Bizde Petrol Neden Yok !!!

Day 2,943, 04:32 Published in Turkey Turkey by Melih eonbil
Petrol, neft ya da yer yağı, hidrokarbonlardan oluşmuş, sudan yoğun kıvamda, koyu renkli, arıtılmamış, kendisine özgü kokusu olan, yer altından çıkarılmış doğal yanıcı mineral yağı. Latince’de taş anlamına gelen "petra" ile yağ anlamına gelen "oleum" sözcüklerinden oluşmuştur (Petra oleum= Petrol).



Soru : Komşularımızda petrol çıkıyor da bizde neden çıkmıyor? Türkiye nin altında petrol denizi mi var ?

Cevap : Ülkemiz, Alp Himalaya Dağ Kuşağı adı verilen bir kuşak üzerinde yer almaktadır. Bu kuşak, jeolojinin aşırı deformasyon, aşırı kırılma, parçalanma ve yükselme gibi unsurları bünyesinde taşımaktadır. Bu unsurlar ise petrol potansiyeli açısından oldukça olumsuz görülen faktörlerdir. Dünyada bilinen büyük petrol sahaları (Hazar, Ortadoğu, Kuzey Afrika ülkeleri) bu kuşağın güney kısımlarında yer almaktadır. Ülkemizde ise petrol üretimi yapılan Güney Doğu Anadolu Bölgesi, bu petrol bölgesine komşu bulunmaktadır. Zengin petrol yataklarına sahip Ortadoğu ülkelerine komşu olmak, ilk bakışta, ülkemizde de benzer petrol yataklarının olabileceğine çağrıştırsa da, ülkemiz bölgesindeki petrol zengini bir ülke konumunda değildir. Bu konu ile ilgili olarak, ülkemizin jeolojik yapısının önemli bir ilişkisi bulunmaktadır.



Ülkemizdeki petrol üretiminin tamamı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden sağlanmaktadır. Bu bölgemiz Alp Kuşağı’nın hemen güneyinde bulunmakla birlikte onun dışında kalmakta ve jeolojik olarak Arap Levhası’na dahil olmaktadır. Ancak, bu bölgemiz dahi, jeolojik olarak, Arap yarımadası ile birebir benzememekte ve o yüzden bizdeki petrol sahaları çok daha küçük boyutta kalmaktadır. Bu küçük yapılar, aramacılığı daha riskli hale getirmektedir.

Ülkemizin gelişmesi, refahın paylaşılmasında enerji kaynaklarına olan ihtiyacın önemi bilinmektedir. TPAO, nerede olursa olsun, ekonomik olan bir damla petrolün kara ve deniz alanlarında aranıp, bulunup çıkarılması, hizmete sunulması ve ülke ekonomisine kazandırılması yönünde gerekli olan her türlü duyarlılığı göstermektedir.

Bu kapsamda, denizlerimizde ve başta Karadeniz olmak üzere hidrokarbon potansiyelinin tespiti için son yıllarda yapılan sismik çalışmalarının değerlendirilmesi neticesinde, belirlenen noktalardaki sondaj faaliyetlerimiz yoğun bir şekilde sürdürülmektedir. Ancak unutulmaması gereken şey“Petrolcülükte zafer matkabın ucundadır” sözüdür. Sondajla ispatlanıncaya kadar dünyada hiç bir şirket ve hiç bir metod burada yüzde yüz petrol vardır diyememektedir.

Açtığımız her kuyudan petrol çıkar mı?

Açılan her kuyuda petrol çıkar diye bir şey söz konusu değildir. Kuyular çok değişik amaçlar için açılabilir.Bazen sadece çalışan bölgeyi jeolojik olarak daha iyi anlayabilmek için kuyu kazılır. Bu tip kuyular parametre kuyusu olarak isimlendirilir.Bir kuyuda petrol keşfi yapıldıktan sonra, petrolün yayılımını görmek için tespit kuyuları açılabilir. Bu kuyular muhtemel üretim sahasının kenarına yakın yerlerde açıldığı için, petrol yerine su alma ihtimalide oldukça yüksek olur.Hatta üretim sahasının içinde bile normal şartlarda görünmeyen küçük bir fay veya içinde petrol barındıran jeolojik birimin ani son bulmaları petrol yerine su alınmasıla sebep olabilir. Petrol sisteminin bulunduğu (kaynak kaya, rezervuar(hazne) kaya ve örtü kaya) havzalarda bir yapı tarifi yapılırsa, o yapıyı tespit etmek için kuyu açılabilirki bu tip kuyular arama kuyusu olarak isimlendirilir. Ancak burada göç-yapı iyi kurulamadığı takdirde, boş kuyu açma olasılığı ortaya çıkar. Birçok bilinmeyeni olan bir ortamda boş kuyu açmak şaşılacak bir durum değildir.Günümüzde arama,sondaj ve bilişim teknolojileri ile artan görüntüleme olanakları, açılan boş kuyu oranlarında dramatik bir düşüşe sebep olmuştur.



