Ruh var mı yok mu? ( da li duša postoji? )
Kanunii Sultan Suleyman
Bu tartışmaya bir son veriyorum artık,
ruhun varlıgına dair İbretlik Kanıtı açıklıyorum
aç bir kediyi bir insan cesedinin yanına koyarsan kedi cesedi yer, ama canlı bir insanın yanına koyarsan kedi insanı yemez, buda ruhun varlıgını ve insanı korudugunu kanıtlar.
....ibretlik son....
gelen sorulara cevabım:
1.ve 2.soru nsaqtis ve psiko24 adlı kişiden:
1.cansız bi beden çürüyüp kokar ama canlı bi beden çürümez,neden?
2.insan öldükten çok kısa süre sonra kurtlanıyor canlıyken neden kurtlanmıyoz?
_ çünkü canlı bedende ruh vardır, ruh bedeni günde 24 saat korur, ruh ölürse insan cansız olur, o zamanda beden çürür.o zamanda kurtlanır.
3.soru fade2black'ten
"canlı varlık kıpırdar bu da kediyi korkutur yemez aha çürüttüm işte"
_abicim biraz bilimsel makale oku, biraz araştır, bir bilimadamının yaptıgı deneyi söyleyeyim ben sana, 1 ruhsuz,1de ruhlu insan bedenini aynı odada bir kediyle yalnız bırakmışlar, kedi direk ruhsuz olanı yemiş ama digerine dokunmamış. dogadada bunun bir çok örnegi zaten, bakmayı bilen görür!!!, sen görmek istemiyorsun galiba !!!!1!!!
4.soru benbuyuyuncetankolacam'dan
"Panpa benim su konuda da kafam karisik aydinlat ne olur . Dunya yuvarlakmidir , yoksa duzmudur ? Yuvarlaksa bu dunyanin hibinaligina mi delalettir ? "
_Dünyanın yuvarlak olduğu yalandır, yuvarlak olsa uçaklar uçarken uzaya kaçardı, uzun yıllarca ergekoncular tarafından yuvarlak olduguna inandırıldık ama artık düz oldugu bilimsel olarak kanıtlanmıştır, bir çok ayyettede düz olduguyla ilgili bir çok kanıt vardır.
5.soru fade2black'den
"peki aslanlar köpekbalıkları ve timsahlar neden canlı insanlara saldırıyor o canlı insanı bir pitbull un yanına koyalım bide deneyi öyle yapalım ne olcak acaba"
_bakın köpekbalıkları, aslanlar, timsahlar insanları yemez, sadece meraklarından ısırabilirler, eyer ki yeselerdi hiç bir bilimadamı belgesel çekemezdi, eyer ki belgeseller varsa bu canlıların insanları yemedigine dair en büyük kanıttır.
6.soru Devrim Baslasin'dan
"abdest alırken geğirsek yada osursak abdesti yeniden mi almamız lazım yoksa ölü takliti yapıp abdeste devam mı edelim"
_bak kardeşim sana alternatif tıpın bir çaresini sunayım, su sende gaz yapıyor sanırım, o yüzden suyla abdest alma, sokaga çık bir humuslu toprak bul, humuslu topragı yüzüne ve kollarına sür niyet et. böylece kolayca abdestini alabilirsin.
dipnot: bir çok atayist arkadaş kedi hareketten korktugu için insanı yemez şeklinde belgesel izlemeyen, saçma, mantıksız cevablar gelmiş, halbuki izleseler görürler ki kediler fare gibi kıpır kıpır olan canlıları bile yerler.ama onların gözleri var görmezler.
english version:
soul is here. soul loves you.
serbian version:
sada završite debatu
Ako stavite gladnu mačku blizu mrtvog ljudskog tijela, mačka će jesti leš, ali ako ste istu mačku stavili u blizinu živog ljudskog tijela mačka to neće jesti.To dokazuje da, postoje duše i zaštita ljudi.
