Masonluk ve Din

Day 2,741, 01:08 Published in Turkey Finland by Arteries



Masonluk ve Din

Masonluk, ne bir din, ne de dinsel bir topluluktur. Dine karşı da değildir. Üyelerinin dinsel inançlarına, kanaatlerine ve fikirlerine saygı gösterir; buna hiçbir şekilde karışmadığı gibi localarda kardeşleri rahatsız edecek biçimde dinî bir tartışma yapılmasına da hiçbir surette müsaade etmez.

Diğer yandan, Masonluk salt maddeci bir dünya görüşünü de reddeder. Üyelerinin bir Yüce Varlığa inanmalarını şart koşar ve bu şartı sağlamayan insanları hiçbir suretle arasına almaz.

Esasen Masonlar çalışmalarına Evrenin Ulu Mimarı’nın adını anarak başlarlar. Bu terim, Masonluğun ayrı bir Tanrısı olduğu anlamına gelmez. Aksine, Masonun kendi inancı Tanrıyı nasıl adlandırıyorsa “Evrenin Ulu Mimarı” odur. Böylece “Evrenin Ulu Mimarı” terimi, farklı din ve inançlara mensup Masonları aynı çatı altında buluşturur.



Masonluk ve dinler arasındaki ilişki nedir ve neden Masonluk dinin karşısında gösterilir?

Masonluk, din değildir. Din yerine geçebilecek bir doktrin de değildir. Masonlar da dinsel bir topluluk üyesi değildir. Masonluk tüm inançlarca kabul edilebilecek bir davranış ve yaşam tarzını aşılamaya çalışır, ancak bunu yaparken dogma ve teoloji alanlarına müdahale etmekten özenle kaçınır. Fakat bizim anlayışımıza göre Mason olabilmek için kişinin Tanrıya inanması şarttır. Masonluk, insanların dinî inançlarına, kanaat ve fikirlerine saygı gösterip hiç karışmadığı gibi çatısı altında hiçbir surette kardeşleri rahatsız edecek şekilde dinî tartışma yapılmasına da müsaade etmez.

Masonluğun bazı ülkelerde dine karşı bir kurum gibi gösterilmeye çalışılmasına yol açan nedenleri o ülkelerin sosyal, ekonomik ve tarihsel koşulları çerçevesinde incelemek ve değerlendirmek gerekir. Diğer taraftan, kurulduğu ilk günden bu yana insanoğlunun düşünsel ve ruhsal yönlerden kendini geliştirmesini hedefleyen Masonluk, bireyin kendini geliştirmesini engelleyen batıl inançların ve kör taassubun karşısında olmuştur. Bu ise, insanoğlunun düşünsel ve ruhsal gelişimini kendi tekeli altında tutmak isteyen bazı kişilerin ve kurumların Masonluğa karşı temelsiz suçlamalarda bulunmalarına yol açmıştır. Batıl inançlara ve taassuba saplanmış bazı kesimler, Masonluğu temelsizce itham edip “dinin karşısında” imiş gibi göstermeye gayret etmişlerdir. Böyle bir ithamda bulunanlar, asılsız bir iddiayı dile getirdikleri için, her şeyden önce kendi akıl ve vicdanlarına karşı haksızlık yapmaktadırlar. Bu suçlamaları, batıl inançlara ve taassuba saplananların kendilerine yaptıkları bir haksızlık olarak değerlendiren Masonluk, tarih boyunca kendine karşı yapılan hiçbir saldırıya cevap vermemiş, kendini savunma gereğini duymamıştır. Çünkü kendi akıl ve vicdanıyla hareket eden her objektif insanın yapacağı küçük bir araştırma bile, üyelerini sadece inançlı kimseler arasından seçen Masonluğun “dine karşı” bir kurum olmadığı gerçeğini bir kez daha ortaya çıkaracaktır. Şeyhülislâmların bile Mason oldukları göz önünde tutulduğunda, Masonluğun dine karşı veya zıt olabileceği düşünülebilir mi?