[ Çeviri ] Severrus vs. N4zGuL - Bir " Terörist"in İtirafları

Day 4,123, 16:03 Published in Turkey Philippines by uyanneo

Selamlar,

Dün itibariyle Severrus Snape adlı kullanıcı tarafından hem eRepublik'in tarihine hem de günümüz durumuna ilişkin, oldukça uzun ve kapsamlı bir röportaj yayınlandı. ( Yazının aslı burada.) İngilizce okumak istemeyenler için bunu çevireyim dedim( biraz da sevgili tanklarımızın beni gazlamasıyla 😛), umarım beğenirsiniz. Uzun bir yazı olduğu için anlamı düşen yerler, yanlış yazımlar vs. olabilir, elimden geldiğince dikkat ettim ama artık Allah affetsin. xd

İyi okumalar! o7



Merhaba millet! Nasılsınız? Umarım en son Romanya’ya karşı açılan dünya savaşına dair yaptığım röportajlardan bu yana iyi dinlenmişsinizdir çünkü ben iyice dinlendim. Aynı zamanda bu arayı bir sonraki görevim yani φιλο N4zGuL ile röportaj tarzı bir tartışmayı planlamak için kullandım.

Daha fazla uzatmadan, karşınızda N4zGuL ile yapılan ilk röportaj!



Severrus Soru-1: İlk olarak, bize Nazgul’den bahseder misin? Kimdir, ne yapar, oyuna ne zaman başladı ve niye hala oynuyor??

Nazgul Yanıt-1: Adım Alex, 38 yaşındayım ve yurtdışında yaşayan bir Yunan’ım. Henüz Atina’da yaşarken Yunan gazetelerinden birini okuduğum esnada reklama denk geldim... ve buna benzer bir oyunu daha önce denememiş olmanın merakıyla katıldım. Katıldığımda bazı önemli tanklarla birlikte (Geokos , Jaguaros vd. ) YN güçlü bir devletti, artık aktif değiller ve gerektiğinde ağır tanklamıyorlar. Başlarda siyaset ile daha fazla ilgiliydim. Sistem o zamanlar daha farklıydı, her bölge kendi adayını seçiyordu vs. Ve içsel bölümler( internal divisions ) daha eğlenceliydi. Türk- Yunan savaşında tanklamaya başladım ki ben hariç yeni nesil tanklar da o ara ortaya çıkmaya başlamışlardı. ( F@nis , Exohoritis , Vasspana ve bizden diğer birçok isim o zamandan beri tanklıyoruz. )

Niye hala oynuyorum?
Niye herkes bu kadar kötü bir oyunu hala oynuyor?
Tanıdığınız insanlar ve bağımlılık( ki bu hepimiz için giderek azalıyor. ) Benim için en temel sebeplerden biri F@nis , Vasspana , Asxetoumpas , mr Kouva, V4lerion ve Myth0s ile bir şişe tsipouro ( çipuro, bir çeşit Yunan rakısı) sonrası GaMa’yı bulmamız olmuştu. Sanırım devamında neler yaşandığını biliyorsun. 😃 Bugün aynı insanlar ve bazı yeni harika oyuncuların katılımıyla ( Aragorn – ki bir aralar bakirdi ve hala bakir, Vaggelisker – o da bir zamanlar GaMa çömeziydi, Loukatsos – ameliyattan önce bir erkekti, Sp0ke – hosteslerle takılmaya başlamadan önce daha aktifti ve Xionis – o da Loukatsos erkek iken kadındı ama ameliyat oldu yani durumlar terse döndü, ki bunlar adını sayabildiklerim) beni günlük olarak eğlendiriyorlar ve bu başarısız olmuş oyuna bağlıyorlar.
Ağırladığımız ve hala ağırlamakta olduğumuz, Dünya’nın dört bir yanından tüm harika arkadaşları seviyorum( sizin oyuncularınız da buna dahil sanırım?). Bir kere GaMa, daima GaMa! 😛



S2: En baştan başlayalım. Açıkça görülüyor ki, bizim ülkemizin bu oyuna eklenmesiyle birlikte savaşın çıkması sadece zamana kalmış bir durumdu. İlk siz saldırdınız ve birkaç aylığına silik kaldınız. Bu dönem geri mi geliyor? Ne yanlış gitti?

Y2: Sizin ülkeniz ilk eklendiği zaman bazı Yunanlar protesto etti ve hatta bazıları da oyunu bıraktı, bana sorarsan haklı gerekçeleri vardı( çünkü ilk eklendiği zamanlarda ülkenizin adı uluslararası olarak kabul edilen adla uyuşmuyordu.) Bu oyunun yönetimi daima gerçek dünyadaki meselelerden yola çıkarak para kaldırmanın peşinde – bu aslında tamamen strateji ve oyunun savaş modülünün eksikliğinden kaynaklanıyor ki aslında sürekli savaşlar çıkmasını zorlamaktansa bunu geliştirmeleri gerekir. Bazı önemli tanklarımızın ve bizi organize eden isimlerin gitmesiyle oldukça önemli derecede kuvvet kaybettik. Bu aslında yöneticilerin oyununa geldiğimiz için bizim de hatamız çünkü onlar iki tarafın da harcadığını görmekten oldukça mutluydular. Bunun tam tersi de sizin için yaşandı, gerçek hayattaki medyadan – tam olarak da isim meselesinden dolayı – oldukça iyi bir destek geldi ve bu sadece momentum kazanmanızı sağlamadı aynı zamanda eLaboratuvarlar için yeni denekler anlamına geliyordu.
Her şeyin de ötesinde, sizin gücünüzü ve sunucularda aktif olma isteğinizi küçümsemek gibi bir hataya düşmedik de diyemeyiz.