Comments
pirinç dank
ikinç
vay amk ibret aldm
pirinci siz yapmayın beyler, bekleyin bir sırp pirinç yapsın, sonra "pirinç yapamadım okumuyorum" diyip İbred alamıyolar
makalenin ingilizce olanına hayran kaldım.
lanet olsun.
ona bakarsan cansız bi beden çürüyüp kokar ama canlı bi beden çürümez bunuda açıkla 🙁
insan öldükten çok kısa süre sonra kurtlanıyor canlıyken neden kurtlanmıyoz bunuda açıkla 🙁
canlı varlık kıpırdar bu da kediyi korkutur yemez aha çürüttüm işte
“You don't have a soul. You are a Soul. You have a body.”
cesedimi yiyen kediyi sikerün
@turan warrior kardeşim son noktayı koymuş 😃
@Kanunii Sultan Suleyman
sen bence liseyi tekrar oku 🙂
sensin ruh turan kardeş, şurda düzgünce konuşuyoruz hakarete gerek yok, ruhsun demiş yav, insan insana böyle şey der mi
ibret yukleniyor.............................yuklendi.
@turkish80 liseyi tekrar okumak için degilde liselileri okutmak için gidicem artık liseye, öyle bi plan yaptımXD
XDDDD
buyrun ruhsuz dostlarım size faydalı bi kaç cumle sunayım.
RUH NEDİR? RUHUN TANIMI YAPILABİLİR Mİ?
Ruhun tam bir tanımını yapmak mümkün değil. Ruh sonsuzdur. Tüm kelimeler sonlu oldukları için en iyi şekilde bir araya getirilseler bile yaradılıştan var olan kudreti tanımlamak için yine de yetersiz kalırlar. Ruh sayısız görünümlerdeki yaşamın, o olmaksızın fonksiyon göremeyeceği sınırsız evrenin sebebi olan kudrettir. Tüm yaşamların özünü oluşturan Tanrı gücüdür.
Ruh, irade ve gücü nedeniyle uyum sağlayabildiği ortamlarda bedenlenen, yaşam adını verdiğimiz olguyla bilgi ve deneyimlerini arttıran bir cevherdir. (Töz) Yeryüzü fiziksel bir ortam olduğu için, ruh adı verilen tanrısal enerjinin milyarlarca varlığa iletilebilmesi ancak beden aracılığıyla gerçekleşir.
BEDENLENMEDEKİ AMAÇ
Ruh ve beden ilişkisinin asıl amacı fizik ötesine taşar ve bireyi ruhun bilgisine uyandırmayı amaçlar. Yani maddî ortamlarda yaşayan varlık, madde dünyası içindeyken de ruhsal dünyayı tanımalı ve onun gereklerini; sevgiyle, isteyerek, sevinçle bir denge içinde yerine getirmeli…
Bedenlenmenin amacı kişinin kendi kendisini şuurlandırmak isteği.Yani neyi,neden, niçin, nasıl, nerede ve ne zaman yapacağını bilebilmenin, uygulayabilmenin yollarını öğrenmektir yaşamak. Her olayıyla da bizi bilgilendirdiği için yaşamı, insanı, varoluşu sevmek öyle önemli ki!...
devamı gelior.
İLÂHÎ TOHUM
Varlık ruhsal yapısının şuuruna vardıktan sonra doğal mirasının bir parçası olarak içinde saklı olan ilâhî tohum açılmaya başlar. Ve o andan itibaren kişi tüm evreni kaplayan sonsuz yaratıcı gücün ortaya çıkmasındaki rolünü şuurlu olarak yerine getirir. Kendini bizim aracılığımızla ifade eden kudret, tüm evreni meydana getirmiş olan kudretin bir bölümüdür. Bu kudret tüm gezegen ve yıldızları donatan kudrettir. Okyanuslara gelgit enerjisini o verir. Milyonlarca çiçeğe renk ve kokusunu veren, yıldızlara güneşlere enerji sağlayan kudrettir.
Bu kudret doğumsuz ve ölümsüzdür. Daima vardır ve her şey onun bir parçasıdır. Evrensel kudret, var olan ya da var olmayan şeyler kategorisine sokulacak bir kavram değildir. Ölçülemez. Bir isimle, şekille veya entelektüel varsayımla sınırlı hâle getirilemez. Evrensel kudreti şeklî hâle getirmeye çabalamak boşunadır.
