Bireysel Gelişim vs. Toplumsal Gelişim

Day 1,364, 08:39 Published in Turkey Turkey by Efesli

Merhaba,

Yazacağım ilk dokuz maddeyi daha önce çeşitli makalelerde okumuş olabilirsiniz, ancak yine de hatırlatmak gerekli, ilgili yazıları yazan arkadaşlardan alıntı yapamıyorum - çok vaktimi alır 😃 ancak bilgilendirici makale yazan herkese buradan teşekkürler.
İki aydır makale yazmıyormuşum bu arada... 🙂
Gelelim konumuza, oyunda bir Sırbistan veya bir Polonya olamamamızın çeşitli nedenleri var. Bunun temelini sanırım 10. maddede ortaya koydum. O yüzden isteyen direkt olarak 10. maddeden başlasın.

1. Günlük olarak ekmek hakkınızı tamamlayacak kadar ekmek üretim veya satın alma gücünüz yoksa asla silahla vurmayın.
2. Şirket açmaktan kaçınmayın - korkmayın. Ya ekmeğinizi üretin ya da hammaddeye yüklenin. q4-q5 hammadde açmaya bakın. (Q5 şirket parası olanlar açıyor zaten)
3. Bu oyunda altın her zaman altın, altınınızı çarçur etmeyin. Bir str güncellemesi gelir, basılan napolyonlar vs. anlamsız kalabilir.
4. Bir partiye girin ve aktif olmaya çalışın.
5. Bir askeri gruba katılın ve organize hareket etmeye çalışın. Askeri grupların dağıtımları genelde piyasadaki maaş seviyesine göre daha iyi olur. Ayrıca borç para vs. ihtiyacınız olunca grup içerisinde halletmek daha kolay olur.
6. Mercenary madalyası ve isyan madalyası için ne kadar çok süre - ekmek - silah harcarsanız o kadar kendi cephelerimizde zorlanırız. Bunu unutmayın.
7. Aynı şekilde BH için saçma cephelerde zorlamalara girmeniz size çok şey kazandırmaz ama ülkeye kaybettirir.
8. Para piyasasına tersten para yatırın, çok acil değilse direkt olarak altın satın almayın. Onun yerine TRY satın.
9. Gazete açmanın bedeli 2 altındır ve MM madalyası almak gerçekten çok zordur. Ona göre hesaplarınızı yapın. 2 altın size 10 gün %50 str booster'ı sağlar ya da şirket için az da olsa sermaye olabilir.



10. Asıl anlatmak istediğim nokta: Bu oyun kişisel gelişimi hedef alıyor, ancak uzun vadeli başarı için toplumsal hareket etmek şarttır. Peki kim yapacak bunu?
Basit bir hikaye anlatayım size, iktisatçılar bilir, aslında daha çok bir olay-durum:

Bir futbol maçında olduğunuzu düşünün. Tribünler tıklım tıklım dolu. Herkes biletli ve biletinin gösterdiği yerde oturuyor. Bu durumda herkes oturduğu yerden maçı güzelce izliyor. Buraya kadar her şey normal.
Ancak bir tane taraftar maç heyecanı ya da daha iyi görüntü için ayağa kalkıyor ve böylece arkasındakilerinin görüş açılarını kısıtlıyor, sonra o arkadakiler de ayağa kalkıyor ve bu durum tüm stadyuma yayılıyor ve tüm taraftarlar ayağa kalkana kadar sürüyor. Bu durumda herkes ayakta ve nispeten daha rahatsız konumda maçı izliyor. (Genel olarak koltukta oturmanın ayakta durmaktan daha rasyonel olduğu ve herkesin bireysel hareket ettiği varsayımıyla)
Geldiğimiz noktada ilk duruma göre herkesin durumu daha kötü - herkes oturmak yerine ayakta duruyor. Peki bu durum nasıl çözülecek?
Çözüm hem çok basit hem çok zor: Herkesin tekrardan oturup maçın başındaki pozisyona gelinmesi ile daha optimal bir durum oluşacak. Gayet basit bir çözüm. Peki ilk kim oturacak? İşte sorun burada yatıyor. Bu sorunun çözümü yok 😃
Yani ne oldu? Adam Smith'in dediği gibi herkes kendi faydası için çalıştı ama toplumsal optimalite oluşmadı 🙂



Evet arkadaşlar, bireysel hareket yerine e-TR için hareket etmek, birlik olmak gerekli. Peki buna kim ön ayak olacak? Hiçkimseyi beklemeden bu işe kendinizle başlayın arkadaşlar. O zaman oyunda bir üst kademeye geçeriz.



Özet:
1. "Topu orta sahada alıp basket attığımda sadece ben mutlu olurum. Asist yaptığımda ise hem ben mutlu olurum hem de basket atmasına yardım ettiğim takım arkadaşım." Toni Kukoç
2. Steve Nash