Bana sorarsan, bu durumun o dönemin YN yönetiminin hatası olduğuna pek katılmıyorum.
Bazı savaşları kaybettiniz, bazılarını kazandınız ve biz saldırmış olmasaydık sizin saldıracağınıza da %100 eminim. Dahası, her ne kadar gerçek hayattaki siyasetin buradakini etkilemesini desteklemesem de bizi canlı tutacak ve bu ayrılmalar ile ambargo sonrasında kıvılcım çakacak bir şeye ihtiyacımız vardı.



S3: Müttefik değiştirme konusunda ilk defa böyle büyük bir değişiklik yaşandı ve EDEN’in düşmesiyle birlikte Romanya ve Yunanistan, Sırbistan’a katılmak amacıyla müttefiklerini terk etti; bu da Makedonya ve Bulgaristan’ı garip bir durum içinde bıraktı, tam ifadeyle iki dünya arasında. Bunda etkili olan bir diğer şey de seni lideri olarak gördüğüm Yunanistan’daki terörist hareket. Bu dönem hakkında bize bahseder misin?

Y3: Burada yanlış bir şey var.
EDEN, Bulgaristan’ın çekilmesi ve devamındaki süreç sebebiyle dağıldı. Ben Türkiye ile gerçek siyasetten kaynaklı saçma boşluğu doldurmak için ilişkiler kurulmasına çabalayan başlıca kişilerden biriydim. Ben bunu, oyun yönetimini oyunu canlı tutmak için daha yaratıcı olmaya zorlamak adına yapılması gereken bir şey olarak görüyordum ki hala aynı kanaatteyim. Açıkçası oldukça düşük seviyedeki bir oyun geliştiricisinin sırf atalarım Türklerle veya Bulgarlarla savaştı diye bundan para kazanacağını düşünmesini aşağılayıcı buluyorum. Ve gerçekten para kazandığını görünce iki katı aptal hissediyorum!
Ne yazık ki BG bizi takip etmedi ve kuvvetli bir dostluğumuz olduğu için bu bizim için bir hayal kırıklığıydı. Eğer bu konuda benim şüpheli komplo teorimi merak ediyorsan, ben oyun yönetiminin ( YN dahil) her toplumun öne gelenleriyle iletişim halinde olduğunu düşünüyorum en azından ortada bir oyun yönetimi varken böyleydi diye düşünüyordum... ( Sırbistan’ı el altından yöneten) Stoich tarafından yönlendirilen bazı kimselerin, kendi kitlelerinde Anti- Türk duygulardan beslenen bir yapı kurduğunu ve böylece kararlarını da çok daha kolay alabildiklerini düşünüyorum. Şu 3 unsuru unutmamak gerekir;
- BG sizin düşmanınızdı ve gerektiği zaman size saldırdı ama ortak birçok noktanı olması tekrar Sırp etkisi altına girmenizde ve ortaklaşa hareket etmenizde( bir alyanstan daha öte olarak değerlendirilebilir) etkili oldu.
- Biz hiçbir zaman BG’yi TR ile değiştirmek gibi bir plan yapmadık, niyetimiz bu değildi, ikisini birlikte görmek isterdik ancak BG medyası sebebiyle ve tabii ki Sırp trollerin desteğiyle durum olduğundan farklı yansıtıldı.
- EDEN olarak bizim hatamız, onların vetosunun ardından ortaklaşa ve sağlıklı temellere dayanan bir alyans bir zemini hazırlamaktansa BG’yi dışlamamızdan kaynaklanmakta. Karar Merkezi’nde olmasam da aynı derecede sorumluluğu paylaşıyorum.
* EDEN için yukarısı.

* Şimdi Sırplar için çalıştıkları hakkında;

Bunun yaşandığı doğru, aynı şekilde ben ve diğer tanklar( GaMa ve Myrmidons) EDEN dağıldıktan sonra bütün bu alyans konusu nereye gidecek diye görmek için Sırplarla görüşmeye çalıştık, bu da doğru. Bu görüşmelerde RO yoktu ve o zamanlar YN herhangi bir ittifakta değildi.
Anladığın üzere bu noktaya kadar diğer ülkeler, resmi bir harekette bulunmadan önce, her zaman için YN tankları ne istiyor/ düşünüyor diye tekrar tekrar kontrol ederlerdi.

Bu noktada YN içerisinde bir liderlik eksiği vardı.
Çoğumuz pek aktif değildik ve Ektonosiakos ile birlikte kuvveti ele alan birkaç yeni ismi destekledik. Ortaya çıktı ki bu büyük bir hataydı. Bu oyuncular YN üzerinde kontrole sahip olmaya o kadar açtılar ki, herhangi bir ittifak karargahında( HQ) rahatça hareket edebilmeleri için YN tanklarını baltalamaları gerektiğini biliyorlardı. Böylece YN tanklarından onay almadan Asteria’ya katılmaya( kendilerince eş kuruculardan olmaya) karar verdiler( ve hepimiz Yunan tanklarının hasar kuvvetini biliyoruz. ). Bu da yetmezmiş gibi, liderleri alyansa bilet atarak katılmayı ve meclis oyu gibi normal oyun mekaniklerinin dışına çıkmayı tercih etti.

Mithrantir’e karşı bir başkan seçtiler ve iddilarına göre bunu yaptıklarından bu yana karar alabilmek için yeterli çoğunluğa sahiptiler. Sanıyorum ki çoğunluğun onayı olmaksızın, bilet yoluyla bir alyansa katılmanın ve askeri kuvvetine saygı göstermemenin sebebi yalnızca YN diplomasisini 1. derece kuklalaştırma amacı taşıdığına sen de katılacaksındır. Kısacası, EVET, biz ( YN tankları) Sırplarla gelecek hakkında görüşmelerde bulundu ve HAYIR müttefiklerimizi terk edip başka ittifaka katılmadık.

