Dikkat Mafya Var (Kurgu)

Day 2,699, 16:45 Published in Turkey Turkey by Theseus8

Bu akşam ölürüm, beni kimse tutamaz! Berk bile tutamaz ki yıldızlar tutsun” dedikten sonra gülmeye başladı genç kız. Öğlen saatinde sarhoş olan tek insan o olsa gerekti. Bir de bağırarak şarkı söyleyip sonra da gülmeye başlaması yok mu? “Kendimi su aygırı gibi hissediyorum” diyerek önündeki kadehi alıp gargara yapar gibi başını tepeye kaldırarak “baloncuklar çıkıyor” demeye çalıştı ve sonra bu iğrençliğine de bir kahkaha attı. Bunu yaparken az kalsın boğuluyordu. Evinde olduğu için kimsenin onun görmemesi şansınaydı çünkü bu haliyle bütün Çinlileri bile yaşamdan soğutabilirdi. Sonunda kahkahaları bitti ve yerini gözyaşlarına bıraktı. Bir süre ağladı. Hıçkırıkları evdeki sessizliğe karışarak boğuldu. Sonra da beceriksizce gözyaşlarını silerek dağınık saçına, üzerindeki eşofmana, sarhoşluğuna aldırmayarak önündeki ev bardan destek alarak kalktı. Evin çıkışına doğru bir yaşında bir çocuğun yürüyüşünden bile daha dengesiz bir yürüyüşle giderek dışarı çıktı. Şehir merkezine kadar yürüdükten sonra onu bulacak ve hesap soracaktı. Kendisini nasıl terk edebilirdi ki? Tabii ki şehir merkezine kadar yürümesi imkânsızdı. Şehre uzak bir yerde oturuyordu ve çevrede neredeyse hiç ev yoktu ama sarhoşluğun etkisiyle hiçbir şeyi mantıklı düşünemiyordu. Uzun bir süre yürüdü ama sanki dünya başka yöne, o başka yöne dönüyormuş gibi midesi bulanıyor, başı dönüyordu. Bir ağacın kenarına kustu ve ağzını sildikten sonra o dağınık haliyle yürümeye devam etti. “Tanrı şahidim ki seni bulacağım…” demişti ki devamını getiremeden kahkaha atarak “ben Tanrı mı dedim? Şu dizileri çok izliyorum galiba” diyerek kendisiyle dalga geçtikten sonra yoluna devam etti. Az ileride bir ev görünce bir hayli şaşırdı. Burada kendisinden başka kimsenin evinin olmadığını sanıyordu. Eve doğru sarsak adımlarla yürüdü. Aklı başında değildi… Kimin evine gittiğini bilseydi o evin yakınından bile geçmezdi. Evin önüne geldiğinde tam kapıyı çalacakken gözleri karardı. Aç karnına bir sürü içki içmişti. Bedeni yere yığılıp bilinci kapanırken “Berk!” dedi ama bu ağzından bir fısıltı gibi çıkmıştı
Yarın gideceğim
Ama efendim uçağınız…
Umurumda değil! Gideceğim! Anladın mı?
Tabii, nasıl isterseniz!
Şimdi evime gidiyorum. Toplantı ya da iş varsa ertele, hallet ne yaparsan yap. Dinleneceğim
Peki” diye cevap verdi ve kapıyı açarak karşısındaki kaşları çatık adamın arabaya binmesini bekledi. Bu adam sanki kaşları çatık dudakları da düz bir çizgi şeklinde yaratılmıştı. Hiç güldüğünü görmemişlerdi ama zaten bir mafya ne zaman gülerdi ki? Adam öldürürken mi? Yoksa birilerini kaçırırken mi? Ya da emir verirken?
Kapımın önünden başka bayılacak yer bulamadın mı?
Sen ne kadar kaba bir adamsın ya? Sanki ben seçtim bayılacağım yeri! Hatta inanır mısın? Kapının önünden geçerken dedim ki burası bayılmak için çok uygun bir yer. Burada bayılırsam dağdan inen bir takım elbiseli ayı gelir ve beni kurtarır! O ayı da sen oldun!
Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Bana ayı mı dedin sen?
Ben sana takım elbiseli ayı dedim. Sadece niye bir kısmını alındın ki?
Bu yazı da ne?
Dikkat! Mafya var!
Hadi ya! İyi ki okudun! Benim okuma yazmam yoktu zaten
Sen kültürsüz bir mafya mısın? Hiç yakıştıramadım! Çok ayıp! İstersen öğretebilirim!
Hay Allah’ım sen bana sabır ver! Sülük gibi yapıştın bir de gitmiyorsun ya! Ben sana ne yazıyor demedim! Niye arabamın camındaydı bu?
Hani bebek olan arabalara yazıyorlar ya ‘dikkat! Bebek var!’ ben de düşündüm ve dedim ki mafya olan arabaya ‘dikkat! Mafya var’ yazmak gerekir? Kötü mü düşünmüşüm?





ve son olarak hayalet saatten bahsedeyim size link