Vikingler ve Türklerin Tarihi İlişkisi

Day 2,491, 11:42 Published in Turkey Cyprus by zebah zebah jr

Bu konuda Batılı bilim adamlarınca en güvenilir ve de kabul edilebilir kaynak, 1179 1241 yıllarda yaşamış İzlandalı tarih ve destan yazarı, devlet adamı Snorri Sturlason'un Heimskringla isimli eseridir. Bu eserin "The Ynglinga Saga" isimli bölümünde Tanrı Kral Odin hakkında konumuzla ilgili bölümler şöyledir:

"Asya'daki Don (Tanaquisl) Nehrinin doğusundaki ülkeye Asaland veya Asaheim (Asa ülkesi) denir. Bu ülkenin başkentine de Asgaard (Asların surlu şehri) denir. Bu şehrin kralı (chief) Odin idi." (2. bölüm)

Odin'in büyük topraklara sahip olduğu dağın güney yamacı Türk ülkesine (Turkland) uzak değildi." (5.bölüm)

Odin'in Don ile İdil nehirleri arasında bulunan Kendini "As" diye niteleyen halkın yaşadığı ülkenin başkentinde kral veya şef olduğunu ve ülkesinin Türklerle komşu olduğunu açık bir şekilde görmekteyiz.

Tarihi bilgiler ve adı gecen eserdeki diğer bilgilerin ışığında Odin'in, M.S. 3. yy.'da Karadeniz'in kuzeyine gelen Gotlardan olduğu, Don ve İdil nehirleri arasına hakim olan Got kabilesinin lideri olduğunu, Germanarik in Hıristiyan olması sonrasında yaşanan süreçte pagan inancını koruyarak ana yurdu olan İskandinavya'ya (Gotaland) Avrupa'ya Hun akınları başlamadan, kabilesiyle geri döndüğü ve İskandinavya'da Viking Krallığı'nı kurduğu anlaşılmaktadır. Vikinglerin 9. yy. sonuna kadar pagan inancını korudukları bilinmektedir (İbni FadlanFazlan, Seyahatname).

Odin İskandinavlara okuma yazmayı (Runik alfabeyi) öğretmiştir. Odin öncesi İskandinavyada yazı yoktur.

Odin öncesinde İskandinav takviminde bir yıl on ay dır. Odin buna iki ay daha ilave etmiştir. (Muhtemelen Türklerin 12 aylı takviminden esinlenmiştir) Odin'in aynı zamanda sihirlibüyülü (Magic) güçleri vardır. Ülkesine düşmanlar yaklaşınca büyük fırtınalar yaratır yağmur ve kar yağdırarak düşmanların geri dönmesini sağlar. Ülkesini bu şekilde korur. (Aynen Türklerde de gördüğümüz "yada" taşı olayında olduğu gibi)

Odini'n sarayının kapılarını bozkurtlar korur. Bozkurt İskandinav toplumlarınca da önemli bir semboldür. Mitolojik bir ifade olan bu olguyu, Odin'in kraliyet muhafız birliğinin Turani Türk askerlerden kurulu olabileceği şeklinde yorumlamak ister istemez bize tarihte pek çok kralın muhafız birliklerini Türklerden seçmiş olduğunu anımsatır.

İskandinav mitolojisinde Odin'in iki tane kuzgunu (Bir cins karga Raven) vardır. Bunlar konuşabilmekte ve sabahları ucup akşamları Odin'in omuzlarına konarak ona tanrılardan (muhtemelen civardaki ülkelerin krallarının neler yaptığından) haberler anlatırlar.

Aynen Uygurların kralı Buku Tegin'in (Büyü prensi?) üç kargası gibi (Cuveyni, Tarihi Cihan Güşa, S.104 Kültür B. yay. No: 2253, 1988 Ankara)

Bu benzer motifler sadece Odin ile sınırlı değildir.

İskandinav mitolojisinde de kutsal hayatyaşam ağacı vardır. Yggdrasil (Yigaç asıl?) denen bu ağaçın üzerinde 9 şehir vardır. (Türk mitolojisindeki Kutsal ağaçta 9 dal vardır) Bu şehirlerin 4'ü ağacın dallarında (yukarısında) 4'ü köklerinde biri de gövdesindedir (İnsanlar bu gövdedeki şehirde yaşarlar. Yukarıda iyi olumlu tanrıların şehirleri, köklerinde ise kötü olumsuz tanrıların şehirleri vardır. Aynen Türklerde Şamanların bu ağacı kullanarak gök tanrılara veya yersuyeraltı tanrılarına ulaşması motifinde olduğu gibi.)

İskandinav otokton halklarından Samiler de uzun süre Şaman Pagan inançlarını korudular.

İskandinav mitolojisinde Odin'in keçisi vardır. Acıkınca bu keçiyi yer. Ancak kemiklerini korur. Ertesi gün keçi kemiklerinden tekrar canlanır. Yaşamın veya tekrardan yaşamın kemiklerden olacağına inanç ve kemiklere zarar vermeme inancı Türk toplumlarında da mevcuttur. Öyle ki büyük düşmanların kemikleri de yok edilir.

Bütün bunların yanısıra giyim ölü gömme ve dini ritüeller konusunda da pekçok benzer yanlarda mevcuttur. İsveç'te Stokholm yakınındaki Birka antik şehrinde yapılan kazılarda bulunan mezarlar Altaylarda bulunanların benzeridir.

Açılan bir mezarda, ölen kişi giysileriyle, silahlarıyla, yiyecek ve içecek kaplarıyla muhtemelen oturur vaziyette ve iki kurban edilmiş at ve at arabası tekerleriyle birlikte bulunmuştur. Civarda açılmadan korunan daha pek çok benzer mezar vardır.

