PAZARCI
merdomerdoo
“Bu hafta da bizden mi alır elmaları ağbi? Ne dersin, ha?”
Mesut, gülümsedi, tezgahın mavi muşambasını kaldırırken. Pazaryerinde, pazarcılardan başka kimse kalmamış, yerlerdeki marul, domates, karpuz kabukları ve ortalıkta ağır ağır dolaşan iri yarı yorgun adamlar sokağın muharebe meydanına benzemesine neden oluyordu.
Hasan, her pazartesi böyle sorular sormaya başlar, Güven mahallesindeki salı pazarına gelen kızı görene dek kıpır kıpır olurdu. En çok salı günleri çalışır, komşu tezgahların kamyonetten indirilmesine, muşambaların örtülmesine, meyvelerin dizilmesine hep yardım ederdi. Amcasının oğlu olan Mesut’la kendi tezgahlarını hemencecik kurardı zaten. Kızın sarı elmalarını da sabahtan, en iyilerinden seçip ayırır, tezgahın altına koyardı.
Kızı ilk gördüğünde anlamıştı daha önce olmayan bir şey olacağını. Hatta limoncu Kürt Ömer, Hasan’ın, kızı görünce sigara içmekten sararmış parmaklarını saklamaya çalıştığını bile görmüştü. Ne var ki yoksulluğunu böyle saklayamıyordu.
Kimseye saygısızlık etmez, rahatsızlık vermezdi ve kendi söylemiyle, kimseyi ‘kazıklamazdı’. 18’inde ya vardı ya yoktu ama kızın, divan edebiyatındaki bütün mazmunları taşıdığını bilebilecek kadar şiirle ilgiliydi.
Kız, Hasan’dan torbayı alırken gözlerinin ta içine bakıyordu. Belki de gözlerine ilk kez bir kız bakıyordu. Hasan da kıza büyük bir istençle fakat utana sıkıla bakmaya çalışırdı. Kız yokuşu tırmanırken arkasını yoklar, yine o masum bakışlarla karşılaşırdı. Bu böyle dört veya beş hafta sürdü.
Bazen her geçen gün onun yüzünü parça parça unutur, hüzünlenir, kendine kızardı. Ancak olmadık zamanlarda, yük taşırken, kan tükürürken yahut bir gece yarısı ansızın uyandığında kızı karşısında görür gibi oludu. O zaman daha çok çalışır, acı hissetmez, huzurla uyurdu.
Salı sabahı, tezgahı kurmuş, en iyi elmaları torbaya doldururken, “Bu hafta da bizden mi alır elmaları ağbi? Ne dersin, ha?” dedi, Mesut’a hafifçe dönerek. Mesut bu kez gülümsemekle yetinmedi:
“Tabi bizden alacak, kızın sana nasıl baktığını bütün pazarcılar bilir.”
“Bütün pazarcılar mı?”
“Tabii, pazardaki her kişi bilir bunu. İyisi mi sen bugün kızın gelmesine yakın git, yokuşun başında bekle. Konuş, bakalım sevdalanmış mı sana.”
Hasan bunun üzerine cevap bile veremedi. Sevinçten ne yana gideceğini şaşırdı, kulaklarına bir alev topu hücum ediyordu. Ancak birden durdu. Döndü kendi ekseninde sakince. Yüzü düştü, rengi kara-sarı oldu. Onu gördüğünden bu yana ilk defa kendini gözünün önüne getirdi. Bu yaşına rağmen güneşten yuvalarına kaçmış gözlerini, iki parmak kalınlığındaki kollarını, yelken kulaklarını ve çatlamış kara ellerini düşündü. İşte o vakit anladı, aralarında bir tezgahtan fazla mesafe olduğunu.
Pazarcıların hepsi başına üşüşmüştü. Hasan ne görüyor ne de duyuyordu. Dörtnala üzerine gelen, dehşet saçan bir kamyon gibi çıkmıştı karşısına bu gerçek.
