Hükümetin Ekonomik Kalkınma Projesi Hakkında Görüşler [TR]

Day 847, 14:58 Published in Turkey USA by Kemal Ergenekon
Hükümetin Ekonomik Kalkınma Projesi Hakkında Görüşler

İlk olarak bir önceki makaleme göstermiş olduğunuz yoğun ilgi ve kibar yorumlarınız için hepinize teşekkür ederim. İlerleyen günlerde yapacağım analizlerle güveninizi ve sıcak karşılamanızı boşa çıkartmayacağını, ve eTürkiye'ye yorumlarımla yarar sağlayacağımı umuyorum.

Bu makalemde değinmek istediğim konu hükümetin duyurduğu Ekonomik Kalkınma Projesi (EKP) hakkında. Konu hakkındaki tüm bilgilere, ve yapılan yorumlara Neer Jr ve Basbakanlik hesaplarının gazetelerinden ulaşabilirsiniz. Programın işleyiş stili bu kaynaklarda açıkça anlatıldığı için tekrarlamayı gereksiz görüyorum. Konu hakkında bu makalelerin altında yorumlarda bulundum. Burada daha önce yaptığım yorumları sistematik olarak yeniden sunacağım.

Neer Jr'nin Öneri Makalesi
Başbakanlık EKP Adım 1
Başbakanlık EKP Adım 2

EKP Neleri Değiştirecek?

Öncelikle söylemek gerekir ki, bir vatandaşın eline geçen ek TRY’nin onun mal talebini etkileyeceği öngörüsünün ardında hiçbir ekonomik dayanak yok. Eğer bir vatandaşın devlete verebilecek kadar altını varsa, bu kısa vadeli tüm tüketim harcamalarını yapabileceği boyutta bir tasarrufa sahip olduğunu gösterir. Bu da verilen TRY’lerin bu vatandaşın tüketimini etkilemeyeceği anlamına gelir, çünkü bu vatandaşın daha önce nakde zaten ihtiyacı yoktu. Piyasaya giren yeni TRY’nin başına üç şey gelebilir:

1) Bir vatandaş, şirket ya da başka bir organizasyonun kasasında atıl durur.
2) Dövize çevirilir
3) Altına çevirilir


TRY ile dövizler arasında çok akışkan bir piyasa bulunmadığından, 2. şıkkı eleyebiliriz. Zaten dövizler ile altın arasındaki piyasa çok daha aktif olduğundan, ve arbitraj olmadığından 1. ve 3. şıklara bakmak ekonomik açıdan yeterli. Demek ki, eline para geçen herkes bir karar verecek: Parayı TRY olarak saklamak, ya da altın olarak saklamak. Bu kişi şu gerçeklerin farkında olacak:

1) Hükümetin yeni politikası gereği piyasadaki TRY miktarı artacak.
2) Tüm dünyada bir dezenflasyon yaşanıyor ve Lana sebebiyle altına olan talep her geçen gün artıyor. Bu sebeple tasarrufları altın halinde tutmak pozitif reel faiz sağlıyor.


İkinci gerçek sebebiyle elde herhangi bir para tutmak yerine altın tutmak her zaman daha kârlı olacaktır. Bir de bunun üstüne piyasadaki TRY miktarı artarsa elde altın tutmak çok daha çekici bir tercih olacaktır. Piyasaya giren TRY’nin bir kısmı altına çevirilecek ve TRY’nin değerini kaybetmesine sebep olacaktır. Ülke içi piyasadan çıkmayan, ama sirkülasyonda olan TRY ise piyasadaki toplam TRY arzını arttıracağından firmaların fiyatlarını arttırmasını sağlayacaktır. Bu da enflasyon demek.

Kimler EKP'den zarar görecek?

Enflasyon ürünlerin etiket fiyatlarının artması demektir. Peki bu durumda kim kaybeder?

