[God Of Media] Walpole ile Soru & Cevap

Day 3,006, 13:27 Published in Turkey Turkey by OkanOzcelik


Selamlar,
Walpole ile Soru & Cevap gerçekleştirdik,sizlere sunuyoruz.
Cevap metninde imla düzeltmeleri dışında bir oynama yapılmamıştır.

1-) Başkan adaylığı makalesindeki gibi kendini tanıtır mısın? Bir gün başkan olma gibi bir gayen, hedefin var mı?

İsmim Erkan, bekarım. New Jersey'de yaşıyorum, fizik-kimya-malzeme mühendisliği üçgeninin arasında bir yerlerde deneysel araştırmalar yapıyorum. Şüpheciliğim ve o şüpheciliğin doğal sonucu eleştirellik mesleğimin bir gerekliliği. Doktoraya devam ederken ders de veriyordum 0universitede, doktora bittikten sonra şükür indi omuzumdan o yük, artık isim gücüm tamamen laboratuvarlarda diye sevinirken, başıma doktora öğrencileri sardılar. Bir yandan kendi araştırmalarım üzerinde çalışırken, bir yandan da öğrencilerin araştırmalarına yardım ve rehberlik ediyorum.
Pırasayı, ızgara karides' i, mercimek çorbasını, 2 gün dinlendirilmiş kuru fasulyeyi çok severim. Pasaklıyım. Evi ayda 1 kez anca süpürürüm. Arabayı son 10 yılda 3 kez yıkamaya götürdüm. Bos zamanlarımda belgesel izlemeyi, gözden kaçmış adı sanı duyulmamış güzel filmler seyretmeyi, arkadaşlarla yemeye-içmeye gitmeyi, eRep' de shout altında muhabbet etmeyi, kaplumbağa hızında eu4 oynamayı ve İngiliz parlamentosunda, her çarşamba günü yarım saat suren “Başbakana Sorular” (Prime Minister’s Question Time) oturumunu izlemeyi severim. Keşke düzenli kitap okuyabiliyorum diyebilsem, ne yazık ki mesleğimle ilgili makale okumaktan fırsat kalmıyor pek. Bence dünyanın en güzel 3 yeri: 1- Kayseri 2-Niagara Şelaleleri 3-Baltimore eski limanını ve limanda demirli eski kalyonu bir elde sigara bir elde kahve seyrederken üzerine durduğum rıhtım.


Sorunun oyunla alakalı ikinci kısmına gelecek olursak, başkan olmak gibi bir gayem var diyemem. Başkan olmak ister misin diye sorarsan herkes gibi isterim elbet. Lakin, profile konacak uyduruk bir madalya için değil, başkanlık, hükumet ve hükumet-halk arası ilişkisi paradigmalarını değiştirip eTR’ yi daha fonksiyonel, oyuncuların daha bir zevk alarak oynadığı bir yer haline getirmek için isterim elbet. Bunu nasıl yapacaksın diye sorma, cevabini 10 sayfa yazarım, lakin gerek yok, okuyucular benim makale arşivime girerekten sistem önerilerimi ve eleştirilerimi sıraladığım makalelerimi bulabilirler bolca. Tembel olanlar, en azından “Demokratik Diktatörlük Doktrini ve Anayasa” makalemi bulup okuyabilirler.

2-) Bir dönem sana yöneltilen ''herkesi eleştiriyor, kendi parti kurmuyor'' eleştirilerine cevap olarak parti kurmuş ve kısa sürede güzel bir destek sağlamıştın, sonra neden yürümedi? Aniden partinin kaybolması, pasifleşmesi eleştirdiğin kişileri haklı çıkarmadı mı?

Hariciler hareketinden bahsediyorsun. Evet, çok güzel başladı, kısa surede 90 üyemiz oldu, tüm üyelerimizi mesaj gruplarında topladık ve her şeyi tartışıp istişare ederek tüm parti üyelerini karar alma mekanizmalarının içine soktuk. Benim için teorilerimin pratiğe döküldüğü son derece güzel ve eğitici bir deneyimdi.
Neden yürümedi sorusunun cevabi, partiyi büyütme isinin sadece benim sırtıma yüklenmiş olmasıdır. Amacımız ilk MV(Milletvekili) seçimlerin de ilk 5’e girmek ve meclise vekil göndermekti. 90 üye civarına geldiğimizde artık benim günde 2-3 saatlik mesaj azma, partiye davet etme mesaim sonuç vermemeye başladı. Yerimizde saymaya başladık. Partinin diğer üyeleri de pek yardımcı olmadılar bu işte. Politik açıdan kodamanlaşmış bireylerin çoğundan basari dilekleri aldık, lakin hiçbirini partiye getirtemedik. Velhasıl kelam momentumu kaybettik. O dönem en büyük partilerin bile partilerin fake baronlarınca TO(Take Over-Ele Geçirme) yapılan bir dönemdi. Dolayısıyla yeterince büyüyememek, parti başkanlığı seçimlerinde TO’lanmak demekti. Ki, öyle de oldu.