Bizler ruhu tam olarak bilemeyiz ve tanımlayamayız. Çünkü insan aklı sonsuzluk ifade eden ruhun niteliklerini kavrayamaz.Bu yüzden de kutsal kitaplar siz ruhu tanımlayamaz ve onun hakkında çok fazla bilgi edinemezsiniz demişlerdir. Biz onu ancak bazı modellerle anlamaya çalışabilir, görünümlerini algılayabiliriz. Aynen elektrik örneğinde olduğu gibi.
Elektriğin aslını tam olarak bildiğimizi kim söyleyebilir ki? Ama ısı, ışık şeklindeki görünümlerini biliyoruz.Ruhun da ne olduğunu tam olarak bilmemiz mümkün değil, ama görünüleni gözlem ve deney yoluyla saptanabiliyor. Deneysel ruh bilimindeki gözlemlerin artmasıyla birlikte 20. yy.ın başından beri ruh bilimi felsefe ve dinlerin zorunlu konusu olmaktan çıkmıştır.Metapsişik deney ve araştırmalar, spiritüel çalışmalar, özellikle yurtdışı üniversite ve laboratuarlarda, enstitülerde bilimsel metotlarla da araştırılarak bu konudaki bilgi ve tanımları sağlayan bilim dalları olarak, ruhun bilimine ilişkin anlayış ve kavramları geliştirmektedirler.
“KÂLÛ BEL”
Rabbinin varlığına şehâdet…
Fıtrat olarak rabbini bilme yetisi…
"RUH" HAKKINDA BİLMEDİĞİMİZ GERÇEKLER...
Ruh, bezmi elestte önceden yaratılmış da dışarıda sırasını bekleyip Dünyaya bu bedene giren birşey değildir!
Her beyin kendi ruhunu üretir...
Meleğin ruhu nefhetmesi(üflemesi), ceninin 120. günde kozmik ışınların etkisiyle dalga üretimine başlamasıdır...
Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselâmın ruhu da Dünyaya gelmeden önce yaratılmış değildi...
Hz.Rasûlullah'ın açıklamasındaki "RUH", düşündüğünüz düşünemediğiniz herşeyin orijini olan "RUH-U Â'ZAM"dır...
"Madde" ile kayıtlı düşünce yapısı, elindekiyle kalmaya mahkûmdur!
“ELESTİ BİRABBİKÜM” HİTABI
“Elestü birabbiküm” hitâbında gerçekten çok büyük bir SIR saklıdır.
“Ben sizin rabbiniz değil miyim” diye tercüme edilip, anlaşılan bu ifade gerçekte zâhir olan varlıkların bâtınındaki çok âzîm olan bir sırrı dile getirmektedir.
Bu büyük sır “birabbiküm” kelimesinin içinde gizlidir!!. Buradaki “B”, özünü teşkil eden “rabbin” değil miyim, anlamını taşımaktadır!.
Dolayısıyla kişinin ÖZ’ünden rabbini müşahede ve tesbit imkânına sahip olduğu müjdelenmektedir.
“ELEST BEZMİ (!)
Daha önce yayınlanmış olan kitaplarımızı okuyan bir kısım okurlarımızda, çok önemli bir konunun açıklık kazanmadığını, gelen sorular dolayısıyla farkettik.
İşte bu yüzden de bu hususu öncelikle açıklamak gereğini duyduk.
Konu şu:
A`raf Sûresinin 172. Âyetinde şöyle bir anlatım var:
“RABBİN, ÂDEMOĞULLARINDAN, ONLARIN BELLERİNDEN ZÜRRİYETLERİNİ ALMIŞ VE ONLARI KENDİLERİNE ŞÂHİT TUTMUŞTU;
-BEN SİZİN RABBİNİZ DEĞİL MİYİM (ELESTÜ BİRABBİKÜM)? DİYE.
-EVET, ŞÂHİDİZ (KÂLÛ BELÂ)!. DEDİLER..
KIYAMET GÜNÜ, “BİZ BUNDAN HABERSİZDİK” DEMEYESİNİZ!”
