ÖNKUZU HEY ÖNKUZU!!

Day 2,559, 13:14 Published in Turkey Turkey by aLmiLamm

23 Kasım 1970 de şehadete kavuşan Ertuğrul Dursun Önkuzu Ağabey’i Vefâtının 44. yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun..

Bunu Türk yurdunun gayrı Türk'leri bilmezden gelir. Bugün, bu ülke bu millet için savaşan kınalı kuzulardan birinin, Dursun Önkuzu'nun şehadetle şereflendiği gündür.

Ülkücü Şehit Ertuğrul Dursun ÖNKUZU’NUN kızıl komünistler tarafından ağır işkenceler sonucu şehit düştüğünü önkuzunun kırılmadık kemiği patlamadık yerinin kalmadığını ve ağzından ciğerlerine bisiklet pompasıyla hava verilerek ciğerlerininde Patlatıldıktan sonra okulun üçüncü katının penceresinden aşağıya atıldığını biliyor muydunuz?
ŞEHİT DURSUN ÖNKUZU'NUN HAYATINI VE CENAZE GÖRÜNTÜLERİNİ İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ...



"Oğlum, Atatürk memleketi siz gençliğe emanet etmişti. Sen, bu emanete sahip çıktın ve bu yolda Türk milletinin baş düşmanı moskoflar tarafından katledildin. 60 sene yaşayıpta esaret içinde ölmektense yirmi yıl yaşayıp hürriyet içinde şehit olmak daha iyidir..."
---Abdullah Önkuzu(Dursun Önkuzu'nun babası)

"Birkaç ay önce Süleyman Özmen Y.Ö Okulu'nda şehit edilmişti. Ağabeyim o olayı bizlere göz yaşları içersinde anlatmıştı. Anneme kan lekeleri olan bir ceketini saklamak üzere yıkamamasını tembih ederek emanet etmişti. “Bu kan Süleyman'ın kanı sakın yıkama, mübarek şehit kanı; yarın Allah'ın huzurunda şahitlik edecek inşallah” demişti. Kendisinin de birkaç ay önce söylediği bu sözden sonra aynı kaderi beklediğini nerden bilsin. Ah canım ağabeyciğim.
O bir ülkü deviydi. Hiçbir çıkar gözetmeksizin, Çok büyük ideallere sahipti. Öylesine inançlıydı ki düşüncelerini gerçekleştirmek için elinden geleni yapardı. Milliyetçi, ülkücü çocuklara, gençlere, kızlara milli manevi değerlerimizi kaybetmemeleri için seminerler düzenlerlerdi. Okul derslerinde başarısız olan talebelere ücretsiz matematik, fen kursları verirdi. Maddi imkanları kısıtlı olduğu halde verilen hediyeleri kabul etmemişti. Onu akrabalarımız, arkadaşları mahcup, utangaç, az ve öz konuşan, konuşunca herkes tarafından dinlenip beğenilen birisi olarak tanırlardı. En büyük idealli büyük bir kütüphaneye sahip olmak ve gençlerin hizmetine sunmaktı. Çok kitap okurdu. Eline geçen parayı kitaba yatırırdı. Yaz tatillerinde çalışıp okul masraflarına katkıda bulunurdu. Judo öğrenmişti. Her sabah jimnastik yapar, titizliği ile ablamı yorardı. Namazlarını düzenli olarak kılar, kılamadığı vakitleri küçük bir deftere not ederdi. O zamanlarda Zile'nin yetiştirdiği çok kültürlü, muhterem bir zat olan müftü Arif Efendi'den ders alırdı. Ağabeyimin yetişmesinde büyük bir payı olmuştu Arif Efendi'nin. Ağabeyim İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesini kazanmış, kayıt yaptırmıştı. Ama o okula komünistler hakim olduğu için Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okuluna geçmişti. Kader işte. Nereye gitsen değişmiyor."
-Kadriye Önkuzu(Dursun Önkuzu'nun Kızkardeşi)

“Dursun” milliyetçi olduğu için öldürülmüştür. Kinin son haddine vardığı bir anda birisi, ötekine bir kurşun sıkarak veya bir hançer vurarak öldürebilir. Bu da bir cinayet ve her cinayet gibi vahset olmakla beraber insana kendisini ve suurunu kaybettiren bir ofkenin sonucu diye bakmak belki mumkun olur. Fakat ancak Mao’nun Çin’indeki iki bin yıllık profesyonel işkence metodlarına yaraşacak şekilde ciğerleri pompa ile parçalayarak soğukkanlılıkla adam öldürmek, insanlığı değil, hayvanlığı ve hayvanları bile utandıracak bir alçaklıktır..
---Hüseyin Nihâl Atsız-Ötüken Dergisi[/b