BG ve sizin hükümetiniz başlangıçta oldukça zor noktalardı çünkü yaşamak istedikleri vakit Sırplara oldukça yakınlık besliyorlardı, en azından onlara karşı tarafsız davranıyorlardı. Sırpların onlara doğru yol yapması ya da muhtemelen onlara karşı gelmesi onları nerdeyse tamamen izole etmekti.

* Bu kısım Teroristas için;
Durumu netleştirmek için söylüyorum, Romanyalılar ya da Arjantinliler, YN meselesine müdahil olmayı denemediler. Tam tersine Sırbistan’dan bazıları bunu denedi. Sanıyorum ki bu insanlar o dönemin YN hükümetiyle birlikte çalışıyordu ve makalelerin altına spam yorumlar atarak ya da propaganda makaleleri yazarak daha fazla insanı onlara katılmaya ikna etmeleri gerektiğini düşünüyorlardı – örn. Hristodoulos

Ektonosiakos’un bir makalesinin ardından( yanlış hatırlamıyorsam), Terörists’i kurduk ya da birtakım Sırplar bize öyle demeye başladı. Onlar terörist vesaire, çünkü emirleri takip etmiyorlar falan filan.
Ama neticede 2 şey başardık;
1. YN’de hasarın %95’inin bize ait olduğunu gösterdik ve bazı siyasetçilerin çoklu hesaplarla seçilmeleri bizim dış politikamızı değiştiremeyeceği gibi bizi artık kimsenin uydu devleti de yapamayacaktı. YN her zaman için müttefikleri için hasar çıkartabilen ve dilenci siyasetçilerin ötesinde bir ittifak lideridir.

2. Her ne kadar arkadaşlarımız( Arj) dahil herkese, kimseye boyun eğmeyeceğimizi ve bu konuda ölümüne ciddi olduğumuzu göstersek de bize dayatılan hakkında hayal kırıklığına uğradık. Her ne kadar hükümetimizin böyle davranmasının 0 meşruiyete sahip olduğunu açıklığa kavuştursak da. Aynı zamanda YN dışındaki birçok oyuncuyu da oldukça eğlendirdik. Eğer kullandıkları profil fotoğraflarını ya da makaleleri hatırlıyorsan ve diğer şeyleri... Bunlar, bu oyunun aslında anlamsız gerçek siyasetin yansıması savaşlara bağlı olmadığının olmadığının göstergesi. Belki oyun ülkelere dayalı taktikler ve oynanış yerine askeri birlikler ve gruplar üzerine kurulu olsaydı, daha eğlenceli olmaması için hiçbir sebep olmazdı.

Daha sonra diktatörlük modülü geldi ve çoklu oyuncular ile politikacıların partileri sona erdi( 5 dakikada gelen epicler)

Ve daha sonra pro Asteria hükümetleri elbette ki tüm anti tank unsurları bir araya getirmeyi denedi. Tabii ki BG siyasetçilerinin örneğinde olduğu gibi Anti Türk propaganda konularını yayıp bizi hainler olarak adlandırılan boş yeni-popülist söylemleri kullanmayı denediler.

Ben Terörist Hareketi’nden gurur duyuyorum.
Aslında bu, oyunu zombi ordusu siyaset modülünden ziyade askeri birliklere bağlı olarak, yönetimin milliyetçi konfor alanının dışında nasıl oynayabileceğimizi bize çok kısa da olsa göstermiş oldu.
Eğer teröristas olmasaydı, YN’nin her geçen gün daha da sinir bozucu hal almasından ötürü hayal kırıklığına uğrayıp oyunu bırakan çok daha fazla tank oyuncu olurdu. Onları üzgün üzgün tutamayız.



S4: Aslına bakılırsa ilk saldırımız Bulgaristan’a olmuştu ve ilk işgal ettiğimiz bölge de Sofya’ydı diye hatırlıyorum. Ama zamanla işler değişti… en nihayetinde işler sanki en başa döndü gibi, biz Sırplarlayız, siz Hırvatlarla, Macarlar ile Romanya için bu durum geçerli değil tabii. Bunu göz önünde bulundurarak, bugün işler oldukça zor, sınırlar yeni müttefikler bulmayı imkansızlaştırıyor, yaşanılan sıkıntılar ve bazı kötü niyetli kimseler de cabası… Buna rağmen, bunu ilk kez resmi olarak söylüyorum ki, benim aktif olarak siyasette olduğum sürede, iki devlet arasında, en azından ittifak görüşmeleri yapmak için fırsatım olmuştu, kulağa geldiği kadar imkansız da olsa.Bu konu hakkında sen ne düşünüyorsun?

