Stalin Bizimdir!

Day 2,710, 06:18 Published in Turkey Turkey by MirBedirxan


Bu yazının sonunda söyleyebileceğimizi, en başta söyleyelim… Stalin savunulmadan sosyalizm savunulamaz… Stalin savunulmadan ne Lenin, ne de Marks savunulur… Bu böyle. Bu böyle olduğunda, Marksizm’in ustaları arasında en çok saldırıya uğrayan kişi belki de Stalin’dir. Onun hedef seçilmesinin sebebi nedir? Onun devrimci yaşam ve pratiğinde gizli. Çünkü Stalin’e saldıranlar bununla sosyalizme saldırdıklarını bilirler. Stalin, Lenin’in açtığı yolda onun sadece bir öğrencisi olmaya çalıştığını söyleyecek mütevazılıkta bir önderdi. Şöyle derdi: ‘’Ben sadece Lenin’in öğrencilerinden biriyim.’’ O, sosyalizmin başarıyla uygulanılabilirliğini gösteren kişidir. O, Çarlık Rusya’sının kalıntıları üzerinden geri bir ülkeyi emperyalizm karşısında dünya işçi sınıfı ve ezilen halkların umudu haline getirdi. Ulusların kardeşçe bir arada yaşayabileceğini kanıtladı. Stalin, sadece emperyalizmin saldırılarına değil, faşizme karşı da Sovyet halklarını örgütlemiş bir komünist önderdir… Emperyalizm ve faşizmin tüm karalamalarına rağmen Stalin’in yaşamı da sosyalizm için yaptıkları kadar sadedir. Hiçbir başarı, şan, şöhret onun başını döndüremediği gibi o yaşamıyla da örnek olmuştur. O mütevazı yaşamıyla da örnektir.

“Stalin’in evinde üç pencere var. Minik holde bir kepin altında bir çiviye uzun bir askeri pelerin asılıdır. En büyük oğul Jasheka geceleri yemek odasında yatağa çevrilen bir divanda uyur; daha küçük olanı ise minik girintinin uzantısı olan bir çeşit oyukta uyur… Stalin’in aylık kazancı 500 ruble (20-25 pound)” (Fransız yazar Henri Barbusse- 1935)

Stalin hep emperyalistler ve burjuvazi tarafında korkunç biri olarak gösterilir. Oysa halka karşı son derece yumuşak, halk düşmanlarına karşı ise bağışlamaz bir insandı Stalin. Enver Hoca anılarında Stalin’le stadyumda koşu müsabakalarını izledikleri bir sırada şiddetini artıran yağmura rağmen sonuncu da olsa yarışı bitirmek için çabalayan koşucuyla şakalaşmasını şöyle anlatıyor: “…Stalin, yüzünde bir baba duygusu sıcaklığıyla sonra sanki hiç düşünmedenmiş gibi bağırdı: Azizim, evine git, dinlen, kendine iyi bak, bir başka kez gelirsin, başka koşu mu kalmadı..” (Enver Hoca Stalin’i anlatıyor)

Stalin’in yaşamına sirayet eden mütevazılığı kendisini abartanlara karşı gösterdiği tepkide de vardır. Zira, Stalin 8 Haziran 1926’da “Tiflis Ana Demiryolu Atölyeleri İşçilerinin Karşılama Söylevlerine Yanıt”ında şunları söyler: ‘Yoldaşlar! İzninizle her şeyden önce, burada işçi temsilcileri tarafından yapılan karşılama söylevlerine dostça teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Sizlere şunu tüm içtenliğimle ifade etmeliyim ki yoldaşlar, burada aldığım övgülerin yarısını bile hak etmiş değilim. Anlaşıldığı kadarıyla ben, Ekim’in kahramanı, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin önderi, Komintern’in önderi, efsanevi bir yiğit ve daha kim bilir nelerim. Bütün bunlar saçma, yoldaşlar ve tamamen gereksiz bir abartma. Bu tonda, genellikle, ölmüş bir devrimcinin mezarı başında konuşulur. Benim ise ölmeye daha niyetim yok.’’ (Stalin, Eserl- er Cilt 8, İnter Yayınları, sf. 150)

2008 yılında tüm Rusya çapında yapılan bir ankette, 1917’den bu yana ülkeyi yönetenler arasında “en sevilen lider” olarak Stalin çıktı. Bu kadar karalama, halkın yüzde 70’inin Stalin’i olumlamasını değiştirememiş demek ki! Stalin, Emperyalizm ve burjuvazi tarafın da, hatta kendine sosyalist diyen kimi çevreler tarafında yapılan tüm karalamalara rağmen Rusya’da ve dünya hakların kalbinde taht kurmuştur. 5 Mart 1953 tarihinde ölümsüzleşen sosyalizmin büyük ustalarında Josef Stalin yaşıyor… Dünya ezilen haklarına yol göstermeye devam ediyor.. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz…