Bölüm 2: Askerde İlk Günler

Day 1,999, 08:54 Published in Turkey Spain by onurd34

Aslında Fenerbahçe-GS maçını seyrettikten sonra katılmayı tavsiye etmişlerdi, ama riske girmeden teslim olmuştuk birliğe… Ve ilk gecemizde derbi vardı, Süper Kupa finali… İzleyebileceğimiz söylendiğinde çok sevinmiştim. İçtima alanında bilgilendirmeler yapıldı çavuşlar tarafından. Daha sonra kamuflajlarla ilk yarıyı seyrettik. Devre arasında İstanbullu çavuştan izni kopartıp sivil bir şekilde seyrettik ikinci yarıyı da. Fakat Fenerbahçe beni güldürmedi…

Sabah 05.45’da kalkıyor, 06.15’te içtima alanında oluyorduk. Sabahın o saatinde buz gibi oluyordu Burdur… Sonra da hava ısınıyor, yanıyorduk bol bol. O günlerde askerde yapılacak en büyük hatayı yaptım, bağıranın kim olduğuna bakmadan karşılık verdim… Makinelerden aldığımız buz gibi meyve sularını içiyorduk, kalkın haydi gidiyoruz dediler. Kalktım, bir yandan da bitsin diye içiyorum. “Bir de öğretmen olacaksınız, oturarak iç Hocaaa” dedi birisi. “Sanki oturtuyorsunuz” dedim, bir döndüm bölük asteğmeni… Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Gıkını çıkarmadan döndü gitti adam. Sonra özür diledim kendisinden, o ayrı…

Eğitimler başladı, temel hareketleri, tekmil vermeyi, selamlamayı öğrendik öğrendik. Yatak örtüsü nasıl toplanmalı, yatak nasıl bırakılmalı, dolap düzeni nasıl olacak; her şeyi gösterdiler. İlk mıntıkayı eğitim alanında yaptık. İzmaritleri toplamamıştım, çünkü sigara kullanmadığım için onları toplamak içimden gelmiyordu. İstanbullu çavuş “İzmariti geçtin Hocaaa” diye bağırdı hemen. Diğerlerini toplayayım dedim, kabul etmedi. Kullanılmış bir telefon kartının üstüne attım bir izmarit, şansıma o da kokuyordu hâlâ. Etkilenirim sigara kokusundan,dumanından; başladım öksürmeye, biraz da abartarak. Tamam hoca sen izmarit toplama dedi, izni kopartmış olduk…

Her gün aynıydı; kalk, içtima, kahvaltı, mıntıka, eğitim, içtima, öğle yemeği, mıntıka, eğitim, içtima, akşam yemeği, serbest… En iyi kısmı, akşam yemeğinden sonra sivil olabilen tek bölüktük. Hatta askerliği paşa gibi yapan tek bölüktük. Sağ olsun alay komutanı, hocalara lan bile demeyin demiş, kimse bir şey demiyordu zaten. Bir de en iyi komutanların olduğu bölükte olunca, çok güzel oldu.

Ramazan Bayramı’ndan birkaç gün önce görev yerleri belli oldu. Doğu’da görev yapanlar kendi okullarına veriliyor zaten. Ama ben İstanbul’da görev yapıyorum, dedik bakalım nereye göndermişler… Haber ışık hızıyla yayıldığından, tüm telefonlar kapılmış. Baktım bizim mangadan Sivaslı arkadaş kapmış telefonu, sıra da az geçtik hemen arkasına… Beni görünce, Onur seninkine de baktırayım istersen dedi. Söyledim numarayı, heyecandan öleceğim ama... Robotik bir sesle kesik kesik; Kars, Sarıkamış, bilmemne köyü dedi… Bir an film koptu bende, aklımda tek bir soru: Nasıl bir yer???

Yazılarımı okur; V-S hatta shout yaparsanız memnun olurum...