi bizde aynen kıvırmaca yok olurmu neden beyenmiyim merak ettim falan, ki hakikaten çok tatlı durmuştu orası ayrı.

dedim yağmurum zayıflamışsın bana benzemişsin, sende mi eğitimdeydin burda dedik gülüştük falan işte dedi sen nasılsan bende öyleyim askm falan dedi,

(meğerse beyler zayıflık ilaçların verdiği etki iştah kapatıyo kısa saçlarıda saçları dökülmeye başlamış kısa kestirmiş oda yemin ediyorum aklımın ucundan bile geçmiyodu o sıra)

çayların biri bitiyo biri geliyo, bende yakıyorum sigaraları arka arkaya 6.cıya geçtim sanırım onun karşısında aldı elimden kaptı, dedi hani 5 taneydi yalan mı söylüyosun orada içiyosun dimi falan yalandan şımarık triplerde. desem ki askm içemiyorum orada zaten içiyim bitane daha tmm askm iç dicek ama dedim ya aksi bişey yapmak istemem asla tamam dedim unuttum.

içme askm dedi kanser olursun bak dedi, yok bitanem merak etme dedim bende.
-
ardından beyler, kalktık doğru kadıköy reks sinemasına, o dönem bana mı öyle geliyo manyak bir şekilde sinemaya gitme modası vardı, biraz isim yapmış her film full çekiyo amk.

4 gün boyunca hergün buluştuk. bir seferinde bir öksürük krizine girdi bu kan geldi ağzından ama çok az. diş etim kanadı diş fırçamdan böyle oldu dedi ama kıllandım ben aga.

ilk o anda kıllandım. yani ama hiç üzerine gitmedim öle bişeyi aklıma bile getirmek istemedim beyler.

arada bizim kankilerlede buluşuyoruz tabi. ama genelde yağmurlayım. bir kerede kızlı erkekli toplandık. normalde erkekler kalabalık olurdu kızlara göre şimdi 3 kişi kalmışız amk, herkes askerde. 2 tane dallama var böle entel ayağına yatan. kızların yanında ben tabi tipik erkek modeli işte şöle yaptık böle yaptık domuzu tek elle ikiye ayırdım komutana ayar verdim falan yalanın bini bin para ama havamız olmuş bin beşyüz. yağmurda biliyo tabii salladığımı ama oda uyuyo ortama vay aslanım benim yürü kim tutar seni triplerinde, ama o gece sıçtı ağzıma sen kime hava yapıyosun diye, kızlaramı hava yapıyosun sonra o iki dallamaya ilgili olduğunu söyleyince tatlıya bağladık

son gün sabahtan buluştuk akşam gidiyorum. dershaneye kapısında. sarıldık böle böyle birbirimize. başı omzumda. dedim bu sefer bekleyeceğine eminmisin dedim kısmet askm sen kendini düşün dedi. güldüm bende gene inadına yapıyo diye. öpmek için kaldırdım başını hüngür hüngür ağlıyo.

dedim ağlama rahat yerdeyim antep e gidiyorum sadece bir süre ayrı kalıcaz dedim, ne yapıyım gitmesen keşke dedi, burada olsan biraz daha. dedim gitmem lazım, elimde olsa bırakırmıyım seni, gidicem gelicem zamanın nası geçtiğini anlamıcaksın bile dedim.

sarılmaya devam ediyoruz. dedi ben nası derse giricem şimdi, nası ders işlicem bu halde falan, dedim ki bak hiç merak etme, ben seni en ufak boş zamanımda bile arıcam merak etme. sen şimdi gir içeri dersini ver. bende gidip gelicem bu kadar basit dedim.

zor bela gönderdim, dedim çık hadi daha da zorlaştırmayalım falan. neyse mecbur çıktı tabii ki dersi var bekliyo çocuklar. arkadan bende dolmuşa doğru gitmeye başladım. arkadaşı çiğdemi gördüm oda dershaneye gidiyo dedim böle böle ne olur çıkışta yanlız bırakma biraz kafa dağıtsın, yanına git çok kötü bak sana emanet falan, sağolsun iyi bir kızdı hala görüşürüm, hiç yanlız bırakmadı yağmuru.