Sorunun ikinci kısmına gelecek olursak, bu partileşme sürecinin amacına ulaşmaması neden eleştirdiğim politik çevreleri haklı çıkarsın ki? Partinin 90 üyesinin 90’i da gerçek oyuncuydu. İddia ederim ki diğer her partiden daha fazla gerçek oyuncumuz vardı. 90 üye yetmiyor diye gidip el altından fake baronlarıyla anlaşıp partiyi ilk 5’e soksam ben haklı, karşımdakiler de haksız mı olacaktı, hayır. Ben de o eleştirdiklerimle aynı şeye dönüşmüş olacaktım. Allah’a şükür nefsimize uymadık, o çukurlara düşmedik, eleştirdiğimiz Hacoguz’lara, Malazgirt’lere, Mamado’lara, FSM’lere, Toros Reno’lara dönüşmedik.

3-) Yaptığın eleştirilerin yapıcı olmasına dikkat ediyor musun? Elinde bir kanıt olmadan eleştirmek,suçlamak sana garip gelmiyor mu?

Çoğunlukla evet. Aslına bakarsan su eTR’ de en yapıcı eleştiricilerdenim. Başka bazıları gibi herkesin yüzüne gülüp, sonra arkasından ana avrat küfredip, kuyu kazanlardan değilim. Bu kişiler kamuoyu önünde sürekli yalamaya ve yalanmaya alışık olduklarından benim eleştirilerimi bir saldırı bir hakaret gibi algılıyorlar. Hiç alakası yok. Yanlış gördüğüm şeyi söylüyorum, neden yanlış olduğunu kendimce açıklıyorum ve doğrusunu da kendimce ifade ediyorum. Bu yüzden makalelerim de makale altı yorumlarım da genellikle çok uzun olur.

Diğer önemli bir husus yazdıklarımda ana fikrin yanında katman katman yan anlamlar ve göndermeler vardır. Bunu okuyan herkes anlamaz, ama anlaması gereken kişi anlar. Mesela dünkü FSM 1453’un makalesi. Aba altından sopa gösterip şimdiki başkan Kursad Turk’ ün hükümetine saldırıyor, saldırırken de bir yandan revizyonizm yapıyor, kendi başarısız başkanlığının ayıbını gizlemeye temizlemeye çalışıyor. Ben makale altına yazdığım yorumda bunu ifşa ettim, yüzüne vurdum. Devamında da kısa bir ek parantez ile “başkan nerde, hükümet nerde, neden cephelerde gözükmüyor” şeklinde bir şeyler yazdım. 1 gün sonra bir baktım, Kursad Turk makale yazmış, bilgilendirme yapıyor, kendi kabinesine ve MoD(Ministry of Defence) ekibine herkesin önünde çok çalışmamız lazım diyor. eTR’ nin selameti için istenilen sonucu aldığıma göre bu yaptığım yapıcı eleştiri değil mi?

Elimde kanıt olmadan suçlama yapmak garibine gitmiyor mu diye sormuşsun, yadırgadım. Aksine elimde kanıt ya da en azından kuvvetli delil olmadan makale yazmadım, suçlama yapmadım. Aksini söyleyen karnından konuşuyor. Ha, bazı durumlar vardır ki bana bilgi sızdıran arkadaşların kimliğini açık etmemek için birebir bana verdikleri delili paylaşmam. Bu da çok normal; kaynaklarım gizli kalmak istiyorlarsa onların bu isteklerini yerine getirmekten başka şansım yok, aksini yapıp kaynağıma ihanet edersem hem güvenilirliğimi kaybederim, hem kendime olan saygımı hem de bir daha kimseden bilgi alamam.