Bu âyeti kerimenin anlamı, âyetin esas vurgulamak istediği gerçeğin farkedilememesi yüzünden, saptırılarak tamamen alâkasız yorumlar ortaya çıkartılmış ve insanlarda çok önemli bir konuda yanlış anlamalara yol açılmıştır.
Bu yanlış anlama da şudur:
Allah, Dünyaya gelecek ne kadar insan varsa, onların bedenlerinden evvel, başka bir mekânda ruhlarını yaratmıştır... Ve onlara orada sormuştur, “ben sizin rabbiniz değil miyim –elestü birabbiküm-“ diye.. O insan ruhları da cevap vermişler, “evet buna şâhidiz –kâlû belâ-“ şeklinde..
Bu yanlış anlayıştan sonra da “ELEST BEZMİ” diye ikinci bir asılsız kanaat oluşmuştur konu hakkında derinliğine bilgisi olmayanlarda...
Güya, o ruhlar âleminde tanışıp ülfet edenler, burada da tanışırmış; orada tanışmamış olanlar da burada birbirleriyle görüşemezlermiş!.
Ve daha bu asılsız görüşe dayalı olarak uydurulmuş sayısız hikayeler!.
Önce işin aslını özetleyelim; sonra da bu husustaki delillerimizi belirtelim.
Âyetin işaret etmek istediği mânâ Allahuâlem şudur:
“Allah insanı İslâm fıtratı üzere yaratmıştır” hükmü üzere, her insan henüz sperm hâlinde iken, kendisinde oluşan babasının geninden İslâm fıtratının programını alarak dünyaya gelir.
“onların bellerinden zürriyetlerini almış” ifadesi genetik olarak intikal eden İslam fıtratının sperm halindeki mevcudiyetinden sözeder.
Yani, sperm hâlindeyken insan, -bellerinden, zürriyet alındığında-, fıtrat olarak rabbini bilme yetisine sahip kılınmıştır.. Bu sebeple de “kâlû belâ” “rabbimin varlığına şehâdet ederim” diyebilen bir ana programa sahiptir.
Esasen, genetik olarak bu programla yüklenmiş olan cenin özünden gelen bir melekî etki ile “ruh” adı verilen, mikrodalga diyebileceğimiz ölümötesi bedenini üretmeğe ve tüm zihinsel fonksiyonlarını bu bedene yüklemeğe başlar.
Biyolojik beden ölüm olayıyla kullanılmaz hâle gelince de artık ruh bedenle berzah âleminde kıyamete kadar yaşar.. Yeniden bedenlenerek dünyaya geri gelme, tenasuh=reenkarnasyon kesinlikle sözkonusu olmaksızın!.
Zaten farkedileceği üzere, ruh dışarıdan gelip cenine girmemiştir ki, çıktıktan sonra tekrar başka bir bedene girsin!. Böyle bir sistem mevcut değildir, hiçbir varlık için!. Bu tamamen HİNDU inancına dayalı görüştür.
Dünyadan önceki ruhlar alemi görüşüne mesnet edilmek istenen yukarıdaki âyeti dikkatle okursak, görürüz ki, “Ademoğullarından, bellerinden” sözedilmektedir.. Bu ise dünya yaşamına ait bir olaydır.. Ruhlar Âlemiyle hiç alâkası olmayan bir konudur..
Allahu Teâlâ’nın gerek meleklerle konuşması, gerek buradaki hitaplaşması ve dahi gerekse ölüm sonrasında meydana gelecek tüm konuşmalar hep temsil yollu, benzetme yollu açıklamalardır!.
“İnsanın, meleklerin ve tüm varlığın hakikatı olan Allah”ın elbette ki dışarıdan öte bir varlıkmış gibi hitabı asla sözkonusu olamaz!.
“Nasût-melekût-ceberût-lahût” anlayışında varlığın özünden gelen bir şekilde “Zâhir Allah” müşahedesi de bunu ispat etmektedir.
Kısacası, Ruhların, bezmi elestte, bedenlerden önce topluca yaratılmaları ve sonra peyderpey dünyaya gelerek bedenlere girmeleri; ve hattâ bedenden ayrıldıktan sonra yeniden dünyaya geri gelerek bir bedenle yaşamaları hikayesi tamamiyle yanlış anlama sonucu meydana gelen uydurmadır!.
