Oluler ve Kahramanlar

Day 2,718, 09:02 Published in Cyprus Cyprus by yigitoglu

"Vaktiyle koyun birinde cahilligi dillere destan bir adam yasiyordu. Gunlerden bir gun bu adamin kafasina bir soru takildi ve yemeden icmeden kesildi. Cunku gozlerini actiginda dunyayi, kapadiginda ise karanligi goruyor ve bu durum da kafasini adamakilli karistiriyordu. Gunler, geceler boyu cahil kafasiyla dusundu tasindi ve sonunda karanligin da gorulebilen bir sey olduguna karar verdi. Hele hele, olulerin, karanlik, sessizlik ve hicligi algiladiklarini soyleyen kadim bir bilgenin kitabina rastlayinca fikrinin dogru olduguna artik kesinlikle kanaat getirdi. Buna gore oluler nasil ki isigi goremezlerse, yasayanlar da karanligi oluler kadar iyi goremezlerdi. Ne var ki uyku, olumun kardesi oldugu icin, uyuyan birisi karanligi, sozgelimi gozlerini kapatmakla yetinen birinden belki daha mukemmel gorebilirdi. Cahil adam da boylece, dunyayi gormedigi zaman gormekte oldugu seyi arastirdi ve gozlerini yumdugu zaman gordugu karanligin icinde sayisiz dus oldugunu bu sayede buldu. Ancak elde ettikleriyle yetinen biri olmadigindan daha fazlasini istedi ve topragi kazarak oraya vaktiyle gomdugu bir kup dolusu bakir parayi cikardi. Bu degerli yuk koltugunun altinda oldugu halde kara ilimlerle ugrasan bir bilgenin kapisini caldi ve ona, gozlerini kapattiginda gordugu karanligin ne oldugunu sordu. Dogru ya da yanlis, bilge ona sunlari soyledi"

'Cahilligi dillere destan olan senin gibi bir adamdan beklenmeyecek kadar akillica bir soru bu. O yuzden, seni oldullendirmek icin sorunu cevapsiz birakmayacagim. Simdi beni iyi dinle. Uzerindeki cubbe nasil ki yunden meydana geliyorsa, muzik de ayni sekilde sessizlikten meydana gelir. Iste, icinde yasadigin dunya da, bu sekilde hiclikten yaratildi. Ama hicligin oteki adi olan boslugun bir parcasi artmisti. Bu parca ikiye bolundu ve birisi. bos bir levha olarak sana verildi. Senin gordugun karanlik iste bu levhadir. Bos oldugu icin onda elbette ki isik yok, boylece sen levhada karanligi goruyorsun. Ama dunyanin yaratildigi boslugun bir parcasi olan bu karanliktan sen, dusler yaratiyorsun'.

Kara ilimlerle ugrasan alimin sozlerini can kulagiyla dinleyen cahil adamin kafasi bir noktaya takilmisti. Bu yuzden sunu sordu:
'Ey bilge kisi. Dunya yaratildiktan sonra kalan boslugun iki parcaya bolundugunu soylemistin. Parcalardan biri bos bir levha olarak Ademoglu'na verildi. Peki oteki parcaya ne oldu?'

Bu soruyu isitince kederlenen bilge, soylediklerinin dogrulugundan emin olmadigini gosteren ikircikli bir sesle sunlari soyledi:
'Ikinci parca, dusmanina bagislanan hediyeyi kiskanan Sabahin Oglu'na verildi Fakat o, dusler yaratmak yerine, kendine verilen bosluktan bir para yapti ve uzerine kendi suretini darbetti. Tugrasini boylece bastigi parayi dunyaya saldiktan sonra, yaratilmamis boslugun ta kendisi olan bu paranin dunyada ne var ne yoksa hepsini, evet hepsini satin almasini beklemeye basladi. Zaten sonunda bekledigi sey gerceklesmeye baslamisti. Parayi goren Ademogullari, altindan ve gumusten onun sayisiz benzerini yaptilar ve bu paralarin uzerine padisahlarin, sultanlarin ve krallarin suretlerini ve tugralarini darbettiklerini sandilar. Oysa bu tugralarin ve suretlerin aslinda Sabahin Oglu'na ait oldugunu bilemediler. Boylece, onun suretini tasiyan para, dunyayi ve icindekileri satin almaya basladi. Sabahin Oglu'nun kurabildigi tek dus, bosluktan yaratilan ve onun bizzat kendisi olan paranin, bir dus olan dunyanin fiyati ve degeri olmasiydi. Boylece, Ademogullari'nin o gune kadar zevkle seyrettigi dunyayi ve onun icindekileri bu para karsiligi tek tek satmalarini bekledi'.

Cahil adam ogrendikleriyle yetinmeyerek yine sordu:
'Ey bilge kisi. Tuhat sozler soyledin. Peki ama, sozunu ettigin Sabahin Oglu'nu nerede bulabilirim?'

Bilge adam cevap verdi:
'Cok kolay. Buradan gucun yettigi kadar uzaklas ve karanlik coktugunde kuzeye donup bagir, onun adini soyle. Sana mutlaka cevap verecektir'.

Cahil adam merakini nihayet tatmin ettikten sonra alimin elini optu ve yanindan getirdigi bir kup dolusu parayi ona vermek istedi. Fakat bilge, paralari gorunce adamakilli tiksindi ve hicbir lafi anlamayan bu cahil adami sille tokat kovdu. Cahil adam neye ugradigini sasirmis ve isin kotusu, yatisir gibi olan meraki yine kabarmisti. Bu yuzden, Sabahin Oglu'nun yurduna dogru tabana kuvvet yurudu ve sonunda, karanlik coktugunde issiz bir ovaya geldi. Gokte tek bir yildiz bile yoktu.

Cahil adam kuzeye donup bagirdi:
'Ey Sabahin Oglu! Yaptigin isleri ogrendim ve buraya geldim. soyle bana, kimsin sen?'

Cevrede en ufak bir esinti olmadigi halde sanki bir firtinanin ugultusu isitildi.
Kuzeyden gelen bir ses adama dedi:
',,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,'"


(to be continued)
zaa