Bölüm 1: Askerlik Başlıyor

Day 1,998, 00:31 Published in Turkey Spain by onurd34

Evet başlıyorum…

Ağustos demiştim ama, aslında Haziran’a dayanıyor kökleri… Haziran’da Halıcıoğlu’na gidip, tecilimi bozdurdum ve Ağustos celbinde askere gitmek istediğimi belirten bir dilekçe yazdım. Çünkü yedek subay asker öğretmen olabilmek için Ağustos celbinde gitmek zorundaydık. Orada bir sürü form, imza işlerinden sonra; Tuzla Piyade Okulu’nda mülakata giderken götüreceğim kocaman sarı zarfı ve yol-yemek harcırahı olarak 11.25 TL’yi alıp eve döndüm…

Artık tamamen 1-2-3 Ağustos tarihlerini bekliyordum. Herkese askerliği öğretmen olarak yapacağımı söyleyip duruyor, kısa dönemin çıkma ihtimalini düşünmek dahi istemiyordum. 1 Ağustos’ta gidenlerin daha şanslı olduğunu duyduğum için 1 Ağustos’ta Tuzla’ya gittim… Avrupa yakasında oturduğum için, epey bir zor oldu tabii ki… Sabahın dördünde kalktım, 5’te otobüse bindim, 8’de kışlaya ulaştık. Sınavlar, bilgilendirici toplantılar filan, öğleden sonra 2‘de bitti işimiz. Komutanlar sosyal bilgiler öğretmenleri ve sınıf öğretmenleri hariç tüm öğretmenleri ayrı bir yerde topladı. Özellikle gidip sordum, “Sınıfçıları okumadık, kal orada!” dedi, sustum döndüm. Bizi asker öğretmen yapmayacaklar, diye düşündüm. Kısa dönem yapma fikri canımı acıtmıştı… 100 kişi aynı anda hareket ediyorduk, üç kişi kayboldu diye yarım saat bekledik orada. Askerde sabrı ve saçma sapan işlere tahammül etmeyi orada öğretmeye başladılar… Eve döndüğümde saat 5’ti.

10 Ağustos gecesi, 00.00’da Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın sitesini sürekli F5 yaptık. Yaklaşık 3 saat sonucunda, amacıma ulaştığımı öğrendim. Acemi birliği, Burdur 58. Piyade Eğitim Alayı; Usta birliği MEB Emrine Öğretmen yazıyordu. Hemen otobüs biletini aldık tabii ki netten…

18 gün askerlik sonra öğretmenlik o zaman da cezbediciydi, şimdi de bu kararımdan pişman değilim… Neyse, 11 ağustos akşamı otobüse bindim ki; en az 25 asker tıraşlı vatandaş var benimle birlikte. Kimsede telefon yok, elimizde küçücük valizler… Daha otobüste başladı muhabbet, molalarda sürdü… Burdur’a indiğimizde 5-6 kişilik bir grup olmuştuk bile… Sonra tıraş olmak için bir berbere girdik. Dedik 18 gün idare edecek kadar kes, fazla kesme. Kısa saçı hiç sevmem, zaten o yüzden tıraş olmadım İstanbul’da…

Biraz gezdik elde valizler, sonra son kez adam gibi bir yemek yiyip teslim olduk. Girişte lokum ikram ederken, burada yediğinize sevineceğiniz ilk ve son şey dediler. Hemen gruplara böldüler. İğneleri aynı anda, acımasızca saplıyorlar dediklerinden, korkmuştum açıkçası. Hele 1.90’lık adamların kollarından akan kanları ve gözlerindeki yaşları görünce; tamam dedim, bittik… Fakat narin narin yaptılar, biri bitince diğeri yaptı. Sorunsuz atlattık.

Sonra mangalar oluşturuldu; tabur, bölük, takım ve mangalarımız söylendi. Aynı yerde de valizler arandı. Küçücük valize sıkıştırdığım şeyleri açtıktan sonra tekrar doldurmak zor olduğu için sıkıntılıydım, ama üstünkörü bakmaları sevindiriciydi. Başçavuş valizi açtı, en üstte Fenerbahçeli terliklerim vardı. “Sen Fenerli misin dedi?” “Evet komutanım” diye cevapladım. “Ben GS’liyim, boşalt tüm valizi” dedi. O kadar kişinin içinde tüm valizi boşaltan tek kişi bendim... Fener için katlanacağız artık, ne diyelim. Tüm bölük tekrar içine tıkmamı bekledi çıkarttıklarımı…  Sonra yine hep beraber kamuflajları aldık, postalları giydik, palaskaları bağladık. Artık askerdik, birer piyade olmuştuk… o7

Yazılarımı okur; v-s hatta shout yaparsanız memnun olurum...