çiğdem deki samimiyeti görünce biraz olsun rahatladım aga bi ferahlık geldi ayrıldım evin yolunu tuttum bende.
-
eve daldım hemen zaten bavul hazır. kağıtlarımızı da aldık, hazırlığımızı bitirdik. akşam yemeğimizi yiyip çıkacaz otagara. istikametimiz diyarbakır ktm.

annem de de bir sinir var hafiften belli etmesede. mutfağa gidince gittim yanına, dedim ne oldu? işte sen geldin bizimle vakit geçirmedin hep o kıza gittin falan. dedim anne saçmalıyosun yapma böyle üzme beni. zaten gidiciyim allahtan fazla üstüme gelmedi.

atladık gittik otagara. otogar asker dolu amk. rutin vedalaşmalar. ağlaşmalar. ama bu sefer geldi beyler.

çiğdemide tutup getirmiş bi baktım gelmiş. elim ayağım boşaldı bi yandan utanıyorum babam var anne var dede var bir kaç akraba dost, babama baktım güldü, o güldü ben sarıldım direk kıza, annem biraz surat yaptı ama sonradan öğrendim pek bir beyenmiş yağmuru🙂

yine ağlaşmalar falan, arkadaşların hoplatması (ki hakkaten bi yerden sonra yeter amk lan diyesiniz geliyo) atladık otobüse, açtık volkmenizi taktık kasedimizi bütün otobüstekiler birilerine el sallıyo, davullar zurnalar bilmemne çıktık yola.

hafiften tırsma gelmeye başladı ilk defa doğuya gidiyoruz. harbi başlıyo askerlik yani elinde ki silahta mermi olmasının sebebi gene bir domuz ama eli keleşli domuzlardan.

devremde yanımdaydı ikimizde şırnaktık ve ktm diyarbakırdı. birbirimize destek oluyoruz tabii. arkada erat kısmından arkadaşlar var.

devrem koridor kısmında yanında da bir asker çocuk belli ki çok heyecanlı davarlık yapıyo. sesli sesli konuşuyo. e biraden bir kaç saat sonra kafa dinlemek istiyosun devrem olum sus azıcık dedi. bu atarlandı hafiften ne var lan bizde askeriz amk falan hareketler.

devrem hemen koydu rütbeyi komutanım dedirtirim sana efendi efendi otur diyince acemilik çıkan askerin hali başka tabi direk sustu.

o an anladım aga asteğmensin artık istanbul geride kaldı, bizim devrede bir havaya girdi tabi, vay yavrum benim ayaklarındayım bende.

bir havalara girdi, milleti şınava yatırıcak daha gitmeden.
-
neyse beyler, volkmen dinleye dinleye gidiyoruz. yağmurda bana kaset aldı. selanikliyiz aga rumeliliyiz hastasıyım oranın şarkılarına. gitmiş bana o yörenin şarkılarından oluşan bir kaset yaptırmış, içinde manalı şarkılar var.

göremedim aylar oldu gözlerim hep ağlar oldu, aramızda koca dağlar manimiz oldu,

istemişsin dağlar aşam sana ulaşam, alam seni yarim yapam de bana paşam,

pelistere çıkmadan vardara atlayamadım, döndüm durdum yar yolunda sana doymadım,

turnaları göğe saldım sana yolladım,

şarkıda bu beyler,



geri sarıp sarıp dinliyorum, yol zifiri karanlık, altımızdan şeritleri bir bir akıyo uzaklaşıyosun sevdiğinden yani, ağlasan mı ağlamasan mı gururlu mu olsan olmasan mı, nası bir yere gidiyosun falan, olum garip bir duygu işte ne biliyim.

şu şarkıyı dinleye durun beyler ben bir kahve yapıp geliyim bir de sigara yakayım birazdan devam ediyoruz. şarkı sözleri on numaradır kardeşler sözleri iyi kesin.

Bir yiğide bir sözüm var,Nasıl deyem ben turnalar
Güremedim aylar oldi, Güzlerim hep aglar oldi
Aramızda koca daglar, Manimiz oldi
Üremedim saclarimi, Belimi buldi
Pelister’e çıkamadım, Vardar’a atlayamadım
Dündum durdum yar yolunda,Sana doymadım
Turnalari güğe saldim,Sana yolladim
Bir güzele bir sözüm var,Nasıl deyem ben turnalar
Saçlarının tellerinden,ince beline dolaşam
istey misın daglar aşam,Sana ulaşam
Alam seni yarim yapam,De bana paşam
Pelister’e çıkamadım,Vardar’a atlayamadım
Dündum durdum yar yolunda,Sana doymadım
Turnalari güğe saldim,Sana yolladim

buda sözleri beyler.
-
neyse beyler, velasıl yavaaş yavaaaş uzaklaşıyoruz. önce ankara da bir mola verdik. saat 2 civarı, ulan içimden aramak geldi aramadım ama, bu saatte uyumuştur hesabı. dedim bir sigara yakalım. bide çay kaptım plastik bardakta, çay zift amk. devreme bi baktım telefonda, o da aramış kız arkadaşını, giberim dedim gittim ankesörlüye. bir aradım düşmedi iki aradım düşmedi. bi daha aradım daha ama uyumuştur inş annesi çıkmaz diyorum.

