Osmanlı Döneminde Masonluk

Day 2,746, 04:04 Published in Turkey Finland by Arteries



Osmanlı Devleti sınırları içindeki ilk mason locasının, daha 1721 yılında, İstanbul’da Fransız masonlar tarafından kurulmuş olduğu söylenir. Spekülâtif Masonluğun 1717 yılında örgütlenmiş olduğu göz önünde tutulacak olursa, bu hayli erken bir tarihtir. 1730’lu yıllardan başlayarak, 18. ve 19 yüzyıl boyunca gerek İstanbul’da, gerek Trakya’da, gerekse Anadolu’da birçok mason locası kurulmuş olduğu bilinmektedir.

1909 yılına kadar Osmanlı Devleti sınırları içinde kurularak çalışmış olan mason localardan hiçbiri ulusal (millî) bir nitelik taşımamıştır. Zaman zaman ve yer yer (özellikle İstanbul, Batı Trakya ve Makedonya’da) bu localara Türkler de üye olarak girmiştir. Bunların arasında adı bilinen pek ünlü kişiler vardır. Fakat bu locaların hepsi Batı ülkelerinde kurulu büyük localara bağlı olarak çalışmıştır.

Osmanlı padişahlarının kimisi mason localarının çalışmalarına göz yummuş, kimisi ise etkinliklerini yasaklamıştır. Bunda, Osmanlı Devleti ile Batı ülkeleri arasında o sıralardaki askeri, politik ve ekonomik ilişkilerin de belirgin etkisi olmuştur.

Osmanlı Devleti sınırları içindeki ilk büyük locanın, “Grande Loge de Turquie” adı altında olmak üzere, 1857 yılında İzmir’de kurulmuş olduğu bilinmektedir. O tarihlerde bu büyük locaya bağlı olarak çalışan altı locadan her biri çalışmalarını ayrı bir dilde yürütmekteydi. Türkçe çalışan “Orhaniye” adlı loca, varlığı çok kısa sürmüş olmasına karşın, Türk Masonluğu’n tarihindeki “ilk ulusal mason locası” olarak nitelendirilir.

2. Abdülhamit’in padişahlık döneminde, 32 yıl boyunca sürekli olarak mason locaları üzerinde ağır baskılar kurulmuştur. Bunun nedenlerinden biri de, padişahın kardeşi Sultan 5. Murat’ın da mason olmasıdır.
2. Meşrutiyet ilân edilmeden önce, İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleriyle Batı Trakya’daki mason localarının üyeleri arasında yakın ilişkiler bulunduğu bilinir. 1908 yılında 2. Abdülhamit’e Meşrutiyet’in ilân edilmesini kabul ettirmiş olanlar arasında birçok mason vardır. Ancak bu yakınlıktan ötürü İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Masonluğu özdeşleştirmek doğru değildir.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin etkinlikleri ile mason localarının özdeşleştirilmesi, Masonluğa çeşitli saldırılarda bulunmuş olanların işidir. Masonluğun kötülenmesi için, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kötü işler yapmış olması gerekir. Nitekim, Masonluğa saldırılarda bulunanlar, tarihte 2. Abdülhamit’in padişah olduğu dönemden övgüyle söz eder, padişahı masonların devirdiklerini belirterek, bunun da masonların “ihtilâlcilik ruhu” ile yetiştirildiklerinin kanıtlarından biri olduğunu savunur.

Türk Masonluğu’unun tarihi somut olarak 1909 yılında başlar. Özellikle bundan sonra Türk Masonluğu’nun tarihi belgelenmiştir.
Daha 1861 yılında Osmanlı Devleti’nde Masonluğun yüksek derecelerinde çalışma yapan Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin Süprem Konseyi kurulmuş, fakat düzenli bir çalışma sağlayamamıştı. 1909 yılında ise bu mason örgütü doğrudan Türk masonlar tarafından Şûrayı Âliyi Osmanî adını taşımak üzere canlandırıldı. Bundan pek kısa bir süre sonra da, gene Türk masonların kurmuş oldukları yedi ulusal loca bir araya gelerek Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî adı altında ilk Türk mason obediyansını oluşturdu.

Ulusal nitelikli Türk Masonluğu, örgütlendikten sonraki ilk 15 yıl içinde hızlı bir gelişme gösteremedi. Önce Balkan Savaşı, sonra Birinci Dünya Savaşı, ardından Kurtuluş Savaşı Meşrutiyet’in ilânından hemen sonraki yıllarda görülmüş olan ilk gelişim hızını ağırlaştırdı. Ancak bu arada Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî, Avrupa’da kurulmuş olan Uluslararası Masonluk Birliği’ne katıldı.