Türkler Mecmuası Sayı 0.2

Day 2,846, 07:37 Published in Turkey Turkey by Flavius Crispus

Bozkır Kültürünün Teşekkül Çağı:
Bu kültürün menşei hakkındaki nazariyeler ve diğer açıklamalar ona aşağı yukarı bir mazi tayin etmek imkanı sağlamaktadır. Viyana ekolüne göre bu tarih M.Ö. 2. Bin başları olmalıdır. Şüphesiz binicilik temel unsuz olmak üzere, siyasi, iktisadi, dini, san’at vb. cepheleri ile kültür gelişinceye kadar belirli bir zamanın geçmesi gerekecektir. Bugün için, Andronovo kültürünü ortaya koyan savaşçı atlı kavimin M.Ö. 1700-1500’lerde etrafa tesirini göstermeğe başladığı ifade edildiğine göre, Bozkır kültürünün söylenen tarihte oldukça belirgin bir vasıf kazanmış olduğu kabul edilebilir. Bu tahmin, görüldüğü üzere, bir yandan ‘’Viyana ekolü’’nün vardığı sonuçlara, bir yandan dil araştırmaları neticelerine, diğer yandan da arkeolojik vesikalara ve antropolojik malzemeye uygun düşmektedir.
Bozkır kültürünün san’atı, çeşitli hayvan mücadeleleri motiflerinden oluşan orijinal ‘’hayvan üslubu’’ şeklindedir. ‘’ İndo-Germencilerin iddialerının aksine, bu san’at türüne ait ilk mahsüllerin M.Ö. 2. Bin ortalarına kadar gittiği ve menşei Andronovo kültürünün etki sahalarında aranması gerektiği belirtilmiştir. (bk. M. Tallgren, Some North – Eurasian Sculptures, ESA, 1938, bk. R. Grousset, L’Emp. D. Steppes, s. 624; W. Eberhard, Çin Tarihi, s. 69; A. Kollautz, ayn. Esr.,,I, s. 27, n. 5, 199 vd. ; ayrıca, aş. N. 73😎.

Andronovo Kültürüdür ki kadim Türk kültürlerinden birisi olmakla birlikte bir önceki versiyonu diyebileceğimiz Afanasyevo’dan sonra bozkırda devamlılığını sürdürmüştür.
Çin'de tuncun izlerine Yang-shao kültürünün orta tabakalarında M.Ö 1800 gibi rastlandığını belirtelim.Tunç kuzeyden gelmiştir.Ayrıca Tibet ve daha zayıf bir unsur olan Tai kavimlerinden başka Türk unsuru da bu kültür içinde yer almaktadır. Yangshao kültürü Honan eyaletinin batısında M.Ö 2000'da çıkmıştır.Tipik işlerinin kırmızı beyaz ve siyah renklerin kullanıldığı boyalı seramikler olduğunu ayrıca bu kültür mensuplarının taş ve kemikten yapılmış aletlere sahip olduklarını biliyoruz. Hepimizin bildiği ve çok konuşulan Qin hanedanı imparatoru Şi Huang tarafından mezarına yaptırılan Toprak askerler var. bunlar savaşa hazır pozisyondalar. Okuduğum Çin araştırmaları bu asker heykellerini anlatıyor.Buna göre Bu askerler miğfersizmiş çünkü miğfer giymek o dönem de Korkaklık demekmiş. bunun gibi bazı şeyler de mevcut. Bu Toprak askerler,Yangshao kültürünün etkin olduğu dönemler de yapılmıştır. yani bu Toprak askerler de bozkır tipinin az da olsa mevcut olduğunu görmek mümkün.