telefon çaldı çalmadı şak diye açtı, alo diye, şok oldum amk. dedim askm uyumadın mı yok dedi uyumadım ararsın diye düşündüm. dedim uyumuşsundur diye aramıcaktım ama dayanamadım çok güzel şarkılar en çok sözün varı beyendim dedim. dedi nerdesin söyledim ankaradayız falan.

sonra şu şok soru geldi beyler.

antepe gidiceksin niye diyarbakır otobüsüne bindin dedi.

ananı avradını gibiyim elim ayağım boşaldı resmen. çok pis ters köşe olmuştum beyler.
-
hemen kıvırdım beyler. dedim işte önce diyarbakırda toplanıyosun askm, oradan herkesin dağıtımı yapılıyo falan dedim, o yüzden kendin gitmen sakıncalı olabilir falan dedim, yavrum zaten mevzuya hakim değil öyle ucuz atlattık,

askm dedim bak benim daha 15 16 saatlik daha yolum var sen yat uyu ben seni varınca arıcam zaten. tam yılbaşı tatiline geliyodu beyler. yarın evdesin zaten arıcam dedim. lütfen yat beni üzme dedim. bende uyucam zaten otobüste dedim (gene yalan amk, asla yolda giderken uyuyamam)

neye kapattık teli zor bela attım kendimi otobüse yola devam ediyoruz.

devremle muhabbete başladık oda konuşmuş kızla nişanlanmışlardı onlar zaten, kıza tembig etmiş arıcam seni teli yanına al diye.

gene yola devam ettik.

ardından kırıkkale, aksaray, adana, antep derken öğleden sonra 2 buçuk gibi girdim diyarbakır otogara. asker olduğumuz 1 km öteden belli zaten amk. şebek gibi kaldık ortada. otobüste ki diğer erat hemen dağıldı topluca ktm ye gitti. ben hemen tele sarıldım, aradım askm geldik diyarbakıra merak etme, sen napıyosun falan, dikkat et kendine bilmemne, kapattım deli, devrem geldi yaktım sigarayı.

dedi oğlum serbets olduğumuz son zamanlar gel bi kahvaltı yapalım biraz gezelim. tmm dedim bende bi kahvaltı yaptık birazda gezdik.

yemin ediyorum hayran kaldım diyarbakıra kalesi bilmemne harbi on numara şehir. ardından ktm nin yolunu tuttuk.
-
neyse beyler vardık ktm amk o ne öle, bütün ordu burda amk böyle bir yer yok. içerisi panayır gibi amk. millet birliğine gitmek için sıra bekliyo. şimdide bilenler bilir ktm ölüm anasını satayım. uzmanın biri erat dizmiş yarım yarım yardırarak bağıra bağıra anlatıyo, bizde geldik bu bizi gördü bağırmalar çağırmalar geçin bilmemne. biz tabi buna yavaş yavaş yürümeye başlayınca bu çakozladı mevzuyu sanırım, sustu dedim uzmanım böyle böyle tanıttık kendimizi, napıcaz ne edicez, anlattı izah etti durumu bizi başka bir yere aldı. içerisi aztek kaynıyo amk, ama hepimiz amele gibiyiz ne yapacağımızı bilmiyoruz, anons gelicek şu birliğe gidenler gelsin falan diye toplanıp gidecez.

bende diyorum heralde bi kaç saat sonra gideriz. saat 5 falan hava da kararmış amk. neyse gelen giden yok. bi çocuk vardı adam mühendis, dedim birader ne zaman gelir bu konvoy, dedi yarın gelirse şanslısın.

dedim ne diyosun amk kaç gün beklicez burada, beyler şoka gelin, dört gündür buradayım kardeşim öyle söyliyim sana. amk kafayı yememek elde değil.

sonra çözdük olayı sorduk uzman bi arkadaşa.

işte özellikle 1993 yılında 33 askeri kurşuna dizdi bu pekekentler birliğine giden silahsız askeri o yüzden çok dikkat ediyolarmış bu konuda.

neyse aga bekliyecez ara ara geliyolar alıp zütüroylar bır kısmını, kimi konvoyla gidiyo kimi şans eseri gideceği birimden gelenler alıp zütürüyo falan.

