Spekülasyonlar, eTR'nin gizli planı ve Müttefikler meselesi...

Day 3,024, 13:53 Published in Turkey Turkey by aLmiLamm
Merhaba dostlar.

Öncelikle hakkımdaki spekülasyonlara cevap vermek istiyorum. Hesabı devraldıktan sonra ilk makalemde şahsi bilgilerimi sizlerle paylaşmıştım. Akabinde yazmış olduğum analiz makalesine binaen, hakkımda bazı dedikodular başladı. Birkaçına cevap verdim, lakin ardı arkası kesilmedi. 3-4 yıllık bir aradan sonra, 1 günlük araştırma ile böylesine bir analiz yapmak imkansızmış. Dolayısıyla art niyetli olduğumu düşünenler, beni Yunus Çakır olarak deklare edenler oldu.

Diyeceğim şudur; sizler ilk makalemde vermiş olduğum bilgilere inansanız ben ne kazanırım, inanmasanız ne kaybederim? 🙂 Oyuna döner dönmez böyle bir makale yazabilmen imkansız diyorsunuz. Kime göre, neye göre? Açıkcası bu söylemler beni ziyadesiyle gururlandırdı 🙂 Velhasıl kelam, hiç kimseye ben şuyum ya da buyum şeklinde bir dayatmada bulunmuyorum. İlk makalemde iyi niyetle belirttim, inanır ya da inanmazsınız. O sizin bileceğiniz iş. İstediğiniz şekilde yaftalayabilirsiniz. Bu husus benim için önem arz etmiyor. Ben oyunu azami ölçüde takip ederek, zevk almaya bakarım 🙂

Neyse, şimdi gelelim asıl mevzuya...



2 gün önce Ermeni RW si ile Brezilya bölgeden atıldı. Eğer bölgeye Sırp ve Peru inmemiş olsa idi, operasyonun ilk ayağı başarıyla sonuçlanmış olacaktı. Ne yazık ki Sırp ve Peru'nun dengeleri alt üst etmesi, hem Gürcü'nün hem de Türkiye'nin silinmesine yol açtı.

Plana göre; bölgede hem Türkiye hem de Gürcistan'a yönelik tehdit oluşturan Brezilya'yı bölgeden atmak için, ilk olarak Gürcü RW leri ile Brezilya'nın Karadeniz sınırı kesilecek ve sadece Doğu Anadolu sınırı kalması sağlanacaktı. Burası aynı zamanda İran'ın da Türkiye ile sınırı olan tek bölge idi. Akabinde, Brezilya'nın Doğu Anadolu'ya girmesine izin verilecek ve İran NE'si düşecekti. İsyanlar ile Gürcü ve Ermeni bölgelerinden temizlenecek olan Brezilya, İran sınırı kopunca eTR tarafından püskürtülüp bölgeden atılacaktı. Bu yolla eTR İran ile savaş halinde olmadan Brezilya'yı kendi kıtasına geri yollayacaktı.

Şimdi bu konuda kendi yorumlarımı beyan etmek istiyorum. Brezilya'nın bölgeye İran'ın isteği ile geldiğini biliyoruz. Türkiye'nin kendilerine yönelik amaçlarını bilen İran hükümeti haliyle kendini sağlama almaya çalıştı bu hamlesiyle. Lakin Brezilya tarafından, Türkiye'nin hamlesine kadar herhangi bir düşmanlık hissi uyandıracak bir hamle yapılmadı. İran da malumunuz üzere barış yanlısı idi. Eğer en başından Brezilya ile savaşa girişmeyip, İran ile süreli barış masasına otursa idik, ne yeni bir düşman kazanmış olurduk (Brezilya), ne de Sırp ile Peru'yu başımıza bela etmiş olurduk. Barış sürecinde de ekonomik ve askeri açıdan kendimizi toparlama imkanı bulur, bu arada da diplomatik görüşmelere devam edilerek müttefikler konusunda somut adımlar atabilirdik.