Yavaş yavaş kendine geldi. Önce umarsızca, eksik dişlerini göstere göstere gülen, boynundaki çizgiler derinleşmiş ve kulaklarının arkasına kadar varmış, uzun kaşları gözlerine kadar inmiş adamı gördü. Ona bir yumruk oturtmak istedi. İçine delicesine bir kavga isteği yerleşmişti. Sonra sesleri duymaya başladı:
“Hasan gidip kızla konuşacakmış.”
“Konuşamaz.”
“Zaten kızın gönlü yoktur.”
“Gönlü varsa da yoksa da konuşamaz bizim Hasan.”
“Bizim Hasan…”
“Konuşamaz konuşamaz…”
“Bizim Hasan yiğit çocuktur, gider konuşur bir güzel. Kızın da gönlü varsa oldu bu iş.”
“Hiç kızın Hasan’da gönlü olur mu? Ya alay ediyordur ya da başka bir şey işte. Hem babası kızını hiç pazarcıya vermek ister mi?”
Bunun üzerine Hasan’ın yüzü parçalandı. Kendinden utandı. Yüzündeki renk cümbüşü kırmızıda dondu kaldı. O yumruğu şimdi kendine oturtmak istiyor, boş bir sevdaya kapıldığından, kendini bir halt sandığından ötürü kendine kızıyordu. Mesut, hala gevrek gevrek gülen pazarcılara bakıp duyulur duyulmaz bir sesle küfür etti. Hasan oralı değildi.
O gün ikindiye kadar hiç konuşmadan, harıl harıl çalıştı. Hiç yorgun görünmüyordu. Bıraksalar saatlerce aynı hızla çalışabilirdi.
Vakit geldiğinde, kendilerine eğlence arayan pazarcılar, Hasan’ı ite kaka yokuş başına yollamaya çalıştı. Ellerinden sıyrıldı, tezgahın altındaki şişeden bir yudum aldı, su kan gibi ılıktı. İçi iyice sıkıldı. Hasan istemezse dövseler, kesseler, öldürseler bile gitmezdi. Öyle inatçıydı. Gidip kıza, bir daha ona bakmamasını, elmaları başkasından almasını, hatta yalan da olsa nişanlı olduğunu bile söyleyecekti.
Yavaş yavaş yokuşu tırmandı. Köşedeki tuvaletçinin önünde durdu önce. İçerden gelen bok ve sigara kokusundan kızın rahatsız olacağını düşünüp karşıdaki yıkık duvara yaslandı.
Yaklaşık on dakika sonra, kız ağır ağır Hasan’a doğru geliyordu. Nutku tutuldu, hazırladığı konuşmayı ve neden orada olduğunu bile unuttu. Ayağında uzun etek vardı, saçları dalga dalgaydı. Cem Karaca geldi aklına, sonra yine düşünemez oldu. Saçları ne sarı ne de kahverengiydi, gözleri gibi. Bir de sigara içiyorsa… İçmesindi ama içiyorsa, yatmadan evvel balkona çıkıyorsa bir sigara yakmak için, Ay bile kıskanırdı geceyi ondan. Yanına o kadar yakışmadığını düşündü ki, o an yok olmak istedi. Konuşurken, gülerken iyice belirginleşen sivri küçük çenesine baktı kızın. Bir ağlamak isteği gelmişti içine.
Aralarında iki adımdan az mesafe kalmıştı ki kız durdu. Birbirlerine baktılar o zaman. Belki on saniye sürdü belki on yıl. Bir anda, beklenmedik bir şekilde ama bir o kadar da planlı gibi, hiç konuşmadan yan yana pazaryerine doğru yürümeye başladılar. Hasan’ın üzerinden saçılan toz toprak, kıza çarptıkça ışıltılı mavi-beyaz taşlara dönüşüyor, ortalığı aydınlatıyor, aydınlatıyordu.