4-) Seni sevmeyen kişiler tarafından oyun deyimiyle toksik olarak görülüyorsun? Kimi zaman haklı olduklarını düşünüyor musun?

Haklı olduklarını düşünmüyorum, lakin neden böyle düşündüklerini anlayabiliyorum. Bu eTR, normal Türkiye’nin küçük bir kopyası. Gerçek hayatın tüm özellikleri, Bizans oyunları, arkadan hançerlemeler, yağcılıklar yağdanlıklar, samimiyetsizlik, fırıldaklık, dalkavukluk kültürü buraya birebir yansıyor. Bunlarla kalsa iyi, üstüne bir de tartışma kültüründen bihaberlik de yansıyor. Dolayısıyla, fikir anlaşmazlığını bölücülük, eleştiriyi saldırı, siyasal rakibini düşman gören önemli sayıda insan var eTR’de. Fıtratları bu olduğu için beni senin deyişinle “toksik” görmeleri son derece doğal ki bu benim için şeref madalyasıdır.

Beni düşman belleyenlerden bu satırları okuyunca zıplayacak hacivat çelebi kılıklı bazı kodomanlara hatırlatayım: Şimdiye kadar makalelerimle ortaya çıkardığım skandallarınızın, ifşa ettiğim yalanlarınızın, afişe ettiğim karanlık planlarınızın hepsinin istihbaratı, bilgisi, kanıtı kendinize en yakın bildiğiniz “dostlarınızdan”, “kardeşlerinizden” geldi. Zira dostluklarınız yalan, kardeşliğiniz akrep kardeşliği. Yalan dolan, dalkavukluk ve kirli çıkar ilişkileri üzerine inşa ettiğiniz dostluklarınızı ve kardeşliklerinizi gerçek ve sarsılmaz sanacak kadar aptal olmanız trajikomik.

5-) Hiç kirli işler çevirdin mi? ya da doğru olmadığını bildiğin halde suçlama yaptın mı?

Sorduğun iki soruya da cevabim kategorik olarak hayır. Benim üslubumda oyun oynayıp saygınlığını koruyarak ayakta durabilmenin olmazsa olmaz şartı şeffaflık. Yaptığım her şeyi herkesin gözü önünde yapıyorum. Kimseye minnet borcum yok, kimsenin de bana minnet borcu yok. Dolayısıyla kirli işler çevirmemi gerektirecek bir ortamım yok. Buna ek olarak Hacoguz, FSM vesaire benzeri gibi başarısızlıkları ve kifayetsizlikleri ortadayken, Demirelcilik oynayıp sanki ayet hadis gereğiymiş gibi tekrar tekrar bir yerlere gelmek için çırpınanlar gibi bir açlığım da yok; makalelerimle, makale altı yorumlarımla, shoutlarımla çoğu başkandan daha çok politik etkiye zaten sahibim, dolayısıyla kirli isler çevirmemi gerektirecek bir motivasyonum da yok.

Herkesin oyun dahilinde kendince belirlediği bir oyun karakteri bir öncelikler sıralaması var. Benim de kendime biçtiğim rol dahilindeki birinci önceliğim eTR’nin çıkarları ve eTR Milliyetçiliği. Ve bu doğrultuda herkesin gözleri önünde oyunumu oynuyorum.

İkinci soruna kısa bir ek parantez açmam lazım. Tabi ki doğru olmadığını bildiğim hiçbir suçlamayı yapmadım. İstihbarat gelir, içeriğine bakarım, içinde somut kanıtlar varsa yayınlarım. Eğer içerik yeterince somut kanıtlar sunmuyorsa, ekstra kanıt ararım, başka tanıklara sorarım, nihayetinde elimdeki bilgiler bütünü kanıt olarak tatmin ederse yayınlarım.

Bir de bazı olaylar vardır ki, kanıtlar bütünü %100 emin olmana yetmez, ama %80-90 ihtimal doğru olduğunu bilirisin, o zaman bilginin kimden geldiğine, sızdıranın hangi motivasyonla bu bilgiyi bana verdiğine bakarım, samimiyetinden emin olursam yayınlarım ve tepkileri beklerim. Eğer yalan bilgi olursa, yani kaynağım beni aldatmışsa, makale altı yorumlarda hemen ortaya çıkacak, yüzüme vurulacaktır. Gururla söyleyebilirim ki, şimdiye kadar böyle bir şey olmadı.