Y4: Hmm… Yanıtlaması zor bir soru ama zor olmasının sebebi beklentilerindeki şeyler değil. YN’nin size karşı gerçek hayattaki olaylardan etkilenerek taraf almasını abartıyorsun. Sizin ülke olarak yerel, aşırı popülist/ milliyetçi propagandaya maruz kaldığınızı biliyorum.
Beni yanlış anlama, tek bir tarafı suçlamıyorum- sadece popülizmin nasıl işlediğini biliyorum- özellikle aşırı sağ temelli olanın, bunun sonuçlarını son 10 senedir insanların ve ekonominin çıkmaza girmesi olarak YN’de görüyoruz. Şöyle diyelim( belki biraz farklı düşünsek de) YN, sizi tek bir bayrak altında toplamak için gerçek hayattan kaynaklı oldukça uygun bir düşman oldu. Ama bu bizim için tam olarak geçerli değil. Bizim gerçek hayattan gelen siyasi nefretimiz TR’ye karşıydı ve bunu daha da derinleştirecek bir sürü savaşlar yaptık. Özetlemek gerekirse, YN sizinle karşılıklı anlayışa dayalı olarak ortaklaşa hareket etme potansiyeline sahip. Ama senin de bildiğin üzere bu oyun, insanlar tarafından oynanıyor ve sen de katılacaksındır ki siz para ödeyen oyuncular konusunda oldukça ileri seviyedesiniz. Eminim hatırlayacaksındır ve biliyorsundur ki, sosyal medya üzerinden hesap ve cc ticareti oldukça yaygındır ve hala yaygın. İşe bak ki bazı oyuncularınız( buna Afrika’da ikamet edenleri de dahil ediyorum), Romenlerde para yatıranlar ve bazı Sırplarla birlikte kastıkları cc üzerinden veya geliştirdikleri hesaplar üzerinden para kazanıyorlar.
Yönetimin göz yumması sonucu bu kişilerin birkaç yıl boyunca ortaklaşa böyle çalışmasına karşılık- ben de dahil bazı aptallar para harcadığı sürece, neden yönetim böylesi bir kazanç kaynağına çomak soksun ki?
Ve yanlış anlaşılmadan önce, onların birçoğu aynı şekilde farm imparatorlukları kurup cc ve hesap ticareti yaparak para kazanıp sonra da bununla paket alarak, para ödeyip paketlenen oyuncularla kapışıyorlar. Belki çok azı bu işten para kazanmıştır ama miktar o kadar az ki, onlar için üzülüyorum bile.

Sonuç olarak, inanıyorum ki halkım olgun olduğunu ve gerçek hayattan kaynaklı saçmalıkları kenara bırakarak bu oyunu oynayabildiğini göstermiştir.( YN ve TR şuan müttefik, YN ve HR ise SR ile YN aynı odada olsa olabileceklerden çok farklı ve bunun daha da ötesinde bir kardeşliğe sahip. 😛 )
Sizinkiler hakkında uzman olmasam da, bazı söylememe gerek olmayan sebeplerden ötürü aşırı bir şekilde YN düşmanı olduklarını fark etmek kolay.
Ek olarak, sizin tarafta( Asteria) sadece bir farm imparatorluğunu koruma savaşı yok aynı zamanda bir ölüm kalım meselesi var. En ufak bir çatlak oluşması halinde( diyelim ki siz ya da BG gerçekten tarafsız kalması halinde, sizin bunca yıldır yaptığınız gibi bir tarafsızlık değil) ve bizi görmezden gelmeniz halinde, Asteria’nın dağılması an meselesi olur.

Romen oyuncuların bir savaş kaybının ardından oyuncuların, sosyal çevrelerin, makalelerin en ufak bir karşı direniş göstermesini daima yok etmeye çalışmaları da tesadüf değil.

Dolayısıyla hem benim için hem de sizin toplumunuzdakiler için Asteria’nın size istediğiniz gibi davranma özgürlüğünü vereceğini düşünmek oldukça zor. Bana kalırsa hiç özgür davranmadınız da, daima dış politikalarınız YN’nin ne yaptığına göre belirlendi.
Daha önce de söylediğim gibi, daha iyi bir oyun oynamak isteyenler için tekrar edeyim, bu oldukça salakça ve sağlıksız bir durum.



S5: Bir önceki sorudan bazı şeyleri tekrar ele alarak, bugün kurulabilecek ideal bir ittifak düşüncen var mı, ya da her zaman olmasını istediğin bir ittifak? Ben şahsen Hırvatistan ile ortak olsak nasıl bir durum ortaya çıkardı diye merak ediyorum, zira onlarla hiç işbirliği içerisinde bulunmadığımız nadir ülkelerden.

Y5: Bu konuya az çok zaten değindiğimi düşünüyorum. Oyun hiçbir yenilik, stratejik bir unsur ya da ittifakları kendiliğinden ortaya çıkaracak uygun savaş/ taktik/ siyaset sistemi vaad etmediği sürece ittifaklar hakkında konuşmak biraz saçma. Yönetim son dönemlerde oldukça yavaş bir şekilde de olsa birtakım değişiklikler yapıyor ki ben bunları yararlı buluyorum( aşırı güçlü imparatorlukları yıkmak için direniş puanının gelmesi, savaşlarda vuruş karşılığı para veren ülke emri ( CO) sisteminin kaldırılması ve cc’nin gerçek değerini düşürerek farm’a etki etmek gibi) AMA hala daha yeterli düzeyde yapabilmiş değiller.
Hala çoklu hesaplar için düzgün bir denetim mekanizmasına ihtiyaç var: örn. telefon numarası bağlantısı
Hala daha daha ilgi çekici bir siyasi sisteme ihtiyacımız var, böylece insanların oyunla etkileşimi farklı bir açıdan arttırılabilir.
Hala aynı bonus sistemiyle oynuyoruz, kaç yıl oldu..?
Hala daha haritada gri yerlerin olduğu tamamlanmamış bir dünyada oynuyoruz.
Ki bu henüz eklenmemiş ülkeler eklense bile yukarıdakiler değişmedikçe hiçbir şey değişmeyecek.

