AŞIK PAŞA'YA GÖRE SİPAHİ OLMANIN ŞARTLARI.

Day 2,708, 13:39 Published in Turkey Turkey by ayaz zemheri1

Selamun aleykum Zemheri Gündem okuyucuları yeni bir makale ile karşınızdayım.Sizlere anlatacağım o kadar çok anı ve sizlerle paylaşmak istediğim o kadar çok bilgi vardı ki hangisini önce anlatmam gerektiğine karar veremedim.Bu zihni sıralama sorunu dışında yeni bir makale yazmamı engelleyen bir başka unsur,erepin makale sistemine hala tam olarak hakim olamayışımdı.Mesela hala resim paylaşamıyorum makalemde.Fakat bugün cesaretimi topladım ve sizin MU dediğiniz ordu teşkilatım Sipahi'nin tarihinden bir kesit paylaşmayı uygun buldum.Umarım beğenirsiniz.
Öncelikle Aşık Paşa hakkında birkaç bilgi paylaşımında bulunmak istiyorum.Aşık Paşa 1272'de Kırşehir'de doğup,1333'te aynı yerde vefat etmiş mutasavvıf ve şairdir.Gerçek adı Alaaddin olan şair,kardeşlerinin en büyüğü olması(başağa ve ordan terkip ile paşa) ve şiirlerinde ''Aşık''mahlasını kullanmasıyla günümüzdeki ismine kavuşmuştur.En önemli eseri Garipnamedir ki Sipahi Gazisinin havi olması gereken şartları bu eserinde belirtmiştir.
Fazla ayrıntıya girmeden kısaca belirtmek gerekirse Aşık Paşa'ya göre Sipahi Gaza teşkilatın gazisi olabilmek için 9 şart vardır;
İlk şart olarak Sipahi, müellifinin tabiriyle ''Muhkem Yürek'' yani cesaret sahibi olmalıdır.
İkinci şart ise kol kuvvetidir.Zira genelde meydan savaşlarında cengin en kızıştığı noktada hizmet görmesi gereken Sipahi Gazisinin düşman tarafından baskı altındayken sayısız kılıç darbelerini ardı ardına sıralaması gerekir ki bu kol kuvveti olmadan başarılamaz.
Üçüncü Şart gayret ve hamiyettir ki hemen pes etmesin ve giriştiği çarpışmalarda düşmana sırtını dönerek kaçmasın.(Sahte Ricat taktiği haricinde)
Dördüncü Şart Aşık Paşa'nın tabiriyle ''bayık'' bir at sahibi olmaktır.Zira her at savaş meydanlarında makbul iş göremez.
Beşinci Şart zırhtır.Hatta Tımarlı Sipahinin yanında getirmeye memur olduğu askere ''cebeli''yani zırhlı denir.Bu durum da Sipahilerde zırhın önemini gösterir.
Altıncı Şart sıkı bir yaydır.Bu yay ''mürekkep'' olarak tabir edilen ahşabın boynuz ve sinir kemikleriyle sıkıştırılmasıyla elde edilmiş bir yaydır.Bu yay sürat ve kuvvetiyle savaş meydanlarında Hristiyan ordularının korkulu rüyası haline gelmiştir.Sipahilerin savaş meydanlarında ilk önce kullandıkları ve düşmanın çoğunu öldürmeye vesile oldukları silah mürekkep yaydır.Dönemin Avrupa savaş ressamlığı geleneğinde Türkler yay tutan şeytanlar(!)olarak resmedilmişlerdir.
Yedinci ve Sekizinci şartlar kılıç ve kargıyı da iyi kullanmaktır.Aşık Paşa bu durumu iki mısralık bir şiirle şöyle özetlemiştir:
Yalunuz ok ile yay ile alp olunmaz.
Ok ile alplik adın alınmaz.
Burada kullanılan Alp tabiri Gazi kelimesinin Türkçe'deki versiyonu olup İslamiyet sonrasında bile gazilik kelimesiyle birlikte kullanılmıştır.(AlperenGazi ünvanı bu terkibin bir sonucudur)Süngü,kargı veya Sipahi için kullanılan tabiriyle ''gönder'' sipahilerin savaş meydanlarında yaydan sonra en iyi kullandıkları ikinci silahtı.
Dokuzuncu şart ise yukarıdaki şartlardan farklı olarak(belki de şartlar arasında en önemlisi)Aşık Paşa'nın tabiriyle bir yar-i kafadara sahip olmaktı.Günümüzde kankalık müessesi olarak devam eden 🙂 bu kurum,dönemin Sipahisi için de çok önemli bir unsurdu.Zira muhabere esnasında dört yanını kollama imkanı kalmayan cengaverin yanında ona mukkayyet olacak,sırtını dayayabileceği bir dostunun olması gerekmekteydi.(Yeri gelmişken erepteki Sipahi teşkilatı da aynen böyle, benim için gerçekten yar-i kafadari insanlar.Birçoğu ile aynı dünya görüşüne sahibiz.Zihin ve fikri anlamlarda uyumluyuz.Bu durum devam ettiği müddetçe eTürkiye'nin en güçlü ordusu olmamız muhtemel olacaktır)Tarihsel bilgilere geri dönecek olursak savaş meydanı sadece mübareze(karşılıklı dövüş)alanı değildir.Tehlikenin nereden geleceği belli olmadığından çarpışma sırasında tek kalmamaya gayret etmek gerekiyordu.Bu sebeple sipahinin cebelisi(zırhçısı)de sipahiyi koruma vazifesini üstlenmekteydi.(Tıpkı eTR deki Sipahi birliğinin benim de içinde bulunduğum d1 üylerini koruyup kolladıkları gibi).

Makalemin çok uzun olduğunun farkındayım.Yurdum insanında okuma kültürü olmadığının farkında olduğum gibi.Fakat bu sefer nefesinizi tutun.Kendinizi zorlayın.Es-Sabr(C.C)'a layık bir kul olduğunuzu göstererek sabredin.Eminim makalenin sonunda öğrendiklerinizden çok mutlu olacaksınız.Şimdiden bana gösterdiğiniz sabırdan ötürü sizlere teşekkür ediyor,yeni makalelerde buluşmayı umuyor,her türlü dikkatime rağmen makalede yapmış olduğum tüm üslüp ve içerik hatalarından dolayı affımı talep ediyorum.Çünkü sürç-ü lisan misali nasıl dilin kemiği yoksa bazen kalemin de ayarı yoktur.VES-SELAM