Türklerde Sosyal Yapı:
Eski Türk topluluğunun sosyal yapısı hakkında şimdiye kadar ileri sürülen tasnifler hem bünye, hem de isimlendirmeler bakımından birbirini tutmamaktadır. Bunun sebebi her araştırıcının kendi meşgul olduğu zaman içinde kalması ve yine meşgul olduğu belirli Türk zümresini esas alması olsa gerektirir. Türklerin çeşitli devirlerde, çeşitli bölgelerde bazı bünye değişikliklerine uğradıkları ve bununla ilgili olarak başka başka tabirler kullandıkları şüphesizdir. Bununla beraber, Bozkır kültürü dediğimiz, aslına en yakın Türk kültürü içinde cemiyet şeklini ortaya koyabilmek için bazı imkanlara da sahibiz. Bu hususta Gök-Türk topluluğu sosyal bünyesi herhalde hareket noktası vazifesini gösterebilecektir. Ana kaynağımız Orhun kitabelerinde geçen, konu ile ilgili tabirler meseleye ışık tutacak durumdadır. Orhun kitabelerine göre Türk Bozkır cemiyetinin yapısını şöyle tesbit etmek mümkündür:
Oguş – aile
Urug – aileler birliği (?)
Bod – boy, kabile (ok= kabile. Bir siyasi teşkilata bağlı)
Bodun – boylar birliği (siyasi yönden müstakil veya değil)
İl (él) – müstakil topluluk, devlet, imparatorluk.
a. Eski Türk cemiyetinde ilk sosyal birlik olan aile bütün içtimai bünyenin çekirdeği durumunda idi. Kan akrabalığı esasına dayanıyordu. Türklerin, dünyanın dört bucağına dağılmalarına rağmen varlıklarını korumaları, aile yapısına verdikleri büyük ehemmiyetten ileri gelir ki, bunun bir delili de Türk dilinde, başka milletlerde rastlanmayan zenginlikte mevcut olan akrabalık nüanslarını belirleyici kelimelerdir.
b. Urug tabirinin sosyal bünyede neyi ifade ettiği sarih değildir. Herhalde ‘’aileler birliği’’ manasında alınması icap etmektedir.
c. Aileler veya uruglar bir araya geldiği zaman ‘’Boy’’ (eski Türkçe aslı: ‘’bod’’) teşekkül ediyordu ve başında, boydaki iç dayanışmayı muhafaza etmek, hak ve adaleti düzenlemek ve gerektiğinde silahla boyun menfaatlerini korumak ile vazifeli bey (beg, beğ, bi) bulunuyordu. Buna göre boy, siyasi mahiyette bir birlik idi.
d. Eski Türk ilinde ‘’velayet-i amme’’ kesin şeklini alıyor, yani beylerin ve bodun başkanlarının teşri ve icrai (yasama ve yürütme) sorumlulukları bütün ülkeye ve bütün topluluğa şamil olmak üzere, hakan (kagan)’a intikal ediyor: Memleket cağında vergi asker toplama, orduyu tanzim, sevk ve idare etme ve yargı hakları hükümdara verilmekte, gerekiyorsa törede, yine bütün memlekette geçerli olmak üzere, yenilikler yapma,, yani ilin idari, mali, kültürel işlerini düzenleme yetkisi hükümdar aracılığı ile ‘’meclis’’lere devredilmekte, hükümranlık ‘’karizmatik’’ bir mahiyet (aş. Bk) almaktadır.

e. Yakut Türklerinde aile, maderî din çerçevesine girer. Hısımlık bağında esas anadır. Bununla beraber, Roma'daki "pederşah"a (Ataerk'e) benzer bir "maderşah" (anaerk) yoktur. Ailede egemen olan yine erkektir. Ancak bu erkek, ana tarafından olan dayıdır. Dışarıdan evlenme esası olduğuna göre, başka bir klana mensup olan bir erkek, kadının totemini kabul eder.

f. Kırgız Türklerinde aile, pederşahî bir manzara gösterir. Hısımlık bağında temel babadır. Totem dininin yerini atalar dini almıştır. Her evlenme, genç kadının kocasının aile dinine katılması demek olduğundan birtakım törenler yapılır. Bu törenin izlerine, bugün Müslüman olmuş olan Kırgız boylarında rastlamak güç değildir. Evlenen kişinin nişanlısına verdiği 'kalın' bu izlerdendir.