Bu uygulama olayı, kimin geliştirdiğini ve bunlar kar sağladığını bildiğimiz script sistemine karşı ve oyunu hızlandırmak için iyi bir adım oldu( aslında yönetimin bunca zaman kendi ürünlerinden daha fazla kar sağlayacaklarını düşünerek nasıl şeylere izin verdiğine bakınca durum oldukça komik.) Ama yine de yukarıda bahsi geçen meselelerde hiçbir geliştirme yapılmadan bu uygulama işine girildiyse, tam anlamıyla bir salaklıktan( hatta bir diğer salaklıktan) farklı bir şey olmayacaktır.
İleriye giden tek mesele ekonomi ki bu konuda liderlik eden Hırvatlara teşekkür etmek gerektiğini düşünüyorum.

Yine de gereken değişiklikler yapılmadan bunun ne kadar sürebileceğini düşünüyorsun?

Yeni ittifaklar için yeni altyapılar ve çevreler oluşması gerekiyor ki yönetim ekibi yalnızca parayı düşünüp oyunu göz ardı ettiği sürece bu gereklilikler karşılanmayacaktır. Bu hataları en iyi oyunlarda bile görmek mümkün, sonucunda da oyun dibe çöküyor. Bu bir çeşit oyun işine giriş dersi gibi.
Bunlar olduğu sürece olay sadece insanlara kalıyor ve bu durumda zaten açıkladığım üzere Asteria’dan bir değişiklik beklemek oldukça güç.

Severrus’un notu: Balkanlar’daki diğer tüm devletler gibi, tek bir düşmana sahip olmak nerdeyse imkansız. Başlarda da söylediğim gibi, Bulgarlar bizim ülkeyi ele geçirmeye çalıştı ve bizim BabyBoom’umuzun gücünü hafife aldı. Sırbistan bizi yanına aldı ve muhtemelen güç potansiyelimizi gördü, ve böylece bizim oyuna katılmamız ortalığı kızıştırıp Bulgar’ı sizin kollarınıza itti. Asteria devam ettiği sürece burada bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Neden bozulmamış bir şeyi tamir etmeye kalkasın ki, haksız mıyım?
eDünya’daki yerimize gelince, sizin tarafın aslında bir şansı vardı ama elinden kaçırdı diye düşünüyorum, dolayısıyla şimdi birilerinin diğerlerinin kuklası olduğu yönünde ağlayıp sızlanmanızı çok gereksiz buluyorum… Bence Asteria’da olmayışımız( Bulgaristan’ın aksine) etkisini gösterir.

N4zGuL’ün notu: Asteria bazı temeller üzerine kurulmuş bir ittifak; cc’nin değerini kontrol etme, botlar( Çin) ve aşırı kuvvet. Ya oyundaki şeyler değişecek ya da ücretsiz olarak oynayan oyuncular artık kendilerine farm yapacak bir oyun bulamayacak. Dolayısıyla hiçbir şey sonsuza dek sürmez ve hiçbir şey dokunulmaz değildir, bana soracak olursan.

Flame ve diğer değindiğim şeyler, tam biz Asteria’ya katıldığımızda- katılmak üzereyken olan şeyler, sonrasında değil. Evet, ülkemde geri dönmemiz gerektiğini düşünen yönetimler oldu ama onlar Asteria’nın tek ana stratejisini anlamadıkları için naif ve ahmak kalıyorlar.
Asteria, bir arada kalmak istiyorsa yeni düşmanlar ve tehlikeler üretmek zorunda. Öteki türlü nasıl olurda siz, hepiniz, böylesi bir farm imparatorluğunun ayaklarını öpersiniz?

Aynı taktik bazı Pacifica üyeleri tarafından da kullanıldı- Polonya mesela…



S6: Yine de, benim ilgimi çeken bir diğer nokta da eABD ile olan ilişkiniz.eABD kendi başına bu oyunda oldukça ilginç bir tarihe sahip, her zaman iki yüzlü ve önyargılı olan dış politikaları daima iki tarafa da mavi boncuk veriyor. eHırvatistan’a saldırarak ileri gittiler, sonucunda görüldü ki tüm eDünya onları küçümsüyormuş. Bugünlerde görüyoruz ki sizin asıl bölgelerinize sığınmaya çalışıyorlar. eABD ile olan bu barış nasıl sağlandı, aynı zamanda eHırvat ve eABD arasında da nasıl oldu?

Y6: ABD hakkında, ben şahsen ABD’nin daima yakın dostlarından biriyim.GaMa’ya birkaç yıl önce biz YN’yi terk etme kararı aldığımızda sığınma imkanı verdiler. Kendi meclislerine adamlarımızı seçtirmemize izin verdiler. Hatta bir yıl öncesine kadar, WO( ki onunla daima yakınız) hala güç sahibiyken, YN şirketlerine kapılarını açtılar. Bana kalırsa ABD yalnızca 2 hata yaptı ve daima WO’ya bunları söylüyorum;

1. ABD, çokça gurbetçiye sahip bir toplum. Önce Macarlardan korkuylardı ve daha sonra Hırvatlardan korkmaya başladılar ama cadı avının onların toplumu için, daima bir itici güç olduğu doğru. ABD’yi yöneten elit, içlerinden bazılarının ayrılmasıyla güçsüz düştü. Bu onlar için iki kutuplu dünyada durumu iyice zora soktu. Pacifica’da olmak onlara hiçbir kar sağlamadı çünkü Prophet ve Khere’in bulunduğu Polonya o ittifakın parçası olduğu sürece, üçüncü ve bağımsız bir kutup olduğunu iddia etmek sadece komik bir şaka olur. Bu, Adriatica ile bağlantılı 4 devlet olarak( TR, YN, BG, BR) Pacifica’ya kendi başımıza girmek istediğimizde oldukça açık bir şekilde görüldü. Bir antlaşmamız olmasına rağmen Prophet ve arkadaşları daha sonra bu antlaşmayı bozdu ve oylama başladı. Sanıyorum ki ana ittifak Asteria onların kulaklarını çekti.Yine de bu Polonya’nın kalkan olduğu bağımsız üçüncü bir ittifak görüntüsü onları ana düşmanları Asteria’dan korudu. Bugün hala ABD içerisinde çok fazla Romen bulunmakta ve bu onları( şirketlerini) korumaya yaradı. Böylesi bu durumda onlardan nasıl bir politika izlemelerini bekleyebilirsin ki?