Türkiye’nin bütün komşularında petrol çıkıyor da bizde neden çıkmıyor?
Türkiye’nin özellikle Güneydoğu komşuları (İran, Irak ve Suriye) petrol zengini iken, Türkiyenin petrol fakiri olması tesadüf değildir. Bunun altında 1. Dünya savaşının asıl çıkış sebebi olan petrol ve petrol üreten ülkelerinin kontrolü yatmaktadır. Türkiyenin ‘nin Güneydoğu sınırının çizilmesine İngiliz jeologların etksi yadsınamaz. Petrolün kontrolü için kurulacak olan İngiliz güdümlü Irak Devleti’nin bayrağı, o günlerde Irak’ta İngiltere adına çalışan ingiliz bayan jeoloğun babasına yazdığı mektupta çizilerek gösterilmiştir.

Gelelim işin jeoloji kısmına:

İTÜ’de Türkiye Jeolojisi dersini alırken , Hocamın Prof. Dr. Yücel Yılmaz u soruya şöyle bir cevap vermişti: “Aslında Türkiye’nin Güneydoğusu ile IRak ve Arabistan yarımadası aynı kıta. Bunu şöyle örnekleyebiliriz: Boydan bota halı kaplanmış bir oda düşünelim. Odanın kapısını açtığımızda ne olur? Halının kapıya yakın olan kısmı kapının açılması ile büzülür ve kıvrılır. İşte halının bu kıvrılmış kısmı Türkiyenin güneydoğusunu oluştururken, kapıdan uzak kısım ise kıvrılmamı olarak duran Arap yarımadasını oluşturur. Dolayısı ile halının düz kısmında petrol aramak ve üretmek, kıvrılmışkısma göre çok daha kolay olacaktır.”

Gerçekten de tektonik (yer hareketleri) olarak kıvrılmış ve kırılmış olan Güneydoğu Anadolu’da rezervuarlar parçalanmış; zamanında petrol içeren yapıların daha genç yer hareketleri ile parçalanarak, korunaksız hale gelen yapı odaları içerisindeki petrol kaçmıştır.Sonuç olarak petrol içeren yapılar parçalanarak hacimsel olarak daha küçük hale gelmiştir. Bu küçük yapılar aramacılığı daha riskli hale getirmektedir.

Irakta 1500-2000m derinlikteki Miyosen yaşlı karbonat kayalarından petrol ve gaz üretimi yapılmaktadır. Türkiye’de ise Miyosen yaşlı kayalar yüzeydedir. Irak ve Arap yarımadasında daha az deforme olmuş Kretase ve Palezoik yaşlı rezervuarlarından ciddi üretim yapılırken, Türkiye’de ise bu rezervuarlar hem çok deforme olmuş hemde çok derine gitmiştir. Bu durum aramacılığı daha riskli hale getirmiştir. Dolayısı ile bu rezervuarlar Türkiye’de hem hacim olarak küçük miktarda petrol içermekte, hem de üretim maliyeti yüksek olmaktadır.



Türkiye’de petrol varmış ama yerin 6000-7000 metre altındaymış!
Şimdiye kadar arama yapılan kara alanlarında böyle bir durum ile karşılaşılmadı. Ancak bu uygun petrol sistemi varlığında bu derinlikte hidrokarbona rastlanmayacaktır anlamına gelmez Burada önemli olam 6-7 bin metreyi geçince her yerin petrol kaynadığı iddiasıdır ki hiçbir bilimsel temele dayanmamakta. İster 700 metre ister 7000 metre olsun, bir kuyunun açılması bilimsel verilere bağlıdır. Elinizdeki veriler sizi yerin altındaki hangi noktaya yönlendiriyorsa oraya ulaşmaya çalışırsınız. Üstelik TPAO 2009 Temmuzunda Yuvaköy-1 kuyusu ile 7.216 metreye ulaşan sondaj gerçekleştirmiş, bu kuyu dünyanın en derin 46. kuyusu olmuştur. Yani bizde derinlere inebilecek sondaj teknolojisi de mevcuttur.





Biz petrolü buluyoruz ancak başka ülkelerin baskısıyla kapatıyor muyuz?
Zaman zaman kuyuda petrol ve gaz testi yapıp kapattığımız kuyular olmuştur. Ancak bu ya ekonomik sebeplerden yada rezerbuar kısıtlılığından meydana gelmiş bir olaydır. Diyelim ki yeraltında 100TL’lik petrol var, ancak bunu çıkarmak için 500 TL’lik harcama yapmamız gerekiyor. Böyle bir durumda işin ekonomikliği ortadan kalktığı için bulunan 100 TL’lik petrolü yerinde bırakırsınız. Bu şartlarda yapılan keşif ekonomik bir keşif olmaz. Ya da petrolü keşfedersiniz ancak rezervuar şartları o kadar kötüdür ki, petrolü içinde barındıran kaya içinde ki petrolü bırakmaz ve kuyudan üretim yapılamaz. Sonuç olarak kuyu “petrol emareli” (ekonomik olmayan miktarda petrol içeren) olarak terk edilir.



Arazimde petrol çıkarsa zengin olur muyum?
Arazinizde petrol çıkarsa zengin olamazsınız. Türkiye’de yeraltı zenginlikleri devlete aittir. Devlet de PİGM ( Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) aracılığı ile petrol ve doğalgaz arama ve üretimi ruhsatlarını belirli şartlarda başvurmuş firmalara verebilir. Bu durumda arazi sahibine, ancak kuyunun üzerinde oturduğu arazi parçasının kamulaştırma bedeli ödenir.



(Not: Derlemedir)