Hiç konuşmadan geldiler pazaryerine. Hasan, tezgahın arkasına geçti, kız önünde durdu. Bir kilo sarı elma verir misiniz, dedi. Hasan tezgahın altından torbayı çıkarıp kıza uzattı, sigara içmekten sararmış parmaklarını saklamaya çalışarak. Kız, Hasan’ın gözlerinin ta içine bakıyor, Hasan ise çatlamış kara ellerine. Bu böyle belki dört-beş hafta devam etti, belki dört-beş yıl.
Shout
PAZARCI
http://www.erepublik.com/en/article/2532007/1/20
Comments
sal xd prinç
ben salarken oku sen de xd
Successfully transferred 50 item(s) to stray dog.
keke betimlemelerin çoh hoş yazıda çoh hoş ama ufak bi eksiklik var söliyimi
söyle kanki
pazarcı kızın karşısına giderken kendi sefil hali birden aklına geliyo bu kötü olmuş bence mesela şey olabilirdi pazarcı şehirde dolaşırken birçok çift görüp erkeklerin hep yakışıklı ve bakımlı oldugunu fark edince bu durum olabilirdi
yada bu tarz şeyler
mantıklı aga evet böyle böyle geliştiricem kendimi
Eyvallah sağolasın
sen önce "ya da" yazmayı öğren sonra akıl ver xd
dostum kurallara dikkat ederek yazamam ben
bekle maç dönüşü okurum 😃
bunu sen mi yazdın lan
ben yazdım kötü mü iyi mi 😃
http://www.erepublik.com/tr/article/kara-listeye-al-nan-vekillerimizin-temsil-haklar-n-n-d-zeltilmesi-hakk-nda-e-tbmm-ye-vermi-oldu-um-nerge-2532295/1/20
Halkın Vekili, Halkın Vekillerine sahip çıkıyor. Destek olalım!
qanqy dur bitirmedim tuvaletçinin oradayım yapacam eleştirimi bitince
kanky bitti şimdi şöyle güzel bir hikaye okudum. ama az mı kitap okudun yoksa kendini mi vermedim bilemiyorum ama kelimelerin bana biraz garip geldi mesela "Dörtnala üzerine gelen, dehşet saçan bir kamyon gibi çıkmıştı karşısına bu gerçek" yani gerçeği betimlemek isteyişin güzel ama bilemedim olmamış gibi tuvaletçi de yazma bence. kelime dağarcığın konusunda tek sıkıntı. geri kalanı iyi olmuş, bırakma yazmayı devam et. yeteneğin var mı yok mu bilmiyorum ama güzel bir uğraş.
[removed]
sen benim hikayemi okumazsın ama komodor gelir okur ve yorum bile yapar.
sağol kanki seninkileri okuycam ben de bu gece, kitap okuyorum çok, sınav sonrası tamamen kitaba vericem kendimi ama farkındayım bazı eksikliklerimin. teşekkürler sağolasın 🙂
la merdo zörvayvır yapıyolarmış sen de gelsene
ne zaman başlıyo
3 gün içinde dedi
v, potansiyel yüksek. güzel.
kitap okuyan adam belli ediyor kendini canım 🙂
Su gibi okudum, eline yüregine saglik kardesim. Bi an Yilmaz Erdoganin sevebilme ihtimalini animsatti yazin. Devamini bekliyoruz, bence gayet güzel, kendine has bir yazi stilin var.
