İhsan Efendi

Day 1,157, 03:39 Published in Turkey Turkey by tiryakihasanpasha

Bir İhsan Efendi vardı. İyi adamdı.

Eli açık, gönlü geniş, bakışı temizdi. Paraya pula önem vermez, insanlara yararlı olabilmenin peşine düşerdi hep. Alil, aciz ve düşkünün dostuydu.

Zaferle sonuçlanan savaşlardan sonra Juniorlara beş-on lira harçlık dağıtırdı. Herkesi sevindirirdi. Herkese ihtiyacı olup olmadığını sorardı. Borç verirdi hiçbir ayırım yapmadan.

1100 lerin başlarında ülke çok büyük felaketlere sürüklenmişti. Düşman iki koldan saldırmıştı. Doğu Anadolu hariç tüm ülke Yunan postalı altında ezilmiş, köle edilmişti. Siyasi partiler ise birbirleriyle kapışmaktan dolayı, bir türlü savunma savaşları başlatamıyorlardı. Başlatılanlar da düşman tarafından hemen eziliyordu. Halk kalabalıktı ancak iyi bir liderden mahrum olduğu için çaresizce çırpınmaktaydı. Ortalıkta canı full olan çok az insan kalmıştı. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüştü…

İhsan efendi 20 level olmasına rağmen hep %10 boost yaptığından dolayı cılız, çelimsiz bir adamdı. Büyük bir savaşçı değildi. Kalbinde hep iyilik taşıdığı için entrikalara, siyasete aklı ermezdi. Büyük bir lider olmaktan da uzaktı bu haliyle.

“Ben de ekonomik olarak ülkeme faydalı olmalıyım. Hiçbir şey yapmadan böyle elim kolum bağlı oturamam” diye düşünüyordu. Evvelden biriktirmiş olduğu biraz altını vardı. Doğu anadoluda bir buğday şirketi satın aldı.

Acı yenilgilerden dönen canı otuz askerler, onun etrafında toplanmaya başladılar. O hiç kimseyi geri çevirmiyordu. Dostları ona “azizim, canı az adamı alma, zarar olur” diyorlardı. O aldırış etmedi. Sayısız düşkünün ekmek kapısı oldu. Hatta bir gün kalktı herkesin maaşını iki katına çıkardı. Dostları bu sefer “ dostum, batacaksın mahvolursun” dediler. O, bunları da duymadı. “Yeter ki çalışsınlar” diyordu.

Onun fedakârlığını gören bazı liderler onu takdir ettiler. Teşşekürler edildi makalelerde. Herkes onu çok seviyordu. O ise milletine yardım edebildiği için çok mutluydu.

Bir bayanla tanıştı bu sırada, işgal altındaki bir bölgeden. Birbirlerinden hoşlandılar. Para yolladı. Ticket ile yanına aldırdı. Onun adı Necla idi ve bir bayan savaşçıydı. Tank bile kullanmışlığı vardı. Bazen ihtiyaçlarım var diyerek İhsan efendiden para isterdi. İhsan efendi de hiç düşünmeden verirdi. İhsan efendi, sevgisi gibi saf bir adamdı.

Günler birbirini kovalarken erepubik dünyasında durumlar değişmeye başladı. Düşman kaybetmeye başlıyordu. Ardı ardına tüm bölgeler esaretten tekrar kurtuluyorlardı. Zafer bayramları düzenleniyordu. Davullar zurnalar çalınıyordu. İnsanlar mutluydu ve iyileşiyorlardı. Hayat yeniden normale dönüyordu.

İhsan efendi için ise tam tersiydi. Goldlar suyunu çekmişti. Yüksek maaş veremediği için şirkette ki herkes gün be gün ayrılıyordu işten. En sonunda ham madde alamaz oldu. Daha önceden borç vermiş olduğu alacaklılara mesaj attı. Hiçbir cevap alamadı. “Herhalde savaşlardan dolayı çok meşguller, ondan” diye düşündü. Tonla gold alacağı vardı.

İyice sıkışınca şirketi satılığa çıkardı. 20 golda alan olmadı. En sonunda 8 e satabildi Bu duruma içi yanıyordu. Necla ile mesajlaştı. Necla çok üzüldüğünü acısını paylaştığını söyledi. Sonra dedi ki; “Sevgilim, yakında Bulgar’a açılacak savaşta benden çok şey bekliyor Bakanlık” dedi ve ekledi “ancak bunun için strength sağlamam tank almam lazım, bunun için 8 gold’a ihtiyacım var. Sen de varsa verebilir misin? Eğer bu savaşı kazanırsak çok paramız olacak” dedi.

İhsan efendi hiç düşünmeden yolladı parayı. Artık onu oyuna bağlayan tek şey Necla idi. Dostlarından hiç kimse aramaz sormaz olmuştu onu.

Gel zaman git zaman Necla’yı aradı. Ama Necla ona mesaj atmadı. “Savaştadır ya da meşguldür herhalde” dedi içinden. Bir daha aradı ve

“Canım nasılsın? İyi misin seni merak ettim.” dedi. Aradan beş dakika geçmedi ki mesaj geldiğini gördü. Sevindi ve hemen açtı mektubu.

“Cankuş beni bir daha arayıp rahatsız etme. Senle güzel günler geçirdik ve bitti. Ya zaten bir şey diyeyim mi; senin gibi cılız, mıymıntı bir adamla daha fazla sürdüremezdik. Şimdi strengti taş gibi bir çocukla takılıyorum. Beni çok mutlu ediyor. Yolladığın altınların üzerine de bir bardak soğuk su iç. İyi gelir. Kib. Bye…”

Bir an sanki yüz tankla vurulmuş gibi oldu İhsan Efendi. Aklı bir kuş oldu, kanatlandı ve uçarak uzak diyarlara gitti. Her şeyin bu kadar boş ve değersiz olması karşısında bir hükümdar olarak onu geçen her an boyunca kırbaçlıyordu sanki.

Elini yavaşça fareye götürdü. İmleci LOGOUT un üstüne getirdi. Parmağını sol tık ın üzerine oturttu. Boş boş bakıyordu akıp giden haberlere. Geçmiş ile gelecek arasındaki korkunç farksızlığı bile gördükten sonra işaret parmağını bastırdı… Bastırdı ama çekmedi henüz. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Bir eski dostu o sırada ona mesaj atmıştı. Ama ihsan efendi bunu göremeyecek haldeydi.

Ağzından birkaç kelime mırıldanarak döküldü ve tıkladığı parmağını son kuvvetle kaldırdı. Sayfa kapandı.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Bir shout duyuldu sağ taraftan. İhsan efendi gitmiş diye… Bir iki eski dostu “vah!” dedi. Sonra onlar da döndüler savaşlarına.

İhsan Efendi ah İhsan Efendi!

İhsan efendi, iyi bir adamdı.