Anlık Hoşnutluk ve “BEN” Kuşagı

Day 2,771, 10:32 Published in Armenia Armenia by ChievoKevin

Uzun bir süredır gözlemlediğim bir gerçeği paylaşmak istiyorum: bugünkü gençliğin dünyaya bakış açısı, benimkinden çok farklı. Aslında, bu çok olağan bir durum, her yeni kuşak, dünyaya ve yaşama bir yenilik katar.

Beni rahatsız eden bu farklı göruş açısı değil , davranışları. Ender istisnalar dışında bugünkü kuşakta sabır kavramı kayıp. Daha da kötüsü görgü eksiği

Bu durumu her yerde görebiliriz: futbol sahalarından internet forumlarına, en ufak anlaşmazlık anında tartışmaya; hemen sonra bağırmaya; arkasından hakarete dönüşüp, sınırsız küfürle noktalanıyor.

Kuşaklar arasındaki bu farklı bakiş açılarının bence en önemli sebeplerinden biri bugünkü gençliğin acil memnuniyet isteği. İstenen her şey neredeyse her zaman elimizin altında olunca herhangi bir gecikme kızgınlığa yol açıyor.

Konuya başka bir yönden bakarak, teknolojı yönünden bizim gençlik durumumuzu göstermek isterim.

Televizyon: 70’li yılların başında Türkiyede televizyon kurulmamıştı (İTU yanılmıyorsam deneme yayınları yapıyordu). Bir kaç sene sonra Renkli TV devri başlayınca çok büyük bir ilerleme olarak görülmüştü

Canlı Uydu Yayınları: Şaka mı? İlk ve, uzun zaman için son, canlı yayın Neıll Armstrong’un Ay üzerine ayak basmasıydı (Lübnan TVsinde), o da saatlerce anten ayarından sonra (10 - 15 metrelik anten)
Futbol canlı yayınları o günlerde bilim kurgu konusu olabilırdi.

Fotokopi: ilk gördüğüm fotokopi makinesi karanlık oda gerektirirdi. Kullanış için iki ayrı özel kağıt kullanılırdı, biri pozitif diğeri negatif: kopi işlemi 5 dakika kurutması da gene 5 dakika.

Hesap Makineleri: Eğer çok eski mekanik modelleri saymazsak, daha ıcad edimiş değildi

Ünıversıte yıllarında Slide Rule kullanmaya mecburduk (1974ten beri hatıra olarak saklıyorum)

Ama bu cetveli küçümsemeyin: Apollo’dan Jumbo Jet’e, asma köprü’den gökdelenlere kadar her teknoloji harikası bunlarla hesap edildi.

Bilgisayar: Ünıversitede kullandığımız bilgisayar

Aslında, kullandık diyemem ögrencinin eline kim milyon dolarlık bılgısayar verir?
Programlarımızı (FORTRAN) yazmak için özel bir daktilo ve kart kullanırdık


Programın her bir satrı için bir kart ve daktilo karakterlere göre deliler açar
Program yazılınca, kart destesinı bilgısayar merkezine teslim edip ertesi günü cevap beklerdik.
EVET!! ertesi gün. Anlık sonuç gibi bir beklentimiz olamazdı.
İnternet, e mail, Google gibi konular yukarıda dediğim gibi bilim kurgu konularıydı.

O günlerde olmayıp bugün olağan sayılanların listesini uzatıp uzatabilirim ama bir noktadan sonra artık anlamsız olacak.

Şu noktayı düşünmenizi rica ediyorum Elinizde 70 lerin NASA bilgisayarından daha güçlu bir alet taşıyorsunuz ve hala şu eksik bu eksık

Bitirmeden önce ufak bir teselli sunmak istiyorum 20 sene sonra siz de aynı şeyleri söyleyeceksiniz. Dünya devamlı değişim durumunda.