İmam Gazali de “Ravzatüt Tâlibin” isimli eserinde şöyle diyor:
“Çünkü Râsulullah sallallahu aleyhi ve sellemin ruhu da anneleri tarafından d
RUH, BEZMİ ELESTTE ÖNCEDEN YARATILMIŞ DA
DIŞARDA SIRASINI BEKLEYİP(!)
DÜNYAYA BU BEDENE GELİP GİREN BİR ŞEY DEĞİLDİR….
Sizin bedeninizin kullanılmaz hâle gelmesinden sonra yaşamınızın devam edeceği “Mikrodalga bedeninizi” oluşturuyor beyin!
Ve bunu sanki televizyon dalgaları misalinde olduğu gibi, tüm zihinsel faaliyetleri ses ve görüntü dalgalarını elektrik dalgasına çevirerek televizyon dalgası şekline dönüşmesi gibi, tüm zihinsel faaliyetlerini ana taşıyıcı dalgalara yüklemek suretiyle eskilerin “RUH” adını verdiği maddeötesi bedeninizi meydana getiriyor.
Yani ruh diye bahsetttikleri şey, biz doğarken eskiden yaratılmış da(!) dışarda sırasını bekleyip dünyaya bu bedene gelip giren bir şey değil!
“Ruh” ismiyle işaret edilen yapı, bir mikrodalga bedendir ki, beyin tarafından üretilir.
HZ. MUHAMMED MUSTAFA ALEYHİSSELÂMIN RUHU DA
DÜNYAYA GELMESİNDEN ÖNCE YARATILMIŞ DEĞİLDİ...
İnsanın ruhunun, bedenin ana rahminde oluşmasından sonra meydana geldiğini; ruhların daha önceden yaratılıp, sonra da peyderpey dünyaya gönderilmesi diye bir şeyin asla sözkonusu olmadığını da İMAM GAZALİ şöyle anlatır:
"Allah Teâlâ’nın fiillerini ve melâike vasıtasıyla yıldızları semâvâtı hareket ettirerek, yeryüzündeki canlıları ve bitkileri nasıl vücuda getirdiğini bilen kimse; hem Ademin kendi âlemindeki tasarrufunun, Halik Teâlâ’nın büyük âlemdeki tasarrufuna benzediğini, ve hem de Rasûlullah'ın;
"Allah, Adem’i kendi sûretinde yarattı"
açıklamasının mânâsını anlar...
Denilirse ki, ruhlar bedenlerle yaratıldığı halde, Rasûlullah'ın;
-"Ben yaradılışça Nebilerin ilkiyim. Nebilikçe de sonuncusuyum.. Ben Nebiyken, Adem su ile çamur arasında bulunmaktaydı !"
sözünün mânâsı nedir?
Hakikat şu ki:
Bunların hiç birisinde, ruhun kadim olduğuna, dair bir delil yoktur!
Fakat, "yaradılışça Nebilerin ilkiyim..." sözünün zâhiri mânâsına göre, onun varlığının cesedinden önce yaratıldığına delâlet ihtimali mevcuttur..
Zâhiri olmayan mânâsı ise bellidir... Tevili, açıklaması da mümkündür.. Fakat kati delil, zahire meyletmez.. Bilakis zahirin teviline hükmetmede kullanılır....
Nitekim Allahu Teâlâ hakkındaki teşbihin zâhirlerinde olduğu gibi...
"Allahu Teâlâ ruhları, cesedlerden iki bin yıl önce yarattı..." sözüne gelince...
Buradaki “Ruhlar”dan maksad, “melâikenin ruhları”dır!
Cesedlerden maksad da, Arş, kürsi, semâvât, yıldızlar topluluğu, hava, su, yeryüzü gibi âlemlerin cesedi, bünyesidir..
"Ben yaratılışça Nebilerin ilkiyim" sözüne gelince... Buradaki "yaradılışça"(halk) kelimesi "TAKDİR" mânâsınadır... "İCAD", yaratıp vücudlandırma mânâsına değildir...
