UYGUR DEVLETİ

Day 2,471, 03:24 Published in Turkey Turkey by YakubCemill
UYGUR DEVLETİ

Uygurlar, kadim Türk tarihinin önemli parçalarından biri olan ve Türklerin en eski topluluklarından olan Töles’lerin bir boyudur. Türk tarihine sayısız kitabe, yazıt ve kültürel eserler bırakan Uygurlar yerleşik hayata geçerek yegane geçim kaynağı olarak tarım ve ticareti seçen ilk Türk topluluğu olmuştur.
"Uygurlar" telafuzunun kelime kökenlerinin Oy(Uy)-Gur hecelerinin birleşiminden meydana geldiği düşünülmektedir. Oy, uymak ve birleşmek, ittifak etmek anlamında kullanılır. Uygurlara Çin kaynaklarında Kao-çi (Yüksek tekerlekli arabalılar) ifadesiyle rastlıyoruz. Türk kitabelerinde ise Dokuz Oğuzlar olarak ifade edilmektedirler. Dokuz oğuzlar ibaresi, dokuz ayrı oğuz boyunun bir araya gelerek oluşturdukları federasyonla güçlerini birleştirmesiyle ortaya çıkmış bir ünvandır.
Uygurların Ana yurtlarının Orhun ve Selenga vadileri olduğu tespit edilmiştir. Varlıklarını Büyük Hun İmparatorluğu döneminden beri bu bölgede idame ettiren Uygurlar çoğu zaman Dere Beyliği şeklinde kabileler olarak yönetilmiş, kimi zaman kabileler federasyonlarla birleşerek ortak kültürü paylaşmış ve gerek Çin, gerekse bölgesindeki diğer bölgesel güçlere karşı kendilerini korumuşlardır.

Devlet Kurmadan Önce Uygurlar

Uygurlar, tarih sahnelerine kendi devletlerini kurarak çıkmalarından önce de tarih kaynaklarında çok kez geçmişlerdir. Uygurlar, ilk olarak Hun dönemindeki hakimiyet mücadelelerinde ve Çin’in bu bölgedeki faaliyetleri sürecinde karşımıza çıkıyor. Hun döneminin sona ermesi ve Göktürk olarak tabir ettiğimiz Türk Birliğinin oluşmasıyla ortaya çıkan Büyük Türk Federasyonu döneminde sahip oldukları beylik Türk Birliğine İlhak edilmiştir.
Uygurların Çin ile politik ilişkileri, Uygur devletini kurmadan önce başladı. 646 yılında Çin, bölgedeki Göktürk hakimiyetine karşı Uygurları destekleyerek Türk birliğinin zayıflamasını amaçlıyordu. Büyük Göktürk Devletinin bölünmesinden sonra Batı Göktürklerin hakimiyetlerini kaybetmeye başlamasıyla tekrar beylik sistemine geri dönen Uygurların başında Tumitu bulunuyordu. Tumitu’nun, Çin’den aldığı destekle kendisini İlteber ünvanı ile Kağan ilan etmesiyle Uygurlar ilk devlet kurma teşebbüslerini gerçekleştirmiş oldular.

Tumitu, kısa bir süreliğine ve Çin’in boyunduruğu altında ilk devletini kurmuş olsa da bu teşebbüs başarıyla sonuçlanamadı. Zira Tumitu, devletini kurmak için Çin’i kullanmıştı. Çin, politikalarını gerçekleştiremeyeceği bir Hakan istemiyordu. Çin, 648 yılında muhtelif entrikalar ile Tumitu’yu öldürdü ve yerine Tumitu’nun oğlu Pojon geçmesine rağmen Holu adında kukla bir kağanı On-Ok’ların başına kağan olarak tayin etti. Pojon, bu durum karşısında saf dışı kaldı ve babası Tumitu’nun kurduğu kağanlığın başka bir kağanlığın boyunduruğu altına girmesini kabullenmedi. Bunun üzerine 656 yılında Holu’yu öldürerek Çin’in üzerine yürüdü ve Taşkent yakınlarına kadar ulaştı. Daha fazla ilerleyemese de Uygurlar’ın Çin için kolay lokma olmadığını ve rüştünü ispat etmiş oldu.
680 yılına gelindiğinde Asyadaki Türk Birliği yeniden kuruluyordu. Göktürk Devletinin 657’de tamamen yıkılmasıyla Çin boyunduruğuna giren ve Türklerin 23 yıl süren Çin Esareti, 680 yılında ortaya çıkan İkinci Göktürk Devleti (Kutluklar) ile Türk Dünyası kabuk değiştirmeye başlamıştı.