Son olarak ABD’nin sizinle ve BG ile sürekli bir savaş halinde olduğu doğru. Bence nedeni basit ve insanlar arasındaki empatinin de ötesinde. İkiniz de alternatif bir kutup olmayı denediniz ama ikiniz de doğrudan ya da dolaylı olarak Asteria ile bağlantılıydınız. Kalanı boş iş bana sorarsan.
Ben hala siyasette aktifken ve bir ittifak oluşturmaya çalışırken( bir şekilde başarılı da oluyorken) bir şekilde Pacifica üyeleriyle, Polonya’ya tamamen biat etmeden karşılıklı anlayışa dayalı bir ilişki kurmaya çabalıyorduk. MAM ve Colin, WO ile arada bir güven oluşturmak için oldukça çaba sarf ettiler. Tüm bunlar Asteria’nın 2017’de bizi gafil avlayıp saldırmasıyla yerle bir oldu ve ilişkiler çöktü. Öyle düşünüyorum ki, ABD paniğe kapıldı ve konumlarını kanıtlamak maksadıyla Hırvat’a saldırdılar- sanırım Asteria’nın tekrar gözüne girebilmek için. Bu büyük bir hataydı.

HR karşı saldırıları sadece onların toplumunun gözünü açmakla kalmadı aynı zamanda bizden onlara yönelik tüm yardımın da kesilmesine sebep oldu. ABD’ye göre HR’nin çökmesi an meselesiydi ve görece basit bir tercihti. ABD ya HR’yi yenebileceklerini( tabii ki hayır) ya da Romanya’nın onları koruyacağını( kesinlikle hayır…) düşündü. Aslına bakılırsa Romanya, bu savaşsız toprak kapmaca konusunda oldukça memnundu( beklenildiği üzere). ABD’nin tümden çöküşünün rağmen bizim kitlemiş, onların içerisinde aktif kalan oyuncularla sürekli olarak iletişim halinde oldu ve tekrar bir ilişki inşa edilmeye başlandı. Bugün gördüğün üzere elimizdeki tüm kuvvetle onların tekrar organize olmaları ve ayağa kalkmaları için her şeyi yapıyoruz. Gördüğün gibi, biz Romanyalı çiftçiler( farmer) gibi değiliz. Biz oyuncu kitlelerinin ölmesini istemiyoruz, aksine bize karşı bile olsa ayakta kalmalarını ve devam etmelerini istiyoruz, böylece daha çok savaş yaşanır ve daha sağlıklı bir oyun olur.

2. Her ne kadar ABD ve Pacifica’nın Julius Khere ve Yui tarafından yönetildikleri esnada yaptıkları büyük taktiksel hatalardan az çok yukarda bahsetmiş olsam da, sonrasında Türkiye’ye saldırmaları tamamıyla salaklıktı. Aslına bakılırsa oldukça düşük bir grup mantığıyla hareket ediyorlardı ve bunu askeri bir harekat olarak yansıttılar. Bugün bile Julius’un hem hiçbir şeyden haberi olmayan kendi halkına bu hareketi açıklamak için hem de iyi bir Asteria hizmetçisi olduklarını göstermek için düşman aradıklarını yazdığı makaleye Erepublik’in her bir pikselinde gülünüyor. O zamanlar ABD’nin yaptığı büyük hata, Polonya ve Finlandiya’nın onların politikalarını yönlendirmesine izin vermesi ve savaşlara düşünmeden takipçi olarak katılmasıydı. Yani, Polonya’nın senin adına karar vermesine izin vermek mi..? Kim böyle bir şey yapar ki?! Bunu 2 numara olarak yazsam da belki 1 numaralı hataları buydu. Ta ki ABD gerçekten tarafsız bir strateji izlemeye başlayana dek. Yani kimsenin doğrudan kontrolünde olmayan ülkelerle savaşmaya başlayana dek; Birleşik Krallık, Endonezya ve hatta siz ile Bulgaristan. Ama sorun şurada ki, bu kararları 3. Kutup olduğunu varsayarak aldığında ya 1. ve 2. Kutuplar artık yoksa? Sokağın ortasında çırılçıplak üstünde kıyafet varmış gibi açıklamaya çalışarak kalıverirsin, tıpkı TR’ye saldırdığı vakitlerdeki Julius ve yazdığı Cervantes tarzı makaleleri gibi. [ Cervantes: Don Quixote/ Don Kişot’un yazarı]



S7: Halihazırda ilişkilerden konuşuyorken, bizim devletlerimiz arasındaki ilişki ne durumda şu an? Bana kalırsa, 2-tık oyuncusu biri olarak, bir çeşit soğuk savaşın içinde gibiyiz, kimse birbirine saldırmak istemiyor çünkü bu iki tarafı da bitmek bilmeyen sonsuz savaşlar uçurumuna sürükleyebilir, dolayısıyla iki devlet de diğer tüm olası düşmanlara saldırdı. Dönemsel olarak Macaristan ve Türkiye, ülkelerimiz arasında tampon bölge oldular, olur da saldırılırsa diye, sanıyorum ki. Aktif olduğum süre boyunca, bu resmi olmayan karşılıklı anlayış ve mantığın sonucuydu, sanıyorum ki böyle devam ediyor; çok uzun süredir bir saldırmazlık antlaşması- NAP imzalanmadı. Sence bu iyi bir taktik mi, bizimle savaşmak ister misin, böylesi bir durumda kazanacağınızı düşünüyor musun? Son savaşımızda, o zamana kadar yapılmış en büyük savaştı bence, Yunanistan kaybetmişti.

