Kadının Değeri, Cemiyetteki Yeri ve Ehemmiyeti

Day 1,839, 01:13 Published in Turkey Turkey by Kutluk Bilge Kul Ametarasu


Cemiyetleri, milletleri, medeniyetleri ayakta tutan sağlam aile yapılarıdır. Aileler cemiyetin ana yapıtaşlarıdır.

Ailelerin sağlam olması ise; ailedeki fertlerin, kendi konumlarına göre vazifelerini bilip, birbirlerine rakip olmadıklarını, bilakis birbirlerinin destekçisi olduklarının şuurunda olarak sevgi ve saygı ile davranmalarıyla olur.

Ailenin birliğinin, beraberliğinin en önemli unsuru ise kadındır. Çünkü kadın anadır, yardır. Her şeyin bir anası vardır. Ana yol deriz, ana direk deriz, ana gövde deriz, ana temel deriz. Tonlarca yükü denizlerde koca dalgalar arasında taşıyan gemilerin bütün parçalarını yekpare halde tutan bir ana omurgası vardır. Gemilerin birliğini beraberliğini sağlayan işte o ana omurgadır. Onda çatlak olması, zayıflık olması düşünülemez. Aynen bunun gibi, ailenin birlikteliğini, beraberliğini sağlamakta en büyük vazife kadına düşmektedir. Çünkü kadın ailenin çekirdeği, anasıdır. Atalarımız ne demiş? “yuvayı yapan dişi kuştur.” Onun için ailede kadının yükü ağırdır. Nitekim Peygamber efendimiz (sav) “Cennet anaların ayakları altındadır” buyurarak kadınlara en büyük payeyi vermiştir.


Sağlam cemiyetleri, sağlam milletleri meydana getiren sağlam aileler olduğundan, ailenin de temeli, anası kadın olduğundan; düşmanlar, kaba kuvvetle yıkamadıkları milletlerin, kadınlarını evinden çıkarıp, ifsat ederek içten yıkmaya çalışıyorlar. Ne yazık ki buna içten çanak tutanlar da az değil.


Türlü-türlü yaldızlı sözlerle, feminist fikirlerle başta kadınlar olmak üzere birçok insanı kandırıp hain emellerine alet ediyorlar. Efendim neymiş; kadın eve mi kapatılsın, ev hizmetçisi, çocuk bakıcısı mı olsun? Sosyal hayata niçin katılmasın, iş kadını niçin olmasın, kadınlardan niçin siyasetçi, bakan olmasın? vs. İyi de; o olduğu olacağı şeyler, iyi bir ev hanımı olmaktan, iyi bir ana olmaktan iyi bir komşu olmaktan daha mı yüce işlerdir?


Evde kocasına, çocuklarına hizmet etmeyi kendilerine zül sayanlar, iş yerlerinde, dairelerde patronlarına, amirlerine müdürlerine el aleme, hizmeti zevkle mi yapıyorlar acaba?

Kocasına karşı olur olmaz söz söylemekten çekinmeyenler, işverenlerine karşı saygıda kusur etmiyorlar. Bunu da özgürlük adına yapma gafletine düşüyorlar.


Bu gaflete; siyasetçiler, yöneticiler, sözde kanaat önderleri de düşmektedir. Bu işte o kadar ileri gidiliyor ki; mesela öğrencilikle alakalı bir resim gösterilecekse kız öğrenci resmi, veya başka bir kurumla alakalı bir resim gösterilecekse önce kadın resmi gösteriliyor. Bununla da zihin altına kadını vurguluyorlar. Bu misalleri çoğaltmak mümkündür.


Kocasının eline bakmasın, ekonomik bağımsızlığını eline alsın, ya kocası onu bakmazsa bahaneleriyle, kızları olur olmaz, kadına yakışmayacak mesleklerde okutuyorlar. Üstelik erkekler gibi başka-başka illere yalnız başına gönderip okutuyorlar. Bunu da özgürlük adına, eşitlik adına, çağdaşlık adına yapıyorlar. Bazıları da reklamlara kanarak gafletle bu hataya düşüyorlar.