2 gün geçti aga uzman geldi asteğmenin bugün gelecek çakırsöğütten onunla gidersiniz dedim gitmezmiyim.

neyse an be an haber alıyoruz. yılbaşınıda ktm de geçirmek ayrı bi zevk amk. yılbaşının 1. günü 1 ocak 1995 askerliğin başladığı gündür beyler.

bizi zütürecek birim gelmiş şehire, biz hazırlandık bekliyoruz. amk bir haber geldi, beton gibi çoktü üzerimize. bu muallakler bi köy vardı h ile başlıyodu orayı basmışlar 9 kişiyi öldürmüşler.

haydiiii, bütün dağıtımlar iptal.
-
hatırladım hamzalı köyünü basmışlardı.
-
neyse beyler biz bu haberi aldık. bir anda hareketlendi ortalık, koşuşturmaca falan. dedim lan hadi bakalım asteğmen efendi, daha şırnak a gitmeden başladılar hakkında hayırlısı.

bir iki gün daha kaldık beyler en sonunda kodumun konvoyu geldi. öğleden sonra 2 gibi çıktık yola, up uzun konvoy, bizim askeri görüceksin ama fişek gibi tam techizat amk. dışarısıda buz -1000 sanki, ben taktım tabii volkmeni gidiyoruz. upuzun konvoy yer yer duruyoruz yolda, kontrol noktları falan, 10 dakikalık yolu 45 dakikada falan alıyoruz, arada bazı çocukları bırakıyoruz falan, hava karardı beyler, bir yerde daha durduk yolun ortasında ama sıkıntı yok yani, etrafa bakıyoruz heryer taş toprak amk.

uzaktan yavaş yavaş cudi gabar falan çıktı ortaya bütün heybetiyle dedim aga hadi bakalım hoşgeldin ebenin dıbına.

bi noktada daha durduk, ileride bi kaç haneli köy var ama camlardan gelen ışıktan o kadar olduğunu düşünüyorum, lan bir durduk, çocuk sesleri,

''burdan defol git tc askeri, git buradan tc askeri, senin yerin değil burası, falan derken çaaaaat paaaat taş atıyo muallakler hava hafif kararmış zaten bellide olmuyo, abi ne yalan söyliyim bi tırsma geldi, sanırsın işgal askeriyiz muallakler geldiğin yere geri dön diyo, arkada ki otobüsün cdıbını indirmişler zaten, hemen hareketlendi konvoy bu sefer direk cizre ktm ye, hava kararmış nereye gidiyosun.

orada da yola çıkıp gelen bir çok başka konvoyda var, yarını beklicez mecbur.
-
cizre ktm de bir gece geçiricez, ulan leş gibi olmuşuz zaten, telefonda açamıyoruz kaç gündür, tek isteğim biran önce gideyim telefon açayım bi sesimi duyurayım bu yani. zaten üzerimizde garip bir ağırlık çökmüş durumda, alışık değilsin panpa, ısparta tamam eyw ne kadar ıspartada eğitimin kralını alrısan al farklı yani çok belli ediyo kendini,

çok soğuktu beyler, felaket bir soğuk, tezahür edemezsiniz yani, böyle bir soğuk yok, 50 60 tane asteğmen züt züte verdik ısınıyoruz yani, kaliriferler arada bir yanmaya niyetlensede ayıp olur diyor heralde ki buz kesiyo anasını satayım.

uyuyayum diyosun yalandan bir yarım saatlik uykular falan, bir an önce birliğime katılayım diye can atıyosun amk.

ulan sakallar uzamış hafiften yarın birliğe gidicez sular buz gibi diyarbakırda zaten sıra var, traş olamadık, benim devrede hafiften kıllıydı 4 5 günde mağara addıbına döndü, çıkalım dedik traş olalım falan, anasını gibiyim suları kesmişler. belli bir saatten sonra kesiyolarmış nedendir bilinmez.

bi astsubay bulalım derdimizi anlatalım dedik, en azından kantinden bir su alalım onunla traş olalım dedik, astsubay ararken yüzbaşıya denk geldik, ama yüzbaşıda bir ses tonu var altına sıçıyosun adamla konuşurken.

ne var oğlum dedi ne geziniyosun burada, tanıttık kendimizi, dedik komutanım böyle böyle, olamadık, kantinden su alalım traş olalım yarın birliğe gidicez ilk intiba önemli sıkıntı çıkmasın falan, böyle konuşunca adam astsubayı çağırdı sağolsun anlattı durumu, astsubay aldı bizi, dedi kantin burası alabiliyosanız alın.

kapıdan bir girdim içeride 1000 kişi var amk. uyumaya çalışıyo.

DEVAMI 1 SAAT SONRA...