Toplamış olduğum donelere binaen şunu söyleyebilirim; birtakım kişilerin duygusal hareket etmesi ülkeyi uçuruma sürüklemiş, milyonlarca CC heba edilmiş ve nihayetinde an itibariyle yaşanan mevcut durum hasıl olmuştur.




Müttefikler konusuna gelecek olursak, dünkü makalemde diplomasiye ağırlık verilmeden, doğru diplomatik adımlar atılmadan savaşların lehimize dönmeyeceğinin altını çizmiştim. Son dönemlerdeki özellikle İran savaşlarına bakacak olursak, bilhassa Venezuella'lı dostlarımız başta olmaz üzere, MPP si geçtiğimiz günlerde düşen Yunan (Yeni MPP için yasa verilmiş), Hırvat, Gürcü vesair diğer müttefiklerimiz sık sık yardıma geldiler ve savaşlarımızda hatrı sayılır damageler bıraktılar. Bu karşılık eTürkiye aylardır bölgesinden dışarı çıkamamakta, ısrarla denenmesine rağmen sonuç alınamayan kısır döngü haline gelen savaşlardan baş kaldırıp müttefiklerine destek olamamaktadır.

Şimdi size soruyorum, bu adamlar bize nereye kadar yardım edecek? Ne zamana kadar bizim için savaşacaklar? Parantez açıp şunu da eklemek istiyorum, görünüşe birkaç hatrı sayılır dost ülke dışında pek bizi ipleyen de olmadı zaten. Her şey karşılıklıdır. Müttefikler de bi yere kadar.

Eğer ki elde fırsat varken en azından bir süreliğine İran ile ateşkes yapılmış olsaydı ne Sırp ile Peru gelir başımıza musallat olurdu, ne de müttefiklerimizi bu denli yardımsız bırakırdık. En az 1-2 ay savaşsız bir eTürkiye'de hem ekonomik çöküntü normalleştirilebilir, hem müttefiklere yardım edilebilir, dolayısıyla diploması çalışmalarına da ağırlık verilerek daha farklı sulara yelken açmış olabilirdik.

Şimdi diyeceksiniz ki, ya o 1-2 aylık süreçte İran da toparlanıp daha güçlü bir şekilde tekrar saldırsaydı? Bu tabii bir ihtimaldir. Geliştirilen her stratejinin elbette risk payı da olacaktır. Müteşebbis kimseler bu riski göze almak durumundadır. Bu yol izlenmeyip, riski de göze alınarak son birkaç dönemdir savaş politikaları uygulandı, İran'a yaptırım uygulatılmak istendi ama tutmadı ve siliniyoruz. Hükümetimizin değerli üyeleri duygusal davranmak yerine olaylara gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşmış olsa, mevcut kaynaklar ve eDünya dengeleri ile bu hedeflerinin başarıya ulaşamayacağını kestirirdi. Umarım bu kez hükümetimiz uygulamış olduğu yanlış politikalardan ders çıkarmıştır ve önümüzdeki ay aynı hatalar yeniden tekrarlanmaz.



Mevcut ve gelecek dönem ki kabinelerimizden istirhamım, gizli stratejik planlar hariç diğer konularda halkı bilinçlendirme amaçlı sık sık makale yazmaları ve resmi açıklama yapmalarıdır. Aksi durumda spekülatif söylemler ortaya çıkmakta, ayrıca hükümet çalışmıyor hissi hasıl olmakta ve halkın kurtuluş umudu ve inancı azalmaktadır.

Şunu da belirtmek isterim ki; bu makaleleri çabalayan, emek veren insanları yermek amaçlı değil, yanlış gördüğüm hususları belirtmek ve beyin fırtınası yapmak için yazmaktayım. Kimseye karşı bir art niyetim bulunmamaktadır.

Makaleme geçen ki makalemde yer vermiş olduğum bir söz ile son vermek istiyorum;

Eğer devlet yönetimine talip olmuş kimseler iseniz, duygularınızdan sıyrılıp mantığınız ile hareket etmek durumundasınız!


Saygı, sevgi ve muhabbetle...