Uygurlar, kimi zaman beylik kimi zaman kağanlık denemeleriyle kendi yönetimleri altında yaşamaya devam etmekteyken ortaya çıkan İkinci Türk Birliği (Kutluklar) ile tekrar Göktürk’lere bağlanmak zorunda kaldılar. Uygurların kendi yönetimlerinde ısrar etmelerinden dolayı bu ilhak teşebbüsleri mücadele ve savaşlarla gerçekleşmiştir. 35 yıl boyunca Göktürk hakimiyeti altında kalan Uygurlar, Göktürklerin zaman içerisinde güç kaybetmesiyle isyan ederek 716 yılında tekrar kendi yönetimlerini oluşturdular. Bu ayrılıktan sonra Göktürklerin giderek zayıflaması ve Göktürklere bağlı olan diğer güçlü kavimler olan Basmıl ve Karluklarında kendilerine katılmasıyla güç kazandılar. Ancak Göktürk Kağanı Ozmış, Dokuz Oğuzlar olarak adlandırılan Uygur topluluklarını tekrar Göktürk Birliği içerisine almak için ordusunun başında Uygurların üzerine yürüdü. Bu savaşta galip gelen Uygurlar, Ozmış’ı mağlup ederek savaş meydanında öldürmüştür

Uygur Devleti'nin Kuruluşu

Göktürk Devleti, Ozmış’ın ölümü ile giderek zayıflamaya başlamıştı. Bu zayıflıktan istifade eden Türk boyları Basmiller ve Karluklar, Uygurlar ile birlikte yeni bir kağanlık kurmaya teşebbüs ettiler. 743 yılında kurulan bu Kağanlığın sol yabguluğu (Doğu yabguluğu) Basmiller, sağ yabguluğu (Batı yabguluğu) Karluklar tarafından idare edilmekteydi.

Uygurlar, yeni kağanlık döneminde Göktürklere karşı birlikte hareket ettikleri Basmıl ve Karluk boylarıyla mücadele içerisine giriştiler. Bu mücadeleyi kazanan Uygurlar, Basmıl ve Karluk boylarını mağlup ederek kağanlığın yönetimini ele geçirdi. Uygur kağanı “Kutluk Bilge Kül Kağan” ünvanıyla kendi kağanlığını ilan etti ve Uygurları tarih sahnesine çıkartmış oldu.
Uygurlar, bu döneme kadar Dokuz Oğuzlar olarak anılmaktaydı. Dokuz Oğuzlar dokuz ayrı oğuz boyundan meydana gelmekteydi. 744’deki bu mücadele neticesinde Basmil ve Karluk boylarınıda kendilerine katarak toplamda 11 boya ulaştılar. Daha önceki birliklerinin adı olan Dokuz Oğuz ifadesi, iki yeni boyunda katılımıyla Uygurlar (Akraba ve müttefikler) olarak geçmeye başlamıştır.

Kutluk Bilge Kül Kağan Dönemi

Kutluk Bilge Kül Kağan, 744 yılındaki mücadelesinden sonra kurduğu Uygur Devletini, ortak Türk kültürü doğrultusunda idame ettirmiştir. Göktürk devlet teşkilatlanmasını ve Türk kültürünün etken nitelikleri Uygurlar döneminde de görülmektedir. Ancak, kültürün yanı sıra dini inanışlarında, geleneksel Türk dini olarak kabul edilen Gök Tanrı (Şamanizm) inancının yanı sıra Mani adlı bir dinde itibar görmeye başlamıştı. Bu din, et yemeyi, her ne sebeple olursa olsun insan öldürmeyi yasaklayan, Hıristiyanlık, Zerdüştlük ve Budizm inanışlarının bir karışımıdır.Kutluk Bilge Kül Kağan, Uygurların Devlet teşkilatının kurulması ve otoritesine kavuşmasından kısa bir süre sonra vefat ettiğinde yerine oğlu Bayan Çur yönetime geçti.


Uygur Kağanları

*Kutluk Bilge Kül Kağan
*Bayan Çur Dönemi
*Bögü Dönemi
*Tun (Tang) Baga Tarkan Dönemi
*Talas Külük dönemi
*Kutluk Böge Dönemi
*Alp Kutluk Dönemi
*Külük Bilge Dönemi
*Alp Bilge Dönemi
*Küçlük Bilge Dönemi
*Alp Külük Dönemi