Odin'in bugünkü Ukrayna'da yaşayan ve kendine "As" denen toplumun kralı olduğuna yukarıda değinmiştik.

"Asgrad" Asların surlu şehri anlamında (Belgrad gibi grad= guard= koruma.) Peki bu "As" toplumu nedir ve geçmişte ve bugün bu kimliği kullanan toplumlar anılan bölgede (Donİdil civarı) var mı? "AS" kavramının geçtiği vurgulandığı bazı kelimeler şunlardır. ("S" harfi rahatlıkla "Z" olarak da kullanılabilinir)

As = Tarihte Sarmatları (Alanları) oluşturan kavimlerden biri

As= Bugün Kafkaslarda yaşayan Karaçay Türklerinin, Osetlerin, kendilerini tanımladıkları kavim ismi

Aset = OsetOsetya halkı Askit= İskitler Sakalar

Askuzai = Asur belgelerinde İskitlere verilen isim (Kuzey As halkı)

Asur = Anadolu'da kurulan devlet (Ur şehir anlamında kullanıldığu düşünülürse As Şehri)

Azak = Kırım'ın doğusundaki deniz (Asov). (As halkının Ak kutsal süt denizi) (Akgöl Akdeniz gibi Altay mitolojisinde kutsal süt denizi)

Azer = Azerbaycan halkının ismi (As eriaskerierkeği)

Astrakhan = Hazar Denizi'nin kuzeyindeki tarihi ticaret şehri (As tarkantarhan as komutanı?)

Hakas = Altaylarda yaşayan kendilerine Saka (İskit) da diyen Türkler. (Hak sonradan alınmış, doğru güvenilir gerçek anlamında bir ek olabilir mi?)

Ok (Q) Eski Türklerde kavim anlamında da kullanıldığı (On ok Üç ok vs.)

Kafqas = Kafkas (kafokas) Kaf Dağı As halkı. (kaf=Türk mitolojisindeki kutsal dağ)

Qaser = ) KhazarHazarKarayim, Türkleri. (Ok aser)

Qasaq = Kazaklar (ok as ak Soylu as kavmi. Ak budunKara budun da olduğu gibi Ak soylu asil anlamında.)

Abas = Abazya halkı (Kutsal As'lar. Ab uluKutsal anlamında) Asena= Türk mitolojisinde ki dişi kurt, Türk devlet geleneğinde Hakan soyu. As ana = Altay mitolojisindeki Tanrı "Umay" ın diğer adı (Hakaslar Umaya As kız da derler)

Askil= Batı Göktürk İmparatoluğu'nda önemli bir kavim ve kralının adı

Asparuh=Volga Bulgar Devleti'nin kurucusu Türk prensi Asya=As ülkesi (Romanya, Finlandiya gibi) Kıtanın adı.

"As" ortak bir inanç kimliği olarak (Şaman Pagan), uzun süre bölgede yaşayan halklar tarafından, ırk farkı gözetilmeden kullanılmış bir üst kimlik (İnanç kimliği) olmuş kanısındayım.

İskandinavya'da Runik Yazı

İskandinavya'da bulunan Runik yazılar genelde 2 kategoride ele alınır. Birinci kategoridekilere 24 sembollü eski "Oldest Runik" yazı denir. İkinci katagoridekilere 16 sembollü Viking Çağı "Viking Age" runik yazısı denir. Yani iki farklı alfabe ve yazı söz konusudur.

Bu bölümde yaralandığımız temel eserler;

Prof. Sven B. F. Jansson, Runinskrifter i Sverige, AWE/Gebers 1963, İngilizce baskısı Runes in Sweden Royal Academy of Letters... Gidlunds Warnamo/Sweden 1987

Turgay Kürüm, Futhark Alfabesinin Gizemi, 1994 Antalya.

Futhark diye de adlandırılan 3500 civarında yazılı kaya vardır. Bunlardan çok azı %10 civarında Eski kategoriye girmektedir.

Viking çağı yazıtları yani 16 sembollü alfabeyle yazılanlar soldan sağa doğru mükemmel bir şekilde Nordik dilde okunmakta ve bu yazının 17. yy.'a kadar İskandinavyada kullanılmakta olduğu bilinmektedir. En belirgin farklardan biride eski (24 sembollü) denen yazıların sağdan sola yazılmış olmasıdır.

Eskilere Tanrı Odin zamanından kalma büyü yazısı denmektedir. Çünkü bunların İskandinav dillerinde okunması mümkün olmamıştır. İskandinav dillerinde okuma çalışmaları yapılmışsa da kabul görmemiştir. Okunamadığı için bu yazıtlara mistik bir anlam yüklenmiş, bu yazıların büyü amacıyla yazıldığı düşünülmüştür. Rün kelimesinin İskandinav dilinde esas anlamı da "büyü yazısı" demektir.

İskandinavya ve Almanyada bulunan taşınabilir ev eşyalarında (kapkacak, tarak kandil vs.) bulunan runik yazılardan bazısının üzerindeki yazılar İskandinav dilleri ile okunamayınca Türk Runik alfabesiyle başarılı okuma çalışmaları yapılmış, ancak bunların ticaretle buraya geldiği düşünülmüştür.

Orhun yazıtları ilk bulunduğunda bilim dünyası yaklaşık 100 yıl bu yazıtların Orta Asya'ya giden Vikingler tarafından yazıldığına inanmış, Thomsen tarafından bu yazıtlar Türkçe okununca bu sefer her iki yazının birbiriyle ilişkisinin olmadığı düşünülmüş ve savunulmuş.