Halbuki erkekle kadın; insan olarak eşit ama yaradılış olarak farklı yaratılmışlardır. Fizik olarak, güç olarak, cesaret olarak, akıl olarak, duygu olarak farklıdırlar. Hatta şeriat hükümleri de bazı konularda ayrıdır. Böyle olması onun için bir eksiklik değil, bilakis değerli oluşunun icabıdır. Kadın kadınlığıyla değerlidir, erkekse erkekliğiyle değerli olur.


Bir hadis-i şerifte “Kadına benzeyen erkeğe lanet olsun, erkeğe benzeyen kadına lanet olsun.” buyrularak erkeğe benzemek kadın için bir zül olduğu vurgulanmıştır. Hakeza erkeğin işinde çalışmakta böyledir.


Kadının tesettüre bürünmesi, zaruret harici evinden dışarı çıkmaması, erkeklerle muaşerette bulunmaması, onun işe yaramaz, arka plana itilmiş oluşundan değil bilakis onun değerli oluşundandır. Nasıl ki, kuyumcudan alınan değerli mücevherler güzel bir kutuya konuluyor, güzel bir kağıda sarılıyor üzerine kurdele takılıp muhafazalı bir çantanın içinde, yani adeta tesettürlenip taşınıyor olması, değerli oluşundan ileri geldiğini herkesin bilip yadırgamadığı gibi, kadının da tesettürlü olması değerli oluşunun icabıdır. Yadırganacak bir durum olmadığı gibi takdir edilmesi, uyulması gereken bir durumdur.


Yaratan kadınla erkek arasında büyük bir cazibe yaratmıştır ki, birbirlerini sevsinler, birbirlerine ünsiyet etsinler, birbirlerinin eksiklerini tamamlasınlar. Bir elmanın iki yarısı gibi!


Allah (cc) ayeti kerimede "Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranıza sevgi ve merhamet peyda etmesi de O'nun varlığının delillerindendir. İşte bunda tefekkür eden bir kavim için ibretler vardır."(30/21) buyurmuştur. Ama bu cazibenin faydalı olarak kullanılabilmesi için bazı kanunlara, sınırlamalara ihtiyaç vardır. Nasıl ki dünyevi işlerimizde de böyle kanunlara, sınırlamalara uymak faydalanmak için aklın gereğidir. O sınırlamalara uymamanın ceremesi çok kere ağır olur. Felaket getirir. Elektrik kanunu bunlardan bir tanesidir. Elektrik telleri arasında cazibe (akım) olduğu için santraldan itibaren son kullanılan lambaya kadar birbirinden uzak tutulurlar izolasyonuna son derece ehemmiyet verilir ki tehlike olmadan elektrikten istifade edilebilsin. Bunu herkesin aklı alır ve kimse aykırı davranmaz. Aynen bunun gibi kadınla erkek arasına da Yaratan Allah (cc) sınırlamalar koymuştur. Yani tesettürü emretmiştir. Halvet olmamayı yani nikahları birbirine düşenlerin yalnız başlarına kalmaktan kaçınmalarını emretmiştir. Bu kanunlar hem imtihan için şeriatın emridir. Hem de dünya saadeti dünya düzeni için kesin uyulması gereken kurallardır. Ayrılmaların, boşanmaların ve aile felaketlerinin birçoğu aile fertlerinin kendi konumlarını bilmeyip aslî vazifelerini ifa etmediklerinden kaynaklanıyor.


Netice olarak kadının evinde durması, evinin işlerini yapması, başta kocası olmak üzere çocukları ve diğer aile fertlerini mutlu etmesi en önemli ve en şerefli vazifesidir. Ailesinin iaşesini helalinden kazanması da erkeğin vazifesidir. Kadın ise böyle bir vazifeden mesul değildir. Miras hukukunda dahi kadına ana babasından düşen pay kocasının tasarrufuna verilmez, kendi zineti olarak değerlendirilir.


özet: fasikül evleniyomuş niye evleniyosun hayatını bi kadına siktirtme diyen bi panpamızın söylediklerini düşündüm olaya islami açıdan kadının kutsallığından gireyim dedim ama konu başka yerlere de kaydı xD