Y7: İşgalin ardından bölgelerde yükselen direniş puanı sınır ülkelerle yapılacak savaşı ya antrenman savaşına ya da salaklığa çeviriyor. Ülkenle ne kadar gurur duyduğunun farkındayım ama bana kalırsa siz ve özellikle de BG, Romanya’yı korumak amacıyla bizim stoklarımızı bitirmek için savaşa sürükleniyorsunuz. Sırbistan bile bizim için ana hedeflerden biri değildi ta ki Romanya’yı korumak için son zamanlarda öne çıkmalarına kadar. Bire birde YN’ye karşı hiç şansınız yok çünkü şu an bizim sürekli hasarımız var ve daha iyi organize oluyoruz, üstelik parayla paketlenen daha çok oyuncumuz var. Hatta siz ve BG’ye karşı YN’nin en sonunda kaybedecek de olsa uzun süre boyunca savaşıp, ilerlemenizi durdurabileceğine bahse bile girerim. Ama bizim için bu savaşlar basit yemler ve oldukça salakça. Bizim ana düşmanımız Romanya. Romen kitle bile değil, olayları yürüten ve bizim kitlemizi yok etmeye çalışan elit kesim.

Söylediğin gibi, birbirimize saldırmamak karşılıklı anlayışa dayalı bir karar olmalı ama sizin devletin ve BG’nin yönetimi aşırı derecede Asteria yanlısı.
Sizin önceki yönetimlerinizin ve hatta BG’deki önceki yönetimlerin bile olayların böyle gelişmesini düşünmediği doğru ama Romanya bu sefer gerçekten çok tedirgin olmuş durumda ve sizin kitlenin üzerine oldukça baskı uygulamakta. Demem o ki, BG’nin tüm o sunduğu desteklere rağmen onlarca kez reddedilmesi ve şimdi Asteria’ya kabul edilmesi hem oldukça komik hem de aynı derecede dramatik. Bu arada, yukarıda da söylediğim gibi, biz biliyoruz ki sizin kitlenizde Romenlerle çok çok yakın olanlar var ve belki de cc- hesap ticareti işinin de içinde olabilirler. Bu, ülkenizin kararlarının ne denli bağımsız olabileceği konusunda durumu daha da netleştiriyor. 🙂
Ne zaman ki biz ya da Türkiye, Romanya için bir tehdit olur hale geliyoruz, o zaman Bulgaristan’ın milliyetçi duyguları uyanıveriyor. Yani o kadar açık ve düşük seviye bir manipülasyon ki bu, sadece noktaları birleştirmek gerek.

Severrus notu: Bence ya bizi çok küçük görüyorsun ya da kendinizi çok büyük… İki türlüsün için de, ben de aynı hatayı yaptım ve şunu diyebilirim ki, asla ama asla rakibini küçümsememelisin.

N4zGuL’ün notu: Hayır, hiç de değil.
Sizi bu oyunun önde gelen kuvvetlerinden biri olarak görüyoruz. Ve Bulgaristan’ı da, belki şu an birinci kuvveti olarak.
Bana fikrimi sorduğun vakit elimden geldiğince tarafsız davranmaya çalışıyorum ve kesinlikle e-rakiplerimi küçümsemiyorum. Ama sürekli hasar kapasitesi, parayla paketlenen oyuncular, Legend sayıları ve diğer birtakım unsurları da göz önüne alarak konuşuyorum.
Belki yanlış olabilirim ama bu sadece bir oyun ve kaybetse bile çok da kafama takmam. 🙂



S8: Yeri gelmişken, İran’da son zamanlarda oldukça ilginç şeyler oluyor. Odak noktası e-ABD olmaktan çıktı, sanırım bunu siz başardınız; ama bu yine meseleyi bizim savaşımıza getiriyor, kaybediyorsunuz ve hatta savaşmıyorsunuz bile. Neden? Plan bunun neresinde? Tatildeydim dolayısıyla çok da takip edemedim ama görebildiğim kadarıyla sürekli birilerini doğal düşman( NE) seçi duruyoruz( Hırvatistan, Arjantin, Türkiye) ama sürekli olarak bir şekilde sınır kesiyorlar sanırım. Sonunda olay size geliyor. 😃
Özetlemek gerekirse, sorum şu şekilde, İran’daki harekat nasıl başladı, bu sürekli olarak planladığınız bir şey miydi, çıkarılmadığınız sürece orada kalmayı mı planlıyorsunuz? Bilinmesi gereken her şeyi söylemeni bekliyorum.

Y8: Bunu zaten yanıtladım. Romanya ve Sırbistan’ın( Asteria’nın de-facto yöneticilerinin) planı daima, kirli işlerini yaptırabilmek için, bizim hasar potansiyelimizi size veya BG’ye ya da istekli başka bir ülkeye yansıtmamız üzerindeydi.

Hırvatistan’ın harekatlarından bu yana bizim oyun stilimiz de değişti.
Odağımızı dağıtmaya yönelik savaşları ya görmezden geliyor ya da bu savaşların çıkmalarını engelliyoruz.