6-) Başkanlık konusuna gelecek olursak, kabinende banko olmasını istediğin bir isim var mı? Aday olacaksan hangi partiyi seçer, destek isterdin?

eTR’ de çok sayıda yetenekli, idealist, görev adamı arkadaş var. Kimisi abirik-guburik abilerin gruplarından partilerinde balçık içindeki inci tanesi gibiler, ziyan oluyorlar o cevrede, harcanıyorlar. İsim verip gruplarıyla aralarını bozan kişi olmak istemem, kendileri düşe kalka, yaralana berelene, arkandan hançerlene hançerlene öğrenecekler.

İlla isim ver diyorsan, MoD’luğu(Milli Savunma Bakanlığı) Hathat ya da Mosey’e, MoFA’lığı(Dışişleri) purebending ya da Vaako’ya, kesinlikle kurulması gerektiğini düşündüğüm resmi Division 3 ordusunu Balamirr’e, diriltilip bizi div 1 ve div 2’de zaferden zafere taşıyacak TGO’ yu HaciMuro’ya kitlemek isterim.

İkinci soruyu cevaplamak zor. Diktatörlük geldiğinden beri partilerin zaten az olan etkisi iyice azaldı, hatta yok oldu. Halihazırda partilerde kimler var, ne tür işler yapıyorlar, ya da bir is yapıyorlar mı bilgim yok. Aday olmak için bir partinin desteği lazım herhalde, ama su aşamada hangisi benim oyun görüşüme yakın bir fikrim yok.

7-) Oyunda yabancı bir arkadaşın var mı? En son ekleyeceğin kişi kimdir?

Çok olmasa da evet var. En çok muhabbet ettiğim yabancı Nenya olmuştur herhalde. Çok kafa kız, Allah selamet versin, de en son mülteci krizinde Suriyeli göçmenler Hırvatistan sınırına dayanınca faşist faşist birkaç shout attı, hayal kırıklığına uğradım bir miktar. Son zamanlarda “It’s Turks’ destiny to rule eIran” başlıklı makaleyi yazdıktan sonra İran vatandaşı çok arkadaşım oldu. İçlerinden Nader’ den Mevlana’nın Farsça kısa bir şiirini İngilizceye çevirmesini istedim, kırmadı çevirdi sağ olsun, Oyunda düşmanımızlar, lakin eminim realde iyi insanlar. Allah hepsine selamet versin.

En son ekleyeceğim kişiyi ben de bilmiyorum, ebed müddet eklemeyeceğim kişi tabi ki Hacıyatmaz!

8- Hesabın en fazla kaç CC, Gold gördü? Kaç şirketin var?

Ahiret sorusu gibi soru sordun kanka. Dur düşüneyim. Hesabımda en çok 1000 altının biraz üstünde bir rakam hatırlıyorum. 2 q7 silah 1 q5 ekmek fabrikasını dissolve ettiğimdeydi herhalde. Nakit olarak büyük miktarda CC(Para)’lerim oldu, 1 altın = 3000 TRY devirlerinde bir ara 2 milyon TRY vardı. Şuanda 4 şirketim var. 1 tanesi Plato ’nun verdiği q1 ekmek fabrikası, 1 tanesi neden açtığımı hatırlayamadığım q1 silah fabrikası, 2 tane de Plato ’nun verdiği bir görevi yapabilmek için açmak zorunda kaldığım q5 WRM hammadde şirketi. Nasıl para kazanıyorsun diye soracak olursan, 1- Elhamdülillah stokçuluk, 2- CO(Combat Order)’lardan kazandığım para 3- Platonun TP madalyası için her 100 milyon dmg(hasar)’de bir verdiği 1000 CC gül gibi geçinip gidiyorum Allah’a şükür.

9-) Sence potansiyel başkan adayları kimlerdir? En son kimin başkanlığını beğendin?

Gönlümdeki başkan adaylarını söylemeden önce kimler başkan adayı olmamalı, tarihi bir anekdot eşliğinde bahsedeyim önce müsade edersen.