g. Altay Türklerindeki aile, yukarıdaki iki tipin arasında orta bir tiptir. Erkek, kadının ailesi arasına girdiği için, maderîliğe (ana ailesi tipi) olan yakınlığı gösterir. Fakat öte yandan erkek, kadına bir bedel ödemek zorundadır. Bu bedel, para ve hediye olmayıp, geçici bir iş yardımıdır. Kız ailesinin yanında görülen bu geçici hizmet, Altay Türklerindeki aile tipinin, Kırgızlarla ilişiğini gösterir. Böylece, aşiret hayatı yaşayan Türklerde, üç tip aile hayatının bulunduğunu söyleyen bu Fransız sosyoloğu, Türkistan'ın ve Türkiye'nin şehirli Türklerindeki aile hayatına da dokunur . 'Yakutlardan Osmanlılara' doğru giden bir ilerleme zincirinin bulunduğunu söyler. Hatta bu zincirin, Japon sahillerinden Finlandiya'ya kadar uzanan bölgelerdeki aile müessesinin gelişmesi ile de ilgili olduğunu belirtir. Türk aile kurumundan doğrudan olmamakla birlikte aile sosyolojisi çerçevesinde söz eden bir diğer Fransız bilim adamı da Durkheim'dır. Ona göre, "Doğu Türkistan Türklerindeki demokrat aile tipi, Grenard'ın sandığı gibi, eski bir pederşahlığın yıkılmasından doğmamıştır. Bu tipin, maderî (ana ailesi) tipinin değişmiş bir şeklinden ibaret olduğunu sanmaktadır. Nitekim en geri Türk uluslarından Yakutlarda, bu maderî aile 'Sib' adını taşıyan bir grup olup, bugün ailede bulduğumuz bütün hukuki nitelikleri taşımaktadır. Hısımlık aynı Sib'e bağlı olmaktan ileri gelir. Biz bunu Yakutların aile adlarında da görüyoruz. Her Yakut kendi Sib ismi ile anılır. İngiliz etnograflarının verdiği bilgilere dayanan Durkheim, diğer taraftan Kırgızlardaki ailenin pederî (baba ailesi) olduğunu söyleyen Gross'un görüşünü tenkit eder. Alman sosyoloğu Gross'a göre Kırgız ailesi pederîdir ve çoban olan bu Kırgız boylarında, hayvan yetiştirmek için ailenin fazla sayıda olmasına lüzum vardır ve ancak dış tehlike halinde bu aileler, pederşahî (ataerkil) aile içinde birleşirler. Durkheim bu görüşleri tenkit ederek, Gross'un dar bir iktisadî görüşle olayları incelerken, ailenin ne demek olduğunu gözden kaçırmış olduğunu söyler

Örnekler için bk. W. Radloff, Wörterbuch, ‘’ulus’’; Gy. Németh, HMK, s. 8-12; A. Vambery, A Magyarok eredete, s. 196; W. Barthold, El. Mad. Aimak; Z. Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, s. 147; B. Szasz, A Hunok…, s. 477 vdd.; S.M. Arsal, Türk Tarihi ve Hukuk, s. 240; F. Sümer, Oğuzlar…, s. 199 vd.

Bk. yk. Oğuzlar

=Oguş, ihtimal ‘’og’’ veya ‘’ogu’’ kökünden, krş.: Oğul, bk. J. Hamilton, Toquz-Oguz et On-Uygur, s. 24 vd.; DLT, I, 293.

Bk. A. İnan, Türk Etnolojisini İlgilendiren Birkaç Terim-Kelime üzerine, s. 181 vd.

Şimdilik bk. T. Gülensoy, Altay dillerindeki Akrabalık adları üzerine notlar, s. 283-318.

Orhun kitabeleri, I, doğu, 10 (fiil halinde): Urugsırat ‘’urugsuzlaştırmak, soyunu kurutmak’’, bk. M.

[Kaynak;Fındıkoğlu, Z. Fahri, "Türklerde Aile İçtimaiyatı", Aile Yazıları I, Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yay., (Der: Beylü Dikeçligil, Ahmet Çiğdem), Ankara, 1990, s. 12,13.