Sorunun son kısmına yönelik, bunu söylemek için gereken yetkiye sahip değilim henüz ama İran da diğer uydu devletler gibi Asteria’nın aynı stratejiyle attığı bir diğer niyetli uydu devletti. Bu Asteria’nın liderinin( Romanya), düşman ya da dost olsun fark etmeksizin, kendi sınırındaki devletleri güçsüz kılma takıntısı. Tekrar edeyim - dost ya da düşman. Biz doğru şekilde yanıt verdik. 🙂



S9: Son bir şey, sormasam olmaz. Ve tabii ki bu gerçek hayatla alakalı. Bu oyunda sen aşırı milliyetçi bir Yunan olarak tanınıyorsun, ben bile böyle düşünüyorum. Oradaki en kuvvetli isimlerden birisin dolayısıyla bunun normal olduğunu düşünüyorum.
Ama iki devletin hükümetleri sonunda bir antlaşmaya vardı ki. Bu konuda fikrin nedir? Yunanistan’da bu nasıl kabul görüyor, sence bu sayede karşılıklı işbirliğinin önü açılır mı, iki devlet arasında ortaklık ve dostluk? Ve bizim ülkemizi yeni adıyla mı tanımlıyorsun?

Y9: Öncelikle benim politik görüşüm hakkındaki kısım oldukça hatalı. Bu oyuna geldiğimde yaptığım ilk iş aşırı sağcı bir partiyi ele geçirip isimlerini değiştirerek onları trollemek olmuştu. Gerçek hayatta merkez ya da merkez sol olarak kendimi tanımlardım ama son 10 yıldır hiçbir Yunan partisi için oy vermiyorum. Günümüzde beni tanıyanlar, liberal solcu olduğumu söylerler.

Antlaşma olmasına şaşırmadım. Hatta şu an Yunanistan’da buna karşı olan partilerin bile çözüme doğru yol alınmasından dolayı rahatladıklarını düşünüyorum.Şüphe yok ki eğer sizin yeni hükümetiniz seçilmiş olmasaydı bu antlaşmaya varılamayacaktı. Öte yandan oldukça eminim ki, VMRO aşırı sağcı-popülistleriyle devam ediyor olsaydınız ülkeniz 2 ya da 3 parçaya bölünürdü. Yunanistan’ın sizin topraklarında hiçbir hak iddiası yok ve bana soracak olursan tüm bu peri masalı sizin Yugoslavya’dan ayrılmanızla birlikte ne olduğuna bakılmaksızın bir etnik kimliğe sahip olarak ayrılığınızı kesinleştirmeniz için çıkarıldı. Evet, şuan Yunan Makedonyası olarak adlandırdığımız böylede Slav kültür ve kimliğine sahip az bir kitle bulunmaktaydı. Ama bu insanlar birincisi, kendilerini Yunan olarak tanımlıyorlardı, ve ikincisi Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmesiyle bölgeyi domine etmeye çalışan Bulgarların arta kalanlarıydılar. Benimle aynı görüşleri paylaşmanı beklemiyorum ama durum biraz daha yerli yerine oturduğunda ve birbirimize bağırmaktan ve hatta havlamaktan öte bir şey yapmadığımız bu devir geçtiğinde, Antik Makedon mirasına ilişkin iddiaların yalnızca ispatlanmamış politik manevralar değil aynı zamanda aşırı derecede komik olduğunu da fark edeceğine oldukça eminim. Elbette ki 30 yıl boyunca böyle saçma şeyleri duymalarının ardından senin ülkendeki insanların da bu açıdan görmesini beklemiyorum. Belki zamanla.

Hayır, henüz sizi Kuzey Makedonya olarak tanımlamıyorum çünkü ben antlaşmayı reddediyorum. Tıpkı sizin gibi benim de duygularımı oturtmak için zamana ihtiyacım var.

Bunların da ötesinde, bu antlaşma iki taraf için de iyi haber niteliğinde, özellikle de artık sizin tarafınızdan toprak talepleri ya da sınır anlaşmazlıklar ve hatta hukuk sisteminizde kültüre ilişkin soru işaretleri olmayacağı için oldukça iyi nitelikte.
Antlaşma sizin AB’ye girmenizin yolunu açıyor ve iki ülkenin sağlam gelişimin yolunda ortak hedefe sahip olarak birlikte çalışmaya başlayacaklarını gösteriyor.
Sizin de bizimle aynı insan hakları, ekonomi, hukuğun üstünlüğü ve uluslararası ilişkiler çevresinde ve ekosisteminde hareket ediyor olmanızı görmekten dolayı mutluyum.
Arnavutluk ve Sırbistan’ın da katıldığını görmekten oldukça mutlu olurum.

Yunan yönetimini daha da açıklığa kavuşturmak adına, Prespa Antlaşmasının sahipliğini yapsak da( yurt içinde), yönetim adeta bir şaka.
Bu antlaşma, söylediğim gibi, sizin ülkenizde daha gerçekçi bir hükümetin gelmesini gerektiriyordu ve tabii Batı’nın kutsamasını.
Eğer görüşlerimi saldırgan bulduysan özür dilerim çünkü amacım bu değilde ve eğer bu konuşmayı önümüzdeki bir sene içerisinde tekrar yaparsak eminim bu konuda daha rahat hissedeceğizdir.

Fanatikler yerine olumlu bakış açısına sahip insanlar seçildiği sürece benim için gelecek daima aydınlık gözüküyor.

Yazara, oyun içi ilk röportajımı yapma fırsatını bana sunduğu için çok teşekkür ediyorum. 😃



N4zGuL’e benimle konuşmak için vakit ayırdığı için şükranlarımı sunuyorum ve diğerlerine nazaran bu konuşma fazlasıyla ilginç oldu. Umarım benim kadar keyif almışsınızdır!



Buraya kadar geldiniz, okudunuz madem eliniz boş dönmeyin abiler;