Hepimiz Demirel’i, ve her devrin adamı olması sayesinde nasıl 7 kez başbakan olduğunu biliriz. Yakın tarihimizde Demirel’den daha beter bir örnek daha vardır. Osmanlı devrinin son sadrazamlarından Küçük Mehmed Said Pasa. Bu zat-i muhterem Abdulhamid devrinde 8 kez sadrazamlığa yani başbakanlığa getirilir. 31 Mart ayaklanması patlak verip takip eden olaylar silsilesinde Abdulhamid tahtan indirilir, sürgüne Selanik’e gönderilir, Abdulhamid’in kadroları tasfiye edilir, memlekette İttihat ve Terakki’nin borusu ötmeye baslar. Aradan 3 yıl geçer, bir bakmışsın İttihat ve Terakki’nin desteğiyle bizim Mehmed Said Pasa 9. Kez sadrazamlığa atanmış. Mehmed Said Pasa, fırıldaklığı, dalkavukluğu sayesinde adını her devrin adamları listesine altın harflerle yazdırır, o gün bugündür de isminden çok lakabıyla “Şapur Çelebi ” olarak anılır.

Şapur Çelebi 9 kez sadrazam olmuştur da peki ne faydası olmuştur diye sorsak cevap ya var ya yok, zararı ne diye sorsan ansiklopediler dolar. Tıpkı bizde Hacoguz ya da FSM gibilerin 3 kez 5 kez başkan seçilip arkalarında enkaz bırakıp gitmesi gibi… Bu işi denemiş ve başaramamış ve başarma ihtimali de sahip olduklari karakterleri itibariyle mümkün olmayan kişilerin tekrar tekrar başkan olmaması, başkanlığa da heves etmemesi gerekir. Tekrar tekrar maskara olup, maymun muamelesi görmenin ne faydası var. Oturun oturduğunuz yerde, faydalı olacağınız, olabileceğiniz islere yoğunlaşın.

Gönlümdeki adaylara gelince…

Çok yerde söyledim, yine söyleyeyim, çoğu kişi sevmez ama eTR tarihinde en beğendiğim politikacı keshme idi, onun gibi hem vizyonu geniş hem de halkla ilişkilerin önemini kavramış başka bir politikacı gelmedi ne yazık ki. Mümkün olsa da geri gelse başkan olsa gönülden isterim. Onun dışında düşününce bir çırpı da aklıma gelen isimler hathat, deli ormanli, Seyneym, silniy, Vaako, purebending vs. zaman geniş olsa daha da isim çıkartırım. Bu kişilerin her birinin eleştireceğim yönleri var, velakin başkan olurlarsa eTR’ye layıkıyla hizmet edeceklerine eminim.


10-) Bizim için elinde bir gizli bilgi vs. var mı? ve/veya bize attığın en son ticketlardan 1-2 tanesini paylaşır mısın?

En son attığım ticketlar multi report gözüküyor, 5 Haziran 2015’de göndermişim, başkanlık seçimine hile karıştığı için listeler hazırlamıştı bir arkadaş, topluca report(rapor) ettiydik. O tarihten bu yana ticket atmamışım.

İstediğin gizli bilgiye gelince… Senden röportaj önerisi geldiğinde, açtım bir önceki Mamado röportajını okudum, O röportajda “Lazokrasi’ nin kuruluş dönemlerini bilen kişi çok az kaldı, diğerleri uyduruyor, bilip bilmeden bize saldırıyor” mealinde revizyonist palavralar sallamış. Aklınca ayıplarının günahlarının zaman aşımıyla unutulup temizleneceğini düşünüyor. Madem Mamado böyle demiş, ve madem sen de gizli bilgi istiyorsun, Lazokrasi’ nin 2009-2010 MSN arşivini sınıflandırılmış 34 dosya 30MB data olarak senin makalen üzerinden halka açalım, hem eTR tarihine meraklılar hem de o zamanları hatırlayan eski eTR’liler sıkıldıkça faydalansın, hem de Mamado’ da hafızasını tazelesin.


Arşiv: Yüklemek için tıklayınız
(Microsoft Excel ile açınız)


En son olarak, röportaj için teşekkürler. Güzel sorulardı. Umarım soruların kalitesine yakışır cevaplar verebilmişimdir. Bu röportaj serilerini devam ettirmeni can-ı gönülden dilerim.

-SON-

Kendisine verdiği ayrıntılı,açıklayıcı ve bir okadarda iddialı cevaplar için teşekkür ederim,
çarpıcı bir makale oldu...



Saygılarımla,
OkanOzcelik





Shout linki:
[God Of Media] Walpole ile Soru & Cevap
http://www.erepublik.com/en/article/2582536