[Deneme] İlkokul 2'den Beri Fil Çizmedim

Day 2,627, 14:21 Published in Cyprus Turkey by BraweHeart

Aşık Mahzuni'den Han Sarhoş, Hancı Sarhoş türküsünü dinlerken çocukluğumda buldum kendimi :3

(Sorry, i can't tranlate this. It's too long. I wrote my memory.)



Sabahın temiz havasında 20 dakikalık yolu yürüyerek caminin yanındaki okula varıyordum. Boyum yaşıtlarıma göre uzun olduğu için en arka sıralarda oturmak zorunda kalırdım hep.

Sevdiğim derslerden biri resimdi, belki de en çok sevdiğim oydu. Resim defterim her zaman siyah çantamdaydı. 25*35 ölçüleri ile tam da bir çocuğun ellerine göreydi.

Sanırım öğretmen sınıfa girdiğinde bize sürpriz yapıp, resim yapacağımızı söylemişti. Resim yaptığımız zamanlar ferahtı, özgürdük, rahattık. Pastel boyalarımı kutusuyla beraber sıramın kalemlik bölümüne, resim defterimi de onun altına, kendime yakın boş alana koyardım. Bazen de boyalarımı defterin sol tarafındaki boşluğa dik olarak koyardım.

Boş ve pürüzsüz bir sayfa, arka sırada.

İlk önce sayfanın sol tarafına bir ağaç, her zamanki gibi; yuvarlak, yeşil yapraklar arasında dalları görünmeyen, gövdesi yukarıdan aşağıya genişleyen ve köklerinin toprağa saplanışı pek belirgin olmayan. Sonra... Sonra ne yapsam ki ? Ne yapmalıydım bu sefer ? O zamanlar belgesel izlemeyi severdim. Vahşi yaşama merakım vardı. Neden olmasındı; o zamanlar bilgisayarım yoktu. Vahşi yaşamdan, Afrika düzlüklerinden bir hayvan olacaktı: Fil. İlgimi çekerdi küçükken filler, büyüklerdi, güçlülerdi, uzunlardı, ağırlardı. Ama benim gri boyam yoktu. Uzun bir süre pastel boyalarıma baktım. Acaba fil rengine en yakın hangisi olabilirdi ki ? En sonunda pek kullanılmamış olan şampanya rengini seçtim. Tıpatıp aynı renkti linktekiyle 🙂 Hemen boyamaya başladım ağacın yanına.

Hortumu ağaca doğru dönüktü. Boyu ağaçtan biraz küçüktü haliyle. Ağaçtan dalları koparıp beslenecekti güçlü hortumuyla. O kadar konsantre olmuştum ki çevremdeki sesleri duymuyordum. Sadece fili boyuyordum. Gözüm hep ondaydı. Taşırmayacaktım ve diğer resimlerim gibi bundan da övgü alacaktım.

Gürültü, yüksek bir ses ve toparlanma tıkırtıları...

Neden olduğunu hiç bilmiyorum ama herkes toparlanmaya başlamıştı bir anda, öğretmen bağırmıştı her ne sebeptense. Belki gürültüdendi, belki başka bir şeyden. Eve de gitmeyecektik ayrıca.

Orta sıranın en arkasında, ikili sıranın sağ tarafındaydım. Kapı tarafındaki arkadaşlarımın resim defterlerini kaldırıp normal defterlerini çıkardıklarını gördüm. Öğretmen tahtaya bastıra bastıra bir şeyler yazmaya başlamıştı toparlanma tıkırtıları arasında. Ben hala devam ediyordum filimi boyamaya...

Bir dakika ya geçti ya geçmedi, kapı tarafından bir arkadaşım "Öğretmenim Ali hala resim yapıyo" dedi. (Ali diyorum, gerçek ismimi oyunda hala kimseye söylemedim.) Bayan öğretmenimiz de "Sınavda da resim yapar o zaman!" gibisinden bir dönüş gerçekleştirmişti. Ben hala devam ediyordum filimi boyamaya...

Ağaç güzel görünüyordu, fil de tamamdı. Belki daha fazlasını yapardım ama galiba herkesin bir acelesi vardı. Ayağa kalktım ve cenazelerde ölen kişilerin fotoğrafları nasıl öne dönük tutuluyorsa ben de öyle tutarak öğretmenin yanına geldim. Bastıra bastıra tahtanın üst kısımlarına yazmaya devam ediyordu.

- Öğretmenim... Öğretmenim bitirdim ?..

Ne bağırmıştı ama! Bir anda, aniden bana dönüp bağırdı ve yazmaya devam etti. İrkildim, ellerim titredi, sarsıldım... Elimden resim defteri tahta ile arama düştü. Hem de resim yaptığım sayfanın üstüne. Hafiften tozlanmıştı resim kaldırdığımda. Ben kaldırırken söylenmeye başlamıştı öğretmen sanırım, kısa kesmişti. Resim defterimi koltuğumun altına alıp sırama döndüm, en arka sıraya kadar bana bakan gözlere aldırış etmeyerek ve sadece önüme bakarak yürüdüm. Defterimi çıkardım ve tahtadakileri yazmaya başladım, sessizlikte...

★ ★ ★

Görsel-uzamsal bir zekaya sahibim, o zamanlar sadece resim dersim iyi değildi, onun gibi diğer hepsi 5'ti. Ama onu ayrı severdim. Çok güzel resim yapardım ve dikkat çekerdi; arkadaşlarımın benden "Şunu çizer misin ?" sorularına ya da "Ali çok güzel X yapmış koşun" diye bir çığlığın ardından, sıramın etrafında oluşan kalabalığı seyrederdim. Herkes toplanınca öğretmen sınıfı yerine oturtmakla uğraşırdı.

Dünyada hangi ülkenin üstünden geçerseniz geçin, nereye giderseniz gidin; resim dersi önem sırasına göre alt sıralarda yer alıyor. Para kazandırdığı falan da yok, evet, ancak çok güzel bir şey yapsan bile büyüyünce sana anı olarak kalıyor. Çocukken sadece bir kaç övgü ve güzel söz ile geçiştiriliyor. Ne zamanlar köreldi ki resim yapma isteğim ? Emin değilim. Sürekli matematik, varsa yoksa o. Aileler de ilk olarak buna bakıyorlar karnede. Matematik kötü ise sorun vardır düşüncesi ne kadar da yanlış. Görsel-uzamsal bir zekaya sahibim demiştim, her insanın zeka türü farklıdır, her insanın bir şeye yeteneği vardır, ancak dayatmalarla ve ya geliştirilmeyerek yok olmaya yüz tutmuşlardır (belki de hala keşfedilmemişlerdir). Çocukluk tutkularınıza ve şimdi mesai saatlerinize bir bakın.

Hala arada sırada kitabımın kenarlarına hayal ürünü bir şeyler karalıyorum 🙂


Shout 😎

[Deneme] İlkokul 2'den Beri Fil Çizmedim
erepublik.com/en/article/2492427




Subscribe / Abonelik
With subscribe, you will take my new articles with Fitne.tv message 😘
Abonelik ile, yeni makaleler size Fitne.tv mesajı olarak iletilecek 😘

http://goo.gl/5NnNJp