1) Tasarruflarını TRY olarak tutan herkes kaybeder.
2) TRY üstünden maaş alan kişilerin maaşları hemen değiştirilmezse (ki bizim işverenlerimiz bunu zorunda kalmadıkça yapmaz), çalışanlar kaybeder.
3) Yeni vatandaşlara verilen ilk TRY (şu an 5TRY) ve maaş (taban maaş 1TRY) değiştirilmediği sürece oyuna yeni giren oyuncular kaybeder.
4) Uzun vadede yeni TRY basmanın birim maliyeti reel olarak artar, çünkü yeni TRY basmanın maliyeti altın cinsinden sabit. Yani gelecekteki hükümetler / gelecekteki eTürkiye halkı kaybeder.
5) İşçilere maaşlarını ödemek için elinde yüksek miktarda TRY tutmak zorunda olan işverenler kaybedecek (eğer çok firmanız ya da az vaktiniz varsa, bu masraf da artacaktır).


Küçük bir örnek vermek gerekirse, ben bundan yaklaşık 3 ay önce oyuna girdiğimde, Q1 ekmeğin fiyatı 1TRY’ye yakındı. Piyasada 4. seviye altındaki tek inşaat işi ise 1TRY maaşlı KİT işiydi. Bu sayede yaşamımın ilk 10 günü, elimdeki 5TRY’yi de harcayarak kıt kanaat geçinebildim. Eğer Rusya’ya göç etmem için bir bilet temin edemeseydim ve savaşmak için gerekli olan wellness’ı biriktirememiş olsaydım, muhtemelen karakterim açlıktan ölecekti. Emin olun, oyuna yeni giren bir kişi için bu hiç de hoş bir tablo değil.

Kimler EKP'den faydalanacak?

1) Eğer devlet kendi payı olan TRY’yi elinde tutmayıp altına çevirirse kazanacak.
2) Eğer piyasa bu programı fark etmezse ve TRY’nin eski kuruna güveni varsa, hükümetin söz verdiği TRY eline geçtiği gibi çok geç olmadan altına çevirenler kazanacak.


Sonuç olarak yaratılacak şey enflasyon. Ünlü Amerikan ekonomisti Milton Friedman şöyle demiştir: “Inflation is always and everywhere a monetary phenomenon.” “Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur.” Para basıp piyasaya sürerseniz elde edeceğiniz şey enflasyondur. Paranın kimlerin elinden geçtiği ya da en son kimin elinde olduğu önemli değildir. Piyasadaki TRY miktarı artarsa değeri düşer. Düşmemesi ise ancak insanları farklı davranmaya ikna ederek olur.

Peki Neler Yapılmalı?

Eğer amacınız enflasyon yaratarak devlete gelir sağlamak ise, kolay yolu var: TRY basıp para piyasalarında satın, boşu boşuna bu planın mikro-yönetimi ile kendinize iş çıkarmamış olursunuz.

Eğer amacınız insanların tüketim stillerini değiştirmek ise, bu programın bir faydası olmaz. Eğer olursa da bu insanlar ekonomik olanaklarını yeterince iyi analiz edemediği için olur. İnsanların her eşya almadan önce Excel programını açıp hesap yapmadığını düşünürsek, bu sonuç olası ama rasyonel değil. Bu program sonucu insanların tüketim stili değişirse, bu insanları bir anlamda kandırdığınız için olur. Ama sonuçta alan ve satan memnun olduğu için bana laf düşmez, parasını kaybetmek isteyen kaybeder.

ÖZET:

Bu programın sonucu kaçınılmaz olarak enflasyon olacak. Piyasaya sürülen TRY’nin bu program yoluyla, ya da piyasalardan direk sürülmesi arasında hiçbir fark yok. Bu durumda hükümet kendini bürokratik bir yükün altına sokmaktansa, direk TRY basıp para piyasalarında altına çevirerek aynı sonucu elde edebilir.

Bu durumda yaratılacak olan enflasyonun negatif sonuçlarını önlemek adına yeni oyunculara verilen TRY miktarı ile taban ücret yakından gözlenmeli, yeni oyuncuların yaşam standartları tahammül edilemez bir seviyeye düşerse yükseltilmelidir. Aynı zamanda işçiler reel olarak gelirlerinin düştüğünü fark ettiklerinde, işverenleri ile hemen temasa geçmeliler.

Saygılarımla,
K. Ergenekon