Çünkü, Rasûlullah sallalllahu aleyhi ve sellem, anneleri tarafından dünyaya GETİRİLMELERİNDEN önce mevcut ve yaratılmış değildİ! Fakat, gayeler ve kemâller, takdir hususunda önce, varlık hususunda sonradır... Zira Allah Teâlâ ilâhi meseleleri hadisleri, kendi ilmine uygun olarak, önce lehvi mahfuzda takdir eder, şekillendirir..
Buraya kadar, şayet varlığın iki şeklini de anladıysan; Rasûlullah’ın varlığının, Ademin varlığından önce; yani gözle görülen varlık olarak değil de, ilk takdir edilen varlık olarak önce olduğunu da anlamış olursun..." (İmam GAZALİ - Ravzatüt Talibin)
Sanki birbiri ile ilgisizmiş gibi görünen yukaridaki alıntıları size naklettiten sonra, şimdi de konuyu toparlayıp, olayı bir sistem şeklinde izaha çalışalım...
Ve önce şu kesin tesbiti yapalım...
İmam GAZALİ'nin de yukarıda bahsettiği gibi, gerek Hazreti Rasûlullah Aleyhisselâm’ın olsun, gerekse bütün insanların olsun, biyolojik-hücresel bedenleri varolmadan önce "ruh" bedenleri mevcut değildi !
Yani, önce belli bir mekânda insanların ruhları yaratılmış, sonra da bu ruhlar peyderpey dünyada ana rahimlerinde oluşan bedenlerin içine gönderilmiştir, görüşü tamamiyle yanlıştır!
İnsanların ruhlarının önceden yaratılıp sonradan peyderpey dünyaya gönderilmesi görüşü İslam'dan çok önceki BUDİST FELSEFİ EKOLLERİNE dayanır...
Bu masalın gerekçesi de, büyük yoksulluklar içindeki halkı, isyandan uzak tutup, haline razı ederek, şayet, itaatkar ve haline razı yaşarsa, yeniden dünyaya geldiğinde bir üst sınıftan, zengin, güzel bir bedenle geri gelme şansı olduğuna inandırıp, böylece sömürmektir... Ve daha sonraları reenkarnasyonun türlü biçimleri öne sürülmüttür...
Ölümü tadmış bir kişinin ruhunun herhangi bir gerekçe ile yeniden bir biolojik bedene bürünerek dünyaya geri gelmesi görüşünün adı
eski dilde TENASUH, yeni dilde ise REENKARNASYON'dur.. İSLÂM inanç sistemine göre, tamamiyle UYDURMA, asılsız bir düşünce şeklidir!
“KİŞİLİK TAŞIYAN RUH” ,
ANNE KARNINDA 120.GÜNDE MEYDANA GELİR
Anne karnındaki ceninde 120. günden itibaren beynin önemli bir kısmı dış kozmik ışınları değerlendirecek bir düzeye gelir; ve bu düzeydeki faaliyetleri ve kozmik ışın yapıların tesiri ile sizin "RUH" adını verdiğiniz, bedenin hologromik mikrodalga ikizini, bedene yaydığı dalgalar ile oluşturur.
Böylece 120. günden itibaren bir kişilik taşıyacak ruh dünyaya gelmiş kabul edilir.
BEYİN VE RUH ARASINDAKİ İLİŞKİ
Beyin, bedeni yönlendirdiği gibi; aynı zamanda da “RUH”u üretir!.
Nasıl, “telepati” dediğimiz olay beyinlerin ürettiği dalgasal iletişim ise, “ruh” da aynı şekilde beynin ürettiği dalgalardan oluşmuş ikinci bir bedendir!.
Beyinle ruh arasında sürekli bir iletişim ve karşılıklı enerji ve bilgi alışverişi vardır. Beyin, kendisinde oluşan enerji ve tüm zihinsel fonksiyonların hâsılasını ruhu oluşturan dalga(wave) bedene yükler.
Beyin-ruh ilişkisinde, daha önceki açıklamalarımda; beynin, 120.nci günden itibaren kişinin kendi dalgasal bedenini meydana getirdiğini; bu dalgasal yapının, beyindeki tüm özellikler ve kuvvetlerle yüklenmiş olduğunu; ve bu ruhun bedenden ayrılacağını, anlatmıştım.. Ancak, açıklamadığım bir husus vardı, o da şu;
Beyin ile ruh arasındaki karşılıklı ilişki!.
