FİLMLERE YORUMLAR- PARANORMAL ACTİVİTY 1-2-3...

Day 2,742, 10:48 Published in Turkey Turkey by tiryakihasanpasha


Olay şu ki; projenin yapımcıları korkunun temel prensibini çok iyi kavramışlar. 4üncüyü izlemedim ama ilk 3ü gerçekten başarılı.

Korku nedir? Korkunun kaynağı bilinmezliktir. Bir insan tam olarak bildiği bir şeyden korkamaz. Bizi "gerçek korku bu değil!" demek zorunda bırakan çok film olmuştur ama bunlar onlardan değil.

Ne demiştik? Korkunun kaynağı bilinmezliktir. Aydınlatılmamışlıktır. Kendini savunamayıştır. Kendini savunamayış ise iki şekilde olur; bilmezlikle ve ani hareketle. Temel prensipler bunlardır. Bunları ihlal eden korku yapımcısının, senaristinin ve yönetmeninin yaptığı film de istemeden komedi filmine dönüşür. Şansları yaver giderse ortalama bir macera filmi olur ama fazlası değil.

Serinin başarısı biraz de buradan geliyor işte. Nereden? Çünkü insanları korkutan şey bir insan ruhu değil. Bir insan ne kadar psikopat ya da kötü olursa olsun onun ruhuyla ufacık da olsa bir empati, iletişim, anlaşma, ağlaşma, zırlaşma vs. şansını yaşayan insanlar muhakkak içinde taşır. Ama bu filmdeki öyle değil. Bir bilinmez. Herkesçe, her kültürce bilinen ortak noktası "kötülük ve korkunçluk" olan imge; iblis.

Bir de üstüne üstlük temel gerilim prensiplerini çalıştırma tekniklerine de harfiyen uyuluyor. Nelerdir? Bilinmez olan üzerinize üzerinize adım adım biraz biraz daha artarak ve ani hareketlerini şiddetlendirerek ve her kültürün bildiğine ters düşmeyecek şekilde geliyor.

Üzerinize (kameraya) gelen şey, sizden bir empati beklemiyor ya da bunu ima etmiyor, intikam isteği olduğunu da bilemiyoruz zira intikam biz ona zarar vermişsek olur. Daha önceden zarar verebilmişsek bir zayıflığı var demektir. Az korku demektir ama böyle de değil. Teskin edilme ihtiyacı olup olmadığını bilemediğimiz gibi bu konuda bir ümidimiz de yok. Peki ben hep niye "biz" diyorum? Çünkü biz hepimiz o kameranın içindeyiz. "Bize de bakacak mı acaba?" diye endişe ediyoruz. Bir başarı da buradan geliyor.

Bir başarı da doğallık seçiminden geliyor. Orası standart bir TEEN SLASHER daki bir çürümüş kulübe ya da vampir filmlerindeki bir şato, malikane değil. Az çok bizim evimiz gibi bir yer. Film esnasında ya da sonrasında "mutfaktan bir ses mi geldi?" diye evhamlandıysam, bu gerçek bir başarıdır. Ve eğer sen; yatarken ayak bileğini karnına doğru çektiysen müthiş bir şeydir. Olay budur.

Arkadaşlar; bunu izlerken bu gelen şeyin duygu durumunu bilemiyoruz. Duyguları var mı bilemiyoruz. İnsan mı? Umut edemiyoruz. Sadece ani şiddetli hareketlerini yaşıyoruz. Bu bizi korkutuyor ve seriyi de başarılı yapıyor.

Hepinize iyi seyirler ve iyi küçük delikli battaniyeler!