Cemal Süreya'nın 24. Ölüm Yıldönümü

Day 2,242, 11:40 Published in Turkey Turkey by Thepri Reis


Ceyhun Atuf Kansu Cemal Süreya için, “Soylu
duyarlılığın şairi”ydi...der.
Sabit Kemal Bayıldıran ise ‘Elma yiyişi bile günah. Dar
gelirli, bol giderli. Develeri dört hörgüçlü. Acayip bir
devlet memuru.’ Her şeyi, tersinden de olsa doğru
okur. Edebiyatın romantiği. Devletin masasına gizlice
şiir sokar, ama yakalanmaz. ‘Vakit var daha’ dedi,
vakti yetmedi. ‘Kefeninin cebinde şiir vardı’ diyor
Cemal Süreya için.
Cemal Süreya tutkunun şairi, sıradan insanların büyük
şirini yazdı.
Metin Altıok “Misilleme” şiirinde anlattı Cemal
Süreya’nın dünyamızda doldurduğu yerini;
Sen ki şiirin kilit diliydin
İmgeyle gerçek arasında
Gidip gelen pericik
Sen Cemal Süreya
Benzersiz ve depreşik
Bir misillemeydin
dünyaya.

Cemal Süreya’nın şiirinin gücünü yine metin Altıok
“Cemal Süreya’nın şiirinde neler var”şirinin son iki
dizesinde özetler ve derki:
Süreya’nın şiirinde bir saydam yürek var;
İçinde göçmen kuşlar uçuşan
.


Sizlerinde bildiği gibi, Cemal Süreya ikinci yeni
şairlerindendir. ikinci yeni akımının içinde Cemal
Süreya şiiri özgün, özgür ve anlamlıdır. Cemal
Süreya’nın hiçbir imgesi, sözcüğü, tümcesi rastlantı
değildir. Uyarına da gelmiş değildir. Hayat ve
hayal bilgisi dersinin pekiyili öğrencisi olmasının
sonucudur.
“ Alevdir çünkü benim şiirim
Hayatın alev halidir
Çiçek tozudur
Kırılmış dalın türküsüdür
Nasıl şık şık berber makası Odur”


Hayatımıza dipnotlar yazan şairdir.
“Cins şairim ben!
Çıkar giderim,
Nişancı bir şairim
Gözünden haklarım imgeyi”




Bir düşbazdı Cemal Süreya. Cemal Süreya’nın düşü
yalnızlığı bir sevince dönüştürmek, acıları Munzur
suyuyla yıkayıp çocukluğunu geri çağırmaktı.
Ateşle, ölümle ikna edilmek istenen düşleri basılan
bir halkın çocuğu Cemal Süreya. Başaramadı. Her
defasında dönüp baktığında arkasına acı suların
kendine doğru koştuğunu gördü. Aşk acısını
ancak başka bir aşkla dindirebilirdi. Daha büyük
yalnızlıklara sürgün etti kendisini. Her şehir, başka bir
şehre yolculuk olduğu için güzeldi. Ama gittiği her
şehir “yalnızlığın başkentiydi”. Uçurum yalnızlığından
kurtulamadı. Bu da doğaldı itiraz edenler çoğunlukla
yalnız değil midirler?
Cemal Süreya “Şiir bir başkaldırma sanatıdır” diye
özetlemiştir poetikasını.
Mizancı Murat’tan günümüze Mülkiyelilerin
oluşturduğu itiraz dilinin en özgün örneğidir Cemal
Süreya’nın oluşturduğu şiir dili. Kendinden yola
çıkarak bizlerin de düşlerini ve itirazlarını anlatan
bir dil oluşturmuştur. Şairin hayatı şiirine dahilse ki
dahidir. Cemal Süreya bizim aşkımıza dahildir. Cemal
Süre’ya sadece bize ait değildir, bütün aşkbazların
şairidir. Soluğunda serin dağ rüzgarları, kayalarda
ağlayan sular, uğultu ormanlar, kekik kokusundan
mayaladığı şiiri, Ülkü Tamerin deyimiyle “ Okyanusta
Fırat’ın Salı”dır. Fırat okyanusa, okyanus dalgaları
sahillere taşır Cemal Süreya’yı. Rivayet odur ki her
dağın denizlere ulaşan bir yolu, her denizin dağ
doruklarına çıkan bir yer altı nehri varmış.
İlk büyük yolculuğun derin izlerini Cemal Süreya’nın
tüm yaşamında ve şiirlerinde görmek mümkündür.
Şöyle anlatır;
“Ben bir yük vagonunda açtım gözlerimi.
Bizi bir kamyona doldurdular. Tüfekli iki erin
nezaretinde. Sonra iki erle yük vagonuna
doldurdular. Günlerce yolculuktan sonra
bir köye attılar. Tarih öncesi köpekler
havlıyordu. Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk,
o havlamalar, polisler. Duyarlığım biraz da
o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki.
Annem sürgünde öldü, babam sürgünde
öldü.”


Anadolu’nun yüzüdür Cemal’in aylasında keder
vardır, uzaklık vardır, yol vardır, yar vardır, uçurum
vardır. Ayın kan ağladığı, “güneşin linç edildiği”
bu yüzden dağların insanlara benzediği bir uzak
memlekettir Dersim. Dilini orada kaybetti. Bir kör
kuyuda. Bir dağ geçidinde. İçine göllenen sularda.
Bunu asla unutmayacaktır. Enver Gökçe’nin dizeleriyle söylersek:
artık / haram bana/ bu /
yollar/ bu ağaçlar / bu taşlar / Dağ bana / hastir
çeker / kurt bana / hastir çeker / kuş bana /
lan kardaş bu nasıl yara / kanar her yerim / en
derinden / ölürüm kedereimden / sövülmnüşüm
/ dövülmüşüm / k ovulmuş/ ve kırık / kolum /
kanadım / çekip giderim / bir meri keklik gibi”.
Ahmet Kaya - Gayri Gider Oldum

Gurbetçidir. Kendi Dizeleriyle, “gurbet garba
düşmektir”. Cemal Süreye Kalbinin batısına
düşmüştür. Şarktan başka her yer sürgündür.
Şark çok uzak bir ülkedir artık. Çok uzak. Yine de
sevmekten asla vazgeçmez;
“Ne demiş uçurumda açan çiçek
Yurdumsun ey uçurum”

Der.
Çünkü her yüz bir memlekettir.
Çünkü Cemal Süreya aylasıdır memleketin.
“Umulmadık bir gün olabilir bugün
Kan var bütün kelimelerin altında”


Günümüz gerçeği ile şöyle söyleyebiliriz,
Uzat elini kalbimin doğusuna
Umulmadık bir gün olsun
Biz Munzur diyelim. Cemal’in yaralarından çiçekler
dökülsün.

“son söz
Nasıl olsa yine döneriz bir gün
Döneriz bu yollardan geri
Senin bir elinde mendil
Öbüründe kuş sesleri”

Dört Mevsim - Cemal Süreya (Fazıl Say & Serenad Bağcan)

Sesimizi yıkayalım
kelimeleri yıkayalım
Sürgün, göç, acı, yalnızlık, ölüm sözcüklerini
yıkayalım
Ağzımızda kardeş bir dünyanın ferah şiirleri

Cemal Süreya
bağışla bizi.
Çiçeklensin elimiz, yüzümüz.
Sevgiyle, Özlemle.

Mehmet ÖZER

Mülkiyeliler Birliği