Beyin de aldığı gıdalarla, glikoz ve oksijenlerle yaşam enerjisini temin ederken; Güneş’ten yayılan hayat enerjisi olan “CAN”la beslenir ve gelişir.
Bu arada beyinde oluşan tüm faaliyetler, dalgaya çevrilerek, “RUH” adıyla bilinen “halogramik dalga bedenimize” yüklenir.
Beyin, enerjiyi üretiyor, dalgasal bedene yüklüyor.
okuma terk kardeşlerim bunu bi zahmet okumaya çalışın birazda anlamaya çalışın ruhun ne oldugunu ve kafanıza tum takılan soru cevaplar burda yer almaktadır.
ooyş tacihan bu atayistlere bu kadar yükleme yaparsan ölürler
okudunmu panpa 😃
Tacihan büyük trollsun. Saygıyla eğiliyorum.
ahanda , feyz aldim , ibret aldim artik her neyse . Panpa benim su konuda da kafam karisik aydinlat ne olur . Dunya yuvarlakmidir , yoksa duzmudur ? Yuvarlaksa bu dunyanin hibinaligina mi delalettir ?
Cevabinizi bekliyorum hocam ...
cübbeli hocanın yerinde gözünüzü mü var la
ölü bir bedene ip bağlayıp uzaktan kıpırdatsak sürekli kedi onu yine yemez. demekki kedi hareketten korkuyomuş
tacihan
bunu ne düşündün de yazdın
okumam okutmam roman gibi amk
peki aslanlar köpekbalıkları ve timsahlar neden canlı insanlara saldırıyor o canlı insanı bir pitbull un yanına koyalım bide deneyi öyle yapalım ne olcak acaba
hocam dünya düz müdür yuvarlak mıdır
atayızlar basar burayı...
( eyer ki belgeseller varsa bu canlıların insanları yemedigine dair en büyük kanıttır.)
ben abdest almaya gidiyorum
eyer ki ne amk...eşek miyiz anlamadım....
ilkokul terk detected...
hocam makaleyi tam okumadan soru sormuşum başka bi soru sorayım.
abdest alırken geğirsek yada osursak abdesti yeniden mi almamız lazım yoksa ölü takliti yapıp abdeste devam mı edelim
Devrim Baslasin sen ne abdest al ne osur ne taklit yap hiç bi şey yapma ama öldüğündede müslümanların yıkandıgı ve abdest guslunun yapıldıgı musalla taşına sakın koydurtma cesedini çünkü orası inananların yıkandıgı yerdir...kendini yaktırırmısın caktırırmısın ne yaparsan sana kalmış vasiyetini şimdiden hazırla. ek olarak bunu senin abdestle dalga gecip ama geberdigin vakit oraya yıkanmaya abdest aldırtılmaya getirilcegin için yazdım abdest gusul terk ibine detected mi oldu ne oldu lan ?
Yazdıklarım ilmi kaynaklardan alınmış aklınıza ruh ile takılcak mevzuları aydınlatıcı konuları barındırır ogrenmek yada aklına bi şey takılanlar okuyup sorularına cevap alabilirler umursamayam zaten okusada bi şey anlamıcak olan sanal 31 ciler ise hiç bakmasın zaten hakta beni gormesinler bile 😃D
adnan oktar detected 🙂 inşallah maşallah sevirem hocam 😛
6,5 yıl biyoloji bölümünde okudum bu kadar bilimsellik görmedim.. sonuç doğru ama giriş gelişme pert haberin olsun kanuni 😃
süphesiz ki sonuç en önemli kısımdır
suphesizki senin ismini adnan hoca die deişmen onemlidir kanuni 😃
yok yok padişah olarak kalmak istiyorum, halk monarşi isterse ben gelicem başa
febi eyyi ala irabbikuma tukezziban
hayatımın en güzel dakikalarını yaşadım ancak yorumlara kadar sürdü😃
@dirgelwch1 yorumları beyenmedin mi