çok teşekkürler abi 🙂
eline sağlık yarısını okuyup yorum yapacaktım ama hepsini okudum 😃
v
guzel olmus kanki
okumaya yazmaya devam xd
Olum süper yazıyon valla ya. Tebrik ederim devam et. Sakın bitirme
Sonuna kadar bir çırpıda okudum,
Eksik tabiki var ama genel olarak potansiyel var, yontulması lazım bence 😛
o7
kaave & küllük ..
kankiş ben beğendim hatta okuyup etkilendin mi bilmem yaşar kemal izleri gördüm hikayende.. yukarıda bi sürü olumlu ve yol gösterici yorum gördüm sevindim. yaşını felan bilmiyorum ama bence aylık ve haftalık edebiyat dergileri okumalısın bi yandan öbür yandan türk ve dünya klasikleri.. öykücülük var gibi sende..
yaşar kemal okudum çokça, tabi anca izleri olur bende 🙂
kattığı çok şey oldu bana yaşar kemalin. aynen öyle yapıcam teşekkürler 🙂
Tayyoş a katıldım yaşar kemal den alıntı bi metin mi la seçim sonra cem karaca yi görünce ha değilmiş seçim xD
http://www.erepublik.com/tr/article/kara-listeye-al-nan-vekillerimizin-temsil-haklar-n-n-d-zeltilmesi-hakk-nda-e-tbmm-ye-vermi-oldu-um-nerge-2532295/1/20
Halkın Vekili, Halkın Vekillerine sahip çıkıyor. Destek olalım!
güzel olmuş adamım.
Betimlemeye ağırlık vermen güzel (en azından benim hoşuma gitti) ancak gel gör ki betimlemek yetmiyor lao, sağlam bir hikaye lazım. "Hikaye" lazım yani. Nası desem, böyle oturayım da bi hikaye yazmış olayım demiş gibisin, içselleştirememişsin sanki. Hikayenin sonlarında boşluk bırakman da hoşuma gitti, okuyucu kendini hikaye ile bağdaştırmak için orayı kullanıcak.
Bi de "su kan gibi ılıktı" demişsin. Yazar neden bu deyimi kullanmış merak etmedim değil. 1 hafta önce okuduğum kurmaca üzerine yazılmış kitapta kimi düşünceli yazarlar ortam ile karakterlerin duygularını gösterip okuyucudan ruh hallerini anlamalarını bekler diyordu. Ben de düşünüyorum şimdi neden kan ? Kan benim için bi duygu ifade etmiyor, hayatta hiç kullanmadım ve kullanan görmedim "kan gibi ılıktı" deyimini. Sanırım yazar ya uydurdu, ya gerçekten böyle bir deyim var, ya da sadece suyun sıcaklığına denk bişey sunmaya çalıştı.
Betimleme güzel dedim ama başka duyulara da hitap etmen gerekir okuyucuyu hikayenin içine atmak için; görme,duyma,tatma,koklama,dokunma.
Mesela tatma ? Kız için en iyi elmaları erkenden seçiyor karakterimiz. Kız elmaları aldığı anda bi tadına baksa midesi kazındığı için diyelim, o zaman da elmaların gerçekten güzel olduğunu söylese, ve karakterimiz en iyilerini seçtiği için sevinse... Belki de bu en iyi elmalar kızı oraya getirendi ? Hasan kızı tekrar ve tekrar getirebilmek için sürekli en iyi elmaları sunmaya çalıştı ? gibi gibi.
Biraz daha kurguya ağırlık ver derim. Beynimiz arka planda bunları birleştiriyor. Aslında hepimiz bunların birer kurmaca olduğunu bilerek okumaya başlarız. Ama bitirdikten sonra "acaba" deriz ? Neden ? Bizi içine sokmayı başarmıştır çünkü :3
Kolay gelsin cınığğğm, okumaya, araştırmaya , denemeye devam et :3
güzel tavsiyelerin için teşekkürler kankim hepsini dikkate alıyorum sağol 🙂
beni okumaya devam edin 😃
v+s
Başarılı
http://www.erepublik.com/tr/article/kara-listeye-al-nan-vekillerimizin-temsil-haklar-n-n-d-zeltilmesi-hakk-nda-e-tbmm-ye-vermi-oldu-um-nerge-2532295/1/20
Halkın Vekili, Halkın Vekillerine sahip çıkıyor. Destek olalım!
Başarılı
Yazmaya devam o7
v
v
v