Uygurların yıkılışı

Uygurlar, her ne kadar Şehir hayatına geçerek Ticaret, Sanat ve Kültürel yönlerden çok gelişmiş bir medeniyet haline gelmişlerse de, önceleri küçük bir din olan Maniheizm’in Uygurlar tarafından benimsenmesi Uygurların sonunu hazırladı. Tüccar Dini olarak görülen Maniheizm ile Uygurlar, savaşcı kişiliklerini kaybederek sakin ve mücadelesiz bir yaşama alıştılar. Bu yaşam tarzı Uygurların askeri gücünü çok zayıflattı ve büyük bir medeniyet olan Uygurlar, askeri yönden güçsüz ve dirayetsiz duruma geldi.
Uygurlar, Alp Külük önderliğinde başlayan isyan hareketi ile sarsılınca hızla zayıflamıştı. Alp Külük’ünde intihar etmesiyle de dirayetlerini koruyamadılar. Uzun süre baskı altında tutularak engellenen başka bir Türk boyu olan Kırgızlar, Uygurların zayıflamasını fırsat görerek 100 bin kişilik bir süvari ordusuyla Uygur şehirlerine girdiler. Alp Külük’ün intiharıyla başsız kalan Uygur devleti, zayıf ordusu ve otoritesiz askeri gücüyle bu saldırıya karşı koyamayarak yıkıldı.
Devlet otoritesi kaybolan Uygurlar, kurdukları muazzam medeniyetin yıkılmasıyla geniş kütleler halinde göç etmeye başladılar. Yıkılan hakan ailesinin mensupları tarafından ağırlıklı olarak iki bölgeye (Turfan ve Kansu) göç ettirilerek tarih sahnesine sonradan çıkacak olan Turfan Uygurları ve Sarı Uygurlar’ın temellerini oluşturdular.

Günümüzde Uygurlar

Uygur halkı iki defa, 1933 ve 1944 yıllında, kendi otonom cumhuriyetini kurmuştur. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 da Doğu Türkistan'ı işgal ederek, Uygurların 1944 den beri var olan 2. Doğu Türkistan Cumhuriyetini yok etmiştir. Uygur halkı, Çin içerisinde kendi geleneklerini ve kültürlerini sürdüremediklerinden yakınmaktadır. Uygurlar, her ne kadar sözde özerk bir cumhuriyete sahip olsalar da, Çin egemenliğine girdiklerinden beri bağımsızlıkları için mücadele etmektedirler. Uygurlar, Mani dininin terimlerini Türkçe'ye çevirerek ulusal kimliklerini koruma uğraşısı içinde olduklarını göstermişlerdir. 11 Eylül 2001 olaylarından sonra Çin hükümeti her türlü Uygur direnişini "islamist terör" diye adlandırıp, yasa dışı göstermek için çaba sarf etmektedir. Bazı insan hakları örgütlerine göre, Doğu Türkistan'da 1990 den bu yana 700 Uygur Türkü idam edilmiştir.(ÇİN KAYNAKLARINA GÖRE) Tianshan Dağları'nın güneyi ile kuzeyindeki geniş topraklarda yaşayan Uygurlar, Xinjiang'da nüfusu en fazla olan etnik gruptur. Asırlardan beri Çin'in kuzeybatı kesiminde yaşayan Uygurlar, tarih boyunca çeşitli adlarla anıldı. İslamiyet'e inanan Uygurlar, kendi diline ve yazısına sahiptir. Uzun bir tarihi dönemde başka etnik gruplarla bir arada yaşayarak kaynaştıklarından Uygurlar'ın önemli bir bölümü, başta standart Çince olmak üzere çeşitli etnik grupların dillerini de bilir. Uygurların isimleri ad ve baba adından oluşur ve ailenin soyadı yoktur.

Kırsal kesimlerde yaşayan Uygurlar, ağırlıklı olarak tarımla geçinir. Uygur köylüler, aynı zamanda bahçecilik, meyvecilik, ormancılık ve evcil hayvan beslemeye de yatkındır. Şehirli Uygurlar ise, daha çok zanaatkarlık ve ticaretle uğraşır. Toplumun ilerlemesiyle birlikte, Uygurların meslek yapısında da büyük değişiklikler meydana geldi. Günümüzde Xinjianglı Uygurlar arasında yönetici, akademisyen, bilim çalışanı, yazar, öğretim görevlisi, doktor ve kültür çalışanlarının sayısı oldukça fazladır.
Uygurlar, şarkı söylemeye ve dans etmeye yatkın insanlardır. Yediden yetmişe her Uygur, şarkı söylemeyi ve dans etmeyi bilir. Geleneksel Meşrep dansı, Uygur düğün ve kutlamalarının vazgeçilmez unsurudur.

Ramazan ve Kurban bayramları, bütün Müslümanlar'ın olduğu gibi Uygurlar'ın da en önemli iki bayramıdır. Bu bayramlarda bütün Uygur ailelerinde zengin bayram sofraları kurulur, karşılıklı bayramlaşmalar yapılır ve değişik kutlama etkinlikleri düzenlenir. Kuzu ve dana etleri ile balık, ördek ve tavuk, Uygurlar'ın başlıca yemeklik malzemeleridir. Pilav, elle hazırlanan makarna, "Nan" denilen ekmek, kuzu ızgara ve içli büyük mantılar, Uygurların zengin mutfağının temsilcileridir. Uygurlar, çok eskilere dayanan gelenek ve göreneklerini günümüzde de sürdürüyor.

GELECEK YAZI : KARAHANLILAR DEVLETİ